Çevirmen: RmLover  Editör: Thomas Shelby

Gatling topu ateşlendiğinde havadaki füzeler birbiri ardına patladı. Xuan, Zheng'in bunu yapacağını önceden biliyor gibi görünüyordu. Sky Stick'i durmadan gemiye doğru uçurdu. Gemidekiler daha önce böyle bir uçak ve böylesine ateş hassasiyeti görmediği için ağızları açık bir şekilde bakıyordu. Hiçbir helikopter bu füzeleri düşüremezdi. Mesele sadece hassasiyet değildi ayrıca füzelere yeterince hızlı hedef almaları gerekirdi.

Ancak Zheng, bunu kilidi açılmış modda gelişmiş reaksiyon hızı altında yaptı. Gemidekiler hoverboardı patlamaların arasından geçerken izledi. Gatling topu da güverteyi hedef aldı.

Gatling topu birkez daha ateşlenmeye başladığında geminin yüzeyine çok sayıda kurşun isabet etti. Ama ne yazık ki bu kurşunların gücü, EMP tüfeğinin gücünün yanından bile geçmezdi. Top atışları, güvertedeki metal tabakaya bile nüfuz edemiyordu ve sadece askerlere isabet ediyordu. Aynı zamanda WangXia zaman ayarlı bir bomba ve iki mayın fırlattı. Gemide büyük bir patlama meydana geldi. Isı dalgaları neredeyse onlara çarpıyordu. Bu patlama, daha önce patlayan füzelerden çok daha güçlüydü. Arkalarını döndüklerinde tüm güvertenin paramparça olduğunu gördüler. Ama patlama sadece güvertenin üstünü etkilemişti ve gücünün çoğunu harcamıştı.

Xuan konuştu: ''Yeterli değil. Henüz ödül bildirimi almadık yani bu demek oluyor ki gemi batmıyor. Zheng, WangXia, yer çekimi mayınını kullanın.''

Bir anlığına duraksadılar. Sonra WangXia yer çekimi mayınını çıkardı. Bu ufak kürenin iki yüz metrelik bir şeyi mahvedeceğini kim bilebilirdi ki?

Zheng WangXia'dan mayını aldı. Etkinleştirme ağırlığı beş kilograma ayarlandı. Sonra dedi ki: ''Geri uçalım. Fırlatacağım.''

Xuan, Sky Stick'i arkada harap olan gemiye döndürdü. Zheng, yer çekimi mayınını çoktan fırlatmıştı. Sonra pimini çekmeden bir el bombası fırlattı. Mayın düştükten sonra el bombası mayına çarptı. Emme gücü, hemen her şeyi mayına doğru çekti. Havada bile bu gücü hissedebiliyorlardı. Neyse ki Sky Stick sayesinde o güçten kurtulabildiler. Uzağa uçtukça bu kuvvet daha da azaldı. Gemiden bir kilometre uzağa ulaştıktan sonra arkalarını döndüler ve dehşete kapıldılar.

Gemilerin çoğu alabora oldu ve çoğu kısmı suyla doldu. Patlamalar olmaya devam etti. Patlamanın alevleri yayılır gibi oldu ama sonra hemen geri çekildi. Çok sürmeden gemiler battı.

Bu yıkım anı, onların bir anlığına dalmasına sebep oldu ancak sonra çıkan korkutucu uğultular onları gerçek hayata döndürdü. Geminin her tarafından acınası çığlıklar geliyordu. Çok sayıda arı, gemilerin etrafını sarmıştı. Donanmadakiler ve askerler kaçışıyordu ancak nafileydi. Arılar onları yakaladığı an hepsi iskelet halini alıyordu.

Aslında Xuan'ın planı iki gemiyi batırarak karmaşıklığa sebep olmaktı. Bu yüzden geri kalan filolar, onları aramaya zaman bulamazdı. Sonra onlarda Isla Nublar'a girme fırsatını bulabileceklerdi. Ancak şu anki sonuç, Xuan'ın planından farklıydı; tüm filo muhtemelen yok olacaktı.

Zheng ve diğer ikisi kendilerini bu manzaraya bakmaktan alıkoyamadı. Xuan, Sky Stick'i döndürdü ve uçup gitti. Sonra tıpkı önceden yaptıkları gibi suya daldılar.

Sky Stick, yüzeye çıkmadan önce yaklaşık iki dakika suyun altında yüzdü. Kampa ve WangXia hemen öksürdü ve nefes aldı.

Zheng bir süre sessiz kaldı ve sonra sordu: ''Bu durumu düşündün mü hiç? Böceklerin donanmaya saldırıp yok etmesi, bizim ise bu karmaşıklıkta adaya girebilmemiz falan?''

Xuan umursamaz bir şekilde konuştu. ''Hayır! Bazen işler beklentilerimize göre gerçekleşmez. Ben Tanrı değilim. Her olasılığı düşünemem. Burası Tanrı'nın bölgesi.''

''Eğer...'' Zheng, başını eğerek konuştu. ''Bu kulağa biraz ikiyüzlüce gelse de başlangıçta donanmaya saldırmaya karar verdik. Ama yaşamamızı garanti altına aldığımızda az da olsa öldürmeyi denedik. Hayatta kalmak için öldürmek mantıklı ama bu dünyadaki insanlar, bir filmin parçası olduklarını bilmiyorlar. Onlar da yaşayan insanlar. Umarım bu tarz trajedi bir daha olmaz.''

Xuan, kararlı bir şekilde bu sözlere karşı çıktı. ''İmkansız. Bunu biliyor olsaydım arıları kesinlikle filoya doğru çekerdim. Bu bize en büyük avantajı sağlardı. Filoyu yok edecek yeterlilikte çıkan kaos, kesinlikle taşıyıcı filonun dikkatini çekecekti. Adaya girmek için bu fırsatı kullanacağız. Ayrıca hükümetler, sadece böceklerin potansiyel tehditini fark ettikten sonra elimize geçen belgelere dikkat edecektir. Üçüncü bonus görevi bitirmenin anahtar noktası bu. Bu yüzden senin tavsiyen mantıksız. Tabi şey olmadıkça kabul etmezdim...''

''Ney olmadıkça?'' Zheng mantıksız konuştuğunu biliyordu ve Xuan'ın bu tepkiyi vermesini bekliyordu. Ancak 'olmadıkça' kelimesini duyduktan sonra şaşırdı.

Xuan konuştu: ''Bunu yapmamızın sebebi, görevleri tamamlamak için gücümüzün eksik olması. Eğer yeterince güçlüysen ya da takım bu püf noktaları görmezden gelecek kadar güçlüyse bu kadar insanı bu işin içine katmaya gerek yok. Eğer klonun kadar güçlüysen o zaman meydana gelen her şeyden tamamen kaçınabilirsin.''

Sonunda bu hala güç meselesiydi. Zheng, biraz üzgün hissetti ve sonra aradığı şeyin güç olduğunu fark etti. Bonus görevleri bitirip, takım arkadaşlarını canlandırıp klonuyla savaşmak güce dayanıyordu. Eğer filmdeki insanların katledilmesini istemeseydi, tek seçeneği her şeyi görmezden gelecek kadar güçlü hale gelmekti.

Savaş trajediyle sonlansa bile dördü de sağlamdı. Bir dakikalık sessizliğin ardından, Kampa ve WangXia normale döndü ve silahları hakkında muhabbete başladı. Kampa, EMP tüfeğinin sınırlamasından bahsetmeye devam etti ve Xuan'a güzel bir çözüm sunması için yalvardı.

''Bu benim kapasitemin dışında. Bu silah bir bilim-kurgu silahı. Bu teknoloji, gerçek dünyadaki teknolojinin yaklaşık 150 yıl ilerisinde, gauss silahlarından bir tık daha yüksek. EMP ile lazer silahları aynı seviyede. En büyük sınırlamanın, şarjör değiştirme vakti olması lazım ama senin silahının bu konuda sınırlaması yok. Ama sen hala durmadan ateş etmek mi istiyorsun. Bu durum, bu silahın değerini B kademe ya da daha üstüne çıkartır.''

Bu doğruydu. EMP tüfeği olan tek bir kişi bile bir gemiyi batırabilirdi. Bu yüzden biraz homurdandıktan sonra Kampa'nın diyecek bir şeyi yoktu. WangXia da bombalar yüzünden oldukça memnuniyetsizdi. Üstlerinden on tane jet geçtiğini duyduklarında, tam da Xuan'a bombaları patlatmadan önce hedefe nasıl yönlendireceğini soracaktı. Jetler neredeyse paramparça olan filoya doğru ilerliyordu.