Cilt 14: Bölüm 15-2

avatar
1496 10

Terror Infinite - Cilt 14: Bölüm 15-2


 

Çevirmen: RmLover  Editör: Thomas Shelby

 

Zheng, salonda ilerlemeye devam etti. Bir dört yol ağzını geçtikten sonra odalardan birinden orta yaşlı, kaslı bir adam çıktı. Adamın boyu uzundu ve Kuzey Avrupalı gibi duruyordu. Kampa'ya benziyordu.

 

 

 

Zheng sessizce adamın yanından yürüdü. Üniformasında binbaşı rütbesi vardı. Birbirlerinin yanından geçtiklerinde Zheng, vücudundaki tüm tüyler diken diken olmuş gibi hissetti. Birkaç saniye sonra kafasını çevirdi ancak adam köşeyi dönmüştü.

 

 

 

Zheng adamın suratını hatırladı ve yoluna devam etmeden önce zihnine kodladı. Birkaç dönüşün ardından otopsi odasının önüne geldi.

 

 

 

Zheng'le karşılaştıktan sonra orta yaşlı adamın başından ter akmaya başladı. Hızla salon boyunca yürüdü ve duvara yaslanmadan önce birkaç dönüş gerçekleştirdi. Titreyen elleriyle cebinden sigarasını çıkardı. Daha sonra yine aynı titremeyle sigarayı yaktı.

 

 

 

"Hawfor gerizekalı mı? Nasıl bu kadar güçlü birini tahrik etmeye cesaret ediyor? Bu adamın gücü fena. Yanından geçerken bile bir baltanın keskin kısmında yürüyor gibi hissettim. Sanki tek yumrukta beni öldürecekmiş gibiydi." Birkaç fırt alarak sigarasını bitirdi ve daha sonra yumruğunu kavradı.

 

 

 

Servislerin olduğu yere doğru dönüp ilerledi. Bu adam Neos ile birlikteydi ancak Zheng'in Rose'nin bulunduğu yıldız gemisine gittiğini öğrendiklerinde Neos, en güçlü adamı olan Richard Tobias'ı Zheng ile karşılaşması için o yıldız gemisine gönderdi.

 

 

 

Güçlü insanlar eşit derecede güçlü bir bağlantı duygusu eğilimindedir. Zheng'in kavga esnasında gösterdiği güce rağmen Neos, Zheng'in tüm gücünü kullanarak yüksek hasar verdiğine, aslında o kadar güçlü olmadığı sonucuna vardı. Richard'ın yapması gereken şey de bunu ispat etmekti. Neos ve diğerleri Richard'ın gücüne güveniyordu. Bu yüzden bu, Çin takımına karşı bir güç gösterisiydi.

 

 

 

Ancak hayatta bazen tahmin edilemeyen şeyler olurdu. Neos'un beklediği etki oluşmadı hatta aksine grubun en güçlü üyesi şok oldu.

 

 

 

Otopsi odası, Arachnid (Örümceğimsi yaratıklar) otopsi odası olarak yeniden adlandırılabilirdi. Savaş başladığından beri buradaki olayların yüzde doksan dokuzuna bunlar sebep olmuştu. Geri kalan yüzde birlik kısma ise garip böcekler neden olmuştu. Zheng'in girer girmez gördüğü ilk şey duvara dayanmış böcek cesetleriydi. Bir patlayıcı böceğin kafasını bile gördü ki bu durum onu şaşırtmıştı.

 

 

 

Genç bir adam ve kadın otopsi odasında konuşuyordu. Birbirlerine baktıktan sonra adam gülümseyerek Zheng'e doğru yürüdü. "Merhaba, ne için gelmiştin?"

 

 

 

Zheng başını kaşıdı. Hedef Xuan'ın planı için kritik olmasına rağmen Xuan'ın başlangıçta onu buraya yollaması Zheng'in kafasını karıştırdı. Bir süre bunu düşündükten sonra içgüdülerini takip etmeye başladı. Kadına baktı ve konuştu: "Merhaba, ben Zheng Zha, Çin takımının lideriyim. Sen Afrika (Güney Alevi) takımından Rose misin?"

 

 

 

Rose biraz esmer, sağlıklı kahverengi tenli ve uzun ipeksi saçlı, güzel bir kadındı. Yüzü de güzeldi. Ancak biraz ilgisiz görünüyordu. Zheng Afrika takımından bahsedince yüz ifadeleri değişti ve silahlarını çıkaracakmış gibi oldular.

 

 

 

Zheng hemen dedi ki: "Şu an sizinle savaşmak gibi bir planım yok. Saldırmayı düşünmeyin yoksa siz saldıramadan sizi öldürürüm. Sadece seni görmek için buraya geldim."

 

 

 

Bu söylemlerin yanlış olduğunu hissetti. Karşısındakiler düşmanken onları görmeye gelmenin ne gibi bir manası olabilirdi? Her an bir kavga başlayabilirdi. Oturup konuşacakmış gibi bir halleri yoktu.

 

 

 

Adam Zheng'e baktı. "Biz ikimiz takım savaşının bir parçası olmak istemiyoruz. Ancak istersen savaşabilirsin. Bizi işin içine sürüklemediğin sürece Çin takımına karşı bir şey yapmayacağız."

 

 

 

Rose gömleğinin kolunu çekti ve gülümseyerek konuştu: "Bu Marni, erkek arkadaşım. Hoho, tıpkı söylediği gibi. Takım savaşına katılmak istemiyoruz ancak sakın bize öylece zorbalık yapabileceğini düşünme. Hiçbir pusudan ya da savaştan korkmuyoruz. Bizim dövüş tekniklerimiz özel. Savaşta güçlü olmayabiliriz ancak birkaç güçlü adamı da kendimizle birlikte ölüme sürükleyebiliriz. Şaka yaptığımı düşünmüyorsun değil mi?"

 

 

 

Zheng ona baktı ve kafasını salladı: ''Hayır! Sanırım benim dövüş videomu gördün. Beni gördüğünde panik yapmadın bu yüzden bu söylediklerin doğru olmalı. Ancak Tanrı tarafından yok edilmekten endişelenmiyor musun? Onu merak ediyorum. Her ölen üye için takıma eksi bir puan yazılır ve iki bin puan düşülür. Çok fazla puan biriktirmiş olsan bile takım savaşında puanlarının eksiye düşmeyeceğinden nasıl bu kadar emin oluyorsun?"

 

 

 

Genç adam güldü. Bu adam biraz melez gibi gözükse de beyaz tenli insanlara daha yakındı. Üç tane sandalye çekti ve Rose ile oturdu. "Bu filmlerde elde ettiğimiz bir bilgi. Takımımız hala muhalefet olma çabasında olmasına rağmen biz üçümüzün savaşmaya niyeti yok. Neden bilgileri değiş tokuş etmiyoruz?"

 

 

 

Zheng'in bunlara karşı olumlu bir izlenimi vardı. Hiçbir öldürme niyeti hissetmedi. Ayrıca dürüst olmaları iyiydi. Ve sakladıkları yetenekler için temkinli davranıyordu. Oturdu ve onlara baktı.

 

 

 

Marnie konuştu: "Bizler Afrika takımının ilk üyelerindeniz. Ben ilk aşamanın kilidini açtım. Ancak bunu iki film sonra ilk takım liderimiz geldikten sonra yaptım. Uh, o da Rehber tarafından pozisyon verilip Tanrısal takımına gidip bizi terk etti. Bu yüzden Rehber tarafından yeni bir seçim yapıldı. Ancak önceki lider ölmediği için ikinci liderin yalnızca Tanrı'yı araştırma gücü vardı. İkinci aşamaya ulaşmadığı için Göksel takımına transfer olması gibi bir mesele yoktu. Afrika takımının gücü o zamandan bu yana çok düşük kaldı."

 

 

 

Rose üç fincan kahve getirdi. Fincanı Zheng'e verdi ve konuştu: "Kahvenin içinde zehir yok. İçmek zorunda değilsin." Kendi kahvesinden bir yudum aldı.

 

 

 

Marnie elini okşadı ve konuşmaya devam etti: "Ama şanslıydık. Birkaç düşük zorluk seviyesi olan filme göz attık. Bunlardan biri Yüzüklerin Efendisi'ydi. Bu bizim ilk takım savaşımız oldu. Neyse ki diğer takım da bizle aynı durumdan muzdaripti ve liderleri Tanrısal takımına gitti. Güçleri baya azalmıştı. Temasa geçtik ve filmi birlikte barış içerisinde bitirmeye karar verdik. Çok sayıda puan ve ödül elde ettik ama daha değerli olan şey Gandalf ile birlikte Cüceler'in tüneline girdiğimiz an oldu. Bir plan kurup Balrog'u öldürdük. Gandalf her birimize görev eşyası olan Rün Yazısı Taşı verdi. Bu taşın Gri Gandalf'ı düştüğü sırada koruduğu ve onu Beyaz Gandalf'a dönüştürdüğü söyleniyordu. Etkisi ise taşa sahip olan kişileri üç kere eksi puandan korumaktı. Bunu ilk kez kullanacağız."

 

 

 

Zheng şaşırdı. Bu bilgi çok önemliydi. Böylesine etkisi olan bir eşya tüm takımı kurtarabilirdi. Ayrıca bu eşyayı hangi filmden nasıl aldıklarını da söylemişti. Zheng birkaç derin nefes aldıktan sonra konuştu: "Böylesine önemli bir bilgiyi bana söylemenin adaletsiz olduğunu düşünmüyor musun? Bunun değeri çok büyük."

 

 

 

Marnie elini salladı: "Pek önemli değil. Eğer ölürsek bu bilgi ne kadar önemli olursa olsun bizim için önemsiz. Takımının bizim girdiğimiz filmlerden daha tehlikeli filmlere girdiğini anlayabiliyorum. Bizden daha güçlü olmanız lazım. Bu yüzden sizle savaşma niyetimiz yok ve bu bilgiyi de özgürlüğümüz için takas olarak kullanacağız."

 

 

 

Zheng başını salladı: "Savaşa katılmayacağız. Bu kararı verebilirim. Ancak sana değiş tokuş için eş değerde bir bilgi vermek istiyorum. Mumya filmini biliyor musun? O dünyaya hiç gittin mi?"

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr