Cilt 1: Bölüm 5-1

avatar
4483 17

Terror Infinite - Cilt 1: Bölüm 5-1


 

Çeviren: HasıRwara

Düzenleyen: Ratel

 

“Ben ölü müyüm?”

 

Zheng, gözleriyle etrafa boş boş bakarak ayakta dikiliyordu. Az önce bir kabustan fırlayan canavarın ona atladığını hatırladı.

 

O dev pençeler, gözlerinin tam önünde duruyordu. Onu parçalara ayırmak için saniyenin onda biri yeterliydi.

 

‘Yani ben şimdi ölü müyüm?’

 

Zheng şaşkınlık içinde etrafına baktı.O, merkezinde büyük bir ışık küresi olan açık bir platformda duruyordu.

 

Bütün platform güneş ışığıyla aydınlanıyordu. Platformun kenarlarının ötesi ise zifiri karanlıktı. Oraya birkaç saniye bakması onun kafasını baş döndürdü.

 

“Biz yaşıyoruz.Kahretsin bu çoook yakındı. Biz sonunda hayatta kaldık.”

 

Jie’nin sesi Zheng’in aklını geri getirdi. Kendisi, Jie, Lan, Xiaoyi buradaydı ayrıca bir beşinci kişi daha vardı. Kenar odaların birinden çıkmış bir kız.

 

O kız, Jie’ye doğru koşarken ağlıyordu. Bunun karşısında Jie, karakterine ait olmayan bir çeşit yumuşaklık gösterdi. Kıza doğru koştu, onu kucakladı ve bir anda öpüşmeye başladılar.

 

“Eğer bir sorunuz varsa Tanrı’ya sormanız yeterli.Onunla zihninizden iletişime geçebilirsiniz.”

 

“Kendi insanınızı yaratmaktan başka, puanlarınızla hiçbir şey değiştirmeyin. Yarına kadar bekleyin. Bir de aklıma gelmişken, bir oda seçin, odanın nasıl olmasını istiyorsanız hayal etmeniz yeterli.”

 

Jie kızı taşıdı ve herhangi bir şey söylemeden odasına doğru koştu. Zheng ve diğerleri orada dikilmiş birbirlerine bakıyorlardı,sonrasında üçü de yere yığıldılar.

 

“O gerçekten güçlü. Onun hala bu olanlardan sonra koşmaya ve sex yapmaya harcıyacak enerjisi var.”Lan yerde uzanırken dedi.”Ben gerçekten çok korktum.Hala ellerimi ve bacaklarımı tam kontrol edemiyorum. O ise sanki hiç birşey olmamış gibi hareket ediyor.”

 

Kimse ona cevap vermedi, O arkasını dönüp ikisine baktığında onların pürdikkat merkezde bulunan ışık küresine baktıklarını farketti.Muhtemelen kendi kadınlarını design ediyorlardı.

 

 “İki aptal. Erkekler tam bir geri zekalı. Daha demin biz ölümün kıyısından döndük ve bunların ilk düşündükleri şey uçkurları.”

 

Lan öfkeyle bir odaya doğru ilerledi ve kapıyı şiddetli bir şekilde kapattı. Bu hareket iki adamı düşüncelerinden uyandı. Utanarak güldüler, sonra gözlerini kapattılar ve devam ettiler.

 

Bu harika bir his, Zheng ışık küresinin altında gözlerini kapattığında sanki ışık ile bir olmuş gibiydi.Onun önünde bir ekran belirdi, bir bilgisayar programına benziyordu. 4 item kategorisi ve 6 Geliştirme istatistikleri vardı, Bu ayrıca onun sahip olduğu puanları ve ödülleri de gösteriyordu.

 

Zheng’in stats/istatistikleri:

Zeka                                         :107

Zihinsel/mental kapasite   :122

Hücre canlılığı                        :97

Tepki hızı                                 :131

Kas yoğunluğu                       :112

Bağışıklık                                 :103

 

Onun kas yoğunluğunun spor salonuna giden ortalama bir insana oranla sadece az bir miktar fazla olduğu görülüyordu.

 

Zihinsel kapasitesi ve reaksiyon hızı ise filmdeki ödülden aldığı ekstra puanlar sayesinde bu kadar fazlaydı.

 

O toplam 6502 puana sahipti. Temel görevden 1000 puan,gizli görevden 5000 puan, öldürdüğü yirmi zombiden 2 puan ve 500 puan da başka seyden.

 

“Bir kadın yarat.Bir kadın yarat…”

 

Zheng puanlarını kullanmayı henüz düşünmüyordu. Yaşam ve ölüm çizgisinde bulunduktan sonra o neyin önemli olup ne olmadığını kavramaya başlamıştı.

 

Aklında şuan tek bir şey vardı. Ve oldukça fazla puanı olmasına rağmen, değiş tokuşa başlamadan önce Jie’ye danışmak istiyordu.

 

 ‘Lori, acaba onu yaratabilir miyim?’

 

Tanrı, Zheng’in düşüncelerini okumuş gibiydi. Eğlence kategorisini açtı, sonra sert bir ses duyuldu. “İlk insansı yaratım ücretsizdir. Onu takip eden yaratımların her biri 500 puan eder. Lütfen yaratmak istediğin varlığın cinsini, yüzünü, boyunu, yaşını, cilt rengini, ırkını… aklında taklit et. “

 

Zheng anılarının içine gömüldü. O hala genç bir delikanlı iken, o kıza karşı onun gizli duyguları vardı. Onun kokusu, gülümsemesi, sesi ve hatıraları hala hafızasında canlıydı.

 

‘Hayatımın bu kadar sıkıcı olmasının nedeni onu kaybetmemden dolayı. Artık onun elleri, beni tutmadığından karanlığa doğru lerleyip durdum.’

 

 “O benim yanımda olduğu müddetçe, ben asla karanlığa düşmem…”

 

Gözlerinden akmaya başlayan gözyaşları, zemine düştüğünde yok oluyordu.

 

O yeniden gözünü açtığında önünde 15 yaşında bir kız duruyordu. Bu kız hafızasındakiyle aynıydı,Lori.
Onlar beraber büyümüşlerdi. Her nekadar başkalarıyla fazla zaman geçirmeyip beraber takılsalar da; diğer kişilerin öneminin farkındaydılar. Kentsel şehirde büyüyen çocuklar çoğunlukla yalnız olurdu. Apartman dairelerindeki kapılar genellikle kapalıydı. Bazı kişiler birkaç yıldır  orada yaşamasına rağmen komşularının kim olduklarını bile bilmezlerdi.

 

Zheng kendinin hep şanslı olduğunu düşündü. Ailesi samimiydi. Onlar komşularını arada yemeğe çağırır,oturup konuşurlardı, şanslarına komşuları da onlar gibiydi. Şehirlerde bu tür insanların varlığı, nadirdi. Ve en şanslı şey ise ondan bir yaş küçük olan bir kız ile tanışmış olmasıydı.

 

Bu kız ona Tanrı’nın bir armağanıydı. Saf kristal gibi mükemmeldi. O zeki,sevecen,çetin,sesli bir şekilde kahkaha atmayı seven ve hiçbir zorluktan korkmayan biriydi.

 

Zheng, bu kız, hep yanında olduğu sürece kalbinin asla soğuğu hissetmeyeceğini düşünürdü

 

Ama insan hayatı neden  bu kadar kırılgandı ki? O öldüğünde sadece on beş yaşındaydı. Uzun kemoterapi, onun uzun saçlarını götürmüştü. O soluk yüz artık canlı değildi.

 

Geride kalan tek şey onun gülüşüydü. Ancak Zheng, bu gülümsemenin kendisine yakın olanları rahatlatmak için olduğunu biliyordu.

 

Hayat nedir? Neden bu güzel gülümseme aniden küllere dönüştü? Onun istediği İstediği bu değildi, o nazik gülümsemeyi görmek, güzel sesini kendi kulaklarıyla duymak istiyordu.

 

Siyah beyaz bir dünyanın içinde insanın denizinde kürek çekiyordu. O düşmeye, çürümeye, birbiri ardına kadınlarla beraber olmaya, bar bar gezmeye, ecstasy, buz ve sonunda eroin kullanmaya başladı.

 

“Sen burada olduğun sürece, ben düşmeyeceğim…”

 

Zheng uyandığında saat on biri çoktan geçmişti. Yumuşak bir şeye dokunduğunda komodinin üzerindeki sigaraya uzandı.

 

“Dur. Bırak biraz daha uyuyayım…”

 

Bilgisayar ekranı, Resident Evil, ölüm ve Lori. Hafızası ona yavaş yavaş  geri döndü. Aniden battaniyeyi üzerinden çekti ve O oradaydı. 15 yaşında bir kız, yüzünde bir yığın gözyaşları ve çarşaflarda kan var.

 

Zheng sadece insan yarattırkenki zamanı hatırlayabilirdi, onun hakkında her şeyi hatırlıyordu. Ve onun yüzünü gördüğünde, yıllarca bastırmış olduğu duygularını zaptedemedi.

 

O şimdi bu tanıdık yüze bakıyordu. Söylemek istediği bir dünya şey vardı. Ama konuşmaya daha başlamadan gözyaşları sel olmuştu.

 

Kız soğuğu hissedince, battaniyeye  tekrar uzanmaya çalıştı, ancak yakalayamadı. Gözlerini açtı ve Zheng’i ona bakarken gördü. Utanmış hissetti ve battaniyeyi Zheng’in elinden yakaladı. Sonra ağlamaya başladı.

 

“Aptal Zheng, dün gece bana çok acı yaşattın, şimdi de benimle alay ediyorsun. Ve bir de ben sana bütün ay boyunca kahvaltı hazırladım. Sen, on sekiz yaşına bastığımızda bana bir yüzük vereceğini ve yirmi iki yaşından sonrada benimle evleneceğini söylemiştin. Seni aptal, ben daha on altı bile değilim. “

 

Zheng bu sözleri duyunca titredi. Ellerini tutarak sordu “Sen … Lori, senin anıların mı var? Her şeyi hatırlıyor musun? “

 

Ağlamayı kesip merakla ona sordu “Anılarım olup olmadığını sorarken ne demek istiyorsun? Ve Bay Pervert, lütfen kıyafetlerini giy, sonra benim evime git ve bana o yeşil elbiseyi getir. Dün gece elbiselerimi parçaladın. Şükürler olsun ki ailem şuan işte.”

 

Zheng şok oldu. Bu kızın tavrı, sesi ve eylemleri, onu hatırladığıyla birebir aynıydı. Ardından bu odanın, gençken yaşadığı odayla aynı olduğunun farkına vardı. Detaylar bile aynıydı.

 

“Aman Tanrım, ailen muhtemelen dün gece sesimizi duydu. Muhtemelen benim o tür bir kızlardan olduğumu düşünecekler. Seni aptal, Sapık … Annenle nasıl yüzleşeceğim şimdi ben? “

 

“Bekle, belki de bütün bu süre boyunca rüya gördüm. Dün olan her şey gerçekten yaşandı mı? Senin hasta olduğun zamanları bile mi? Haha. Hepsi bir rüyaydı! “

 

Zheng tuttu ve yüksek sesle güldü. Ardından bir süre sonra ağladı. Lori de mücadeleyi bıraktı ve onu sıkıca tuttu.

 

‘Tanrı’ya şükür hepsi bir rüyaydı. Ben böyle bir gelecek istemiyorum…’

 

Sonra birisi kapıyı çaldı. Lori battaniyelerin içine saklanarak dedi.. “Ailen geri döndü, sapık, ben nasıl dışarı çıkacağım? Elbisem yok.”

 

Zheng aniden buz tuttu. Adını seslenen kişiyi algılayabilmişti. O ses Jie idi. Başka bir deyişle, bunlar rüya falan değildi, kollarındaki Lori sadece kendi yarattığı biriydi.

 

Zorlama ir gülümsemeyle dedi. “Lori, dışarıya bir göz atıp sana bazı kıyafet getireceğim. Burada kal ve kıpırdama. “

 

Zheng iç çekti, elbiselerini giydi ve platforma gitti.

 

Kapıyı açtı ve Jie’yi ve diğerlerini gördü. Onların geçip önüne baktı ve ışık küresei hala merkezde duruyordu.

 

Bana bir kaç dakika verin.”

 

Tanrı’ya doğru koştu.“Söyle bana, Tanrı. O senin yarattığın bir varlık değil mi? Niçin anıları var? Neden o kız benim hafızamdaki kız ile birebir aynı? O burayı biliyor mu? Ne oluyor?”

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr