Cilt 14: Bölüm 12-1

avatar
1781 10

Terror Infinite - Cilt 14: Bölüm 12-1


 

Çevirmen: RmLover  Editör: Thomas Shelby

 

Zheng tüm bu zaman boyunca böceklerin hareketlerini, sıçrayan böcekleri, diğer takımın yerini ve kurtarma gemilerini gözetlemek için Lan'ın taramasına bağlıydı. Xuan, yaklaşık yüz kişinin ölüm emrini verdikten sonra nihayet gemiye binme emrini verdi. Herkes sakin bir şekilde yürüdü. Her bir gemiye yüzer tane asker binmişti. Askerler daha önce hiç gerçek bir savaşa girmemişlerdi. Bu yüzden Xuan'ın grubunun kanlı hallerini gördüklerinde tamamen şok olmuşlardı. Yeni askerler daha sonra Xuan'ın emirlerini yerine getirerek uçurumu savunmak için yardım etti.

 

Sıçrayan böcekler, cephedeki böceklerden daha tehlikeliydi. İnsanların böceklerle yakın mesafede savaşması için on kat daha fazla sayıda olması gerekirdi. Birçok asker yenilgiyle geriye doğru düştü. Artık bronz çağda değillerdi. Silah olmadan savaşmak neredeyse imkansızdı. Ayrıca grubun lideri Zero'ydu. Askeri taktiklere pek aşina değildi. Askerler geriye çekildiklerinde, yaklaşık yüz tane sıçrayan böcek dağın tepesinde tırmandı.

 

Teğmenler, bu tehlikeli durumda ayağa kalktı ve saldırıda küçük grupların başında durdu. Ancak Zheng'in takımı ile teğmenler arasındaki savunma ve emir konusunda farklılıkları bildikleri için Xuan'ın emirlerini takip ediyorlardı. Askeri rütbeler bu noktada önemsizdi. Güçlü olanların sorumluluğu alması gerekiyordu.

 

Uçurumdan daha fazla sıçrayan böceğin gelmesiyle cephe kısmındaki böcekler de cepheyi kırdı. Tanker böcek pençesini salladı ve Zheng bağırdı: "Geri çekilin! Herkes kurtarma gemilerine doğru geriye çekilsin."

 

Askerler affedilmiş gibi hissetti ve geriye doğru koşmaya başladı. Zheng WangXia'ya dedi ki: "Tanker böceğin arkasındaki böceklere, kalan son iki nükleeri fırlat. Böceklerin fazla sayıyla bize yaklaşmasını durdurmamız gerekir."

 

WangXia başını salladı ve omzundaki roketi ateşledi. Bir ışık parıltısının ardından roketatarı düşürüp yerde duran diğerini aldı. Tam o sırada tanker böceğin arkasında saklanan böcekler ona doğru gelmeye başladı. Aralarında yalnızca elli metre vardı. Tanker böcek yavaş ilerliyordu ancak diğer böcekler için aynı şey söz konusu değildi. Düzinelerce böcek göz açıp kapayıncaya kadar WangXia'nın yanına ulaştı. Ancak WangXia'nın önünde başka birisi daha duruyordu.

 

Zheng bağırdı: "Acele et ve nükleeri ateşle! Uzun süre bunları tutamam!"

 

Özel kuvvetlerde kararlı bir asker olan WangXia, bu sözleri duyduktan sonra vücudunu rahatlattı. Tüm dikkatini nükleer bomba üzerinde topladı ve tetiği çekti. Son nükleer bomba yanan alevlerin üzerine düştü. WangXia roketatarı bir kenara fırlattı ve bağırdı: ''Koş! Zheng! Koş!"

 

Zheng, örümcek bacağını bir böceğin ağzına soktu ve daha sonra böcek onu ısırmadan kolunu çekti. Başka bir saldırıdan kaçtıktan sonra havaya zıpladı ve böceğin kafasına tekmeyi bastı. Attığı tekme, böceğin dış kabuğunu parçalayacak kadar güçlüydü. Böceğin beyninden yeşil bir sıvı fışkırdı.

 

Zheng, WangXia'nın sesini duydu ancak bu kadar böcekten kaçmak için zamanı yoktu. Sonra geri bağırdı: "Önce sen koş, yakın mesafeden dövüşürsen ölürsün. İnan bana... Bu bir emirdir!"

 

WangXia bir süre tereddüt ettikten sonra gemiye doğru koştu. İlk kurtarma gemisi havalanmıştı. Çok sayıda asker coşkuyla bağırıyordu. Böceklerle hala savaşan tek kişi Zheng kalmıştı. Böcekleri avlamak kolay değildi ve koştuğu esnada vücudundan birkaç et parçası koparılmıştı.

 

Tatata!

 

Zheng'in arkasındaki iki böcek kurşunlarla yere serilmişti. Zheng panik içerisinde kafasını arkaya çevirdiğinde bu böceklerin gözlerine sıkılarak öldürüldüğünü gördü. Zero kurtarma gemisinden federasyonun silahıyla nişan almıştı. Ruh bağlantısı ile Zheng'e söyledi: "Koşmaya devam et! Durma. Böcekleri ben halledeceğim!"

 

Zheng, derin bir nefes aldı ve saldırılardan kaçınmayı durdurdu. Hareket tekniğiyle arkadaki böcekleri umursamadan Zero'nun yanındaki gemiye doğru koştu. Arkadan gelen rüzgar sesi ona doğru yaklaşan pençeleri gösteriyordu ancak Zheng ne arkasını döndü ne de sıyrılmaya çalıştı. Sırtını tamamen Zero'ya dayamıştı.

 

Zero da onun güvenini boşa çıkarmadı. Pençeler Zheng'e ulaşmadan önce bir kurşun, böceğin gözlerine isabet etti. Zheng iki saniyelik koşmayla böcekle arasındaki mesafeyi beş metreye çekti. Hızı başlangıçtan daha süratliydi. Buffer, tehlikeli bölgeden kaçmasına olanak sağlamıştı. Zero'nun yanında duran askerler daha sonra Zheng'in arkasındaki böceklere ateş etti ve onları indirdi.

 

Zheng hızla Zero'ya doğru koştu ve sordu: "Millet nerede? Sen neden binmedin? Lan, herkesin yerini bildir!"

 

Lan Zheng'in güvenliğine dikkat ediyordu. Bu sözleri duyar duymaz takım üyelerinin yerlerini Zheng'e gönderdi. Kampa çoktan gemiye binmişti. Lan ve Gando, Zheng'e çok uzakta olmayan bir yerde duruyordu. Yaklaşık bir dakika içerisinde ikinci gemiye binmeleri gerekiyordu. Gösterişten uzak kalmak Xuan'ın planının bir parçasıydı ve bu sayede diğer takım onları bulamıyordu.

 

Zheng, kalkan iki gemiyi gördükten sonra rahat bir nefes aldı. Daha sonra Xuan'ın durduğu yere döndü. Xuan ve Kampa çoktan üçüncü gemiye binmiş askerlere emirler veriyordu. Zero ve kendisi geriye son kalan kişilerdi. Zero tüfeği kurtarma askerlerinden birine verdi ve daha sonra ikinci geminin olduğu yere bir adım attı.

 

Tanker böceği hala birkaç yüz metre uzaktaydı ve hareket hızı yavaştı. Dağın alt kısmındaki böcekler hızlıydı ancak nükleer bomba sayesinde dağılan yol hızlarını geçici süreliğine yavaşlatmıştı. Sadece geminin hareket etmesini beklemeleri gerekiyordu daha sonra güvenli bir şekilde uzaya geri dönebileceklerdi.

 

Askerlerden biri Zheng'e doğru koştu ve selamladı: "Efendim, teğmen. Razak sizin hemen ikinci kurtarma gemisine binmenizi istiyor. Acilen tedaviye ihtiyacınız var."

 

Zheg sonunda vücudundaki yaralara bakabildi. Kuruyan kan onu neredeyse kırmızıya boyanmış bir hale sokmuştu. Normal bir insan bu vaziyetteyken ölürdü. Zheng alaycı bir şekilde gülümsedikten sonra arkasını döndü ve kurtarma gemisine doğru ilerledi. Bu şey belkide çavuş olmanın bir ayrıcalığıydı. Yürüdükten sonra bir yerden gemiye bindi. Askerlerden hiçbiri bir şey demedi çünkü çavuşu kırık olan kolundan tanımışlardı. Bu kişi orduyu çaresizlikten kurtarmıştı.

 

Geminin içi oldukça ferahtı. Yoksa binlerce kişinin burada durabilmesi mümkün olmazdı. Gemide dört kat vardı. Subaylar üçüncü kattaydı. Zheng asansöre kadar askeri takip etti. Asansör üçüncü katta durduğunda gemi titremeye başladı. Asker konuştu: "Sonunda kalkıyor."

 

Zheng pencereye doğru yürüdü. Gemi kalkıyordu. Ruh taraması sayesinde takımdaki yedi üyenin de geminin içinde olduğunu görebiliyordu. Bir kişi ilk gemide, dört kişi ikinci gemide ve iki kişi de üçüncü gemideydi. Kalbindeki yük, sonunda ortadan kalkmıştı. Tam arkasını dönecekken tanker böceğin dördüncü gemiye çok yaklaştığını gördü. Gemi kalkmaya hazırlanırken böceğin dış kabuğu açıldı. Mavi bariyer dördüncü gemiyi kapladı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44295 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr