Bölüm 17-Umarım

avatar
642 5

Tembel Hükümdar - Bölüm 17-Umarım




Bir süre sonra, Shun, Silynin kafasını hafifçe okşayarak konuştu,''Hadi gidelim. Bir süredir buradayız, canım sıkılmaya başladı. Biraz dünyayı görelim.''


Sily evet dercesine kafasını salladı, fakat yinede Shundan ayrılmak istemiyordu.


Shun bunu görünce gülümsemeden edemedi. Sily bunu duyunca kızardı ve utandı, fakat yinede bırakmak istemiyordu.


''Tamam tamam, bana sarılacak çok vaktin olacak, gidelim artık.''


Bu sefer Sily isteksizce ayrılmak zorunda kaldı, fakat yinede Shun'a çok yakın duruyordu.


Shun arkasını döndü ve yavaşça süzüldü.


Sily neden süzüldüğünü anlamamıştı fakat sormak istemedi.


Bu sırada Shunun aklına bir şey geldi. Bu kaleye dün geldiğinden beri epey zarar vermişti. Elbette en başta buraya getirilme amacı iyi bir şey değildi, ama neyse Sily için ufak bir özür hediyesi bırakmak gerekiyor.


Zihnindeki parçalardan biraz düşündü ve sonunda elini uzattı ve avucunun ortasında yavaşça beyaz bir top yüzmeye başladı. Bu topun özelliği, kendi etrafındaki yaklaşık 200 metre içerisindeki her türlü gelişimi yaklaşık 5 kat hızlandıracak olması. Mesela 1 ayda yaptığı antrenmanla gücü 10 artıyorsa bu top sayesinde 50 artacaktı, tabii ki diğer özellikler içinde bu geçerli. Yani değerlendirilirse bu topun bu dünyadaki değeri paha biçilemez bir hazinedir.


Topu oluşturduktan sonra elini hafifçe uzattı ve zihin gücüyle araştırdığı birinin yanına yolladı. Her hangi bir not, bilgi vs. bırakmadı, muhtemelen anlayacaklardır.


Bunu tamamladıktan sonra hafifçe seslendi,''Hadi gidelim'' ve süzülmeye devam etti.


........................................



Shun ve Sily çoktan krallıktan çıkmış ve dışarıdaki boş alandan geçip ormanlık alana doğru gelmişlerdi. Sıkıntı çıkmasın diye Shun her 2 sinide diğer insanların gözünde algılanamaz bir biçimde gizledi, bu şekilde kimse ne yaptıklarını, nereye gittiklerini fark etmedi.


Ormana girdiler ve uzun süre yürüdüler. Yürüdüler, yürüdüler, yürüdüler. Boş bir şekilde yürüdüler. Yaklaşık 3 saat sonra hala aynı şekilde yürüyorlardı, fakat Shun çoktan sıkıntıdan patlamak üzereydi! 


Bu da ne? Novellerdeki ana karakterler genellikle her saniye bir olayla karşılaşmıyorlarmı?! Ne kadar gizli olurlarsa olsunlar, ne yaparlarsa yapsınlar her an bir olayla karşılaşıyorlardı, fakat iş kendisine gelince her şey çok sessizdi! Elbette bu sessizliği sevmediğinden değil, fakat şu anda garip bir şekilde aldatılmış hissediyordu...


Bu arada canı sıkıldığı için süzülmeyi bıraktı ve tekrar yürümeye başladı. Gözleri aynı şekilde yarı uykulu bir biçimdeydi ve tembel tembel yürüyordu, sanki her an uykuya dalabilirmiş gibi bir his veriyordu. 


Yanındaki Sily ise bu halini görünce gülümsemeden edemedi. Efendi Shun, ne kadar tatlı.


Bir süre daha yürüdükten sonra sonunda bir olay oldu. Kendilerine doğru koşan bir kız gördüler. Yaklaşık 15-16 yaşlarındaydı, uzun kahverengi saçları ve yeşil gözleri vardı. Yüzü aşırı güzel denemezdi fakat kendine has tatlılığı yüzünden herkese ilk görüşte iyi bir his bırakıyordu. 


Fakat bu yüzde şu anda umutsuzluk ve korku karışımıyla bir ifadeyle perişan kıyafetlerle bu tarafa doğru koşuyordu. Arkalarından, biraz uzaktan arada bağırma sesleri geliyordu,''Durdurun onu!'', ''Kaçarsa biteriz! Bırak ödülümüzü almayı, sonunda kellelerimiz bile uçar, acele edin!'' 


Bunları duyduktan sonra çoktan kafasında bir kaç spekülasyon oluşmuştu. Muhtemelen bu kız asil bir statüye sahipti ve arkasındaki kişilerde ona suikast düzenlemeye gelen kişilerdi. Fakat etrafındaki insanlar sayesinde zar zor kaçmıştı, bu yüzden şu anki durum meydana geldi.


Sanırım tanrı bana yardım ediyor. Bu ana karakter şablonu değil mi?


Bu sırada kız bu tarafa doğru koşarken 2 kişiyide fark etmişti. Biri aşırı yakışıklı, tembel hareketler ve yarı açık gözleriyle 1.90 boylarında erkekti. Diğeri ise 1.60 boylarında hayatında gördüğü çoğu kızdan, hatta neredeyse kendinden bile daha güzel genç bir kızdı. Bunu görünce kafasındaki sorunlar bir anda kayboldu, bu 2 kişi bu saatte bu ormanda ne yapıyor? 


Bilmelisiniz ki ormanlar genellikle tehlikeli yerlerdir. Çoğu gizemli ve güçlü yaratık ormanlarda gezer, özellikle geceleri aktiftir. Yani ormana girebilecek insanlar genelde güçlü varlıklardır. Fakat önlerindeki 2 kişi yakışıklı ve güzel fakat çok genç duruyorlardı, gerçekten o kadar güçlülermi?


Kız fazla düşünmeden bağırdı,''Kaçın! Arkamdakiler beni öldürdükten sonra sizide öldürecek!''


Shun bunu duyunca şaşırmadan edemedi. Gerçekten, normalde bize doğru koşup bizi kalkan olarak kullanacak vs. gibi olaylar bekliyordum. Bu kadar masum ve iyi bir kız olmasını beklemiyordum. Neyse, yardım edelim o zaman.


''Neyse, gel bu tarafa.''


Kız ne olduğunu anlamadan adamın uzatılmış eline doğru uçmaya başladı ve bir kaç saniyede süper bir hızla adamın uzatılmış kollarına girdi. Kafası tamamen karışıktı, Neredeyim? Ne yapıyorum? Ben kimim?


Fakat bi anda tanımadığı bi adamın kollarına girdiğini fark edince yüzü kızarmıştı ve kurtulmaya çalışarak bağırdı,''Bırak beni! Salakmısın, sana demedimmi! Arkamdakiler güçlü insanlar, yardım edemezsin, bırak, kaç!''


Shun çırpınıp duran kıza baktı ve biraz rahatsız hissetti, o yüzden elini uzattı ve kıçına şaplak attı,'Flop!' 


Kız bir anda hareketlerini durdurdu ve beyni boşaldı, ne oldu az önce? Bir an sonra kendine geldi ve aşırı kızarmış yüzüyle kızgın bir şekilde adama tiz bir çığlık atarak bağırdı,''NE YAPIYORSUN!''


Shun hazırlıksız yakalanmıştı, bir anda kulağının dibinde tiz bir çığlık duyuldu ve beyninin içine kadar işledi. Sinir bozucu, o yüzden bir kaç kez daha kıçına şaplak attı ve bağırdı,''Kapa çeneni! Yardım etmeye çalışıyorum, az daha bağırırsan daha fazla şaplak atacağım, dürüst olmak gerekirse iyi hissettiriyor.''Sonunda yüzünde muzip bir gülümseme belirdi.


Kız bunu duyunca yüzü soldu fakat yüzündeki kızarıklık daha fazla arttı. Dişlerini ısırarak kısık sesle, ''Sen, Sen!!!''


Sily bu sahneyi görünce o kızı kıskanmadan edemedi. Her ne kadar efendi Shun kendine sarılıp saçını okşasada o bölgesine hiç dokunmamıştı, bi an kendi kıçına dokundu ve iyi hissettirdiğini fark etti, muhtemelen efendi shun vücudumu arıttıktan sonra her bölgem iyi gelişmiştir, en kısa zamanda efendi shun'un denemesini istiyorum...


Bu olaylar yaşanırken sonunda arkadaki adamlarda geldi. Yaklaşık 5 kişiydi, 4 kişi aynı üniformayı giyiyordu ve 1 i tamamen siyahlarla kaplanmıştı, ne yüzü ve cinsi hiç bir şeyi belli değildi.


4 kişiden 1i, orta yaşlı bir adam öne çıktı,''Hemen o kişiyi teslim et ve canını bağışlayabiliriz, yoksa beraber ölürsünüz!''


Her ne kadar 2 kişiyide öldürecek olsalarda dikkatsiz olamazlardı. Gecenin bu saatinde ormanda gezenler kesinlikle zayıf insanlar değillerdi. Eğer gerçekten prensesi kendilerine teslim ederlerse korktukları için teslim ettiklerini düşünceklerdi ve buda zayıf olduğunu kanıtlayacaktı, fakat eğer yine teslim etmezlerse kendine güveninden dolayı güçlü olduğunu kanıtlayacaktı, fakat bu bir şeyi değiştirmez, buradan prensesi öldürmeden ayrılmaları imkansız!


Shun dikkat etmedi ve elini salladı. Bir anda 4 kişiyi güçlü bir mor alev sardı ve ayaklarından itibaren başına doğru tam 1 saniyede yandı ve kül oldu, yavaşça havada savruldu ve geride sadece hafif bir yanık kokusu bıraktı.


Her şey bir anda olup bitti, ne olduğunu kimse idrak edememişti. 


Shun elini salladı ve siyahla kaplı kişi uçarak ellerine geldi ve ellerini uzatarak o kişinin boyunu tuttu. Diğer eliyle kızı serbest bıraktı ve sol elinde tuttuğu kişinin yüzündeki siyah maskeyi yırtıp attı. Maskenin ardında genç bir yüzü olan adam duruyordu. Sol yüzünde örümcek dövmesi vardı, örümceğin yanında 26 işareti kazınmıştı. Muhtemelen bu örümcek ittifakındaki 26 numaralı insandı. Elbette, Shun bu dünyaya geldiği zaman yok edeceği ilk ittifakı unutmamıştı, elinde böyle bir kişi geçince boşuna öldürmek israf olurdu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44388 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr