Çeviren: Firienholt

Düzenleyen: Ratel

Zheng hemen cevap verdi. “Xuan? Neredesin? Dün geceki o ürpertici ses de neydi? Merhaba?”

“… Bu mesajı duyarsan, ben öldüm demektir. Bu mesaj, öldükten on iki saat sonra gönderilecek. Son mesajıma gelirsek … hepinizle tanışabildiğim için… teşekkür ederim. “

“O zaman, size gider ayak bir iyik yapıp son varsayımımı doğrulanmaya çalışacağım…”

“Fiziksel hasarlar etki etmiyor, huh? İllüzyon? Ya da belki de… Arnold, saldır!”

“Tahmin ettiğim gibi… hiç ödül yok. Ve bir hayaleti saf dışı etmek için yüksek miktarda büyülü mermi kullanmak gerekiyor.”

Xuan’ın sesi, silah atışlarının sesleriyle beraber cihaz aracılığıyla onlara ulaşıyordu. Zheng, cihazı sehpanın üzerine koydu.

“Arnold, arkandan gelebilecek saldırılara kendini hazırla, hayalet daha çok, kendisine zarar verenlere saldırıyor.”

“… Fiziksel etkileşim, vücudunun kontrolünü kaybetmene neden oluyor?”

“Vücudunun her bir parçasına saldırmak gerekiyor…”

Başka bir dizi, silah atışı sesleri ile birlikte yere düşen büyük bir nesne sesi duyuldu.

“Hala hiç ödül yok, 7 numara ipucusu…”

“Hayalet her dalgada daha da güçleniyor… Bunu 3 kere öldürdüğümü düşünürsek, bu 4.dalga?”

“Dördüncü dalga!”

“Yok hayır! Hala ödül yok, bildirim yok. Bu böyle devam edecek … “

Bir süre sessizlikten sonra, bir erkekle bir kadın arasında bir tartışma duydular. Sonra kadın çığlık attı ve kısa bir süre sonra eti kesen bir bıçak sesi geldi.

“İlüzyon? Veya…”

“Saldırdığı parça tamamen ortadan kayboldu ve bağırsaklarıma geçti. O bunu nasıl yaptı? Fiziksel değil, zihinsel bir saldırı da değil… Bu bilim tarafından açıklanamayan ruh-türü bir saldırı olmalı.”

“Bu var olamaz. Başka bir ifadeyle, saldırılar normalde etkisiz. Sadece onun bana saldırdığı anda…”

“… Karnımın çok şiştiğini hissediyorum. Ben yine de lezzetli yemekleri tercih ederim…”

“Beşinci dalga … bitti!”

Sonra tüyler ürpertici kakaka sesleri geldi, sanki hayalet cihazın tam içine konuşuyormuş gibiydi.

“Görünmez? Veya vücudumun içinde mi? “

“Bu altıncı dalga mıydı? İçerden organlara saldırmak…”

Birkaç mermi sesinden sonra başka bir objenin yere düşme sesi duyuldu.

“Zheng, bu benim son ipucum … Teşekkür ederim …”

Bu mesajın sonuydu.

“Xuan …”

Zheng iç geçirdi. Derin bir nefes aldı ve Lan’a dedi.  “Lan, bu mesaj sırasında neler olduğuna dair bir çıkarımda bulunabiliyor musun? Her kelimeyi hatırlayabiliyorum, bunu analiz etmeye çalışır mısın? “

Lan ona garip bir şekilde baktı, sonra hafifçe başıyla onayladı. “Muhtemelen Xuan’ın kendisinden oldukça uzak olan Ju-On ile karşılaşmasıyla başladı. Bu yüzden silahı ateşlemesi sırasında hala konuşabiliyordu. İlk turda normal kurşun kullandı, bu yüzden hayaletlerin fiziksel hasara karşı bağışıklığı olduğunu söyledi. Ardından Arnold saldırdı, bu sefer büyülü mermilerle… “

“Sonra?” Zheng oturdu ve bir süre düşündü. “Arnold hayaleti öldürdü mü? Hayır, eğer öyleyse sonra ona saldıran neydi? Diğer bir hayalet mi? “

Lan bir süre yoğunlaştı. “Belki geçici olarak ortadan kaldırılıyordur. Sonra tekrar daha güçlü bir halde geliyor olabilir. Muhtemelen o bunu kastetti … Arnold’a arkadan gelen saldırılar konusunda dikkatli olması için uyarıda bulundu. Muhtemelen o anda hayalet çoktan Arnold’a ulaşmıştı. Bu yüzden onunla temasa geçmemesini söyledi. Sonra…”

“Sonra Xuan hayaletle birlikte Arnold’u öldürdü.” Zheng iç geçirdi.

 Lan başıyla onayladı. “Bundan sonra Xuan bir kelime bile etmedi. Sadece silah sesleri ve ürpertici sesler vardı. Bu süre zarfında kesintisiz ateş ediyordu. Muhtemelen bir çok hayaletle karşılaşmıştı, o kadar çok ki konuşmak için bir şans bulamadı. Bu dördüncü saldırı dalgası. “

“Sonra beşinci dalga, bir erkekle kadının arasındaki kavga. Bu sahne de filmde. Ju-On’un oluşumunu tasvir ediyordu. Kocası karısının onu aldattığından şüphelendi. Böylece onu öldürdü ve cesedini tavan arasına sakladı. Bence Xuan bu sahnenin ilüzyonunu gördü, sonra Kayako ya da kocası tarafından saldırıya uğradı. “

“Vurmayı başardı ama büyülü kurşunların etkisiz olduğunu gördü. Böylece hayaletin ona yaklaşmasını bekledi. Saldırıya uğradıktan sonra hayaletin saldırdığı tarafının ortadan kaybolduğu ve bağırsaklarının içine kadar girdiğini tespit etti… Uhhg,Böyle iğrenç bir yöntem. Bu dalgada,hayalet bize saldıracağı anda, o saldırıyı tam gerçekleştiriyorken bizim de ona saldırmamız gerekiyor.  Büyük ihtimalle Xuan bu şekilde hayaleti bir kere daha öldürebildi…”

Zheng mırıldandı. “Sonra altıncı dalga, hayalet onun iç organlarına giriyor? Sonra … o … “

Lan alnına dokundu. “Evet, Xuan muhtemelen çoktan …”

Zheng derin bir iç çekti. Aniden bir boşluk hissetti, sanki dargın olduğu bir arkadaşını kaybetmiş gibiydi. Bu sakin ve akıllı Xuan …

“Elveda, Xuan … asıl teşekkür etmesi gereken benim.”

On saniye sonra, Zheng kendini toparlayabildi. “Bu bilgileri organize edelim. Xuan, yedi numaradan bahsetmeye devam etti. Tanrı’nın bize rastgele bir numara vermediğini söyledi. Bu yedi muhtemelen Ju-On’u kaç kere yenmemiz gerektiğini belirten bir sayı. Bununla ilgili bazı düşüncelerim var. Lan, ne düşündüğümü biliyor musun? “

Lan başıyla onayladı ve gülümsedi. “Düşündüğüm şey hakkında düşünen kişi sensin … Ahem, her neyse, Xuan’ın mesajından anlaşıldığı üzere Ju-On ne kadar yenilirse o kadar güçlü olarak geri geliyor. Özellikle altıncı zaman. Neredeyse kaçınılmaz ölüm … Öyleyse yedi, Ju-On’un kaç kere geri geleceğini gösteriyor olmalı. Yedinci dalga…”

Zheng devam etti. “Hayalet yedinci kez göründüğünde, muhtemelen ana gövdesi olacak. Sadece son hayaleti öldürmek zorundayız, o zaman Ju-On’u yenebiliriz! “

Xuan’ın amacı ne olursa olsun, bu mesaj kutsal yazı kadar değerli idi. Hayaletlerin yenilebileceğini gördüler ve bu onlara umut verdi. Artık Ju-On, kaçmaya devam etmeleri gereken bir şey değildi.

Bazen dehşet veren şeyler korkutucu değildir, daha kötüsü korktuğun şeyin karşısında dayanabilecek cesaretin olmadığı zamanlardır. Belki de silahını kaldırmayı başarabilirsen, o sadece biraz daha güçlü olan bir canavar. Onu da yenebilirsin!

Öğleden sonranın geri kalan zamanını Ju-On’un nasıl yenileceğini tartışmak için harcamışlardı. İlk dalganın uzaktan başladığını, daha sonra ise yavaşça yaklaşılacağını tahmin ediyorlardı. Bu noktada büyülü kurşunlarla saldırmak gerekiyordu. Bu hayaletler normal bir insan için korkunç olabilir ancak onlar için, hayaletlere zarar verebilecekleri sürece gerisi kolaydır.

İkinci ve üçüncü dalgalar muhtemelen arkalarından gerçekleşecekti. Hem hayalet hem de insana saldırmak zorunda kalacaklardı.

“Kurşun geçirmez yelek, kurşun geçirmez yeleklere ihtiyacımız var. Ayrıca, başı boş mermilere karşı koruma sağlamak için altı kask gerekiyor. Zero, bunları yakuzadan alabilir misin? “Zheng sordu.

Yinkong aniden dedi “Sadece kurşun geçirmez yelekler ve kasklara gerekiyorsa, ben onları polis ağından alabileceğimi düşünüyorum. Fakat yarın öğleye kadar beklemek zorunda kalacağız … “

Zero ayrıca dedi. “Onları ben de yaklaşık olarak aynı sürede alabilirim.” 

Zheng başıyla onayladı. “Güzel, o zaman bunu siz ikinize bırakıyorum. Lütfen yarın öğlene kadar halledin. Dördüncü dalga için, eğer birçok hayaletin saldırısına uğrayacaksak, bence geniş bir açık alana ihtiyacımız var. Bir odada ya da bir koridorda olmamız bizim için dezavantajlı olur. Bu geceden itibaren parkın dışında kamp yapacağız. Yüz metreden fazla genişliği olan parkları seçmemiz en iyisi olacaktır. Herhangi bir görüşü olan var mı? “

Lan’dan başka herkes başıyla onayladı. Jie birdenbire sordu. “Ya beşinci dalga? Hayaletle nasıl başa çıkabiliriz? Saldırabilmek için onun bize saldırmasını beklememiz gerekiyor. Ve saldırıya uğrayan parçanızın yok olup bağırsağınıza kadar ilerlediğini düşünürsek… “

“Ve?” diye gülümsedi Zheng. “Beşinci dalga sırasında ben yem olacağım! Kilidin açık olduğu durumun içindeyken tehlikeye karşı çok duyarlıyım. Saldırıdan kaçınma konusunda sıkıntı olmayacaktır ve ayrıca hayaletlere karşı bir silahımın olduğunu da unutmayın, Na yüzüğü. Hayalet yaklaştığında Na yüzüğünü kullanarak saldırı yapmak için iyi bir fırsat.

“Bu yüzden beşinci dalga için yem ben olacağım. Bu, tüm ekibin güvenliği için en iyi plan! “