Bölüm 29: Ian'ın Planı (1) 

avatar
3475 3

Taming Master - Bölüm 29: Ian'ın Planı (1) 


 

Çeviren:Devilsparadise

Düzenleyen:Cqnn

 

"Ian yan tarafa blok yap!" 

 

"Harin şuraya büyü bas lütfen!" 

 

Rukin, saz arkadaşları, Ian ve Harin beşlisi adım adım gizli görevi tamamlıyorlardı. 

 

Çünkü savaş güçleri oldukça yüksekti böylece görevi hiç zorlanmadan yapıyorlardı. 

 

Aralarında görev hakkında en çok bilgiye sahip olan Rukin olduğu için, Ian ve Harin sessizce peşine düşmüşler, verilen komutları yerine getiriyorlardı. 

 

"Görevin son aşaması başlamak üzere. Hazır mıyız?" 

 

Rukin her şey planladığı gibi gittiği için halinden memnundu. 

 

Biraazdan Baş Rahip ortaya çıkardı ve yanyana savaşırlarken onları arkadan vuracaktı. 

 

Sadece ele geçireceği milyonlarca Won değerindeki büyüyü düşününce bile yüzü gülüyordu. 

 

Diğer tarafta Ian da içinden sinsice gülüyordu. 

 

"Şef ortaya çıkar çıkmaz Harin'e haber vermem gerek." 

 

Ian, Harin'e bakış attı ve bir mesaj gönderdi. 

 

Ian: Harin, şef birazdan gelecek.  Harin: Ya ne yapacağız? 

 

Ian cevap yazarken aynı zamanda savaşıyordu ki Rukin ve saz arkadaşları bir şeyler döndüğünü çakmasın. 

 

Ian: Hapishane gibi duran şu yeri görüyor musun?  Harin: Evet.  Ian: Birisi oraya adımını attıktan 5 saniye sonra şef ortaya çıkar ve giriş bir telle kapanır. 

 

Harin Ian'ın yazdıklarını okurken dikkatle savaşıyordu. Ian sözlerine devam etti. 

 

Ian: İkimizin geride durması gerek ve işaret verdiğim anda tüm hızımızla kaçıyoruz.  Harin: Bizden şüphelenmeyecekler mi?  Ian: Ly'ı en öne süreceğim böylece şüphe çekmeyeceğiz. 

 

 

Harin şok olmuştu. 

 

 

Harin: Peki ya Ly ne olacak?  Ian: Şefin işi bittiğinde onu yanıma çağıracağım.Sen orasını dert etme. 

 

 

Ian her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüştü. 

 

Oyun oynamada olduğu gibi kurnazlıkta da kesindi! 

 

//EN: İngilizcesi farklıydı ama böyle daha Sheqil oldu. 

 

"Yaptıkları hainliği onlara geri ödetmek Kahraman derecesindeki bir item düşürmekten daha zor" 

 

Ian'ın bu dahiyane planından bihaber olan Rukin ve saz arkadaşları neşeyle görevi yapıyordu. 

 

"Çevremizi saranları neredeyse temizledik." 

 

Ian, Rukin'in sözlerini coşkuyla onayladı. 

 

"Aynen öyle görünüyor. Şef şimdi mi ortaya çıkacak?" 

 

"Evet. Şurayı görüyorsun değil mi? Baş Rahip ve Vahşi Savaşçılar işte oradan gelecek." 

 

"Haa, anladım." 

 

//EN Nasılda mala yatıyor ibine ????  

 

Bunların hepsi bildiği şeylerdi ama ilk kez duyuyormuş gibi rol yapıyordu. 

 

Ian kendini plana kaptırmıştı ve oyunu ona göre oynuyordu. 

 

"Şimdi, harekete geçiyoruz!" 

 

Rukin'in sözleriyle Ian Ly'a komut verdi. 

 

"Ly, hadi gidelim. Sen başı çek." 

 

Grrr! 

 

Ian'ın komutuyla Ly en önde saldırıya geçti ve Rukin, Falcon ve Millun'un Ian hakkındaki şüpheleri gitti, Ly'ın arkasından saldırıya geçtiler. 

 

Ly'nin hapishane tüneline adım attığı an Ian'ın tüyleri diken diken oldu. 

 

"5...4...3...Şimdi...!" 

 

Ian :Harin, şimdi! 

 

Ian mesaj atar atmaz aynı anda kendilerini geri çektiler ve tıpkı Ian'ın planladığı gibi,demirler girişi kapattı. 

 

-demirlerin sesi- 

 

Kırmızı bir ışıkla, üç gizli canavar hapishanenin içinden çağrıldı. 

 

"Lan, napıyorsun? Neden içeri gelmedin?" 

 

Bu beklenmedik durum karşısında Rukin afalladı ve bağırdı. 

 

İkisinin yanlışlıkla dışarıda kaldığını ve Ly'ın içeride kaldığını düşünüyordu. 

 

"Planı hâlâ uygulayabilirim ama biraz şüphelenmedim de değil..." 

 

Ian niyetlerinin ne olduğunu biliyordu ama ortada hâlâ hiç kanıt yoktu. İkisini öldürmek için bir gerekçeleri olduğuna dair kanıta ihtiyacı vardı. 

 

Ian yine bambaşka biri olmuştu. Konuşması bile değişmişti. 

 

"Hoho... Doğruyu söylemek gerekirse sizin önceki konuşmalarınıza kulak misafiri oldum." 

 

Bu cümlelerle Rukin'in ifadesi taş kesildi. 

 

"Ne..Ne...!" 

 

"Bizi öldürmeyi ve Çağırıcılık Büyüsü'nü ele geçirmeyi planlıyordunuz. Her şeyi çok önceden biliyordum." 

 

Konuşurken Rukin ve diğer ikisinin yüzlerine baktı. 

 

Tepki vermiyorlardı, Ian'ın ağzından şunlar döküldü. 

 

"Buraya kadar Tecrübe Pua için geldik ama görevin sonunu sizinle birlikte görmemize gerek yok, haha. Biz gidiyoruz, size de bol şans. Haydi eyvallah." 

 

Rukin köşeye sıkıştığını hissetti ve tavrı değişti. Yüzünde itici bir gülümseme vardı. 

 

"Aptal." 

 

"Ne?" 

 

"Bu sözleri duyduysan, çoktan kaçıp gitmeliydin." 

 

Ian salağa yattı ve yine sordu. 

 

"O neden?" 

 

"Bu görev hakkında yeterince bilginin olmaması senin suçun. Burada, dışarıya açılan geçit Baş Rahip'i öldürmediğin ya da takımdan savaşacak imse kalmayana kadar kapalı. Velhasılıkelam çıkmak için Baş Rahip'in öldürülmesi gerek.'' 

 

Tabii ki bunları o da biliyordu. Soğukkanlılığını korudu. 

 

"Yani?" 

 

"Yani derken? Cidden tam bir aptalsın. Baş Rahip'i öldürdüğümüzde hapishane kapıları açılır. Bu da demek olur ki o zaman sizi öldürebiliriz, hehe." 

 

Yanında duran Falcon kafasını salladı ve güldü. 

 

"Hoho.. Seni aptal, Millun ve ben 50 seviye üstüyüz. Sizin yardımınız olmadan bile Baş Rahip'i öldürebiliriz." 

 

Millun damdan düşer gibi araya girdi. 

 

"Son duanızı edin. Baş Rahip'i öldürdükten sonra sıra size gelecek." 

 

Ancak, Ian'ın tepkisi bekledikleri gibi değildi. 

 

Ian ukalaca gülümsedi. 

 

"Haha, itiraf için teşekkürler." 

 

"Ne?" 

 

Ian birden geriledi ve onu gören Harin de aynı şekilde geri adım attı. 

 

Ian Millun'u işaret ederek bağırdı. 

 

"Ly, ısır onu!" 

 

Sanki bunun için hazır bekliyormuş gibi Ly dişlerini Millun'un boynuna geçirdi. 

 

 

Evcil Hayvan 'Ly' Millun'a kritik vuruş yaptı! Millun'un canı 1077'ye düştü. (toplam sağlığının %32'si)  Millun Kanama durumuna geçti.10 saniyeliğine her saniye 215 zarar verilecek. 

 

 

Böylesi bir saldırıya hazırlıksız olan Millun savunma yapamamış ve çok fena hasar almıştı. 

 

50 seviye üstü olmasına rağmen Okçu olduğu için Savunma Gücü ve Sağlığı düşüktü, Ly'ın Saldırı Gücü biraz daha yüksek olsaydı kanamadan ölebilirdi. 

 

"Manyak it..." 

 

Neye uğradıklarını şaşıran üçlü silahlarını Ly'a doğrultmuşken Ian bağırdı. 

 

"Serbetsin!" 

 

Falcon'un sopası ona değmeden hemen önce Ly beyaz bir ışığa dönüştü ve havaya dağıldı.O gözden yitip giderken onu Ian'dan söküp almayı düşünen üçlü bakakaldı. 

 

"Seni piç! Bu halde olsak bile Baş Rahip'i öldüremeyiz mi sanıyorsun?" 

 

Ian oturdu ve keyfine baktı. Hapishanede olup bitenleri bir oyunmuş gibi izliyordu. 

 

"Aynen öyle, öldüremezsiniz diyorum." 

 

Her şeyin Ian'ın planladığı gibi gittiğini hisseden Harin geldi ve mütevazi bir şekilde(?) yanına oturdu. 

 

Rukin tam öfkeden gelmişine geçmişine saydıracakken çağrılan gizli canavarlar geldi. 

 

"Bakalım birazdan da bu kadar rahat olacak mısınız?" 

 

Mullin yara almıştı ama Rukin büyü basıp iyileşirse hâlâ ümit olduğunu düşünüyordu. 

 

Tam o sırada, üçünün ümitlerini yerle bir eden bir ses yankılandı. 

 

"Rüzgârın Kutsaması! Acımasız Savaşçı'nın Kutsaması!" 

 

Ve zalım bir sistem mesajı geldi. 

 

//EN: Evet zalım bir mesaj 

 

 

'Rüzgârın Kutsaması' etkinleştirildi.  Goblin Baş Rahibi'nin Çevikliği %42 artacak.  Vahşi Goblin Savaşçıları'nın Çevikliği %42 artacak. 

 

 

'Acımasız Savaşçı'nın Kutsaması' etkinleştirildi.  Goblin Baş Rahibi'n Saldırı Gücü %35 artacak.  Vahşi  Goblin Savaşçılarının Çevikliği %35 artacak. 

 

 

Ian canavarlara büyü basmıştı. 

 

Rukin'in solgun yüzü iyice kireç gibi olmuştu. 

 

Zaten normalde de güç bela savaşacakları rakiplerdi ama Millun'un sürpriz bir saldırı almıştı, yetmezmiş gibi Ian Ly ve canavarlara da büyü basmıştı. Al bi de buradan yak! 

 

"Seni psi..psikopat!" 

 

Falcon ve Millun da hüsranlardaydı. 

 

"Ühü..Ühü..." 

 

Eğer 50 seviye üstü bir oyuncu ölürse, iki günlük Tecrübe Puanı boşa gidecekti. Üstüne üstlük teçhizatları da elden gidecekti. Ne büyük kayıp ama! 

 

Falcon celallendi ve Baş Rahip'e saldırıya geçti. Kazanma şansları zerre kadar olsa da böylece ölemezdi. 

 

Ancak, Harin'in söylediklerinden sonra onlar için hiçbir çıkar yol görünmüyordu. 

 

"Ian, şimdi büyü basmam gerek, değil mi?" 

 

Elbette,büyünün hedefi Rukin ve saz arkadaşları değildi. 

 

.......... 

 

''Lala-'' 

 

Ian mırıldanarak açık arttırmaya doğru yol alıyordu. Ve yanında Harin kasım kasım kasılarak Ly'ı sürüyordu. 

 

"Hiç emek vermeden düşen bu itemler de bayağı iyilermiş." 

 

Ellerinden bir şey gelmeyen Rukin ve diğer elemanlar geride oldukça iyi itemler bırakarak ölüp gittiler, Baş Rahip ve Vahşi Savaşçılardan da birer set düşmüştü. 

 

(Ç.N: Yazar savaşın son kısımlarını yazmadığı için canavarların nasıl öldüğünü bilemiyoruz maalesef) 

 

//EN: Ly tokatlamıştır. Easy  

 

Harin'le kazandıkları itemleri bölüşmüşlerdi ve diğerlerini satmak içinde açık arttırma yoluna düşmüşlerdi. 

 

"Ian, teşekkür ederim. Senin sayende görevi bitirebildim... ve ganimetler de çok iyi."  

 

Saf ve mutlu görünen Harin, Rukin'in takımını öldürdükleri için çocuklar gibi seviniyordu. Bunu gören Ian'ın sırtından soğuk terler süzüldü. 

 

"Böylesi hareketleri bu kadar doğal bir yüzle yapması ilginç... Ama olsun hakkıdır sonuçta." 

 

"Önemli değil...Sen de çok iş yaptın." 

 

Ian'ın yüzü sevinçle parladı. 

 

İlk başta düşündüğüne kıyasla bayağı maceralı bir görev olmuştu. Sonuçlara baktığında bayağı da kârlı çıkmıştı hani. 

 

"Goblin Şefi'nin Kolyesi'ni hiç beklemezdim. Bu midemi biraz ağrıtıyor..." 

 

Goblin Şefi'nin Kolyesi bir Büyücü ya da Rahip'i 70 seviyeye kadar idare edebilecek bir itemdi. Piyasa değeri en az 70 milyondu ve bu değer onu en iyi 40 itemden biri yapıyordu. 

 

Ian onu açık arttırmada satmak ve payını almak istedi ama ona parlayan gözlerle bakan Harin'e dayanamadı. 

 

"Zaten itemlerin büyük bir çoğunluğunu aldım, yani... Tam bir kayıp sayılmaz." 

 

Bu düşüncelerle yürüyerek kasabaya geldiler. 

 

Görevin tamamlandığını bildirmeden önce, açık arttırmaya girdiler. 

 

"Hiç acele etme, takıl sen. Benim de yemek tarifi için almam gereken şeyler var." 

 

"Peki." 

 

Elde ettiği itemleri birer birer satmaya başladı. İtemleri satışa çıkarıyor ve fiyatı hesaplıyordu. Turnayı gözünden vurmuştu. 

 

 "Hepsini satsam, ihale vergisini de düşsem... elimde 66 milyon altın kalır." 

 

Sıfırlamadan sonraki en kârlı satışı olmuştu. Kazancın çoğunu Rukin şeytan üçlüsünden düşen itemler sağlamıştı. 

 

Halinden memnundu. 

 

"Ama bu taş da neyin nesi?" 

 

Ian'ın elinde sarı ışıklarla parlayan keskin kıvrımlı büyük bir çakıl taşı vardı. Garip olan ise taştan sıcak bir enerji yayılıyordu. 

 

//EN: Bence baya billurlu bi çağırıcı itemi ????  

 

//EN: Ek olarak arkadaşlar hem ben hem de çevirmen arkadaş okula gidiyor yani boş zamanlarımızda yapıyoruz düzenleme ve çeviri işini o yüzden lütfen bana özelden bölüm nerde amk gibi şeyler yazmayın ????

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr