Bölüm 259: Öfke

avatar
9018 5

Tales of Demons & Gods - Bölüm 259: Öfke


Çevirmen: AllenWalker  Düzenleyen: Asile

 

Nie Li var gücüyle elindeki Yıldırım Tanrısının Meteor Kılıcı’nı sıkıyordu. Ye Zong'un hemen önünde acı çektiğini gördüğü zaman kalbine keskin bir acı saplanmıştı. Şu anki sahip olduğu güç miktarı Şeytan Lordu’yla baş edebilecek seviyedeydi fakat iş onu öldürmeye gelirse bunun zor olduğunun farkındaydı.

 

Ye Zong'la birlikte çok fazla zaman geçirdiğinden dolayı Nie Li artık onu ikinci babası olarak görmeye başlamıştı.

 

Ye Zong çok fazla acı çekiyordu. Fakat her ne kadar kolunun birisi kopmuş ve boğazı Şeytan Lordu tarafından sıkılıyor olsa da gururlu bir duruş sergiliyordu.

 

Ye Zong ciddi bir ses tonuyla "Nie Li, benim için endişelenme. Tüm gücünü kullanarak öldür bu iti! Burada ölüp cehenneme gitsem bile mutlu olarak giderim." dedi. Daha sonra Ye Ziyun'a bakmaya başladı. Bütün hayatını Şanlı Şehre adamıştı ve bu son nefesinde de değişmeyecekti. Pişman olduğu tek bir şey vardı, Ye Ziyun'u yalnız başına bırakmasıydı.

 

Ye Zong'un çok fazla acı çektiğini gören Ye Ziyun'un gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Küçükken babasıyla birlikte el ele tutuşup kırmızı bulutları izlediğini hatırladı.

 

"Yun'er biliyor musun? Şanlı Şehir bizim evimiz olarak adlandıracağım tek yerdir. Bu şehri korumak için çok fazla atamız ölmüştür. Onların döktüğü her kan damlası bizim Kar Rüzgarı Ailemizin şanının artmasına sebep olmuştur. Atalarınla gurur duymalısın. Bir gün Şanlı Şehir herhangi bir tehlikeyle karşılaşırsa bende düşünmeden hayatımı feda edeceğim."

 

Geçmişte Ye Ziyun babasının bu söylediklerinden herhangi bir anlam çıkartamamıştı. Fakat büyüdükçe babasının ne demek istediğini daha iyi anladı ve babasına yardım etmek istediği içinde sürekli çok fazla çalıştı. Sonunda Efsane Seviyeye ulaşmıştı fakat bu seviyeye ulaşsa bile şu anda babasının acı çekmesini izlemekten başka bir şey yapmıyordu.

 

Şeytan Lordu gülerek "Ye Zong, hepiniz bana aynı anda saldırsanız bile beni öldüremezsiniz! Şeytan Ruhu Taşını bana verin! Aksi taktirde sadece seni değil burada bulunan herkesi öldürürüm!!" dedi. Konuşması bittikten sonra Şeytan Lordu, Ye Zong'un diğer elini de tuttu ve geriye doğru çekti. Ye Zong'un iki elini de koparttı.

 

Kollarının her ikisinin de kopartılmasından dolayı Ye Zong çok fazla acı çekiyordu.

 

Diğer taraftan onun acı çekmesinden dolayı Şeytan Lordu eğleniyordu. Daha sonda Ye Zong'u boynundan tutmaya devam etti. İstediği an Ye Zong'u öldürebilirdi.

 

Şeytan Lordu’nun, Ye Zong'u öldürmek üzere olduğunu gören Ye Mo "Bekle, Ye Zong'u serbest bırakırsan sana Şeytan Ruhu Taşını veririm." dedi.

 

Ye Mo'nun elinde şeytan ruhu taşı belirdi.

 

Şeytan Lordu soğuk bir ses tonuyla "Şeytan Ruhu Taşını bana doğru fırlat!" diye bağırdı.

 

"İlk önce onu bırak." dedi Ye Mo.

 

Şeytan Lordu sinsice gülerek "Ye Mo, galiba sen şu anki durumu anlamakta zorluk çekiyorsun. Sizin Şeytan Ruhu Taşını bana vermekten başka çareniz yok! Eğer bana Şeytan Ruhu Taşını hemen atmazsan önce Ye Zong'u öldürürüm daha sonra sizi öldürerek Şeytan Ruhu Taşını alırım. Bana engel olabileceğini düşünüyor musun?" dedi.

 

Şeytan Lordu, Ye Zong'a uyguladığı gücü biraz arttırdı ve Ye Zong'dan daha fazla kan akmaya başladı. Ye Zong ölmek üzereydi.

 

Ye Mo'nun gözleri genişledi. Ye Mo, Ye Zong'a karşı her zaman katı bir şekilde davransa da onun gurur duyuyordu. Şu anda oğlunun yerinde kendisinin olmasını tercih ederdi.

 

"İstediğin Şeytan Ruhu bunun içinde." dedi Ye Mo ve taşı Şeytan Lordu’na doğru fırlattı.

 

Şeytan Lordu taşı yakaladı ve içindeki şeytan ruhuna baktı.

 

"Şimdi Ye Zong'u serbest bırak." dedi Ye Mo.

 

"Hemen!" dedi Şeytan Lordu ve sinsi bir şekilde gülümsemeye başladı. Ellerinden biriyle Ye Zong'un göğsünü deldi. Her tarafa kan sıçardı! Şeytan Lordu yüzüne sıçrayan kanı yalayarak "Tsk! Tsk! Ne kadar güzel kokuyor! Ye Mo çok uzun bir süredir birbirimizle savaştık, bugün oğlun benim ellerimde can verecek! Ama endişelenmene gerek yok! Ondan sonra seni öldüreceğim! Artık öbür tarafta tekrar buluşursunuz." dedi.

 

Ye Zong, göğsü Şeytan Lordu tarafından delinmesine rağmen acı çekiyormuş gibi durmuyordu. Aksine yüzünde kararlı bir ifade vardı. Adrenalin patlaması yaşadı ve hemen ardından bedeninden etrafa vahşi bir enerji yayılmaya başladı.

 

Ye Zong merkezinde olmak kaydıyla etrafa kemik donduran bir soğuk yayılmaya başladı.

 

Ye Zong gülümseyerek "Nie Li, Yun'er'e iyi bak!" dedi.

 

Kızını Nie Li gibi birisine emanet ettikten sonra Ye Zong daha da rahatlamıştı.

 

Ye Zong'un bedeni bir anda buza dönüştü ve Şeytan Lordu’nun bedenine çok soğuk bir enerji geçişi oldu.

 

Boom!!

 

Şeytan Lordu’nun iki kolu bir anda patladı ve bundan dolayı acılar içerisinde bağırmaya başladı. "Seni sikik karınca! Ölürken bile bana zarar vermeyi planlıyorsun!" Şeytan Lordu öfkeli bir şekilde bağırmaya devam etti. Ye Zong'un saldırısı onu yaralamayı başarmıştı.

 

"Baba!!" Ye Ziyun hıçkırıklara boğuldu.

 

"Ye Zong!" Ye Mo bu sahneyi gördükten sonra şok geçirmişti. Ye Zong'un kendisinden önce öleceğini hiç düşünmemişti.

 

Savaşı izlemekte olan diğer uzmanlarda şaşırmışlardı. Şeytan Ruhunu aldıktan sonra Şeytan Lordu’nun, Ye Zong'u öldürmesini beklemiyorlardı.

 

Şeytan Lordu çoktan Ye Zong'u öldüreceğine karar vermişti. Ye Mo ister şeytan ruhu taşını versin isterse vermesin Ye Zong'u öldürmeyi kafasına koymuştu.

 

Ye Zong, Kar Rüzgarı Ailesi’nin kendini yok etme tekniğini kullanmıştı. Bu tekniği kullandıktan sonra ruhu tamamen parçalanıyordu. Ye Zong'un buza dönüşmesini izleyen Nie Li'nin gözleri kızardı. Çok fazla sinirlenmişti! Şeytan Lordu’nun mallık yapıp Ye Zong'u öldüreceğini hiç düşünmemişti.

 

Nie Li'nin yüzü öfkeden titremeye başladı ve etrafına korkunç bir öldürme niyeti yaymaya başladı. Elinde tuttuğu Yıldırım Tanrısının Meteor Kılıcı parlamaya başladı ve kılıcın etrafında yıldırım okları oluşmaya başladı.

 

Nie Li'nin yüzünden aşağı gözyaşları dökülüyordu.

 

Ye Zong'la birlikte yaşadığı anılar kafasında canlanmaya başladı. İlk karşılaşmalarında her ne kadar kavga etseler de yavaş yavaş Ye Zong'un Nie Li'ye karşı olan tutumu yumuşamıştı. Ye Zong her ne kadar geri kafalı biri olsa da Nie Li içinden onu sevmeye başlamıştı.

 

Ye Zong'un görünüşü aklına kazınmıştı.

 

Ye Zong öldüğü anda, çevredeki uzmanlarında gözleri kızarmıştı ve Şeytan Lordu’na saldırmak için hazırlanmaya başlamışlardı. Hemen ardından damarlarındaki kanlarının katılaşmasına sebep olacak bir öldürme niyeti hissettiler.

 

Kafalarını çevirip Nie Li'ye baktılar. Bedeninin etrafında üç farklı Yasa Enerjisi dönerken Nie Li'nin kıyafetleri parçalanmıştı. Elinde tuttuğu Yıldırım Tanrısının Meteor Kılıcı’ndan da korkunç bir güç yayılıyordu.

 

Boom!! Boom!! Boom!!

 

Nie Li'nin aurası her tarafa yayılmaya başladı. Sanki Cehennem’den gelen bir Tanrı gibiydi.

 

Hayata tekrar döndükten sonra Nie Li çevresindeki herkesin kaderini değiştireceğine dair kendi kendine yemin etmişti. Buna Ye Zong'da dahildi. Fakat şu anda herkesin kaderini değiştirebilecek güçte olmadığının farkına varmıştı.

 

Şimdiye kadar Nie Li'nin Şeytan Lordu’na karşı bir sempatisi vardı. Şeytan Lordu'nun Şanlı Şehre ihanet etmesinin sebebi kendisini evlatlık olarak alan  adamın öldürülmüş olmasıydı. Fakat Nie Li, Şeytan Lordu’nun bu kadar ileri gidebileceğini düşünmemişti. Ye Zong'un öldürülmüş olduğunu düşününce Nie Li'nin kalbi sonu olmayan bir öfke seline kapılmıştı.

 

 

"ÖLLL!!!!"

 

Sürekli artan öldürme niyetiyle birlikte Nie Li şeytani kana susamışlığını Şeytan Lordu’na doğru yönlendirdi. Sayısız yıldırım okunu Şeytan Lordu’na doğru yönlendirdi, sanki gökyüzü Nie Li'nin öfkesi tarafından parçalanacakmış gibiydi.

 

Şeytan Lordu’nun iki kolu Ye Zong'un saldırısı karşısında paramparça olmuştu. Daha iyileşemeden kendisine doğru yayılmakta olan boğucu bir öldürme niyeti hissetti. Nie Li'nin bu kadar güçlü olmasını hiç beklemiyordu.

 

Nie Li gücünü arttırmak için muhtemelen gizli bir teknik kullanmıştı..

 

İlk defa Şeytan Lordu tehlikede olduğunu hissetmişti. Şu ana kadar Nie Li'yi hiç kendisine karşı bir tehdit olarak görmemişti. Şeytan Lordu Nie Li'yi öldürmeyi başaramasa bile onun arkadaşlarını öldürmenin yeterli olacağını düşünüyordu. Karşısında sadece Nie Li olsaydı onun kendisine fazla bir zarar vereceğini düşünmüyordu.

 

Fakat Şeytan Lordu yanılmıştı. Nie Li'nin bu kadar fazla güç açığa çıkarabileceğini hiç düşünmüyordu.

 

Nie Li öfkeden deliye dönmüş bir şekilde kükredi ve elindeki Yıldırım Tanrısının Meteor Kılıcı’nı Şeytan Lordu’na doğru savurdu. Gökyüzünü parçalayacakmış gibi duran yıldırım okları Şeytan Lordu’nun üzerinde büyük bir baskı oluşturmuşlardı.

 

Şeytan Lordu elindeki topuzların etrafında Hell Yasası topladı ve yıldırım oklarına karşılık vermek amacıyla saldırıya geçti.

 

Boom!!!

 

Gökyüzü neredeyse ikiye bölünüyordu. Açığa çıkan şok dalgası Du Ze, Lu Piao ve diğerlerini geriye doğru savurmuştu. Açığa çıkan enerji Efsane Seviyedeki uzmanların bile karşı koyabileceği bir enerji değildi. Onlar bir tsunamideki yaprak gibiydiler.

 

"Ne enerji ama!" dedi Du Ze, Nie Li'nin bu kadar güçlü olabileceğini düşünmüyordu.

 

Yıldırım okları zemine çok sert çarpmıştı, sanki dünyayı parçalamak istiyor gibiydiler.

 

Şeytan Lordu’nun elinde tuttuğu topuzlar bu enerji karşısında parçalanmışlardı. Yıldırım okları karşısında Şeytan Lordu’nun gücü az kalmıştı ve anında bir kaç kolunu kaybetti.

 

"Ahhhhhhhh!!!" Şeytan Lordu acılar içerisinde bağırmaya başladı.

 

Yıldırım okları Şeytan Lordu’nun bütün kollarını yok etmişti. Yıldırım okları tam göğsüne çarpmak üzereydi ki Şeytan Lordu ortadan kayboldu.

 

Şeytan Lordu, Nie Li'nin bu kadar güçlü olabileceğini düşünmemişti. Çok şaşırmıştı. Ağzından kan gelmeye başladı. Yıldırım oklarının içerdiği güç miktarı çok çok fazlaydı, dayanabileceği bir şey değildi. Eğer giydiği zırhın savunması çok fazla olmasaydı bu yıldırım okları tarafından öldürülmüş olurdu.

 

Nie Li şu anda Cehennem’den gelen bir Tanrı gibiydi!!

 

Şeytan Lordu’nun ölmediği fark ettiği zaman Nie Li, elindeki Yıldırım Tanrısının Meteor Kılıcı’nı bir kere daha savurdu.

 

Boom!!

 

Şeytan Lordu geriye doğru uçmaya başladı. Bu sefer bacakları parçalanmıştı. Fakat bedeni giymiş olduğu zırhtan dolayı zarar görmemişti.

 

"Ölll!!!!" Nie Li, Şeytan Lordu’na doğru yıldırım okları göndermeye devam etti. Sayısız yıldırım oku Şeytan Lordu’na doğru yağmaya devam ediyordu.

 

Boom!! Boom!! Boom!!

 

Şeytan Lordu bir ışık demetine dönüştü ve kaçmaya başladı. Yıldırım okları onun dönüştüğü ışık demetine doğru ilerleseler de Şeytan Lordu ufukta kayboldu.

 

"Şeytan Lordu!!! Dünyanın sonuna kaçsan bile seni bulup öldüreceğim!!! Senin bir kere daha reenkarne olamayacağından emin olacağım!!!!" diye öfkeli bir şekilde bağırdı.

 

Şeytan Lordu’nun zırhı Ejderha Kalıntıları Bölgesi’nden gelme Üçüncü Seviye bir zırhtı. Minik Dünya’da Cehennem Efendisi gibi çok güçlü uzmanlar dışında kimse Şeytan Lordu’nu öldürmeyi başaramazdı. Nie Li şu anda Şeytan Lordu’nu öldürmeyi başaramazdı.

 

Acaba Cehennemin Efendisi Nie Li'ye Şeytan Lordu’nu öldürmek için yardım eder miydi? Bu imkansızdı!

 

Cehennem Efendisi gibi uzmanların gözünde Nie Li ve Şeytan Lordu eşit konumlara sahiplerdi. Onlar sadece potansiyeli yüksek dahilerdi. Sadece Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne gidip güçlendikleri zaman bu uzmanların gözündeki konumları önem kazanabilirdi.

 

Nie Li ufka doğru bakmaya başladı ve kendisinden yayılmakta olan enerji yavaş yavaş azalmaya başladı. Ye Zong öldü mü şimdi?

 

Bu sabah Ye Zong ile birlikte gülüyorlardı! Artık burada değildi! Nie Li hala bu gerçeği kabullenememişti!

 

Allen:  RİP   YE   ZONG :(

Asile: Beyler ben içmiyorum, benim yerime de yakın bir tane...






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr