Cilt 4: Bölüm 3-3

avatar
3754 15

Terror Infinite - Cilt 4: Bölüm 3-3


 

Çeviren: Firienholt

Düzenleyen: Ratel

 

Yumruğun gücü, Lan’in vücudunu delip geçebilecek kadar fazlaydı ama kilitsiz moddayken Zheng, kendi vücudu üzerinde çok iyi kontrole sahipti. Yumruğu Lan’in karın bölgesindeki deriye kıtı kıtına temas etmişti. Gerçek saldırı ise Na yüzüğünün oluşturduğu güç kalkanı ile sağlanmıştı.

 

 Yumruk temas ettikten sonra ‘boom’ sesiyle beraber sanki bir şeylerin ortadan kaybolduğunu hissettiler.Lan bir rahatlık hissetti ve sırtüstü düştü. Zheng onu düşerken sol eliyle yakaladı. Lan’ın gözleri hala kapalıydı ve yüzü soluktu. Siyah renkli kan ağzından ve burnunden fışkırıyordu.

  

“Jie! Etrafa göz kulak ol lütfen.”

  

Zheng bağırdı. Ardından Lan’i yere bıraktı ve kıyafetlerini çıkardı. Diğer iki adam şoktaydı çünkü Zheng, Lan’in karnını yarıp açmıştı.

  

Bazı parçalanmış et parçaları ve iç organlarla beraber oluk oluk siyah kan fışkırmıştı aniden. Zheng, vücudun içine çok dikkatlice baktı ve bağırsaklarının büyük bir kısmının kesildiğini ve bazı diğer organlarının saldırıya uğradığını gördü. Oldukça fazla miktarda kanama vardı.

  

Zheng diğer organlar için bir şey yapamadı fakat hemen hemostaz spreyini çıkardı ve bağırsaklarındaki kanamayı durdurdu. Ardından belinin etrafını bandaj ile sardı.

  

Bütün bunları yaptıktan sonra Lan’ın yüzünün rengi bir miktar geri gelmişti. Ama hala çok zayıf bir şekilde nefis alıp veriyordu sanki her an durabilecekmiş gibiydi.

  

Zheng derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı. Bir şey demeden önce, etrafının normal insanlarla çevrili olduğunu farketti. Zheng, Lan’ın karnını yarıp açtığında, orada bulunan insanlar tüm aşamaları net bir şekilde görmüşlerdi ve  şok ve dehşet içinde bakakalmışlardı.

  

Jie ve Tengyi, bu insanlara kafa karışıklığı içinde baktılar.

  

“Ne oldu? Neden bir anda bu kadar insan doluştu buraya?” Zheng Jie’ye sordu.

  

Jie şaşkınlıkla cevap verdi. “Bilmiyorum. Birkaç normal insan aniden burada belirdiler ve gittikçe çoğaldılar. Saat 10’daki normal kalabalık gibi şu an burada bir sürü insan var. Ju-On’un ana vücudunu yok ettik mi?

  

Zheng, Lan’i dikkatlice yere bıraktı. Kendisinin de fazlasıyla kafası karışmıştı. “Sanırım hayır. Hiçbir ödül kazanmadım…Bekle, bir şeyler duydun mu?

  

“Ne duydun?”

  

Jie ve Tengyi dikkatlice dinledi ama kalabalığın çıkardığı gürültü dışında ortamda bir ses yoktu. Tam da Zheng’e soracakları sırada kalabalığın arasından kakaka  sesleri geldi. Gittikçe daha da yükseliyordu bu ses. Ardından kalabalığın içinden, devasa boyutta soluk bir kadın ayağa kalktı.

  

“Ah!” Tengyi sahneyi görünce bağırdı. Zheng ve Jie hemen kadına ateş açtılar.

  

Öyle görünüyordu ki kalabalık, kadını farketmemişti. Zheng ve Jie kalabalığa silah doğrultunca, onlar panikledi. Kalabalıktan, kim dev soluk kadına dokunsa bilincini kaybedip yere düşüyordu. Buna rağmen normal insanlar onu göremiyordu. Gittikçe daha fazla insan yere seriliyordu ve kalabalık kaos içine sürükleniyordu.

  

Dev kadınının boyu 10 metreden fazlaydı. Kadın kalabalığın arasından hızlıca sürünerek Zheng’in grubuna doğru gelmeye başladı. Kadın git gide yaklaşıyordu, aniden gürültü bir ‘bang’ sesi duyuldu, yüksek bir yerden kadının kafasına mermi isabet etmişti. Mermi kafatasını parçalamıştı ve etrafta normal insanlar da vardı. Oradaki normal insanlar anında öldü.

  

Zheng dişlerini sıktı. “Saldırın! Normal insanları umursamayın. Kadın hala büyüyor. Öyle görünüyor ki kadın öldürdüğü insanların ruhlarını emebiliyor. Saldırın! İnsanları korkutup kaçırabilirsek daha iyi olur!” Ardından hafif makineli tüfeğinin tetiğini çekti.

  

Jie ve Tengyi de kendi silahlarıyla ateş açmaya başladılar. Yine de dev hayaletin etrafında sis toplanarak onu iyileştirmeye devam etti. Sadece Gauss tüfeğinden çıkan kurşun ona büyük bir hasar vermişti. Hafif makineli tüfeğin büyülü kurşunları hemen hemen hiç hasar vermiyordu. Hızlıca iyileşiyor ve tekrar onlara doğru sürünmeye başlıyordu.

  

Yüksek bir ‘bang’ sesi daha duyuldu. Takımdan sadece 7 metre ötedeyken, bu sefer sniper mermisi kadının bütün bacağını parçaladı.

  

“Tengyi! Lan’i al ve kaç! Koşabildiğin kadar hızlı koş ve hayalete saldırma! Jie, bütün normal insanları buradan uzaklaştır… ya da onları öldür! Eğer polis gelirse, onları uzaklaştırmak için yapabildiğinin en iyisini yap… Saat akşam 11. Sadece 1 saat daha, sadece 1 saat daha ve biz Tanrı boyutuna tekrar dönebileceğiz! Ölmeyin sakın!”

  

Zheng hızlıca herkese sorumluluklarını yükledikten sonra hayalete doğru koştu. Hayaletin hareket kabiliyeti şuan kısıtlıyken fırsattan yararlanıp, sol elini kaldırdı ve hayaletin diğer bacağına vurdu. Na yüzüğü, ruhani varlıklar için oldukça etkiliydi. Yumruk hayaletin bacağını anında parçaladı. Büyülü kurşunlardan çok çok daha fazla güçlüydü.

  

Ardından kadının etrafında koşarak, kadının vücudunu silahıyla taradı. Hayalet kollarıyla Zheng’i yakalamak için hamle yaptı fakat bu hareketler Zheng’e göre oldukça yavaştı.

  

Zheng yakanmak istemiyorsa sadece dikkatli olması yeterliydi. Hayalet ona hiçbir şey yapamıyordu.

  

Bir başka gürültülü ‘bang’ sesiyle, sniper mermisi kadının kafasını tekrar parçaladı. Zheng bu fırsattan yararlanarak hayaletin sol kolunu tamamen parçaladı. Kadın artık saldırı yapamayacak gibi görünüyordu. Sadece biraz daha dayanmaları gerekiyordu, hatta belki hayaleti yok etme şansları bile vardı.

  

‘Kazanabiliriz! Kesinlikle kazanabiliriz… uh?’

 

 Zheng yüzüğü ile tekrar saldırı yapmadan önce, arkasından aniden soluk bir el uzandı ve aynı anda omuzlarında da kadının kafası belirdi. Tehlikeyi hissettiği andan itibaren Zheng’in vücudu hareket edemedi. Bütün dayanıklılığı ve Qi’si, bu soluk el tarafından emilmişti… Vücudunun gittikçe beti benzi atıyordu. Sonunda da silahı elinden kayıp yere düştü.

  

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr