Cilt 8: Bölüm 5-1

avatar
3094 7

Terror Infinite - Cilt 8: Bölüm 5-1


 

Çeviren: RmLover

 

Zheng, arabadan atladı. Atladığı esnada vücudunu gerdi. Son vurulduğundan beri Heng'in vuruşlarının gücünü hafife almıyordu, güç ve hız bakımından normal bir nişancı tüfeği ile eşit seviyedeydi. Zheng'in şu anda onları engelleyecek gücü yoktu.

 

Ama işin iyi yanı Heng, onu hedef almaya devam etmemişti. Arabadan atladığında hiçbir tehlike hissi yoktu. Zheng, etrafında baktığında sadece şaşkınlık içerisinde bakan birkaç işçi ve telefonda çığlık atan bir kadın gördü. Etrafta kargaşa hâkimdi. Bazı insanlar ona bakıyor, bazıları ise etrafa doğru kaçışıyordu.

 

Zheng, derin bir nefes aldı. Yüzüğünden silahını çıkarttı, sol elinde hafif makineli tüfek sağ elinde ise Aşamalı Bıçak vardı. Sonra güvenli çıkışa doğru koştu.

 

Asansöre binmesi söz konusu bile olamazdı çünkü Ölüm'ün ne yapacağı belli olmazdı. Bu yüzden merdivenler daha iyi bir seçimdi, çünkü normal insanlara göre daha dayanıklıydı ve hareket tekniği vardı. Ayrıca Ölüm’ün burada başka insanlar varken pek bir şey yapamayacağına inanıyordu.

 

Zheng'in toplam Qi miktarı, kan enerjisi kadar yüksek değildi çünkü Qi'si hâlâ orta seviyedeydi. Na, yüzüğünün kullanımını sürdürmesi için yeterliydi ama hareket tekniğini öğrendiğinden beri eksiklik hissediyordu. Birkaç dakikalık etkinleştirmede Qi miktarı tükenebilirdi ki bu da savaş sırasında hatalara sebep olabilirdi. Rakibi savaş esnasında ona yaşama fırsatı tanımayacaktı.

 

Zheng, hareket tekniğiyle merdivenleri çıktı. Hızı yüzünden ayakları neredeyse yere temas etmiyor gibiydi. Yani kısaca duvarda koşuyor gibiydi. O durumdayken vücudu bir tüy kadar hafifti. Bir saniyeden kısa sürede belirli sayıda merdiveni çıktı. Yirmi katlı bir binanın en tepesine çıkması bir dakikadan az sürerdi.

 

Koşarken rahatsızlık hissetti, sanki biri onu hedef almış gibiydi. Ne kadar hızlı giderse gitsin tehlike hissi onu takip ediyordu. Önüne baktığında o kattaki merdivenler camla kaplıydı. Camları takip etti ve merdivenlerin üstünde Heng'i okunu çekmiş vaziyette gördü. Ancak Hang, ona nişan almıyordu.

 

Heng'in düşündüğü şeyleri bilme hissi yeniden ortaya çıktı. Aynalardaki yansımaları kullanıp hedefi farklı bir yöne nişan alarak vurmaya yarayan bir teknikti. Sektirerek vuracaktı, Heng'in sıradışı okçuluk tekniği. Okun son yönü ise Zheng'i hedef almıştı.

 

Bu kadar yakın mesafeden o oku engellemek için kendine güveni yoktu. Hatta belki de tam sıyrılmaya çalıştığı an, o ok, onun kalbini delip geçecekti.

 

Zheng, Heng'in aynadaki yansımasına baktı. Bir an için Heng'in ellerinin titrediğini gördü. Çok emin değildi çünkü o sırada gözleri tam açık değildi. Zheng, kilidi açılmış moda girmişti. Bu titremeyi fark ettiğinde karar vermişti.

 

Tüm bunların hepsi göz açıp kapayıncaya kadar oldu. Zheng, diğer kata çıkmak için merdivenlerin üzerinden atladı ve Heng'de okunu serbest bıraktı. Heng şaşırdı, çünkü Zheng hızlanmadı. Aniden bıçağı yere fırlatıp ayağıyla bastırdı ve sıçramadı. Ok, Zheng'in kafasını sıyırdı geçti. Bu olay Zheng'in iyice terlemesine sebep oldu.

 

Titreyen ellerini görünce, titreşimli bıçağın en keskin silah olduğunu hatırladı. Ancak o bıçağın titreşimi durduğunda, keskinliği sıradan bir bıçaktan bile daha kötü olurdu. Bu durumdan kurtulmak için onu kullanabilirdi. Ve bahsi kazandı.

 

Zheng, bıçağı çıkardığı an, Heng çoktan kaçmıştı. Ancak en üst kata çıkmasına iki kat vardı. Heng'in nereye gittiğinin artık bir önemi yoktu. Jie, uzağa gidemezdi!

 

Zheng, merdivenleri çıkmaya devam etti. Son merdivenlere geldiğinde, Heng ve Honglu'nun merdivenlerin hemen önünde durduğunu gördü. Heng, elinde iki ok tutarak yayı çekmişti.

 

Honglu, elmasından bir ısırık aldı ve konuştu: ''Zheng, biz hipnotize edildik değil mi? Seni öldürmek istesek de hâlâ anılarım var. Çok kötü hissettiriyor. Şuna ne dersin, Heng'i yenersen biz de pes edeceğiz.''

 

Zheng, gülümseyen bu çocuğa baktı ve ona yumruk atmak istedi. Heng'i yenemezse nasıl onları geçip Jie ile karşılaşabilecekti? Heng'in duruşuna bakılırsa, bu atışı durdurmak için artık çok geçti.

 

Derin bir nefes aldı: ''Heng, Honglu, bana gelin. Fazla zamanım kalmadı. Jie'yi on dakikaya yeneceğime dair Lan'a söz verdim. Bir erkek sözünden dönmez. Acelet et ve salla şu oku!''

 

Heng'in elleri yine titredi. Zheng ve Honglu'dan daha gergin gözüküyordu. Bacakları, sanki vurulacak kişi oymuş gibi titriyordu. Sanki son vuruşuymuş gibi yüzünden terler akıyordu ve etrafı neredeyse bulanık görüyordu.

 

İkisinin arasında elli metre vardı ve düz bir koridordalardı. Zheng, Jie'yi görmek için onların yanından gitmek zorundaydı. Birkaç dakika geçmişti. Yinkong, Lan'a gittikçe yaklaşıyordu.

 

Zheng, dişlerini sıktı ve Heng'e doğru atladı. Heng, nihayet elindeki yayı bıraktı. İki ok, Zheng'i vurdu. Bunu zaten bekliyordu. Vurulduğu için bacakları genişledi ve hızı biraz arttı. İkinci ok, ilk okun kuyruğuna çarpmadan oka doğru koştu ve göğsünü delmesine izin verdi. İkinci ok da aynı yaraya girdi. Oklar neredeyse onun kalbine değiyordu ve kesinlikle akciğerlerini yaralamıştı. Neyse ki tepki hızı, kalbinde kritik bir hasar almaktan kaçınmasını sağlamıştı.

 

Zheng, bir ağız dolusu kan tükürdü. Nefes alırken içine çektiği hava oldukça acı vericiydi. Ancak Heng'in on metre yakınına ulaşmıştı. Heng, başka bir vuruş daha yapmadan onu yere serebilirdi. Hareket Tekniği sayesinde on metrelik mesafe hiçbir şey değildi.

 

''Git, güzel bir uyku çek ve her şeyi bana bırak.'' Onlara doğru koşarken, Zheng, ağır ağır nefes almaya devam etti.

 

Heng, arkasını döndü ve zıpladı. Bu durum onu şaşırttı. Heng'in elinde aniden bir ok ortaya çıktı. Bir kez daha yayı çekti. Bu sefer Heng'in elinde sadece bir ok vardı ama yüz ifadesi farklıydı. Bu, tüm umutlarını o okun içine koyduğuna dair bir ifadeydi. Bacaklarının titremesi geçti, elleri kaya gibi sağlamdı ve gözleri tamamen odaklandı. Tek bir ok gerektiren bu teknik, geliştirme sonucu elde ettiği bir teknikti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr