Cilt 7: Bölüm 6-2

avatar
3370 8

Terror Infinite - Cilt 7: Bölüm 6-2


 

Çeviren: HasıRwara

Düzenleyen: Ratel

 

Dalga Bar kulağa cilveli bir isimmiş gibi geliyordu. Burası şüphesiz striptiz kulübüydü. Dahası, barı dışında düzinelerce motosiklet ve tuhaf kıyafetler giymiş insan topluluğu vardı. Bu yüzden normal kıyafetli asyalı bir adam bu yerde çok dikkat çekiyordu.

 

Ancak, Zheng bunların hiçbirini umursamıyordu. Ölümle bu kadar yüz yüze geldikten sonra, kalbi şuanda inanılmaz derecede dayanıklıydı. Gerçek dünyadaki haliyle, şimdiki hali gece ve gündüz gibiydi. Önceden o asla silahını işaret edip çaylakları tehdit etmezdi. Ama birçok kişinin gözleri önünde öldüğüne şahit olduktan sonra artık kendinin ve yoldaşlarının hayatına çok daha fazla değer veriyordu.  Ancak bu dediğinin bir gelişim mi yoksa bozulmamı olduğundan emin değildi.

 

Bu haydutlar umrunda değildi.  Eğer taciz ederlese, o zaman onları yere indirir geçerdi. Yok eğer ona saldırmaya ya da soymaya çalışırlarsa, onları bir bir öldürürdü. Ahlaki sınırı gereği masum insanları öldürmekten kaçınıyordu, ama o insanlar kendisini veyahut yoldaşlarını tehdit ederlerse, onları yok etmek en iyi çözümdü.

 

Zheng çelişkili hissetti, ancak yaşamak için yapılması gereken buydu. Yoluna sadece bu şekilde devam edebilirdi.

 

Adına yakışır bir şekilde, barın içinde birçok çıplak kız, duvarlarla direklerin çevresinde dans ediyordu ve aynı şey orta sahnede de gerçekleşiyordu. Ayrıca oturan adamların kollarında da çıplak kızlar vardı. Hatta bazıları cinsel fantazilerini gerçekleştiriyordu. Gelgelelim, kimse başkasının ne yaptığını önemsemiyordu.

 

Zheng tüm bu insanları görmezden gelerek yürümeye devam etti. Barın sahibinin bulunduğu yere vardığında, altın çubuklardan birini ona fırlattı.

 

Barın sahibi beklenmedik bir ifadeyle bunu yakaladı ve ardından şaşkın şakın Zheng bakarak ”Ne içmek istersiniz?” diye sordu.

 

Zheng soğuk bir ifadeyle ona baktı ve ”Kodlarınızı bilmiyorum, bu yüzden onları beni test etmek için kullanma zahmetine girme. Lafı döndürüp dolaştırmaya gerek yok açıkça söylüyorum, yarın öğle vaktine kadar bana bir kimlik lazım. Halledersen bu altın çubuk senindir, ayrıca kimlik için de ayrı bir ödeme alacaksın. Yaptığın kimlik karşılığında sana iki altın çubuk vereceğim. Anlaştık mı?” dedi. 

 

Sahip, altın çubuğa doğru baktı ve başını iki yana salladı. “Evet sana kimlik hazırlayabilirim ama zaman sınırını arttırmamız lazım. Ne yazık ki, verdiğin işi bu süre zarfı içinde bitiremem.”

 

Bir kelime bile etmeden, Zheng sanki cebinden bir şey alıyormuş gibi hareket etti, ama aslında yüzüğünden başka bir altın çubuk daha çıkardı. Bunu masaya çarptı ve  ”Pazarlık yapacak zamanım yok. İki katını ödeyeceğim. İkisi senin için dördü kimliği yapan için. Ama eğer işi kabul eder ve yarın geldiğimde kimlik elimde olmazsa, o zaman hepinizi öldürürüm. Arkanda kimin olduğunun ya da bu yerin ne kadar bir nüfusa sahip olduğunun benim için hiç bir önemi yok. Anlaşmaya uymazsan ölürsün.” dedi.

 

Sahibin yüz ifadesi değişti, ama bir şey söylemedi. Gözleri masanın üzerinde duran 2 altın çubuğun üzerindeydi. Sadece o değil, yanındaki tüm gangsterler de bunlara bakıyorlardı. O ardından hızlıca altın çubukları kavradı ve masanın altına koyarak  ”Anlaşıldı. Yarın öğle vaktinde kimliğin hazırlanmış olacak.  Bir de kimlik için fotografa ihtiyacım var.” dedi.

 

Bu Zheng’in aklına gelmemişti. Her ne kadar bir çok şey taşıyor olsa da, bunlar silahlar ve levazımlardan oluşuyordu. Kim bir filmin içine girerken bir fotografını da yanında getirirdi ki? Zheng omuz silkerek ”Yanımda hiç fotografım yok. Burada çekinebileceğim bir yer var mı?”  dedi.

 

Sahip masanın altından kompakt bir fotograf makinesi çıkardı. “Bu şekilde halledelim o zaman. Her ne kadar fotografın kalitesi mükemmel olmasa da, birkaç ayarlamalarla halledebilirim sanırım.” O daha cümlesini bitirmeden önce, fotograf makinesinden parlak bir ışık parladı.

 

Zheng reflesk olarak gözlerini kapadı, ama aynı zamanda kalbinin hızlı bir şekilde attığını hissetti. Hemen elini geriye doğru salladı ve soğuk ve keskin bir nesneyi yakaladı. Ardından vücudunun döndürerek kendisine saldıran elemana döner tekme attı.

 

Tam fotograf makinesi parladığı sırada, gangsterlerden biri arkasından onu bıçaklamaya çalışmıştı. Birçok kişi de bulunduğu yere gelmiş ve etrafını sarmıştı. Ancak, kimse Zheng’in bu kadar hızlı bir şekilde tepki vermesini, bıçağı yakalayıp arkasındaki elemana tekme atmasını beklemiyordu. Attığı tekme o kadar güçlüydü ki, buna maruz kalan eleman metrelerce uçmuş ve yol üzerindeki dört kişiyi de beraberinde yere indirmişti. Müzik çalmaya devam ederken onun etrafındaki herkes sessizliğe bürünmüştü.

 

“Sahip, fotograf ile işin bitti mi?” Zheng tüm bu gangsterleri görmezden gelerek barın sahibine doğru döndü.

 

Sahip hala şok içindeydi. Ama hızlı bir şekilde kendine gelerek  “Evet. Fotograf tamamdır. Yarın öğle vakitlerinde gel ve kimliğini al. Kurallara göre, eğer o vakte kadar işi bitiremezsek, aldığımız fiyatın iki katını sana geri ödeyeceğiz. Endişelenme.” dedi.

 

Zheng başını ikiye sallayarak ”Yok öyle bir şey. Benim seninle para oyunları oynamaya zamanım yok. Unutma, eğer belirlenen vakte kadar işi bitiremezsen, sen öleceksin! Bu yüzden elinden gelenin en iyisini yap.”  Dedikten sonra bıçağı masanın üzerine koydu ve yürüyerek uzaklaştı.

 

Sahip’in eli tüm zaman boyunca masanın altındaydı. Bir tüfek tutuyordu ama ellerinin titrediği görülebiliyordu, ve Zheng bıçağı masanın üzerine koyduğunda titremenin şiddeti daha da arttı.

 

Gangsterlerin hepsi oraya toplandı. İçlerinden biri masadaki bıçağı alarak bağırdı. ”Çin kungfusu! Bu çin kungfusu!”

 

Bıçağa baktıklarında, üzerinde sanki kazınmışcasına bırakılan derin parmak izlerini gördüler. Herkes bu durum karşısında şok oldu. Sahip’in yüzü renkten renge girdi ve hızlıca telefonunu çıkartıp konuşmaya başladı.

 

Zheng bardan çıktığında saat yaklaşık 21:00’dı. Bir otelde kalamayacağına göre, büyük bir parka gidip bu geceyi bankta geçirmeye karar verdi.

 

Yol hala ıslaktı. Her ne kadar şuan hava iyi olsa da, Zheng bara girmeden önce sağanak bir yağmur vardı. Yerin üzerinde su birikintileri vardı ama motosikletin üzerindeki hippiler buna hiç dikkat etmiyorlardı. Onlar motosikletlerini çember içinde sürerlerken çığlık atıyorlardı.

 

Barın hemen dışında seksi kıyafetler içinde keskin parfümlü kızlar duruyordu. Tek bir bakışta meslekleri anlaşılabiliyordu. Zheng’i gördüklerinde flört etmeye başladılar ama Zheng onları umursamayınca geri çekildiler.

 

Bu kadınlarda biri bundan rahatsız oldu ve yere tükürdü. Tam o sırada kızın yanından bir motosikletli geçti ve tükürük onun yüzüne geldi. Adam bir an motosikletin kontrolünü kaybetti ve artan bir hızla Zheng’e doğru ilerledi.

 

Gangster motorun kontrolünü geri kazanamayınca çığlık atarak yere atladı. Zheng döndüğünde motosiklet ile arasında 2 metreden az bir mesafe olduğunu gördü. Kaçınmak için vakti yoktu. Bu yüzden sadece geriye doğru koşabildi. Birkaç adım içerisinde, hareket tekniğini kullanacak şansı yakalayarak zıpladı. Motosiklet son sürat onun altından geçti.

 

Zheng yere indiğinde derin bir nefes aldı. Bunun tesadüf olup olmadığını zihininden tartmaya başladı. Ölüm’ün şuandaki hedefi kendisi miydi? Geçen zamanın çok az olduğunu göz önüne alırsak bu mümkün değildi. Orijinal senaryoya göre ölüm sırasının ona gelmesine daha vardı.

 

O düşündüğü sırada, motosiklet elektrik direğine çarptı ve anında patladı. Patlama o kadar güçlüydü ki, yerdeki kaya parçaları metrelerce uzağa fırladı. O kayalardan bir tanesi elektrik telini kopardı ve bu tel tesadüf eseri Zheng’in durduğu su birikintisinin üzerine düştü.

 

Sizzzzzzzzzz.

 

Zheng vücudunun her bir yanında acı hissetti.

 

Her ne kadar onun vücudu normal bir insana kıyasla birkaç kat daha güçlü olsa da, yüksek dereceli elektrik şokuna direnç gösterecek kadar da değildi. Vücudu uyuşmaya başladı ve üzerinde yanık kokusu vardı. Gözleri odağını kaybetmişti. Zheng yüzüğünden hava topunu çıkarmak için mücadele verdi. Vücudu tamamen hareketsiz kalmadan önce tetiği çekmeyi başardı. Top şarj etmeye/yüklenmeye başladı.

 

“İki!”

 

“Bir!

 

Bu iki saniye, ona sanki bir ömür gibi gelmişti. Topun ucunu aşağıya doğru getirmek için elinden geleni yaptı. Güçlü patlama, beton zemini kuma dönüştürdü ve aynı zamanda geri tepmesi onu havaya fırlattı. Zheng su birikintisinden çıkarken bir an bilincini kaybetti. Elektrik teli hala yerin üzerinde süzülüyordu ama uzunluğu sınırlıydı. Zheng çoktan birkaç metre uzağa fırlatılmıştı

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr