Cilt 10: Bölüm 8-1

avatar
2734 10

Terror Infinite - Cilt 10: Bölüm 8-1


 

Çevirmen: RmLover  Editör: Thomas Shelby

 

Telefonun diğer ucundan uzun bir süre ses gelmedi. Gözetim sisteminden görüldüğü üzere Çin Takımı kendi gücünün önemli bir miktarını göstermişti. Elbette bu gücün uzun sürmeyeceğinden ya da Heng’in attığı okların bazen kırılgan olduğu konusunda fikirleri yoktu. Ayrıca diğer insanların da aynı ya da benzer seviye güce sahip olduğunu düşünmek zorunda kaldılar.

Telefonun diğer ucundaki ses söyledi: ‘’Anladım. Özgürlüğünüzü kısıtlamayacağız ancak şunu da unutmayın, Şirket tehdit edilmekten hoşlanmaz.’’

Zheng, gülümsedi: ‘’Kimsenin Şirket’i tehdit ettiği yok. Bu eşit bir ticaret değil mi?’’

Cevap gelmedi. Ardından telefonu kapattı.

Zheng, rahat bir nefes aldı ve diğerlerine konuştu: ‘’Hadi gidelim. Binanın tepesindeki helikopteri bekleyin ve biraz yemek yiyin. Hoho, burada durmayı bırakın, hadi gidelim.’’

Cesetleri geçip Zheng’i binaya doğru takip ettiler. Alice, daha önceden burada güvenlik ajanlığı yaptığı için neyin nerede olduğunu biliyordu. Binaya girdikten hemen sonra yirmi kişilik bir grup muhafızla karşılaştılar. Muhafızlar onlara silah tutmuyordu, belki de bu yönde emir almışlardı. Muhafızların on tanesi kapıyı korumaya, diğerleri ise Zheng’in arkasından asansöre gitti.

Birkaç dakika sonra herkes çatıya ulaştı. Helikopter, henüz gelmemişti. Ancak çatıda çeşitli konserve yiyeceklerle dolu büyük ve yuvarlak bir masa vardı.

Zheng, kibar davranmadı. Masaya doğru yürüdü ve yemekleri yemeye başladı. Diğerleri bu durumu gördükten sonra hemen masaya damladı. Zorlu geçen bir gün ve gecenin ardından güneş doğmaya başlıyordu ve kimse açlığını gizleyemiyordu.

Bir el çırpma sesinin ardından, arkasında Nemesis olan genç bir adam onlara doğru yürüdü: ‘’Siz evrimleşmiş T virüsü taşıyıcısı olmaya layık kişiler bu hastalıklı yiyecekleri çok sevdiniz.’’

Zheng, başını bile kaldırmadan cevap verdi: ‘’Kafanı uçurup onunla futbol maçı yapacağıma inanıyor musun? Arkandakilerin seni koruyabileceğini düşünme sakın. Binanın dışında neler olduğunu bilmelisin. Bilmiyorsan, tekrar gösterebilirim.’

Adamın gülüşü garip bir hal aldı: ‘’Şaka yaptım ya. Elbette, senin ve arkadaşlarının ne kadar güçlü olduğunu biliyorum. Sadece insanların neden sizin peşinizden geldiğini merak ediyorum. Sanırım onların peşine düşen helikopterler bir sorunla karşılaştı. Aksi halde şimdiye kadar bana rapor vermeleri gerekirdi. O insanların kim olduklarını bana söyleyebilir misin?’’

Bu adam muhtemelen üst mercilerden mesaj alamamıştı. Bu yüzden helikopterin Şeytan Takımı’na saldırmaya gittiğini biliyor ancak sonuçları bilmiyordu. Zheng, önündeki yemeği bitirdi ve konuştu: ‘’Gidip üstlerine sormayı denesene. Beni bir daha rahatsız etme. Anladın mı?’’

Adamın gözleri öfkeyle dolmuştu ancak Zheng’in kolunu hareket ettirdiğini görünce geriye doğru büyük bir adım attı ve sonra dönüp oradan uzaklaştı.

O gittikten sonra Zheng, diğerlerine konuştu: ‘’Herkes, sessizce dinlesin. Helikopter geldiğinde onu kendimiz süreceğiz. ChengXiao, helikopter kullanmayı biliyor musun?’’

ChengXiao, başını salladı: ‘’Benim özel bir ajan olduğumu mu düşünüyorsun? Ben sadece bir ordu doktoruyum. Bir ordu doktorunun helikopter kullandığını gördün mü hiç? Bir fantezi romanında değiliz. Böyle bir insan olduğunu sanmıyorum.’’

Carlos, söyledi: ‘’Ben helikopteri sürebilirim ancak bu konuda o kadar iyi değilim. Eğer siz yapamayacaksanız bana bırakın.’’

Zheng, onaylayarak başını salladı: ‘’Güzel. O zaman helikopteri sen süreceksin. Direkt kontrol noktasına doğru uçur. Şu an sadece kontrol noktasına ulaşmamız gerekiyor.’’

Carlos, başını salladı. Sonra sessizce yemeğini yemeye devam etti. Honglu, birden Lan’ın gömleğini hafifçe çekti ve Zheng’i işaret etti. Lan, onun ne yapmak istediğini anladı ve zihinlerini bağladılar.

Honglu, söyledi: ‘’Zheng, bence helikopter yere düşerse ne yapacağımızı da planlamalıyız. Kontrol noktasına hala yüz kilometreden fazla mesafe varsa, grup kurmalı ve Şeytan Takımı’nı beklemek için bir savunma noktası bulmalıyız. Sonra savaş olsa da olmasa da nükleer patlama sorunuyla da karşı karşıya kalmak zorunda olacaklar. Umbrella Şirketi, sendeki T virüsünü elde etmeye karar vermiş ve eğer yapamazlarsa her şeyi yok edecekler. Bu yüzden başka kimse onu ele geçiremez. Bu, özellikle diğer grubun varlığının baskısı altına girdiklerinde olabilir. Helikopter düştükten ve sende telefon çağrılarına cevap vermedikten sonra muhtemelen nükleer saldırıyı başlatacaklardır.’’

‘’Eğer böyle olursa, Şeytan Takımı’nın bizi yok edecek vakti olacağını sanmıyorum. Muhtemelen bu konuyu tartışıp bizimle birlikte görevi tamamlayacaklardır. Şeytan Takımı’nın görevinin ne olduğunu bilmiyoruz, ama bir film karakterini öldürmek ya da ona eşlik etmek olabilir. Nükleer saldırıyı durdurmak gibi bir şey olacağını sanmıyorum. Çünkü öyle olsa, onların peşinden gönderilen tüm askerleri öldürmezlerdi. Bu yüzden, yüksek ihtimal bu iki şey olabilir.’

‘’Başka bir deyişle, bir arada barış içerisinde bulunabilmeliyiz. Biz karakterleri kontrol noktasına bıraktıktan sonra onlarla istediklerini yapabilirler. İster öldürsünler ister başka yere götürsünler.’’

Zheng, içini çekti: ‘’Barış olması imkansız. Onları daha görmemiş olmama rağmen, onlardan gelen baskıyı ve öldürme niyetini hissedebiliyorum. Hepimizi öldürmek istediklerini hissedebiliyorum. Barış sağlanmasının imkânı yok. Devam et.’’

Honglu, içini çekti: ‘’Neyse, bir arada bulunamasak bile en azından korumacı bir şekilde direnebiliriz. Hepimizi öldürmeyi düşündüklerinde üzerlerinde büyük bir etki olacak, uzlaşma için bir dayanağımız var. Onlarla anlaşabilir ve bizden önce görevi bitirmelerine izin verebiliriz. Hayatta kalmak için herkese ihtiyacımız var. Aksi halde nükleer saldırıya bizi de sürükleyebilirler.’’

Zheng, sordu: ‘’Neden buradaki askeri karargâhta bir yer bulmuyoruz? Umbrella Şirketi’nin teknolojisinden yararlansak şansımız daha yüksek olmaz mı?’

Honglu, başını iki yana salladı: ‘’Tahmin yürütüyorum. Şeytan Takımı’nın ağır silahlarının olup olmadığını bilmiyoruz. Eğer varsa tek yapabileceğimiz şey kaçmak. Tek bir yerde kalırsak, tek bir yetenek bizim yok olmamıza yol açar. İşte bu yüzden artık daha fazla kaçamadığımız anlarda bunu yapacağız, tıpkı kontrol noktasından yüz kilometre uzakta olmamız gibi. Eğer yakınsak, gruplara ayrılıp kontrol noktasına öyle ilerlemeyi tercih ederim.’’

Zheng, bir an için düşündü ve plana katıldı: ‘’Bölmek zorunda mıyız? Onlarla savaşmamıza sebep olacak herhangi bir yöntem veya tuzak var mı? Bölünüp kaçmak bizi çok reaktif yapar.’’

Honglu, acı bir şekilde gülümsedi: ‘’Gerçekten bunu istediğimi mi düşünüyorsun? Stratejiler ve fikirler, mutlak gücün önünde bir anlam ifade etmez. Stratejiler, her iki tarafın gücü eşit olduğunda ya da bizim için faydalı bir şey olduğunda işe yarar. Umbrella Şirketi ile iletişime geçmek bir stratejidir mesela, ancak etkili midir? Altı helikoptere olanlar bunun cevabını bize verdi.’’

‘’Bu yüzden işler kaçmamızı gerektiren noktaya geldiğinde, gruplara bölünüp kaçmalıyız.’’

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44302 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr