Cilt 7: Bölüm 7-2

avatar
3482 7

Terror Infinite - Cilt 7: Bölüm 7-2


 

Çeviren: HasıRwara

Düzenleyen: Ratel

 

Bar sahibi, Zheng’in geri geldiğini görünce fazla birşey demedi. Parası olan insanlar, patronundur. Hem parası hemde gücü olan insanlar ise senin efendindir.

 

Bar sahibi, Zheng’e bir kadeh brendi uzattı. Ve Zheng geri çevirmeyip onu tek seferde içti. Daha sonra karnında hissettiği yanma hissi onu tazelenmiş hissettirdi.

 

Zheng dedi. ”Çalışanlarınızın dinlenme salonu falan var mı? Uh, sessiz ve duş alabileceğim bir yer varsa, süper olur.”

 

Sahip hemen cevap verdi. ”Barın arkasında müşterilerimiz için odalarımız bulunmakta. İçiniz rahat olsun orası oldukça sessiz ve ayrıca içerisinde duş alabileceğiniz birçok oda  da var.”

 

Zheng ona doğru birkaç altın külçe fırlatarak “Eğer polis gelecek olursa, onları başka bir yere yönlendir. Eğer bu motosiklet sürücüleri gelirse, beni haberdar et. Ayrıca, biraz yiyecek ve içecek hazırla.”dedi.

 

Her ne kadar sadece kısa bir süre geçmiş olsa da, Zheng Çin takımının lideri olmuştu. Normal dünyadaki liderlerin aksine, buradaki liderler konu öldürmeye geldiğinde daha kararlı olması gerekiyordu. O daha soğuk kanlılık derecesine ulaşmamıştı, ama yine de bir liderin taşıması gereken bazı özellikleri barındırıyordu. Bir emir verdiğinde, etrafındaki insanlara onu yerine getirme zorunluluğunu hissettiriyordu.

 

Sahip bilinçsizce başıyla onayladı. Ardından telefonla konuşurken, bir sarışın kadına Zheng’i arkadaki odalara götürmesini söyledi.

 

Zheng sarışını takip etti ve bir patikadan geçti. Barın arkasında bir ‘Aşk Oteli’ vardı. Kafkasyalı bir eleman orada onları bekliyordu ve sarışın kadına dedi. ”Lüks süiti. İkinci katın sonunda.”

 

Zheng, tek bir kelime bile etmeden sarışını ikinci kata kadar takip etti. İlk izlemine göre süit fena değildi. Burası üç yıldızlı bir otelin süitiyle kıyaslanabilirdi. Süite girdikten sonra sarışın onun gözlerine bakarak ”Masaj yapmamı ister misiniz? Herşey serbest, sadece bana o altın şeyinden bir parça vermeniz yeterli.” dedi.

 

Zheng bir tanesini ona doğru atarak kayıtsız bir ses tonuyla ”Defol. Git patronuna en kısa sürede yiyecek ve içecek yollamasını söyle. Motosikletli gangsterler dışında kimsenin beni rahatsız etmesini istemiyorum.”  dedi.

 

Zheng her ne kadar bu kelimeleri etmiş olsa da, kadın bunların hiçbirini duymamıştı. Onun tüm ilgi odağı Zheng’in ona fırlattığı altın külçenin üzerindeydi. Birkaç saniye sonra az çok kendine gelebildi ve Zheng’e gülümseyerek odadan ayrıldı.

 

Zheng derin bir nefes aldı. Işıkları açmaya ve üzerini çıkarmaya bile zahmet etmeyip direk yatağa kendini attı. Ardından 10 saniye içinde de horlama sesleri duyuldu. O oldukça yorulmuştu.

 

Bir günde çok fazla şey gerçekleşmişti. Jie konusu, yoldaşlarını kaybetmesi ve kendi başına filmle yüzleşmek zorunda olması, onun zihnini sürekli gergin bir halde tutmuştu. Ölüm ona saldırdığında, eğer istatistiklerini ve vampir soyu yükseltilmemiş olsaydı, şuanda o hayatta olamayabilirdi. Bu yüzden şimdi az da olsa rahatlama şansını bulduğundan dolayı hızlıca uyudu.

 

———–

 

Bu sırada, şehrin başka bir yerinde… Bu filmin çaylakları, onun kadar şanslı ve güçlü değildi. Ellerinde altın çubuk olsa bile, yeşil kart gibi bir şeylere sahip olmadıkları için şehrin içinde herhangi bir şey yapmakta zorlanıyorlardı. Bu yüzden bu sekiz kişi daha yemek bile yiyememişlerdi. Onlar altınlarını paraya dönüştürebilecekleri bir yer arıyorlardı.

 

Panda kız, cadde üzerinde dikilen saçı boyalı adama doğru bakarak ”Yangle, bu altını alacak bir antika dükkanı bulabilir miyiz, ne diyorsun?” dedi.

 

O başını çevirmeden cevap verdi. ”Sen muhtemelen bunu bilmiyorsun. Teyzemin arkadaşının kız kardeşinden, birçok Çin mahallesinde rehin dükkanları olduğunu duydum. Rehin dükkanı olmasa bile, antikacılar vardır muhakkak. Biz hepimiz Çinli olduğumuzdan, onlar muhtemelen kâr etmeye baya istekli olacaklardır. Lu Chichuan, sen hala bir bakire olduğunu söylemiştin, değil mi? Buna beni inandıramazsın. Sen sadece benimle oynuyorsun.”

 

O kızararak ”Ben gerçekten bir bakireyim. Daha önce birkaç erkek arkadaşım oldu ama onların sadece vücuduma dokunmalarına izin verdim. Tabiki de, ilk seferim kocamın olacak.  Niye bu konuyu açtın ki, yoksa bana hallendin mi?” dedi. 

 

YangLe güldü. “Neden olmasın? Sadece ikimiz kaldık. Ve ölümün ne zaman bizi bulacağını dahi bilmiyoruz. O özürlünün ne dediğini duymadın mı? Bir bakire olarak mı ölmek istiyorsun yoksa?”

 

İkisi birbirlerine gülerek ele ele yürümeye başladılar. Önlerinde bir banka vardı ve arkasında nehri geçmelerini sağlayan bir köprü bulunmaktaydı. Görünüşe göre bu yerde Çin mahallesi yoktu. İkisi birbirlerine bakarak iç çektiler. Aramalarını sürdürmek için köprüden geçmeye karar verdiler.

 

Aynı zamanda, sigara içen 10-15 yaşlarındaki birkaç genç de karşılarından geliyordu. Ağızlarındaki bir dal sigaranın yanı sıra her birinin elinde bir paket sigara vardı ve bu gençler oldukça heyecanlı bir görünüş içindeydiler. Muhtemelen bu sigaraları bir yerden çalmışlardı.

 

Sigara dumanı rüzgara karışıp YangLe ve Chichuan’ın yanından geçerek bankanın içine kadar süzüldü. Ve bi şekilde girişteki yangın alarmını tetikledi. Anında üzerlerine su püskürmeye başladı. Buna neden olan gençler küfürler ederek ellerini başlarına götürüp öne doğru koştular. YangLe ve Chichuan aniden su püskürtüldüğü için şaşkına döndüler. Onlar da ellerini başlarına götürüp öne doğru koştular, ve ardından gençler ile çarpıştılar.

 

Zemin tamamen ıslaktı. Chichuan çarpışma sırasında yan tarafa kaydı. Neyseki dengesini korumayı başardı ve yarı yolda durdu. O tam öfkeden kudurmuş bir vaziyetteyken, YangLe’nin ona doğru dehşet içinde baktığını farketti. Arkasını döndüğünde onun gördüğü tek şey, parlak bir ışıktı.

 

Sarhoş bir şoförün sürdüğü araç ona doğru ilerliyordu…

 

——

 

Zheng aniden gözlerini açtı. Sanki bir çığlık sesi duymuş gibi hissetti ama o etrafına baktığında odasında uyukladığının farkına vardı. Buradayken çığlık sesini nasıl duyabilirdi ki? Bu muhtemelen sadece bir rüyaydı.

 

Bu sırada kapıdan birkaç tıklama sesi geldi. Zheng kalkıp kapıyı açtığında sarışın kadını gördü. İttirdiği servis aracı, çeşit çeşit yiyecek ve içeçekler ile doluydu. Yerel yemeklerden çorbalara, tatlılardan şaraplara kadar birçok şey vardı. Bu menü karşısında kimse mırın kırın edemezdi.

 

Zheng bir gülümsemeyle onu içeri aldı. Kadın tüm yiyecekleri bir masanın üzerine nazikçe yerleştirdi ve ardından yüzünde bir gülümsemeyle orada dikildi.

 

Zheng cimri biri değildi, zaten altın onun için birşey ifade etmiyordu. Bu yüzden bir altın külçesini kadına doğru atarak dedi. ”İçinde bitiremeyeceğim kadar kontörü olan bir telefon, 1000 dolar nakit para ve bir takım sıradan kıyafetler lazım bana. Onun dışında beni rahatsız etme. Anlaşıldı mı?” Zheng ardından bir altın çubuğu masanın üzerine koydu.

 

Kadının odadan ayrılışını hiç umursamayarak, yemek yemeye başlarken onu rahatsız eden birşeyler hissetmeye başladı.

 

Bu hissi farkına vardığında, o hemen odanın her yerine göz gezdirdi. Yolunda olmayan bir şeyler vardı. Ölüm’ün binbir türlü öldürme biçimi olduğu düşünüldüğünde, hiç kimse bu filmin içindeyken en ufak bir ayrıntıyı bile gözden kaçırmaması gerekiyordu. Zheng dikkatsizliğinden ötürü ölmek istemiyordu. Bu şekilde ölmektense bir canavarla savaşırken ölmeyi tercih ederdi.

 

(Ama yanlış olan ne? Nerede bu?)

 

Zheng odanın her bir yanını incelese de, hiçbir şey bulamadı. Ta ki istemdışı olarak halının üzerine doğru bakana dek.. Yemeklerin getirildiği servis aracı, halının üzerinde iki derin iz bırakmıştı. Bu araç nasıl böyle bir iz bırakabilir, yemekler o kadar ağır olmamalı. Ve sarışın neden aracı odanın içinde bırakıp gitti?

 

Zheng aracın yanında duruyordu. Ardından bir anda kalbinde ürpertici bir his oluşmaya başladı. Bu gizlenme tekniği ve bu saldırı…

 

Alevler içindeki bir hançer onun kalbine ulaştı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44229 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr