Bölüm 269: Akupunktur

avatar
9786 19

Tales of Demons & Gods - Bölüm 269: Akupunktur


Çevirmen: AllenWalker  Düzenleyen: Asile

 

 

Lu Piao, Nie Li'nin kulağına "Nie Li, neden bu Xiao Yu bu kadar fazla belaya bulaşıyor acaba? Bu kadar düşmanı varken sorunları hiç bitmez ki. Bu çocuğun yanına mı geçsek acaba?" dedi.

Allen: Bak işte. Senin ben hayatını ... Lu Piao. Dakikasında adam sattı piç.

 

"Oğlum sen salak mısın? Ailelerimiz Cehennemin Efendisi’nin koruması altında olduğunu unuttun mu?" dedi Nie Li.

 

"Tamam tamam. Şaka yapmıştım." dedi Lu Piao. Xiao Yu buradayken hiç rahat durmamıştı galiba. Kızlara yazmasında sıkıntı yoktu ama neden başkasının hoşlandığı kıza yazıyordu ki? Üstelik birde arkası sağlam olan çocukların kızlarına yazıyordu.

 

Nie Li, rahat bir tavırla Yan Hao'ya baktı ve "Bizi istediğin kadar tehdit edebilirsin, sonuçta enstitünün içindeyken bize zarar veremeyeceğini ikimizde biliyoruz. Bundan dolayı bu tür tehditler bizim üstümüzde işe yaramaz git başkasıyla uğraş." dedi.

 

"Sana zarar veremem mi?" dedi Yan Hao ve kahkaha attı. "Sen beni çok hafife alıyorsun!"

 

Huang Ying öfkeli bir şekilde Yan Hao'ya baktı ve "Yan Hao, eğer büyük kardeş Xiao'nun arkadaşlarına zarar verirsen seni asla affetmem." dedi.

 

Yan Hao, Huang Ying'e baktı ve 'Seni amına koduğumun salağı, baban burada bir kıdemli olmasaydı seni kim sikler? Senin gibi kızlardan istediğim kadar elde edebilirim!' diye düşündü.

 

"Xiao Yu sizi burada bırakıp saklanacak kadar neyden korkuyor olabilir?" dedi Yan Hao.

 

Yan Hao sustuğu anda kapının önünde Xiao Yu belirdi ve "Saklandığı mı kim söylüyor?" dedi. Beyaz elbisesinin içerisinde çok şık duruyordu. Kaşlarının ortasından cesur bir aura yayılmaya başladı. Bakışları oldukça sertti. Bir anda Yan Hao'yu baskı altında bıraktı.

 

Yan Hao her ne kadar yakışıklı biri olsa da Xiao Yu'ya kıyasla bir hiçti. Bu ikisini karşılaştırmak kesinlikle gereksizdi.

 

Xiao Yu'yu gördüğü zaman Huang Ying'in yanakları kızardı ve mutlu bir yüz ifadesiyle Xiao Yu'ya bakarak "Büyük kardeş Xiao, geri dönmüşsün." dedi.

 

"Evet." dedi Xiao Yu duygusuz bir şekilde karşılık verdi. Huang Ying'i çok umursamadan Nie Li ve Lu Piao'nun yanına doğru yürümeye başladı.

 

"Bu kadar yıl geçmesine rağmen hala Dünya Kader Aleminden çıkmayı başaramamışsın. Yazık!" dedi Yan Hao.

 

Xiao Yu, Yan Hao ve Huang Ying'e baktı ve "Burası kişisel bir alandır. Lütfen buradan gider misiniz?" dedi.

 

Yan Hao hemen yanı başında duran Huang Ying'e baktı ve "Ying'er hala anlamıyor musun? Xiao Yu bile seni burada istemiyor." dedi.

 

Huang Ying'in gözleri Xiao Yu'nun üzerine kilitlenmişti. Başka hiç bir yere bakmıyordu. Xiao Yu'ya kör kütük aşık olduğu her halinden belliydi. Xiao Yu'nun bu soğuk tavırlı hallerine yanıp bitiyordu. Benzeri olmayan bir çekicilik katıyordu ona.

 

Yan Hao çok sinirlenmişti. Xiao Yu'nun kendisinden biraz daha fazla yakışıklı olmasının dışında aralarında nasıl bir farkın olduğunu bir türlü anlayamıyordu. Kadınlar sadece dış görünüşe mi bakıyordu?

 

Aniden avluya iki kız daha girdi. Birisi beyaz elbise giymiş oldukça hoş bir kızdı. Diğeri uzun boylu ve kıvrımlı bir bedene sahipti.

 

"Büyük kardeş Xiao, geri dönmüşsün..." dedi beyaz elbiseli kız, Xioa Yu'ya bakarken onunda yanakları kızarmıştı.

 

Uzun boylu kızın yanakları da Xiao Yu'ya bakarken kızarmıştı.

Allen: Ne Xiao Yu'ymuş beeee.

 

Beyaz elbiseli kız gülümseyerek "Büyük Kardeş Xiao, sana şifalı bitkiler getirdim. Bu bitkiler kullanıcısın gelişimini arttırmaya büyük bir katkı sağlıyor." dedi.

 

İki kız avluya girdiği zaman Huang Ying'in yüzü anında kararmıştı. Bu kızlar... Neden her zaman bir yerlerden çıkıyorlardı?

 

Yan Hao ise öfkeden kuduracak gibi olmuştu. Bu yakışıklı Xiao kızlar arasında oldukça popülerdi. Bu iki kızında arkası Huang Ying'in arkası kadar sağlamdı. Bundan dolayı Yan Hao öfkesini sadece içine atabilirdi.

 

Xiao Yu'nun başına bir anda ağrılar girdi.

 

İki kızın daha geldiğini gören Nie Li, Lu Piao'nun sırtına vurarak "Lu Piao, odamıza gidelim. Bu olanlarla bir ilgimiz yok." dedi.

 

Lu Piao anlamlı bir şekilde Xiao Yu'ya baktı. İç çekmesini engelleyemedi. Xiao Yu gerçekten de yakışıklı biriydi. Fakat onu kızlar arasında bu kadar popüler olmasını beklemiyordu. Yan Hao ise sinirden patlayacakmış gibiydi. Bundan dolayı bu olaya karışmamaları mantıklı bir karardı.

 

Lu Piao ve Nie Li'nin yürümeye başladıklarını gören Xiao Yu, "Bekleyin." dedi.

 

"Ne oldu?" dedi Nie Li, Xiao Yu'ya bakarak.

 

Nie Li ve Lu Piao'nun kendisini bu durumdan kurtarmak için çabalamaları lazımken arkalarını dönüp gittiklerini fark edince Xiao Yu daha fazla üzülmüştü.

 

"Kayıt işlemlerinizi hallettim. Yarın gidin ve öğretmenlerinize saygılarınızı sunun. Bunlar sizin kimlik kartlarınız." dedi Xiao Yu. Nie Li'ye iki tane gümüş kart verdi.

Allen: Kart derken gümüşten yapılma iki tane küçük plaka. Kimlik Kartı diye çevirdim.

 

"Tamam." dedi Nie Li ve Xiao Yu'nun uzattığı kartları aldı. Daha sonra "Teşekkürler." dedi.

 

Kartları aldıktan sonra Nie Li ve Lu Piao arkalarını dönüp odalarına doğru gitmeye devam ettiler.

 

Xiao Yu'yu üç tane kız ve bir tane sinirli oğlanla birlikte tek başına bırakmışlardı. Derin bir çukura hapsolmuş gibiydi. Eve dönmüştü fakat sıkıntılar bir türlü bitmek bilmiyordu.

 

Nie Li odasına girdikten sonra tam gelişimine başlayacaktı ki Jindan uyanmıştı. Masanın üstünde duran Ruhani Taşı gördüğü zaman onun yanına gitmek için kanatlarını çırpmaya başladı. Fakat ne kadar çok çabalarsa çabalasın hareket edemeyecek kadar tombuldu.

 

Jindan'ın hevesli bir şekilde hareket etmeye çalıştığını fark eden Nie Li, Ruhani Taşı eliyle göstererek "Bunu yemek mi istiyorsun?" dedi.

 

Jindan, Nie Li'nin söyledikleri duyduğu zaman iştahlı bir şekilde kafasını 'evet' anlamında salladı.

 

Ruhani Taşın içindeki Cennet Enerjisi çoktan Nie Li tarafından özümsenmişti. Bu taşın artık sıradan bir taştan farkı kalmamıştı. Nie Li Ruhani Taşı aldı ve Jindan'ın önüne koydu. Jindan taşı aldı ve ağzına attı. İştahlı bir şekilde katur kütür taşı yemeye başladı.

 

Her ne kadar içindeki Cennet Enerjisi tüketilmiş olsa da taşın yüzeyi hala çok sertti. Fakat buna rağmen Jindan taşı sanki sakız çiğniyormuş gibi çiğniyordu.

 

Yemeyi bitirdikten sonra Jindan bir tane daha taş istiyormuş gibi Nie Li'ye bakmaya başladı.

 

"Başka yok." dedi Nie Li.

 

Ejderha Kalıntıları Bölgesinde Ruhani Taşlar son derece önemliydi ve bundan dolayı Nie Li'nin bu taşlardan daha fazla bulması gerekiyordu. Aksi taktirde elinde ihtiyacını karşılayacak kadar Ruhani Taşı hiç olmayacaktı. Fakat Nie Li şu anda nasıl daha fazla Ruhani Taş elde edebileceğini bilmiyordu. Her ne kadar elinde bir kaç tane hazine bulunsa da bu hazineleri nasıl kullanacağını bilmiyordu.

 

Hava iyice kararmıştı. Ay ışığı Nie Li'nin odasını aydınlatıyordu.

 

Tak! Tak! Tak!

 

Nie Li'nin kapısı çaldı.

 

Nie Li kapıya doğru baktı ve "Gir!" dedi.

 

Xiao Yu içeri girdi. Üzerinde beyaz bir elbise vardı. Ay ışığının üzerine düşmesiyle ilahi bir varlığa benziyordu. Nie Li onu bu şekilde görünce bir iç çekti. Önceki üç kızın neden Xiao Yu için yanıp tutuştuğunu daha iyi anlamıştı. Xiao Yu çok güzel duruyordu. Kızların bile kıskanmasına sebep olacak kadar güzel hem de!!!

 

"Senin için ne yapabilirim?" dedi Nie Li, Xiao Yu'ya bakarak.

 

Xiao Yu bir koltuğa oturduktan sonra "Sabahki olanlar için özür dilerim. Size durduk yere sıkıntı çıkarttım." dedi.

 

"Önemli değil." dedi Nie Li gülümseyerek.

 

Xiao Yu daha fazla dayanamadı ve "Ruhani Kök testinde söylediklerinden dolayı sana bir şey sormam gerek. Göksel Kader Alemine girmem için bana yardım edecek bir yöntem biliyor musun?" dedi.

 

"Biliyorum." dedi Nie Li.

 

Xiao Yu'nun gözleri umut parıltılarıyla dolmuştu. Nie Li'ye baktı ve "Gerçekten mi?" dedi.

 

Nie Li, Xiao Yu'ya baktı ve "Sen, On Bin Ejderha Kükremesi Tekniğine çalışıyorsun değil mi?" dedi.

 

"Evet, öyle sayılır." dedi Xiao Yu. Çok şaşırmıştı. On Bin Ejderha Kükremesi Tekniği babası tarafından kendisine verilen çok gizemli bir teknikti. Nie Li'nin bu teknik hakkında bilgi sahibi olacağını hiç düşünmemişti.

 

"Kullandığın On Bin Ejderha Kükremesi Tekniğinin bir kısmı eksik. Bundan dolayı Göksel Kader Alemine giremiyorsun." dedi Nie Li.

 

"Peki daha önce bahsetmiş olduğun Ametist Bambu bitkisi..."

 

Nie Li gülerek "O sadece Hua Ling'e söylediğim bir yalandan ibaret." dedi.

 

Xiao Yu'da gülmeye başlamıştı. Nie Li çok kötüydü... Hua Ling muhtemelen buna inanmıştı.

 

Xiao Yu güldüğü zaman çekingen bir ifadeye sahip oluyordu. Pürüzsüz ve yuvarlak dudaklarında tarif edilemeyen bir çekicilik vardı. Nie Li onun bu halini görünce şok olmuştu. Eğer bu Xiao Yu kız olsaydı çok fazla adamın canını yakardı.

 

Bir şey hisseden Xiao Yu'nun kulakları kızarmıştı. Garip bir ses tonuyla "O zaman Göksel Kader Alemi duvarını kırmayı başaramayacağım..." dedi.

 

"Göksel Kader Alemine girmen imkansız değil. Bu başarabilmene yardımcı olacak bir teknik biliyorum. Fakat senin Jain Jing ve Feng Men akupunktur noktalarını açmam gerekiyor. Açtığım zaman seviye atlayabilirisin." dedi Nie Li. Bu iki akupunktur noktasının görevi Ruh Gücü ve Cennet Enerjisini iç yaraları iyileştirmek için yönlendirmekti.

 

Xiao Yu tereddüt ederek "Bu gerçekten işe yarar mı?" dedi.

 

"Elbette. Benim akupunktura karşı olan yeteneğim oldukça iyidir. Bir kaç iğne batırışıyla senin Göksel Kader Alemine girmeni kesinlik sağlarım." dedi Nie Li. Ama bunun yanında Xiao Yu'nun Göksel Kader Alemine girmek üzere olduğu gerçeği onun bu duvarı kırmasında ki en önemli etkendi. Nie Li, Xiao Yu'ya sadece ufak dokunuş yapıyordu.

 

Xiao Yu içinden uzun bir süre düşündükten sonra "Tamam o zaman hadi yapalım." dedi.

 

Şimdiye kadar Göksel Kader Alemine girebilmek için kullanmadığı teknik, yöntem kalmamıştı. Bundan dolayı bu tekniği denemekten zarar gelmez diye düşündü.

 

Xiao Yu üzerinde duran gömleği omuzlarını açacak kadar aşağı indirdi. Omuzlarını açarken çok utanıyormuş gibi bir hali vardı.

 

"Gömleğini çıkarabilirsin. İkimizde erkeğiz. Bu kadar utanmana gerek yok." dedi Nie Li.

 

"Gerek yok." dedi Xiao Yu. Yanakları kızarmıştı.

 

Nie Li omuz silkti. Xiao Yu çıkarmak istemiyorsa yapacak bir şey yoktu. Nie Li, Xİao Yu'nun omzunu incelemek için kafasını ona yaklaştırdı. Omuzları pürüzsüz ve yumuşaktı. Köprücük kemiği bir kadının köprücük kemiğinden bile daha güzel görünüyordu. Yeşimden bir heykel gibiydi.

 

Xiao Yu'ya yakından baktıkça Nie Li'nin bakışlarını garip bir hal alıyordu. Xiao Yu'nun cildi çok bakımlıydı, bir kızın cildinden daha yumuşaktı. Nie Li ona dokunmak istiyordu fakat Xiao Yu'nun bir erkek olduğunu düşündüğü zaman kendini durdurmuştu.

 

Nie Li eline ince bir iğne aldı ve Xiao Yu'nun Jian Jing akupunktur noktasına batırdı.

 

Xiao Yu inledi. Nedenini bilmediği bir şekilde Nie Li iğneyi tenine batırdığı anda Xiao Yu'nun tüm bedeninde kaşıntı hissi oluştu. Meridyenlerinin uyuştuğunu hissetti. Fakat ruh bölgesinin öncesine göre daha bir hareketli olduğunu hissedince kalbi titredi.

 

İşe yaradı!

 

Xiao Yu çok heyecanlanmıştı.

 

Nie Li ilk iğneyi yerleştirdikten sonra ikinci iğneyi Üçüncü Feng Men akupunktur noktasına batırdı.

 

Feng Men akupunktur noktasının bulunduğu yer kızarmıştı.

 

"Nasıl hissediyorsun?" diye sordu Nie Li.

 

"İşe yaradığını hissediyorum." dedi Xiao Yu heyecanlı bir şekilde. Ruh Bölgesindeki Cennet Enerjisi meridyenlerinde ve bedeninde dolaşmaya başlamıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44325 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr