Cilt 8: Bölüm 6-1

avatar
3287 9

Terror Infinite - Cilt 8: Bölüm 6-1


 

Cilt 8: Bölüm 6-1

 

Zheng, vurulduğu anda hava topunu çıkarttı ve tetiğe bastı. Hâlâ güç tarafından itiliyordu ve çatıdan beş metre uzaktaydı.

 

‘’İki!’’

 

Zheng, zayıflayan gücü hissedebiliyordu ve düşmeye başladı. Bir anda çatıdan bir alt kata kadar düştü. Top hâlâ yükleniyordu.

 

‘’Bir!’’

 

Zheng, gittikçe hızlı bir şekilde düşüyordu. Hem hava topunu hem de aşamalı bıçağı tuttu. Sonrasında top, sol elinden büyük bir geri tepme etkisi gönderdi ve onu cam duvara doğru itti. Zheng, bıçağı etkinleştirmeden cama doğru batırdı ve sonrasında onu hareket tekniğini kullanıp zıplamak için destek olarak kullandı.

 

Ancak bıçağı üçüncü kez cama batırdıktan sonra, camın bulunduğu tüm duvar sanki bina düzgün yapılmamış gibi çöktü ve bu yüzden Zheng, birkaç metre daha aşağıya sürüklendi. Bazı sebeplerden ötürü bıçak camda saplı kaldı ve Zheng bıçağı çekemedi.

 

‘’Kahretsin. Ölüm de burada.’’ Zheng mırıldandı. Kendini aşağıya çekti ve düşen camın en üstünde durdu. Sonrasında havaya zıpladı ve cam duvarlardan birine yumruk attı. Paramparça olan camı bir basamak olarak kullandı ve tekrar atladı. Hareket Tekniği’ni değiştirdiği için şanslıydı yoksa hayatta kalmasına imkân yoktu. Ölmese bile Lan’ı kurtarmak için çok geçti. Yinkong, Lan’ı yakalamadan Jie’nin işini bitirmeliydi.

 

Birkaç yumruktan sonra Zheng’in eli kana bulandı ve birkaç cam parçasıyla doldu. Fakat durmadı ve zıplamaya devam etti. Çatının sadece birkaç metre uzağında diğer eliyle hava topunu etkin hale getirdi.

 

‘’İki!’’

 

Zheng, çatıya çıkıp Jie’yi gördüğünde hava topuyla hemen Jie’yi hedef aldı.

 

İkisinin arasında on metrelik mesafe vardı. Zheng’in hızıyla bu mesafeyi kat etmesi iki saniyesini alırdı. Ama çok geçmeden bir güç onun elini havaya kaldırdı.

 

‘’Bir!’’

 

Zheng, bu gücü geri çekmeye çalışırken kolundaki kuvvete odaklandı. Ama kolundaki kasları genişletemeden hava topu ateş aldı. Geri tepme etkisi Zheng’in dizlerinin üzerinde çökmesine sebep oldu. Jie ise onun tam önünde duruyordu.

 

‘’Benim adım Jie. Elm Sokağı’ndaki Kabus filminde kısıtlamamın kilidini açtım ve takımımda bunu yapan ilk kişiydim. Kurallar doğrultusunda ben, yani Rehber kısmım, beni test etmeye başladı. Testi geçtim. Tanrı’nın kuralına göre, ben Rehber ile birleştikten sonra film sona ermeliydi. Ancak birleşimin ortasında…’’

 

Jie, bir sigara çıkarıp yaktı. Zheng’in kolunu zorlayan kuvvet onu havaya kaldırdı. Bu kuvvet o kadar güçlüydü ki Zheng bile direnemiyordu. Sonra başka bir kuvvet onu karın boşluğundan vurdu.

 

‘’Birleşimin ortasında, son patron rüyadan çıktı. Bedenimi öldürdü, birleşmenin başarısız olmasına sebep oldu. Yine de Tanrı’nın boyutuna geri döndüm. Birleşmenin yarıda kalması benim hem Jie’nin hem de Rehber’in hafızasına sahip olmamı sağladı. Jie, filmde öldüğü için çoğunlukla Rehber olarak kaldım."

 

Bağırdığı esnada Zheng’in kolu genişledi. Sonunda bu kuvvetin kontrolünü ele geçirdi ve havada asılı olan elini geri çekmeye başladı. İkinci aşamaya girmişti.

 

‘’Çoğunlukla Rehber olduğum için Tanrı’nın kısıtlamalarının altındayım. Sizin gibi bazı şeyleri kazanıp geliştirmeleri tüm gücüyle kullanabilmeme rağmen Rehber kimliğimi açığa çıkartamam. Ayrıca Rehber olarak ölürsem dirilemeyecektim. Tanrı, takımdaki ilk kişi kısıtlamasının kilidini açtığı zaman testi yapmam için bana baskı yapıyordu, yoksa listeden silinecektim. Son filmde potansiyel liderden başka birisine saldırmam ise bardağı taşıran son damlaydı. Tanrı, bana son uyarısını verdi. Bu film, bizim kaderimizi belirledi. Ya sen testte başarısız olursun ve ben ölürüm ya da ölürüm ve sen liderlik pozisyonuna ulaşırsın!’’

 

Zheng, kolunu geri çektiğinde bu kuvvet onu yere serip suratının yaralanmasına sebep oldu. Kuvvet ona baskı uygulamaya devam etti. Yerde adeta bir kan havuzu oluşmuştu.

 

‘’Hâlâ savaşma isteğin yok mu? Ya da gerçekten seni öldürmeyeceğimi mi düşünüyorsun?’’ Jie, hapşırdı. Jie, sağ elini kaldırınca Zheng de kaldırdı.

 

Bu güç, Jie’nin parmakları kadar kıvraktı. İletişim kurmasına yarayan aygıtını cebinden çıkardı. Jie, aygıtı ele geçirdi ve şöyle dedi: ‘’Lan’ın sesini duymak ister misin? Bu isteğini gerçekleştirebilirim.’’ Sonrasında aygıtı açtı.

 

Lan, aceleci bir sesle konuştu: ‘’Zheng? Benim için endişelenmene gerek yok. Yinkong, hâlâ oldukça uzak bir mesafede. Merak etme, sen kendi işini hallet.’’

 

Jie, aygıtı kapattı ve yüksek sesle güldü. ‘’Nasıl? Güzel kadın değil mi? Bu durumda bile senin için endişeleniyor. Yinkong’un ondan ne kadar uzakta olduğunu biliyor musun? İki dakika falan var aralarında ve sonra… Haha. Bir suikastçının nasıl saldırdığını biliyor musun? Kim olursa olsun tek bir vuruş onlara yeter.’’

 

Zheng, dişlerini sıktı. Gözleri kıpkırmızıydı. Gözlerine biraz kan akmıştı ve konuştu: ‘’Jie, gerçekten ölmek istiyor musun? Neden? Neden işi bu raddeye getirmek zorundasın?’’

 

Jie, hapşırdı: ‘’Bir sebebi yok. Ben bir Rehber’im ve sen de teste tabi tutuluyorsun. Ya sen testi geçeceksin ve ben yok olacağım ya da sen testi geçemeyeceksin ve ben yaşayacağım.’’

 

Jie, aygıtın üzerine basıp paramparça etti. ‘’Gittikçe yaklaşıyor. Suçlanması gereken kişi sensin. Lan’ı benden korumasan şimdi yakalanmayacaktı ve testi yapan tek kişi sen olacaktın. Tüm suç senin.’’

 

Zheng, onu dinlemeye devam edemedi. Vücudu büyük bir mücadele içindeydi. Kasları normal boyutunun iki katına çıkmıştı ve görünmez bir kuvvete karşı savaşıyordu. Jie, elini tekrar kaldırdığında Zheng üstündeki kuvveti kırdı ve ona doğru saldırdı. Sonra gelecek olan kuvvete maruz kalmadan önce Jie’nin karın boşluğuna yumruğu vurdu.

 

Jie’nin fiziksel gücü ve hızı Zheng’inkiyle kıyaslanamazdı. Bu yüzden bu yumruk onu uçurdu. Zheng, tekrar onu kolundan tuttu ve yere doğru fırlattı. Sonra yerde yumruklamaya başladı. Jie’nin burnu ve ağzı kan içinde kaldı. Ama hâlâ gülmeye devam ediyordu. Sanki dayağı yiyen o değilmiş gibiydi.

 

Zheng, Jie’yi yerden kaldırdı. Bir eliyle Jie’nin boğazını tutup diğer eliyle yumruk atmaya devam etti. Dişlerini sıkarak sordu: ‘’Söyle çabuk, Yinkong’u durdurmanın bir yolu var mı?’’

 

Jie, gülümsedi: ‘’Öldür beni!’’

 

‘’Peki! O zaman geber!"

 

Zheng, son derece öfkeliydi. Jie’ye bir yumruk attı ve Jie on metre uçup duvara çarptı. Jie, hiçbir güç gösteremeden yere doğru düştü.

 

Zheng, Jie’ye doğru yürüdü. İlk tanıştıkları günden bu yana insanlara güler yüzlü davranarak sigara dağıtan, Alien filminde Zheng’i kurtaran ve bütün filmlerle beraber yüzleşip beraber savaşan kişi bu adamdı. Bunların hepsi geçmişte mi kalmıştı?

 

Zheng yaklaştığı esnada Jie bir sigara çıkardı ve yaktı, sonra gülümseyerek konuştu: ‘’Yinkong’un hipnotize olma durumu bizim savaşımız başladığında kaldırıldı. Lan, doğruyu söylüyordu. Gel bir sigara yak kardeşim.’’

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr