Cilt 11: Bölüm 3-1

avatar
2550 9

Terror Infinite - Cilt 11: Bölüm 3-1


 

Çevirmen: RmLover  Editör: Thomas Shelby

 

Ardeth, kabile reisi olduğu için çok sayıda insana öncülük etmekte Zheng'den daha iyiydi. Tabi bu liderlik yeteneklerinin daha iyi olduğu anlamına gelmiyordu, her ikisininde bir gücü vardı. Zheng, bir savaşta yirmi kişiden daha az olan bir gruba öncülük etmekte daha güçlü olurdu.

Ardeth, işçilere öncülük etmek isteyince Zheng oldukça mutlu oldu. O'Connell ve diğerlerinin gelmesine on gün kadar süre vardı ve bu yüzden Zheng, kan enerjisini ve Qi'sini pratik yapmaya başladı. Şeytan Takımı ile olan savaş sırasında gücündeki eksiklikleri fark etti. Saf güç, zihniyet, irade ve teknik bakımından klondan daha düşük seviyedeydi.

Kendi hayatta kalma arzusu yeterince güçlü değildi. Daha güçlü bir arzuya ihtiyacı vardı. Zafer için gereken bir arzu, onun için önemli olan insanları korumak için ve onlara karşı bir daha kaybetmemek için.

Qi'si antrenman yaparak artabilirdi. Kan enerjisi ile daha esnek hale gelip sadece yanmaktan daha fazla işe yarayabilirdi. Bir anda büyük miktarda kan enerjisi yaktığında rengi karanlık bir hal alacak. Zheng, şu anda koyu kırmızı renge ulaşabilirdi. Bunu düşündüğünde klon sadece kendisininkiyle aynı olan Kızıl Alev'i kullanıyordu. Ancak klon, büyük miktarda enerji yakabiliyordu ve alevi karanlık bir hal almıştı.

Tanrı'dan gelen yetenekler ve geliştirmeler sadece temel şeylerdi. Kullanıcılar bunları kendilerine daha iyi uyacak şekilde değiştirebilir. Daha güçlü olmanın anahtarı da budur. Geliştirmeleri kullanarak bu değiştirmeleri yapanları yenmek neredeyse imkânsız olacaktır.

Zheng'in kan enerjisi havuzu yeterince büyük değildi bu yüzden Qi'sini, Kızıl Alev ile birleştirmesi gerekiyordu. Bu iki enerjinin birleşimi kızıl alevle birlikte az miktarda altın alev de oluştururdu. Henüz test etmemiş olmasına rağmen bu altın alevin daha da güçlü olması gerektiğine inanıyordu.

Sonrasında Qi'sini silahlarına aktarmaya başladı, tıpkı dövüş sanatları filmlerinde olduğu gibi. Herhangi bir dövüş sanatı tekniğini takas etmemiş olsa da Qi'nin kullanımı evrensel olmalıydı.

Ancak Qi'nin aşındırıcılığını sürdürebilecek tek silah baltaydı. Diğer tüm metalik silahlar parçalarına ayrılacaktı. Asıl can alıcı nokta ise bu yöntem çok fazla Qi tüketirdi. Ama tabi ki bir o kadarda güçlü olurdu.

On gün hızla geçti. Zheng, bir çadırda Qi'sini yetiştirmeye başladı. Ardeth, kolunda küçük bir Şahin ile çadıra girdi. ''O'Connell geldi. Kahire'de hazırlıklar yapıyorlar ve bir sonraki malzeme grubuyla birlikte gelecek. Birkaç güne burada olur.''

Zheng, hoşnut olmuş bir şekilde konuştu: "Gerçekten mi? Harika. Tamamdır, ben onları almaya gidiyorum. Kazı çalışmaları nasıl gidiyor?"

''Ölüler Şehri'nin ilk tabakasının ortasını kazdık. Kayaların çoğu dış bölgede olduğu için derinlere ulaşmak daha da kolay olacaktır. Çok sayıda altın ortaya çıkardık.''

Zheng, gülerek onun sözünü kesti: ''Size söyledim, Ölüler Şehri’nden çıkan tüm altınlar sizindir. Bu altınları kabilenin yaşam koşullarını iyileştirmek ve çocukları okula göndermek için kullan. Çocuklar eğitim aldığında kabile daha da güçlü olur. Neyse, ben onları almaya gideyim:'' Boyutsal çantasından bir Sky Stick çıkarttı.

Ardeth ve etraftaki insanlar Zheng'in Sky Stick ile uçup gidişini hayretle izlediler. Zheng'in hızı bir uçaktan bile daha fazlaydı ve sonra gözden kayboldu.

''Gördünüz mü, yabancı teknolojiler baya şaşırtıcı. Metal bir şey bile uçabiliyor.''


''Saçmalık, o bir kaykay. Birinin onu kullandığını görmüştüm. Batı ülkelerinde her çocukta bundan olduğunu duydum.''

Ardeth, kalabalığın konuşmasını duyduğunda kahkaha attı. Sonra arkasını döndü ve Ölüler Şehri'ne doğru yürüdü.

Uçma hissi Zheng'e bir huzur vermişti. Zihnindeki tüm kasvetli hava dağılıp gitmişti. Mavi gökyüzü ile sapsarı çöl arasında uçarken avazı çıkana kadar bağırmak istiyordu. Ayrıca Sky Stick'in hızı da oldukça etkileyiciydi. Kahire'ye ulaşması sadece bir saatini almıştı.

Zheng, müzenin girişine doğru indi ve aniden içerden sesler duydu. Görünüşe göre Jonathan, biriyle tartışıyordu.

"Dalga geçmeyi bırak. Bu antika için 1000 pound harcadım. Onu sana vermemi söyleyemezsin. Biz dost değil miyiz? Bunu müzeye sadece 1500 pounda satabilirim. Ya da 1000 pound'a ne dersin, beni zarara uğratamazsın.''

Jonathan'ın tartıştığı kişi müze yöneticisiydi.

Zheng, resepsiyon ortasına girdiğinde Jonathan, kısa altın bir asa sallıyordu. Zheng, hemen koştu ve asayı alıp dikkatle inceledi. Filmde hatırladığı gibi asayı büktü.

Asanın ön kısmı uzadı ve bir mızrak halini aldı. O sırada zihninde Tanrı'nın sesi yankılandı.

''Görev eşyası, Osiris'in Mızrağı elde edildi. Gücü, kullanıcının enerji miktarına göre belirlenir. Kullanıcının Qi, kan enerjisi, büyü, Nen ya da Xian enerjisine sahip olması gerekir.''

Zheng, bu ses karşısında şok oldu. Jonathan, omzunu tuttuktan sonra kendine geldi: ''Harika. Sonunda seni görebildim. Hala bana üç külçe altın borçlusun. Şimdi ödeyebilir misin? Ah bir de altının değeri arttı bu yüzden borcun beş külçe altın oldu.''

Zheng, mızrağı tekrar büktü ve onu eski haline çevirdi. Sonrasında güldü ve çantasından altın çıkarmaya başladı. Jonathana sarıldı ve konuştu: ''Kahretsin, seni seviyorum kardeşim. Ha ha.''

Jonathan'da yerde duran altınlara bakıp şaşırmıştı. Altınlardan bir tanesini eline alıp kendi kafasına vurdu ve bayıldı. Ancak suratı çok mutlu görünüyordu. Muhtemelen bir altın tarafından öldürülmek onun için bir zevkti.

''Tanrım.'' O'Connel, bu manzarayı gördüğünde göz yaşlarına hâkim olamadı: ''İngiliz Bankası’nı mı soydun? Bir de bu çanta nedir? Nasıl bu kadar fazla altını saklayabiliyor?''

Zheng, mızrağı yüzüğüne koydu ve kenardaki sedire oturdu. Gülümseyerek O'Connell ve Evelyn'e konuştu: ''Benimle maceraya gitmek ister misiniz? Akrep Kral'ın Hazinesi’ni bulmak ister misiniz? Gelin benimle birlikte Akrep Kralı arayın''

Evelyn, heyecandan bağırdı: ''Evet, hazinenin nerede olduğunu biliyor musun? Bunun bir şehir efsanesi olduğunu düşünüyordum. Yani Mısır Tarihi’ndeki Akrep Kral gerçekten var mı? Tanrım. Bu çok heyecan verici.''

O'Connell'in yüz ifadesi değişti: ''Üzgünüm Zheng. Seninle maceraya gelemeyiz. Bu kadar altının varsa daha fazla paraya ihtiyacın yoktur. Neden hala macera peşindesin? Huzurlu bir hayat süremeyecek miyiz? Maceralar büyük riskler getirir. Hem Evelyn hamile. Macera için uygun bir zamanın olduğunu sanmıyorum.''

Evelyn, konuştu: ''Dalga mı geçiyorsun, O'Connell. Benim adıma kararlar verme. Ben sadece iki aylık hamileyim. Doktor da sıkıntılı durumlara girmemem gerektiğinden hiç bahsetmedi. Seni uyarıyorum. Benim kişisel haklarıma burnunu sokuyorsun.''

O'Connell, Evelyn'e dönde ve şiddetli bir ses tonuyla konuştu: ''Çünkü başka hiçbir kadın hamileyken böyle tehlikeli işlere bulaşmaz. Seninle balayı için neden Afrika’ya gittiğimi Tanrı biliyor. Jonathan, birisinin altın asasını çalmıştı ve sende kanyonda maceraya gitmek için tutturmuştun. O zamanlar neredeyse kendimi öldürmek istiyordum.''

Zheng, acı bir şekilde gülümsedi ve içini çekti: ''Bu iş olmayacak gibi gözüküyor. O zaman Akrep Kral'ın Hazinesi’ni kendim aramaya giderim. O'Connell, altına ihtiyacım yok ancak ondan daha önemli bir şeye ihtiyacım var. Dostlarım son görevde hayatını kaybetti bu yüzden onları Amun-Ra'nın Kitabı’yla canlandırıp Akrep Kral'ın Hazinesi’ni de bulmalıyım.''

O'Connell, güldü: ''Evelyn, gelemese bile ben seninle gelirim. Ha ha. Borcumu ödemenin vakti geldi, sana borcum vardı. Değil mi? Dostum.''

Zheng, bir anlığına duraksadı ve sonrasında güldü: ''Doğru. Dostum. Hadi gidip Akrep Kral'ın Hazinesi'ni bulalım.''

İkisi de Evelyn'in tilki gibi gülemediğini fark etmedi.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr