Bölüm 268: Ying'er

avatar
10074 16

Tales of Demons & Gods - Bölüm 268: Ying'er


Çevirmen: AllenWalker  Düzenleyen: Asile

 

Xiao Yu, Nie Li ve Lu Piao'yla birlikte büyük yapıların arasından uzanan dar bir yolda ilerlerken etrafında konuşulanları duymamazlıktan gelerek yürümeye devam etti. Bu bölgede çok fazla avlu bulunuyordu, Xiao Yu'nun avlusu ise en ücra köşelerden birindeydi.

 

"Bu bölgede yaşayan öğrenciler Batı Bölgesi’nin dahileridir. Bundan dolayı burada yaşayanları fazla kışkırtmamaya çalışın. Burada bulunanların arka planı oldukça sağlamdır." dedi Xiao Yu. "Pratik yaparken buradan başka bir yere gitmeseniz iyi olur." dedi.

 

Nie Li, kafasını kaldırdı ve çevresine bakmaya başladı. Xiao Yu'nun avlusunun içinde iki tane bina bulunuyordu. Nie Li ve Lu Piao bunların birisinde kalacaklardı. Xiao Yu ise hemen yanlarındaki diğer odada kalacaktı.

 

Xiao Yu, Nie Li'ye baktı ve "Yanınızda olmadığım zamanlarda boş boş etrafta dolaşmayın. Ayrıca odama hiçbir şekilde giremezsiniz!" dedi.

 

Xiao Yu'nun son uyarısı Nie Li'ye yönelikti.

 

"Tamam." dedi Nie Li, Xiao Yu'nun söylediklerini çok umursamamıştı.

 

Nie Li ve Lu Piao avluyu gezmeye başladılar. Avlunun etrafında kuş cıvıltıları hiç susmuyordu ve aynı zamanda etrafta hoş kokulu çiçeklerde bulunuyordu. Ayrıca aşağı doğru akan bir nehir ve sonradan yerleştirildiği belli olan küçük bir tepe vardı. Bu ikili Xiao Yu'nun avlusundan son derece memnun kalmışlardı. Xiao Yu burayı bu hale getirmek için görünüşe göre çok fazla para harcamıştı.

 

"Size iki tane Ruhani Taş vereceğim. Gidip gelişim yapın." dedi Xiao Yu ve devam etti  "Sizin kayıt işlemlerinizi halletmek için dışarı çıkacağım."

 

Nie Li ve Lu Piao ile vedalaştıktan sonra Xiao Yu avludan dışarı çıktı.

 

Nie Li, Ruhani Taşı aldı ve bağdaş kurup oturdu. Tam Ruhani Taşı kullanarak pratik yapmaya başlayacaktı ki Yu Yan Nie Li'nin kolundan dışarı çıktı.

 

"Neredeyse ölüyordum." dedi Yu Yan üzgün bir şekilde. Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne girdikleri andan bu ana kadar Nie Li'nin kolunun içerisinde saklanıyordu. Her ne kadar sonsuza kadar saklanamayacağının farkında olsa da buraya gelen öğrencilere yanlarında evcil hayvan getirmelerine izin verildiğinden dolayı fazla dikkat çekmemişti. Ejderha Kalıntıları Bölgesindeki uzmanlar ona bir evcil hayvan gözüyle bakmışlardı.

 

Jindan'a gelince Nie Li onu, Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne girecekleri zaman bir kesenin içerisine koymuştu. Kesenin içerisinde Jindan kış uykusuna yatmış gibi duruyordu. Onun boyutu bir yumruğunun boyu kadardı. Bundan dolayı içeri girdikler zaman kimsenin dikkatini çekmemişti.

 

Nie Li, bu küçük adamla nasıl uğraşacağını hala bulamamıştı. Küçük adam hiç kıpırdamadan yattığı için Nie Li fazla endişelenmiyordu, şu an için.

 

"Burada çok fazla uzman bulunuyor." dedi Yu Yan iç çekerek. Yol boyunca çok şaşırmasına sebep olacak uzmanların auralarını hissetmişti. Ejderha Kalıntıları Bölgesinde bulunan her bir kişiye uzman demek hiçte abartı olmazdı.

 

"Kesinlikle! Minik Dünya, Ejderha Kalıntıları Bölgesi’yle karşılaştırılırsa buranın küçük bir kısmı olarak görülebilir." dedi Nie Li gülerek. Tüm hayatı boyunca Minik Dünya’da yaşadığı düşünülürse onun Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne dair herhangi bir bilgisi olmaması gayet doğaldı.

 

Yu Yan üzerinde yoğun bir baskı varmış gibi hissediyordu. Minik Dünya’da Ruhani Tanrı gücüne sahip olmasa bile Efsane Seviyenin zirvesinde bulunan bir uzmandı. Bundan dolayı Minik Dünya’da sıradan rakiplerle savaşabilecek bir güce sahipti. Fakat Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne geldiği zaman kendisinin bir hiç olduğunu anlamıştı.

 

Her ne kadar Nie Li, Yu Yan'a bir gelişim tekniği vermek istese de Yu Yan normal bir yaşam formuna sahip olmadığı için Nie Li'nin elinden bir şey gelmiyordu. Onu yapabileceği tek şey Yu Yan'ın kendi kendine güçlenmesini beklemekti. Fakat Nie Li, Yu Yan'ın Yaşam Alevlerinin gücünün sıradan bir güç olmadığını biliyordu. Büyük ihtimal onun bedenin içinde bir sır saklıydı. Bundan dolayı onun gelişimi farklı bir şekilde artabilirdi.

 

"Nie Li burada bulunduğum zamanlarda gelişimime odaklanmak istiyorum. Ejderha Kalıntıları Bölgesi’nin atmosferi Minik Dünya’nın atmosferinden çok farklıymış. Bunu nasıl özümseyeceğini bile bilmiyorum gerçi." dedi Yu Yan.

 

Yu Yan sessizce gelişimine odaklandı. Gözlerini kapattığı zaman bedeninin çevresinde alevler ortaya çıktı. Sanki bir çeşit trans durumuna girmiş gibiydi.

 

Nie Li, Ruhani Taşı eline bir kere daha aldı. Çok hızlı bir şekilde Göksel Kader Alemine girmek istediği için her anını gelişim yaparak geçirmek istiyordu.

 

Nie Li, ruh bölgesini deveran ettirmeye başladı ve yavaş yavaş Ruhani Taşın içerisindeki enerjiyi özümsemeye başladı. Bedeninin her tarafında büyüleyici bir enerji akmaya başladı. Daha önce Minik Dünya’da olduğundan dolayı Cennetsel Enerjiyi özümseyemiyordu. Sonunda Cennetsel Enerjiyi özümseyebileceği bir yere gelmişti.

 

Nie Li, İlahi Tanrı tekniklerini kullanarak gelişimine başladı ve meridyenlerinin içerisinde akan ve etini besleyen Cennetsel Enerjiyi hissetmeye başladı. Bedenindeki tüm gözenekler kendinden geçiyorlardı sanki.

 

Tam taşın içinde bulunan enerji bedeninde etki etmeye başlamıştı ki Nie Li taşın içindeki bütün enerjiyi özümsediğini fark etti.

Allen: Nie Li yavaş...

 

Ruhani Taşın içindeki enerjiyi bu kadar hızlı bir şekilde tüketince Nie Li gülümsemeye başladı. İlahi Tanrı Tekniğini kullandığı için Ruh Bölgesinin özümseyebileceği enerji miktarı çok fazlaydı. Bir tane Ruhani Taş onun için hiçbir şey ifade etmiyordu.

 

'Benim daha fazla ruhani taş bulmam lazım.' diye düşündü Nie Li. Yeterince Ruhani Taşı olursa hem Sekizinci Seviye Cennet Ruhani Kökü’ne sahip olmasından dolayı hem de gelişim konusunda sahip olduğu bilgilerden dolayı çok hızlı bir şekilde Göksel Kader Alemine girmeyi başarabilirdi.

 

Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne geldikten sonra, onun gelişim konusunda Şeytan Lordu’nu kesinlikle geride bırakması lazımdı.

 

Nie Li ve Lu Piao gelişimlerine odaklanmışken kapıları çalınmıştı.

 

Çok tatlı ve berrak bir sesli bir kız "Büyük kardeş Xiao Yu, burada mısın?" dedi.

 

Ses o kadar çok yumuşaktı ki duyan kişinin kemiklerinin zayıflamasına sebep oluyordu.

 

Sesi duyduğu zaman Lu Piao gözlerini açtı ve pis pis gülümseyerek Nie Li'ye baktı. "Nie Li, Xaio Yu'nun sevgilisi olabilir mi?" dedi.

 

"Xiao Yu burada değil." dedi Nie Li yüksek sesle. Aynı zamanda gülüyordu da.

 

"Hmm!" Kız şaşırmış gibi bir ses çıkardı ve ardından kapıyı açtı.

 

On altı on yedi yaşlarına güzel bir kız kapının önünde belirdi. Sarı bir elbise giyiyordu ve beyaz inci renginde bir teni vardı. Bu kız bir inci kadar güzel görünüyordu. Kaşları onun çok zarif gözükmesini sağlıyordu.

 

Kız meraklı bir ses tonuyla "Büyük kardeş Xiao Yu burada değil demek? Peki siz kimsiniz?" dedi.

 

Nie Li kıza baktı ve "Biz Xiao Yu'nun arkadaşlarıyız. O az önce dışarı çıktı. Neden onu aradığını sorabilir miyim?" dedi.

 

Lu Piao kıza büyülenmiş bir şekilde bakıyordu. İçinden bir iç çekti. Xiao Yu'nun küçük aşkı gerçekten de çok güzel bir kızmış. Şimdiye kadar gördüğü kızlar arasından bu önünde duran kız sadece Ye Ziyun ve Xiao Ning'er'in altında kalıyordu.

 

"Bir sebebi yok. Onun geri döndüğünü duydum bundan dolayı gelip bir selam vermek istedim. Siz ikinizle karşılaşmayı hiç beklemiyordum. Sizler yeni mi geldiniz?" dedi kız.

 

"Aynen yeni geldik." dedi Lu Piao hızlı bir şekilde.

 

Yanakları biraz kızarmış bir şekilde "Oh, benim adım Huang Ying. Ben büyük kaderş Xiao Yu'nun... arkadaşıyım." dedi.

 

Kızın yanaklarının kızardığı fark eden Nie Li neler olup bittiğini hemen anlamıştı. Bu kız büyük ihtimalle Xiao Yu'yu seviyordu.

 

"Xiao Yu geri dönene kadar burada beklemek mi istersin yoksa..." diye sordu Nie Li.

 

Huang Ying kısa bir süre düşündükten sonra "Burada bir süre beklemek istiyorum." dedi.

 

Kız beklemeye başladıktan kısa bir süre sonra uzun beyaz cüppeli bir genç içeri girdi. Huang Ying'i gördükten sonra yüzü asıldı. Ciddi bir ses tonuyla "Ying'er demek buradasın. Xiao Yu döndükten sonra senin burada olacağını tahmin etmiştim." dedi.

 

"Yan Hao, bu seni neden bu kadar ilgilendiriyor?" dedi Huang Ying çocuğu burada görünce keyfi kaçmıştı.

 

"Huang Ying, Xiao Yu'da ne buluyorsun? Onu aklından hiç çıkarmıyorsun!" dedi Yan Hao öfkeli bir ses tonuyla. Arka planı Xiao Yu'ya göre kat kat daha iyiydi. Görünüş açısında Xiao Yu'dan biraz aşağıda kalsa da çok büyük bir farkın olduğunu düşünmüyordu.

 

"Ben mutluyum bu halimden. Bu seni ilgilendiren bir konu değil!" dedi Huang Ying.

 

Yan Hao bakışlarını Nie Li ve Lu Piao'ya çevirdi bir anda. Soğuk bir şekilde "Siz ikiniz Minik Dünya’dan gelen dahiler olmalısınız. Sekizinci Seviye Cennet Ruhani Kökü’ne ve Beşinci Seviye Cennet Ruhani Kökü’ne sahip olanlar." dedi.

 

Nie Li şaşırmış bir ifadeyle Yan Hao'ya baktı fakat sorusunu cevaplamadı. Lu Piao ise ona cevap veremeyecek kadar üşengeç bir tavır sergiliyordu.

 

"Size bir soru sordum!" dedi Yan Hao kaşlarını çatarak.

 

Nie Li soğuk bir ifadeyle Yan Hao'a baktı ve "Bu sorunun cevabını zaten biliyorsun." dedi.

 

Yan Hao avluya girdiği andan itibaren zorbalık yapmaya meyilli bir ifadeye sahipti. Bu durum Nie Li'yi rahatsız etmişti.

 

"Velet, kiminle konuştuğunun farkında mısın? Gökyüzü Ruhu Enstitüsünde sadece Cennet Ruhani Kökü’ne sahip olarak bu şekilde davranabileceğini mi sanıyorsun? Önce bir etrafınızda sizden çok daha güçlü insanların olduğunun farkına varın! Sizden önce burada Cennet Ruhani Kökü’ne sahip çok fazla insan görmüşlüğüm vardır benim. Göksel Kader Alemine girmediğiniz süre siz birer çöpten başka bir şey değilsiniz." dedi Yan Hao. Ardından görkemli aurasını serbest bıraktı. Lu Piao ve Nie Li'yi baskı altına almak istiyordu.

 

Yan Hao çoktan Göksel Kader Alemine girmeyi başarmıştı. Lu Piao ve Nie Li'nin üzerinde boğucu bir baskı oluşturdu.

 

Fakat Yan Hao her ne kadar agresif davransa da kendisini tutuyordu. Enstitünün içerisinde sorun çıkartmaya cüret edemiyordu. Enstitünün içindeyken birisini öldürürse ailesinin bile kendisini koruyacak güce sahip olmadığının farkındaydı.

 

Nie Li Yan Hao'ya soğuk bir ifadeyle bakıyordu. Önceki hayatında arkası Yan Hao'dan daha güçlü uzmanlarla karşılaşmıştı. Bu uzmanların karşısında bile hiç geri adım atmamıştı. Rakibi her ne kadar Göksel Kader Alemine girmiş bir gelişimci olsa da Nie Li'nin kana susamışlığı daha tehlikeliydi.

 

Yan Hao aurasını yaymaya devam ederken Huang Ying bir anda Nie Li ve Lu Piao'nun önüne geçti. "Yan Hao ne yaptığını zannediyorsun? Büyük kardeş Xiao Yu'nun arkadaşlarına bu şekilde davranmana izin vermiyorum." dedi.

 

Yan Hao aurasını geri çekti. Aynı zamanda Nie Li'ye bakmaya başladı. Nie Li açıkça Dünya Kader Alemindeydi. Fakat ondan gelen kana susamışlık Yan Hao'yu biraz tedirgin etmişti. Acaba Nie Li, Göksel Kader Alemine girmiş bir uzmanın baskısı altındayken bile korkmuyor muydu?  

 

Nie Li tekrar sakinleşmeden önce biraz daha kana susamışlığını yaymaya devam etti. Eğer bir seçim şansı olsaydı Yan Hao'yla uğraşmaya yeltenmezdi.

 

Yan Hao soğuk bir ses tonuyla "İkiniz bir kadının arkasına saklanmaya utanmıyor musunuz? İkinizi bugün rahat bırakacağım fakat size benden bir tavsiye Xiao Yu ile olan arkadaşlığınızı yol yakınken kesin. Onun gibi bir çöpü izlemenin size herhangi bir faydası olmaz. Onu değil de beni takip etmeyi seçerseniz sizi kabul edebilirim." dedi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr