Cilt 2: Bölüm 5-1

avatar
3847 14

Terror Infinite - Cilt 2: Bölüm 5-1


 

Çeviren: HasıRwara

Düzenleyen: Ratel

 

Monitörlerde, iki Yaratık, Xuan’ın tahmin ettiği gibi bu tarafa hızla geldi. Yaratıkların takip ettiği diğer dört çaylak da vardı.

 

Şu anda, herkesin dikkati ekrana yoğunlaştı.

  

Kendi yollarını seçmeye karar verseler de, tüm Yaratıklar’ın izole edilip edilemedikleri, yaşama oranlarını belirleyecekti. Bu yüzden Zheng bile ekrana yoğun bir şekilde bakıyordu.

  

“Sadece sonuncusu yok … sonuncusu nerede? Sonuncu…”

  

Xuan kendi kendine mırıldandı, sonra yüzü daha da soluklaşmaya, alnından terler akmaya başladı. Lan aniden dedi. “Orijinal senaryoda yalnızca yedi karakter var. Bir robot ve altı insan. Yaratıkları hesaplarken, ana karakteri de eklediniz mi? Bu sadece ilk film… “

  

Xuan hemen fark etti. Acilen bazı düğmelere bastı, ekranda Yaratıkların hareketlerini engelleyen birkaç duvar ortaya çıktı. Onlar başka bir yöne doğru koşmak zorunda kaldılar ve Yaratıkları kademeli olarak duvarların arasında sıkıştırarak, onları uzaktaki bir köşeye çektiler.

  

Sonunda onlar cephaneliğe giden yolun temizlendiğini görebiliyorlardı.

  

Altı kişi derin nefes aldı. Zheng, Lan’a sordu: “Az önce ne dedin? Başka bir Yaratık daha yok mu? Sen ilk filmden bahsettiğin anda, o neden duvarları indirdi? “

  

Lan güldü. “Ana karakter yüzünden. Düşün, ilk filmden ana karakter çıktı mı? Eğer öldürüldüyse, ikinci, üçüncü veya dördüncü film nasıl olacak? Var olmayı bırakacak mı? Dolayısıyla, yalnızca beş Yaratıkla karşı karşıyayız. Biri kraliçe, biri senin tarafından öldürülen, üçü de demin tuzağa düşürülen. O zaman dördüncüsü yok.”

  

Zheng bir an düşündü. “Peki ya her filmin ana karakterleri yeniden yaratılırsa? O zaman 15 no’lu odanın arkasında başka bir Yaratık daha var anlamına gelmez mi bu? “

  

Xuan’ın sesi yan taraftan geldi. “Bu olasılık meselesidir. Her koşulda, her zaman en yüksek orana sahip olanı seçeceğim. Yüzde 50’den fazla olduğu sürece denemeye değer.”

  

Zheng ona küçümseyerek baktı. “Hayatını tehlikeye atmak anlamına gelse bile mi? Saklanmakta olan bir Yaratık tarafından, sinsice saldırıya maruz kalma ihtimalin varken rahat olabilecek misin? “

  

Xuan sakin bir sesle cevap verdi. “Evet, benim hayatıma mâl olsa bile. Ben her zaman beni başarıya götürecek en yüksek olasılıklı seçimi seçeceğim. Sen şimdi benim hayatımdan bahsettin, o zaman benden ayrılmayı mı planlıyorsun? “

  

Zheng başıyla onayladı.“Evet. Seninle olmaya dayanamıyorum! Belki yaralandığımda beni bir yük olarak görüp kenara atacaksın. Böyle bir ihtimal varken seninle ilerlemek yerine kendi gücüme bel bağlamayı tercih ederim! Sana güvenemiyorum, Tıpkı Kampa’nın dediği gibi, bana güven vermeyen birini sırtıma alıp taşımayacağım! “

  

“Öyle mi?” Xuan etrafında döndü. “Bu talihsizlik. Ben takımın işine yaramayanlardan vazgeçeceğimi söyledim. Tıpkı bir olasılık meselesi gibi. O olasılığı düşük (işe yaramaz) biriydi ve testimi geçemedi. Onun için yapabileceğim her şeyi yapmıştım. Ancak kabul ettiğim yoldaşlarımı kurtarmak için çoğunluğun hayatta kalabileceği yolları düşünerek, elimden geleni yapacağım. “

  

Zheng dedi. “Ya umutsuz bir durumda sıkışıp kalırsam. Benim kurtarılma olasılığım düşük ama yine de az da olsa bir şans var. Ne yapacaksın?”

  

“Duruma göre değişir. Hayatın çok önemli ise, o zaman bedeli ne olursa olsun seni kurtaracağım. Eğer seni kurtarmak, tüm ekibi tehlikeli bir konuma getirirecekse o zaman senden vazgeçerim. “

  

“Öyle mi?”

  

Zheng uzunca bir süre sessiz kaldı, sonra soğuk bir sesle dedi. “Evet. Anlıyorum, yöntemlerin kendine göre muhtemelen doğrudur. Ancak bu yöntemler beni utandırıyor. Birlikte kalamayız. Ve kendi güvenliğini, takımın güvenliği olarak lanse edip durma. Bizi kandırmanın iğrenç olduğunu düşünmüyor musun? Sürekli takım için diyip duruyorsun,hadi takımın kurtulması için seni feda etmesi gerekiyorsa? Muhtemelen birisinin senin yerine geçebilmesi için, mümkün olan her yolu düşünürsün. “

 

Xuan gülümsedi. “Eğer sen olsan, ne yapardın?”

  

Zheng bu odadaki bütün sandalyeleri topluyordu, arkasına dönmeden cevap verdi. “Başta söylediğin şeyleri kabul ediyorum. Her üye takıma katkıda bulunabilmelidir. Tıpkı bu üç holiganı korumamam gibi. Bu yüzden yoldaşlarımı dikkatle seçeceğim, ancak onları kabul ettikten sonra asla onlardan vazgeçmeyeceğim. Bu, takım içinde güveni sağlamanın tek yoludur. İnsanları araç olarak kullanan senin gibi insanlar oldukça takımda, hayatta kalsak bile, tamamen güvende hissedebilen tek kişi sen olacaksın. Bu yüzden seninle kalmayacağım.”

  

Her ikiside daha fazla bir şey söylemedi. Yarım saat sonra, Xuan, Zero ve Kampa odadan önce ayrıldı. Jie ve Lan, Zheng’in bu sandalyeleri imha etmesini izledi.

  

Jie onu tuttu. “Kızgın olmayı bırak, bunlar senin sinirlenmene değecek insanlar değiller.”

  

Zheng acı bir şekilde güldü. “Ben sinirli değilim. Sadece silah hazırlıyorum. Haklısın, onlar buna değmez. Savaşırken ne yapmam gerektiğini biliyorum.”

 

Jie ile Lan birbirlerine baktılar. Sandalyeyi yok ettikten sonra, Zheng metal barları/çubukları sandalyelerden çıkardı. Sonra çubukları heliks/sarmal şekline gelinceye kadar büktü.

  

Neden onlardan uzak durmak istediğimi biliyor musun?” Zheng ikisine doğru yüzünde bir gülümsemeyle aniden seslendi. “Çünkü içimde kötü bir his var. 15 no’lu odanın yakınında saklanan, yakınlaşmamızı bekleyen bir şeyler var gibi hissediyorum. Ama onlara söylemeyeceğim. Onları yem olarak kullanıp onun çıkmasını bekleyeceğim. Eğer onlar güç sahibi olanların, zayıf olanların üzerinde durma hakkına sahip olduğunu düşünüyorlarsa, o zaman zayıf taraf olarak vazgeçilmeye razı olmak olmalılar.”

  

“Şirketimde bir yöneticiydim, dolayısıyla bir ekip ile birlikte çalışmanın ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Ve kimse kesinlikle işe yaramaz değildir. Neden Shuai’yi rahatlattığımı biliyor musunuz? Çünkü onu grubumuzun içine alıp, grubumuzu kabullenmesini istedim. Grubu kurtarmak için kendini feda etmesi gereken bir duruma geldiğinde, o bunu güvendiği insanlar için yapacaktı.”

 

Sözlerini bitirdikten sonra, Zheng sarmal şeklindeki çelik çubuğu fırlattı. Bütün çubuk duvara girdi ve sadece bir parmak uzunluğundaki kısmı dışarıda kaldı. Bu güç Jie ve Lan’ı şok etti.

  

Zheng çubuğu duvardan çekti. Sonra devam etti. “Onun yöntemlerinin belki de doğru olabilir… ama bana güvenirseniz, o zaman bu terörle beraber yüzleşeceğiz. Onun kendine has yöntemi … ve benim de kendime has mücadele tarzım var! Ne olursa olsun, hepimiz yaşayacağız! “

  

Bunu dediği gibi, çubuğu tekrar attı ve duvarda bir delik daha ortaya çıktı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr