Bölüm 270: Kutsal Kırmızı Ruh

avatar
10090 15

Tales of Demons & Gods - Bölüm 270: Kutsal Kırmızı Ruh


Çevirmen: AllenWalker  Düzenleyen: Asile

 

Nie Li bu kadar hızlı etki etmesini hiç beklemiyordu.

 

Nie Li içinden biraz şok olmuştu ama düşününce neden böyle olduğunu çözmüştü. Xiao Yu çok uzun süredir Dünya Kader Aleminde sıkışıp kalmıştı. Aslında Xiao Yu Yedinci Seviye Cennet Ruhani Kökü’ne sahip olduğundan dolayı çoktan Göksel Kader Alemine girmesi lazımdı fakat bazı sebeplerden dolayı girememişti. Fakat bu kadar uzun süredir gelişim yapmasının etkisini görüyordu. Nie Li'nin akupunktur noktalarını açmasıyla birlikte Cennet Enerjisi büyük bir patlama yaşayarak bedeninde akmaya başladı.

 

Xiao Yu'nun bedeninden kırmızı ışıklar yayılmaya başladı. Hatta o kadar parlaklaşmıştı teni bile kızarmıştı. Bedeninin içerisinde gezinen çılgın enerji dışarıda ufak çaplı bir fırtınanın çıkmasına sebep olmuştu.

 

"Ne kadar güçlü bir enerji!" Nie Li, Xiao Yu'dan yayılan enerjiden dolayı bir kaç adım geriye doğru gitti. Xiao Yu'nun etrafını saran aurayı izlerken "On Bin Ejderha Kükremesi geçekten de isminin hakkını veren bir teknik. Acaba Cehennemin Efendisi bu tekniği nereden buldu?" diye mırıldandı.

 

Xiao Yu, Göksel Kader Alemine girmeyi başarırsa gelişimi büyük bir atılım yapacaktı.

 

Nie Li düşüncelere daldığı sırada Xiao Yu Ruh Bölgesinde ilk Kader Ruhunu oluşturmaya başlamıştı.

 

Daha sonra ikinci Kader Ruhunu oluşturdu ve hiç durmadan Üçüncüyü oluşturmaya başladı. Üçüncü ruhu oluşturduktan sonra gelişim hızı yavaşladı.

 

Üçüncü Kader Ruhunu da oluşturduktan sonra Xiao Yu şok olmuştu. Bu kadar hızlı atılım yapmayı hiç beklemiyordu.

 

Patlayan enerji hızlı bir şekilde azalmaya başladı ve daha sonra bir su gibi sakinleşti. Xiao Yu yavaşça gözlerini açtı. Gözleri çok parlak bir şekilde parlıyordu.

 

On Bin Ejderha Kükremesi gelişim tekniği uygulayıcısının gelişim seviyesini gizlemesine olanak sağlayabiliyordu, kendisi dışında kimse gelişiminin hangi seviyede olduğunu bilmiyordu. Xiao Yu'dan artık herhangi bir enerji yayılmıyordu. Kafasını aşağı doğru eğdi ve gömleğinin göğsüne kadar düştüğünü fark etti. Omuzları tamamen ortaya çıkmıştı. Bundan dolayı biraz garip hissetmeye başlamıştı.

 

Xiao Yu üstünü başını düzenledikten sonra Nie Li'ye döndü ve samimi bir şekilde "Nie Li teşekkür ederim. Eğer sen olmasaydın Göksel Kader Alemine girmeyi başaramazdım. Eğer benden istediğin bir şey varsa lütfen söyle. Yapabileceğim bir şeyse kesinlikle yaparım."  dedi.

 

Xiao Yu sözlerinde çok ciddiydi. Göksel Kader Alemine uzun bir süredir giremediği için onun öğretmeni bile sabrını yitirmişti. Eğer Nie Li ona yardım etmeseydi Dünya Kader Aleminde daha ne kadar kalacağını bilmiyordu bile.

 

Nie Li sağ elini Xiao Yu'ya doğru uzattı ve "Seni tedavi ettim, ödemesini yap. Senin Göksel Kader Alemine girmen için yardımcı oldum, karşılığında bir kaç tane Ruhani Taş verebilirsin değil mi? Aksi taktirde bu akşamki bütün emeklerim boşa gitmiş olur." dedi.

 

Nie Li'nin söylediklerini duyduktan sonra Xiao Yu başını kaldırıp Nie Li'ye baktı ve "Benim sadece on tane Ruhani Taşım var. Hepsini alabilirsin." dedi.

 

"Pff, sen bir Uygulayıcı’nın oğlusun! Senin nasıl bu kadar az Ruhani Taşın olabilir. Siktir!! Eğer sahip olduğun bütün taşları alırsam kendimi kötü hissederim. Yarı yarıya bölüşelim. Sen beni İlahi Tüyler Tarikatı’na getirdin bende seni tedavi ettim. Ödeşmiş olduk." dedi Nie Li. Daha sonra Xiao Yu'nun elinde tuttuğu taşlardan beş tanesini aldı. Ardından gülümseyerek "İki tane gümüş iğnenin karşılığında beş tane Ruhani Taşım oldu. Bu gece oldukça karlı oldu benim için." dedi.

 

Xiao Yu, Nie Li'ye garip bir şekilde bakmaya başladı. Bu iki gümüş iğne Nie Li'nin anlattığı kadar basit iğneler değildi. Sonuçta bu iğneler onun Göksel Kader Alemine girmesine yardım etmişti. Xiao Yu bu iyiliğin karşılığını nasıl ödeyeceğini bilmiyordu. Acaba Nie Li'nin bu olayın çokta önemli olmadığını söylemesinin sebebi kendisini Nie Li'ye karşı borçlu olarak hissetmemesini sağlamak için miydi?

 

Nie Li ödeştiklerini söylemişti. Xiao Yu birazda olsa rahatlamıştı.

 

"Hey, neden bana öyle bakıyorsun? Beni korkutuyorsun!" dedi Nie Li. Ellerini iki yana açmıştı ve yüzünde garip bir ifade oluşmuştu. "Erkeklere karşı bir ilgim yok!"

 

Nie Li'nin söyledikleri duyduğu zaman Xioa Yu'nun yüzü karardı. Kapıya doğru ilerlemeye başladı. Kapının önüne geldiği zaman durdu ve arkasını dönüp "Her neyse, tekrar teşekkür ederim." dedi. Daha sonra kapıyı açıp dışarı çıktı.

Asile: Yeter ya yeter! Kızsa kız de kardeşim. Bunaldım burada şunun anlamsız hareketlerinden :(

 

Xiao Yu'nun kapıyı kapatmasının ardından Nie Li yatağa atladı ve tavana bakarak "Neden bu kadar fazla teşekkür etti? Neden beş tane Ruhani Taş kaybetmiş gibi hissediyorum? Taşların hepsini almalıydım!" dedi.

 

Gece hızlıca geçti.

 

Sabah hava açıktı. Bahçedeki kuşların cıvıltısı güzel bir müzik dinliyormuşsun gibi hissetmene sebep oluyordu.

 

Sabahın erken saatlerinde bir çok öğrenci kalkıp pratik yapmaya başlamışlardı bile. Nie Li ve Lu Piao zikzaklı dar bir yol boyunca yürüyorlardı. Bugün öğretmenleriyle tanışacaklardı ve öğretmenlerinin nasıl insanlar oldukları konusunda meraklılardı.

 

Nie Li ve Lu Piao kendilerine verilen haritaya bakarak yürümeye devam ettiler ve en sonunda bir avluya gelmişlerdi. Avlunun girişinde gri cüppeli bir uzman bulunuyordu. Nie Li ve Lu Piao'nun önüne geçerek "Kimliğinizi gösterin!" dedi.

 

Nie Li ve Lu Piao uzmanın dediğini yaparak kimlik kartlarını çıkarıp uzmana gösterdi.

 

"Geçebilirsiniz!" dedi gri cüppeli uzman.

 

Nie Li ve Lu Piao avluya girdi. Lu Piao etrafa bakmaya başladı. Daha sonra meraklı bir ses tonuyla "Burası bizim Kutsal Orkide Enstitümüzden çok daha farklı." dedi.

 

"Evet." dedi Nie Li. İçeri girdikleri zaman onlarca öğrencinin çoktan buraya geldiğini fark ettiler, içlerinden birisini tanıyorlardı. Bu kişi Hua Ling'di. Yanında da dünkü testte Birinci Seviye Cennet Ruhani Kökü’ne sahip olduğu ortaya çıkan adamlarından birisi vardı. O da Nie Li ve Lu Piao'ya düşmanca bir tavır takınarak bakıyordu.

 

Görünüşe göre burada bulunan bütün öğrenciler Cennet Ruhani Kökü’ne sahiplerdi.

 

Nie Li ve Lu Piao içeri girdiği zaman bir çok öğrenci onlara bakmaya başladı.

 

On altı-on yedi yaşlarında gibi duran bir öğrenci Nie Li ve Lu Piao'nun yanına geldi ve "Siz ikiniz nereden geliyorsunuz?" diye sordu.

 

Nie Li kafasını çevirip çocuğa bakmaya başladı. Çocuk sanki gururdan patlayacak  gibiydi.

 

"Minik Dünya." dedi

 

"Oh, demek siz Minik Dünya’dan gelen dahilersiniz! Beşinci ve Sekizinci Seviye Cennet Ruhani Kökü’ne sahip olan dahiler." dedi ve devam etti "Ben Jin Yan, İlahi Tüyler Tarikatı’na mensup Jin klanın bir üyesiyim. Ailemizde bir çok dahi vardır. Boş vaktiniz olursa eğer klanımı ziyarete gelin." dedi.

 

Jin Yan'ın sözlerinde Nie Li ve Lu Piao'yu klanına davet etmek ister gibi bir ton vardı. Fakat açık bir şekilde ikisini davet ederek çok fazla istekli olduğunu göstermek istemiyordu.

 

"Daha sonra konuşuruz." dedi Nie Li.

 

Nie Li'nin söylediklerini duyduğu zaman Jin Yan'ın yüzü karardı. Minik Dünya’dan gelmelerine rağmen bu kadar kendini beğenmiş bir tavır sergilemesi onu sinirlendirmişti.

 

"Nie Li, bize sıkıntı mı çıkarmaya çalışıyorsun?" dedi Lu Piao. Endişelenmiş gibi duruyordu.

 

"Fazla endişelenme! Gökyüzü Ruhu Enstitüsü’nün içindeyken kimse bize sıkıntı çıkaramaz. Birisi bize sıkıntı çıkarmak istese bile burada buna cesaret edemez. Kimsenin safına katılmamak en güvenli yoldur. Hiçbir klan tarafsız dahilere sıkıntı çıkartmak istemez. Fakat bir klana katılırsak işte o zaman sıkıntı büyük!" dedi Nie Li. Gökyüzü Ruhu Enstitüsü, İlahi Tüyler Tarikatı’na bağla bir okul olmasına rağmen enstitünün içinde klanların kendi aralarındaki rekabeti oldukça şiddetli geçiyordu.

 

Aksi halde İlahi Tüyler Tarikatı önceki hayatında parçalanmazdı. Bu rekabet bu tarikatın sonu olmuştu.

 

Nie Li ve Lu Piao muhabbet ederken avludan içeri beyaz saçlı yaşlı bir adam girdi ve tüm öğrencileri bir kontrol ettikten sonra "Merhaba arkadaşlar, ben sizin öğretmeniniz, Kutsal Kırmızı Ruh'um. Bu andan sonra size gelişim konusunda rehberlik edeceğim. Beni takip edin." dedi.

 

Kutsal Kırmızı Ruh’u takip etmeye başladılar. Daha sonra geniş bir eğitim alanına geldiler. Öğrenciler bağdaş kurup oturdular. Kutsal Kırmızı Ruh ise biraz yüksekte bulunan bir platforma oturdu.

 

"Bu sınıfta mevcudumuz otuz altıdır. Hepsi de bu yıl enstitüye girmiş öğrencilerdir. Her biriniz sıradan insanların hayallerinde bile sahip olamadıkları yeteneğe ve ruhani köklere sahipsiniz. Fakat size açık konuşacağım. Burada benim kurallarımdan dışarı çıkmayacaksınız. Yıl sonunda ise aranızdan en iyi gelişim gösteren beş kişiyi Doğu Bölgesi’ne göndereceğim. Unutmayın ilk beş gidecek. Eğer ilk beşin içine girmeyi başaramazsanız o zaman kusuruma bakmayın." dedi Kutsal Kırmızı Ruh. Öğrencileri süzmeye başladı. Süzdükten sonra "Hepiniz dahisiniz ve geride kalmak istemezsiniz. Eğer bir kere geriye düşerseniz hep geride kalırsınız." dedi.

 

Kutsal Kırmızı Ruh’un konuşmasından sonra öğrencilerin gözleri düşmanlık parıltılarıyla parlamaya başladı.

 

Bu dünya güce önem veren bir dünyaydı. Yıl sonunda sadece beş kişi Doğu Bölgesi’ne gidebilecekti. Geride kalanlar ise bir sene daha burada kalacaklardı. Ve burada bulunan kimse bir sene daha Batı Bölgesi’nde kalmaya niyetli değildi.

 

Güç yolunda bir adım bile geride kalırsan önündekiler senin başına basarak güçlenmeye devam ederlerdi. Uzmanlar kesinlikle güçsüze merhamet göstermezdi.

 

Kutsal Kırmızı Ruh, önünde duran otuz altı öğrenciye dikkatli bir şekilde bakmaya başladı. Bu otuz altı öğrencinin arasında küçük bölgelerden, farklı şehirlerden gelen öğrenciler bulunuyordu. Burada bulunan öğrencilerin yarısı İlahi Tüyler Tarikatı’na mensup güçlü klanların çocuklarıydı. Ayrıca arkası çok sağlam olanları da vardı.

 

Böyle olsa bile Kutsal Kırmızı Ruh bu sınıf içindeki en yetkili kişiydi. Eğer bir öğrenciyi cezalandırırsa bu öğrencinin arkası ne kadar sağlam olursa olsun Kutsal Kırmızı Ruh’a dokunamazlardı. Gökyüzü Ruhu Enstitüsü’nde öğretmen olarak konumu çok iyiydi. Gözleri öğrencilerin üstünden geçerken bir anda mavi elbiseli bir kızda kilitlendi. Bu kızın burada olduğunu gördüğü zaman çok şaşırmıştı.

 

Bu kız çok güzeldi, çevresindeki bir kaç öğrencinin bakışları çoktan onun üzerindeydi. Fakat bu kızın bakışları çok soğuktu, kendisine yaklaşanı pişman edecekmişçesine kana susamışlık yayıyordu çevresine.

 

Kutsal Kırmızı Ruh bakışlarını kızın üstünden çekti ve "Sizler dahilersiniz. Her ne kadar gelişim yoluna daha yeni girmiş olsanız da hepinizin potansiyeli çok iyi. Gökyüzü Ruhu Enstitüsü burada kavga edilmesine kesinlikle izin vermiyor. Bende izin vermiyorum. Çok fazla sorun çıkartırsanız ve başka bir öğrenciye zarar verirseniz potansiyelinizi hiç etmiş olursunuz. Hepinizin en çok dikkat etmesi gereken konu budur." dedi Kutsal Kırmızı Ruh.

 

Bir taraftan öğrencileri birbirlerine karşı kullanıp güçlendirmek istiyorlardı. Diğer taraftan kavga etmeye izin vermiyorlardı. Gökyüzü Ruhu Enstitüsü bunun üzerinde çok düşünmüş gibiydi.

 

Nie Li bir taraftan öğretmeninin söylediklerini dinliyorken diğer taraftan nasıl Ruhani Taş elde edebileceğini düşünüyordu. Xiao Yu'dan aldığı beş Ruhani Taş kısa zaman sonra tamamen özümsenecekti. İlahi Tanrı Tekniği'yle pratik yapmasından dolayı onun Ruh Bölgesi dipsiz bir uçurum gibiydi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44237 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr