Cilt 8: Bölüm 6-2

avatar
3199 9

Terror Infinite - Cilt 8: Bölüm 6-2


 

Cilt 8: Bölüm 6-2

 

Zheng'in aniden nutku tutuldu. Artık Jie'den ölüm niyeti hissedemiyordu. Jie'nin verdiği izlenim doğal ve havalıydı, sanki ölüme karşı gülüyormuş gibiydi. Ayrıca o tanıdık sigara kokusu Zheng'in yumruğunun yerinde kalmasını sağladı.

 

Jie, titreyen elleriyle bir sigara çıkarttı. Elindeki kan da sigaraya bulaşmıştı. Sigarayı Zheng'e doğru uzattı. ''Bu tat sadece Tanrı tarafından değiştirilebilir, herhangi bir dünyada bunu alamazsın.''

 

Zheng, aynı sözleri bu dünyaya ilk kez girdiği zaman da duymuştu. Ölümcül Deney filminde herkes ölüm riski taşırken ve birbirleriyle konuşurken Jie ona yine aynı sigarayı uzatmıştı.

 

Zheng, sigarayı aldı ve Kızıl Alevi’yle yaktı. Derin bir duman aldı. Duman ciğerlerine girdiğinde tadı tıpkı kardeşler ve yoldaşlar gibiydi.

 

''Ben dâhil herkes Elm Sokağı’nda Kabus filminde öldü. Sonrasında ben insan olmayan bir Rehber haline geldim. Eğer o bilerek yaratılmamış olsaydı muhtemelen ben yaşamaya cesaret bulamazdım. Sonra ardı ardına filmler. Birçok çaylak katıldı ve savaştı. Tanrı, benim bir lider ve bir Rehber olarak anormalliğimi fark etti. Bizim takımın savaşmak zorunda olduğu şeylerin gücünü arttırmaya başladı. Tıpkı Ölümcül Deney filminde olduğu gibi ama zar zor da olsa sonunda başarmıştık. Bu diğer takımlarda olmadı.''

 

Zheng, hafif bir nefes aldı. Önünde yürüyen kadına sessizce baktı. Kadının gözünden gözyaşları akıyordu ama hâlâ huzurlu ve biraz mutlu hissediyordu. Jie'nin titreyen ellerini tuttu.

 

''Bilimsel Filmler en kolay türlerdir, sonrasında Alien gibi bilim-kurgu filmleri ve onları da sihir ile doğaüstü hayalet filmleri takip eder. Gerçekten en zor olanlar ise bilim-kurgu filmlerindeki savaşlar ve açıklanamayan olaylardır. Son Durak filmi açıklanamayan türe ait. Türlerin dışında, filmlerin bölümleri de zorluk derecelerini belirler. Mesela Alien filmi Aliens ve Aliens 3 filminden daha kolaydır. Yine de bazı istisnalar var tabi.''

 

Jie'nin sesi gittikçe zayıf bir hal aldı. Sigarasından bir duman aldı ve konuştu:' 'Bazen filmde kazalar olur. Tanrı, sahneyi rastgele değiştirir. Bu olduğunda ise başarısız olmak neredeyse garantidir. Bununla Alien filminde karşılaşmadık mı? Ama o film sırasında kısıtlamalarının kilidini açtığın için şanslıydın. Bu sayede başardık.''

 

Jie, aniden bir ağız dolusu kan ve ufak organ parçaları tükürdü. Nana, bir mendil aldı ve Jie'nin ağzını sildi. Ama gözündeki yaşlar durmadı.

 

''Benim varlığım Tanrı'nın kurallarını çiğniyor bu yüzden birçok kez harekete geçmek zorunda kaldım. Muhtemelen bilmezsin ama senin gibi kendi kendine kilidi açılmış modun ikinci aşamasına ulaşabilen insanların genini Tanrı, Şeytan takımına kopyalar. Sen hâlâ gelişiyorsun ve bu yüzden Tanrı kimsenin seni durdurmasını istemiyor. Lan, seni Garez filminde tehlikeye sokarken onu öldürmek için emir verilmesinin sebebi buydu.''

 

Jie, Nana'ya baktı. Gülümsedi ve aynı zamanda sağ elini iyice sıktı. ''O zaman bunu yapmaya zorlandım ama Tanrı’nın tam kontrolü altında değildim, bu yüzden onu koruman için sana bir mesaj yolladım. Sonra sen bunu fark ettikten hemen sonra bir takım savaşıyla karşılaştın. Bu olmamalıydı. Genellikle bir takım, takım savaşıyla karşılaşmadan önce puan ve ödüller kazanmak için birkaç kolay filmden geçer. Bu yüzden güçleri artabilir, özellikle kilidi açılmış üyelerin. Ama benim varlığım Tanrı’nın sürekli zorluğu arttırmasına sebep oldu. Ayrıca, son filmde diğer takımlara saldırdığım için Son Durak filminde zorlandık. Ve direkt serinin ikinci filmine ulaştık. Her zamanki gibi ilerleseydik muhtemelen başarısız olacaktık.''

 

Jie, konuşurken bir uçak kentin üzerinde uçuyordu. Motorundan bir sürü cıvata düşmeye başladı.

 

''Bu tür filmler genelde bir ölümle sonlanır. Tüm yapabileceklerim bu, kardeşim. Kendine iyi bak.''

 

Jie'nin kafası Nana'nın kollarına düştü. Elindeki sigara ise parmaklarını kana buladı.

 

''Hayır!''

 

Zheng bağırdı. Gözyaşlarını daha fazla tutamadı ancak Jie'nin yanına gitmeden önce tekrar yarı uyanık duruma geçti. Kenardan bakıldığında havada süzülüyor gibi görünüyordu. Jie'nin vücudundan ışık parçaları ona doğru aktı. Sanki bir gelişim değiş tokuşu oluyor gibiydi.

 

''Çin takımı için liderlik pozisyonunun kilidi açılıyor. Genetik kısıtlama kontrolü. İkinci aşama. Tek aşamada gelişme. Genetik kısıtlamanın şu anki aşaması - Aşama 3. Birleşme başlıyor.''

 

Tanrı'nın sesi her zamanki gibi sertti. Hiçbir duygu yoktu. Ama Zheng yarı uyanık durumda olduğundan onun sesini duyamadı.

 

Yukarıda uçan uçağın motorundan dumanlar çıkmaya başladı. Pilot uçağı kontrol etmeye çalıştı ancak motor birden patladı ve uçak aşağıya doğru yani televizyon binasının çatısına doğru düşmeye başladı.

 

Zheng'in dışarıda olan bitenden haberi yoktu. Parçacıklar vücuduna girerken havada uçmak zorunda kaldı. Jie'nin vücudu daha fazla parçacık bırakırken saydam bir hale geldi. Sonunda Jie gitti. Onunla birlikte Nana da kayboldu. Son ana kadar gülümseyerek Jie'nin elini tutuyordu.

 

Zheng, neler olduğunu neredeyse hissedebiliyordu. Bir şeyler demek istedi ama yarı uyanık durumda kalmaya devam etti. Ama gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu. Elindeki sigara parmaklarını yakmıştı. Yine de onu tutmaya devam ediyordu.

 

Uçak hızla binanın üzerine doğru düşüyordu. İçindeki yolcuların bazıları çığlık atıyor bazıları da dua ediyordu. Uçağın hızına bakılırsa Zheng'in Ölüm’den kaçabilmesi mümkün olmayacaktı.

 

''Birleşme tamamlandı. Liderlik pozisyonu elde edildi. Genetik kısıtlamanın üçüncü aşamasının kilidi açıldı. Çin takımının görevi tamamlandı.''

 

Tanrı'nın sesi, uçak binaya çarpmadan hemen önce yankılandı. Ardından bir patlama oldu.

 

Zheng, hâlâ yarı uyanık durumdaydı. Zheng, sonunda gözlerini açtığında kendisini Tanrı'nın boyutunda buldu. Platformun ötesinde aynı ışık küresi ve karanlık vardı. İki kız orada duruyordu, Heng ve Honglu yerde yatıyorlardı. Jie ve Nana sonunda kayboldu.

 

Zheng, sessizce hâlâ elinde tuttuğu sigara izmaritine baktı ve içini çekti. Onu cebine koydu ve sonrasında aklına giren bilgileri düzenlemeye başladı.

 

Liderlik pozisyonu sadece bir unvan değildi. Lider, hızlı bir şekilde sistemden değiştirilebilir öğeleri arayabilirdi. Tıpkı Heng gibi. Heng'in elf kan bağı olduğu için en iyi yeteneklerini, silahlarını ve büyülerini gösterebilirdi. Bu, onların ödülleri ve puanları boşa harcamasını önleyebilirdi. Liderin takıma sağladığı avantajlardan biri buydu.

 

İkincisi ise lider, bir sonraki filmin ne olacağını bilme gücüne sahipti. Bu sayede uygun silahları hazırlayabilir ve önceden sahnelere çalışabilirlerdi.

 

Üçüncüsü ise lider daha fazla bilgiye erişebilirdi. Tıpkı Zheng gibi. Zheng toplamda 17 tane takım olduğunun farkına vardı. Takımlar, antik çağlardaki kıtalara göre iki farklı bölgeye ayrıldı. Çin takımı ise en geniş topraklara sahip olan aynı zamanda en büyük takımlardan biriydi. Ayrıca iki özel takım daha vardı. Tanrı, potansiyeli olan oyuncuların genlerini Şeytan takımını oluşturmak için kopyaladı. Bunun tüm takımlar arasında en güçlü takım olması gerekirdi. Bu takım, hangi ortamda gelişimin daha uygun olduğunu test etmek için kullanıldı.

 

Diğer takım ise bir kişi lider olduğunda Tanrı'nın o kişiye takıma gelmeyi isteyip istememesini sormasıyla oluşurdu. Bu yüzden bu takım her takımın en güçlü üyesini içerirdi. Tabii ki bazı insanlar o takıma katılmayı reddederdi. O takımdaki her üye kilidi açılmış moda girmişti. Bu takımın adı ise Tanrısal'dı. Bu takım da gelişim için bir test olarak kuruldu.

 

Bu dünyada tüm oyuncular ufak bir parçadan ibaretti. Onlar ile deney faresi gibi oynanıyordu. Hatta liderler bile sadece hayatta kalmak için mücadele ediyordu.

 

Zheng elini cebine attı ve Jie'den kalan sigara izmaritine dokundu. Sonrasında Tanrı ona ''Tanrısal'' takımına katılıp katılmayacağını sordu.

 

''Reddediyorum.''

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44311 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr