Bölüm 7 - İmha

avatar
544 2

Test K [TAMAMLANDI] - Bölüm 7 - İmha


Tavernanın kapısına gelen Kita, kapıyı açıp içeri girdi. Beyaz kıyafetleri ve belindeki katanasıyla çokça dikkat çekiyordu. Görevini almaya danışmaya giderken birtakım fısıltılar duyuluyordu.

"Hey hey, şu beyazlı da kim?"

"Tipe bak ilgi manyağı!"

"Ne kadar havalı… yeni mi geldi acaba?"

"Kendini beğenmiş puşt!"

"Kalkanı nerede bunun?"

Kita denilenlere aldırmadan danışmaya yaklaştı ve seslendi.

"Merhaba, deneyimli düzey bir görev almak istiyorum"

"Selam tekrardan, deneyimli olarak mezun oldun demek tebrikler. Pek görülmüş bir şey değil ehehe, bakalım deneyimli görev. Tek başına mısın?"

"Evet tekim."

"Arkadaşlarına ne oldu onlar da mezun olabildiler mi? Gerçi bayadır etrafta göremiyorum onları" diye sordu kadın.

Kita birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra konuyu uzatmamak amaçlı;

"Bilmiyorum... bir süredir görüşmüyoruz onlarla." diye cevapladı.

"Anlıyorum, o zaman tek başınaysan acemi bir düzey bir görev alsan daha iyi olmaz mı? Evet deneyimli olarak başladın ama sanıyorum ki bu ilk görevin."

"Deneyimli olsun lütfen."

"Peki, sen bilirsin o zaman. Bakalım bakalım… işte, 4.seviye bir bozuk doğan Dermigon'un yakınında ki bir köyde görülmüş. Deneyimli olduğun için tek başına en fazla 4.seviye ve altını imha etme iznin var. Bozuk doğanın konumu vereceğim haritada gözüküyor, genellikle geceleri çıktığı söyleniyor. Ödül ise 5 gümüş, başarılar."

"Teşekkür ederim" diye cevapladı Kita, ardından kadının uzattığı haritayı alıp tavernadan çıktı. Her ne kadar mezun olmadan önce hocasıyla bir göreve çıkmış olsa da bu kendi başına çıkacağı ilk görevdi, içten içte heyecanlıydı fakat kendine güveniyordu.

Henk'in ahırına gidip Cream'i aldı. Bozuk doğanın görüldüğü köy pek uzakta değildi. Şimdi yola çıkarsa, gece oraya varabilirdi. Atına binip yola koyuldu. Aldığı eğitiminin sonucunu almak için sabırsızlanıyordu.

Elinde tuttuğu görev bilgilerine göre, bozuk doğanın tetikleyici duygusu tutkuymuş. Bir kumar bağımlısı olan bu bozuk doğan yakın zamanda kontrolden çıkmış. "Çok fazla kayıp olmadan köye varmalıyım, hadi hızlan Cream."

Kita gece 11'de köye vardı, köyün etrafında gözüktüğü yazdığı için bozuk doğanın konumunu tam olarak bilmiyordu. Bundan dolayı ekinlerin olduğu yerin yakınındaki bir ağaçta bekledi.

Bekledi, bekledi ve bekledi saat gece 1 olmuştu bile. Sabırsızlanan Kita “Bu bozuk doğanın geleceği yok” diyerek tam oturduğu yerden kalkıyordu ki yeri sarsan ayak seslerini duydu.

"Sonunda geldin demek."

Seslerin geldiği yere doğru yaklaşan Kita'nın kolundaki kıllar diken diken oldu. Karşısında bir insanın iki katı boyutunda bir mutant duruyordu.

Kita mutantın onu göremeyeceği bir konuma geçti ve katanasını kınından çıkardı. Arkasından sessizce yaklaşmayı denedi, çimlerin arasından sessizce ilerlemeyi denese de belirli bir mesafeden sonra mutant onu fark etti ve arkasını döndü.

Çıldırmışa dönen mutantın ağzından salyalar akıyor, gözleri ise yerinde durmuyordu.

"Daha çok, daha çok, daha çok, daha çok, daha çok, daha çok, daha çok, daha çok!" diye bağırdı mutant ve Kita'nın üstüne doğru koşmaya başladı.

Eliyle Kita'ya doğru vuracaktı ki, Kita çevik bir hamleyle bu saldırıdan kurtuldu.

Konuşabiliyorsun demek seni canavar. Soğukkanlı olmalıyım. Bir açık bulmam lazım, tekrar saldırmasına izin versem...?

Kita mutantı tekrar kendine doğru çekip hareketlerini izledi. Her seferinde sağ eliyle vurmaya çalışıyordu ve vuruşunu kaçırdıktan sonra eli bir süre havada kalıyordu.

Bunu kullanabilirim, vuruşunu yaptıktan sonra eğer geriye kaçarsam tekrar saldırıyor, sola doğru kaçarsam, sol eliyle işimi bitirir. Fakat sağ eliyle vurduğu anda sağa kaçarsam o esnada kolunu kesebilirim. Denemeye değer sanırım.

Ardından Kita mutantın ona saldırmasına bir kere daha izin verdi. Mutant dev kolunu Kita’nın üstüne doğru saldı. Kafasına değecek kadar yakınlaşan koldan çevik bir hareketle sağa doğru kaçtı ve katanasıyla tek darbede mutantın kolunu yerinden kopardı.

İnanılmaz bir çığlıkla inleyen Mutant daha da deliye dönmüştü.

"Geber, geber, geber, geber, geber, geber, geber, geber!"

Sol eliyle çok hızlı saldırmaya başladı. Hızı neredeyse iki katına çıkmıştı, Kita daha ne olduğunu anlayamadan saldırılarını katanasıyla bloklamaya çalıştı.

"Hey sakin ol, sakin ol!"

Ardı kesilmeyen saldırlar Kita'nın dengesini yavaştan bozuyordu.

"Altından mı kaysam? Ya ayağı ile ezerse beni? Geri sıçrasam da koluyla yakalayabilir. Siktir ne yapacağım bu hız ne!?-

"Bu seferlik bana bırak..."

-----------------------------------------

"Tebrikler işte ödülünüz."

"Ne?"

"Görevi tamamladığınız için ödülünüz, işte 5 gümüş ama lütfen bir sonraki sefer bozuk doğanı mümkün olduğunca az kesikle imha etmeye çalışın, evet biliyorum dediğim şey kulağa komik geliyor olabilir ama köylüler sabaha kadar tarladan parçaları toplamış."

"Ne oluyor lan!?" diye geçirdi Kita içinden. Fakat görevliye durumu belli etmedi.

"Anladım, kusura bakmayın lütfen teşekkürler."

"Hatırladığım kadarıyla en son bir kolunu kesmiştim evet ama sonrası, sonrasında ne oldu?" diye düşünürken tavernadaki masalardan bir adam Kita'ya seslendi.

"Beyazlı bir bakar mısın?"

"Evet?"

"Dün gece seni Dermigon'un yakınındaki bir köyde gördüm. Canavarı biçtin resmen hayret ettim. Grup olarak Profesyonel maceracılardan oluşuyoruz. Seni davet etmek istedik bizden aşağı kalır yanın yok gibiydi."

"Biçtim mi!?"

"Hem de nasıl, kendini nasıl kaybettiysen fark etmemişsin demek ki, etraf kan gölü oldu... Bozuk Doğan'ın bacaklarını, kollarını kafasını şimşek gibi kestin! Ardından gövdesini sayamayacağım kadar parçaya ayırdın. Gözlerinden alevler çıkıyordu resmen, bu arada üstündekini temizletsen iyi olabilir haha! Her neyse ne diyordum, evet katılmayı düşünür müsün bize?"

"İçimdeki bu şey mi yaptı bunu?" diye düşündü Kita. Hatırladığına göre en son bozuk doğanın hızına yetişememişti. Karşısındaki bu adamın yalan söyler gibi bir hâli de yoktu.

"Şu anlık böyle bir planım yok fakat teklifiniz için teşekkür ederim."

"Anladım, eğer düşünürsen biz buradayız. Senin gibi bir adam için her zaman yerimiz var!" diye güldü adam.

Tavernadan çıkan Kita otele doğru düşünerek yürüdü. Kafası zaten karışıktı, şimdi başına birde bu içindeki şey çıkmıştı. Ne diye başına bunlar geliyordu? Tek istediği ne olduğunu öğrenmekti ama öğrenmeye çalıştıkça kafası daha çok karışıyordu.

Otelin girişine geldi ve içeri girdi, tam merdivenden çıkıyordu ki resepsiyondaki adam Kita'ya seslendi.

"Delikanlı, içeri böyle giremezsin. Üstündekileri temizlet lütfen."

"Ne vardı ki üstümde...?" tavernadaki adam da aynısını demişti otelin girişindeki aynaya doğru döndü ve üstüne baktı.

Üstü kıpkırmızıydı. Kandan üstündeki kıyafetin kırmızı mı beyaz mı olduğu neredeyse belli olmuyordu.

"Kusura bakmayın lütfen nerede temizletebilirim kıyafetlerimi?”

"İstersen buraya bırakabilirsin, yarın sabaha hazır olurlar tabii küçük bir ücreti var: 4 bakır."

"Tamamdır fakat kıyafetlerim odamda değiştirip getirsem olur mu?"

"Peki, tamam ama hızlı ol lütfen"

"Teşekkürler."

Hızlıca odasına çıkıp kıyafetlerini değiştiren Kita savaş kıyafetlerini resepsiyona bıraktıktan sonra odasına geri çıktı. Sabahları tavernada kahvaltısını yapar ardından eğitime gider ve Liva Sensei ile muhabbet edip antrenman yapardı.

Fakat şimdi, bir boşluğa düşmüştü. Evet parası vardı yani istese başkente bugün bile gidebilirdi. Ama seviyesi daha çok düşüktü, şu an gitse başkente muhtemelen onu kimse ciddiye almazdı.

Dördüncü seviye bir Bozuk Doğan’ın karşısında bile içindeki güç olmadan zar zor dayanabiliyordu. Bu şekilde gelişmesi çok uzun sürerdi. Fakat içindeki o güce bağımlı kalmak da istemiyordu.

Adamın onu çağırdığı gruba katılsa daha hızlı gelişebilirdi ama en son bir gruba katıldığında ne olduğunu unutmamıştı, “Hide...” bu yüzden bu seçenek de ona çekici gelmedi. Hızlı gelişmek, üstüne üstlük kimseye bağımlı kalmak istemiyordu. Ek olarak paradan çok görev sayısı ve zorluğuna ihtiyacı vardı.

"Buldum! Yardıma ihtiyacı olan kendimden yüksek grupların görevine katılacağım. Tamam iyi güzel de… bana verecekleri paya daha yüksek bir maceracı alabilirler o da var…"

"Tamam, benim de artık bu işte paraya ihtiyacım yok. Onlara %20 yok %50 daha az para alacağımı söylersem kesinlikle kabul ederler. Bir pankart falan mı hazırlasam, yok yok en iyisi tavernaya ilan vermek."

Hızlıca gelişmek için kendince bir çözüm bulmuştu. Düşünceleri arasında kaybolurken hava çoktan kararmıştı bile.

Yarın otelden kıyafetlerini alıp tavernaya gidecek ve ilan verecekti.

"Bu durumda ben Joker Kart oluyorum sanırım, güzel... bu ismi beğendim." dedi ve uykuya daldı.







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46895 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr