Bölüm 4: Gizemli Uzman

avatar
1713 27

The King’s Avatar - Bölüm 4: Gizemli Uzman


Bölüm 4: Gizemli Uzman

"Kardeş Chen, yine gece yarısı atıştırmalığı yiyorsun..."

Chen Guo, atıştırmalıklarını aldıktan sonra internet kafenin tüm çalışanlarını birlikte eğlenmek için çağırdı. Yemeklerin kokusu tüm kafeyi pervasızca doldurdu ve hemen misafirlerin şikayet ve inlemesine neden oldu. Akşam yemeği zamanı geçeli çok olmuştu ama yemeklerden gelen tatlı koku, onları koklamak zorunda bıraktı. Bu bir haz değildi. Onlara resmen acı veriyordu.

"Hazır erişte istiyorsanız düzgünce sıraya girin." Chen Guo seslendi.

"Kardeş Chen her gün el yapımı yemek yemeli. Biz hazır erişte yiyeceğiz." Kimse bu güzel teklifi reddetmedi. Tek yapabilecekleri, internet kafenin hazır eriştelerini yemek ve çalışanların altı yemek ve bir çorbadan oluşan tam öğünlerini yemelerini izlemek oldu.

"Siz de yemek yemek istiyorsanız, çalışanlarımdan yemek getirmelerini istemeyin." Chen Guo söyledi.

"Gelecek sefer bize önceden haber verir misin? Sipariş vermemize yardım edemez misin?" Bir kişi söyledi.

"İnternet kafede çok fazla kişi var. Nasıl herkese sipariş vereceğiz? Bu kadar saçmalık yeter, bu kadar çok yemek yemek istiyorsanız ve gidip almaya üşeniyorsanız, en azından gidip telefon numaralarını isteyin. Sipariş getirmek istemezler mi?" Chen Guo söyledi.

"Kardeş Chen, numaraları sende var mı? Kaydetmem için söyler misin?" Bir kişi söyledi.

"Onların telefon numaralarını nereden bileyim? Benim yemek getirecek çalışanlarım var. Neden restoranla muhatap olayım?" Chen Guo söyledi.

Bu sefer sadece kafenin müşterileri değil, çalışanları da yanaklarından yaş akana kadar ağladı. Ye Xiu bir fırsat bularak şu soruyu sordu. "Patron'un soy adı Chen mi?"

"Evet, Chen Guo. Senin kimliğini gördüm. Benimle yaşıt sayılırsın, bu yüzden bana kız kardeş demene gerek yok. Buna kızmam." Chen Guo söyledi.

"Nasıl istersen..." Ye Xiu zoraki şekilde gülümsedi.

"Bugün, acı soslu kıyılmış eti çok baharatlı olmuş. Küçük velet, hepsini ye." Chen Guo fazla yemedi. Sadece bir büyük lokma yedikten sonra çubuklarını atarak su içmeye koştu. Bir bardak suyu aldıktan sonra Ye Xiu'nun taburesine vurdu. "Daha bitirmedin mi? Çabuk ol."

"Ne acelemiz var?" Ye Xiu sordu.

"Neredeyse zamanı geldi." Chen Guo, Ye Xiu'ya saatini göstermek için bileğini kaldırdı. Şu anda saat 23.53 idi. Glory'nin onuncu sunucusunun açılmasına sadece 7 dakika kalmıştı.

"Sen de mi bekliyorsun?" Ye Xiu biraz şaşırdı. Chen Guo'nun beşinci sunucudaki hesabı Chazing Haze, sunucunun açılışında oluşturulmuşsa, tam beş senelik hesap demekti. Elbette o hesap, onun profesyonel seviyenin zirvesindeki hesabıyla kıyaslanamamasına rağmen, sıradan oyuncuların arasında oldukça iyi olarak kabul edilebilirdi. Ondan öylece vazgeçmek kolay değildi.

"Bunu yeni bir heyecan olarak gör." Chen Guo söyledi.

Yeni sunucunun açılması, oldukça heyecan vericiydi. Başta sıradan bir gün, Mutlu İnternet Kafe için yoğunluk patlamasının olduğu bir zaman haline geldi. Alan, oyuncuyla dolup taşıyordu. Görüldüğü üzere, herkes çoktan kayıt ara yüzünü açarak farelerini gri onuncu sunucu simgesinin üzerinde gezdirmeye başlamıştı.

Oyuncular, sunucuya girdiğinde liderlik tablosuna girmeye, ilk zindanı temizlemeye ve ilk patron öldüren kişi olmaya çalışacaktı. Oyuncuları bekleyen çok fazla şey vardı. Yeni bir bölgenin açılışı, insanların heyecan içerisinde sıçramasına neden olurdu. Chen Guo, bu müşterilere baktı ve atmosferden etkilenmekten kendini alamadı. Hâlâ yemeğini toplayan Ye Xiu'ya baktı. Ye Xiu, böyle bir ortamdan beklenmedik şekilde hiç etkilenmemişti, resmen öncülük niteliğinden yoksundu.

"Peki neyi bekliyorsun?" Chen Guo, müşterilerden daha gergin görünüyordu.

"Ne acelemiz var?" Ye Xiu şu anda sakin numarası yapmıyordu, gerçekten sakindi. Ama Glory'nin başarılı pazarlama stratejisini inkâr edemezdi. Glory'nin oyuncular arasındaki rekabetçiliği, her kategoride en üst sırada yer alıyordu. Bu, öylece para ve şansla kapatılamayacak dahiyane yeteneğe bağlıydı. Ancak Glory'de bir zamanlar ünlü olan bir veteran için bu tür şeyler çok basit ve sıradandı.

Ye Xiu, ancak Chen Guo'nun yüzündeki öldürme arzusu dolu ifadesini gördüğünde patronunun dediklerini yapmasının iyi olacağını düşündü. Nihayet isteksizce pirinç kasesini kenara koydu ve boş bir bilgisayar aradı.

"Sikeyim, onu oyun oynamaya zorluyormuş gibi göründüm. Bu nasıl bir oyuncu böyle?" Chen Guo, Ye Xiu'yu arkasından azarladı. Çalışanların hepsi gülme isteklerini bastırdı. Bu ağ yöneticisinin biraz farklı olduğunu fark ettiler. Büyük patronlarını öfkelendirmek, sıradan bir kişinin yapabileceği türden bir hareket değildi.

Chen Guo, Ye Xiu'nun hemen yanındaki masaya oturdu ve Chazing Haze hesabına giriş yaptı. Diğer dokuz sunucunun popülaritesi, onuncu sunucunun açılışıyla hiç düşmemişti. Eski sunucular için bu daha da geçerliydi. Çünkü, Glory'de yeni bir hesapla oyuna başlamak kolay değildi. Chen Guo, tam beş yıldır, sıradan hesapların arasından çıkıp oldukça iyi bir hesap olana kadar Chazine Haze'i oynamıştı. Ondan nasıl kolayca vazgeçebilirdi? Dahası, zaman geçtikçe herkes ortak sunucu Kutsal Alan'a gelmeye çalışacaktı.

Bu Kutsal Alan, tek bir harita değildi. Farklı bir dünyaydı. Harita, diğer beş sunucunun dünyalarının birleşimi kadar büyüktü. Burası, zor seviyeli zindanların, güçlü ekipmanların, değerli materyallerin ve özgürlüğün olduğu bir yerdi. Tüm uzmanlar burada buluşurdu. Kutsal Alan, bir oyuncunun son hedefiydi.

Gece yarısı olmak üzereydi. İnternet kafedeki insanlar, son on saniyede geriye saymaktan kendini alamadı. Sesler giderek yükseldiğinde ve son olarak 'SIFIR' dendiğinde, onuncu sunucunun oturum açma penceresinin donuk gri rengi kayboldu. İnternet kafedeki herkes bir olmuştu. Toplu olarak ellerini uzatıp hesap kartlarını, giriş cihazlarına yerleştirdiler. Fareleriyle onuncu sunucuya tıkladılar.

Chen Guo, başını Ye Xiu'ya doğru çevirdiği anda neredeyse kan kusacaktı. Herkes oyuna girerken bu adam, tembelce bir internet sayfası açmıştı. Kaşlarını kaldırdığında, bu sayfanın görev sıralamasında bir tür başlangıç rehberi olduğunu gördü.

"Lanet olsun, bunu nasıl yapacağını bile bilmiyor musun? Bir rehbere mi ihtiyaç duyuyorsun?" Bu gerçek birinci baskı kartı olmasaydı, düelloda ondan ölümüne dayak yese bile bu adamın on yıllık oyun deneyimi olduğuna inanmazdı.

"Bunu uzun süredir yapmadım, hiç hatırlamıyorum!" Ye Xiu yavaş ve acele etmeden söyledi.

"Daha önce hiç kimseye yardım etmedin mi?" Chen Guo söyledi.

"Hiç... böyle bir deneyim yaşamadım." Ye Xiu söyledi.

"Hiç topluluk içinde olmaya alışık değilsin." Chen Guo onu küçümsedi.

"Buna zamanım olmadı." Ye Xiu söyledi.

"Zamanı olmayan insanlar oyun oynamaz. Oyuncular, boş zamanı olan insanlardır." Chen Guo söyledi.

"Hep oyun oynamakla meşguldüm."  Ye Xiu ciddi şekilde söyledi.

"O halde işin neydi?" Chen Guo sordu.

"Oyun oynamak!" Ye Xiu açıkladı.

"Ne, pro oyuncu muydun?" Chen Guo söyledi.

Ye Xiu güldü. "Hem de çok yüksek seviyeli bir pro oyuncuydum."

"Yüksek seviyeli mi? Pro oyuncu mu?" Chen Guo boş bakışlarla ona baktı.

Ye Xiu gururla başını salladı.

"O halde emekli oldun!" Chen Guo söyledi.

"Nereden bildin?"

"Çok açık, zaten çok yaşlanmışsın." Chen Guo söyledi.

Ye Xiu acıyla güldü.

"O adamı nasıl 40 saniyede yenebildiğini merak ediyordum. Şimdi amatör olsan bile bir pro olduğun ortaya çıktı." Chen Guo söyledi.

"Amatör mü?"

"Tüm pro oyuncuları tanırım. Ye Xiu mu? Senin ismini daha önce duymadım. Bir amatör değilsen, kimsin sen?" Chen Guo sordu.

"Haha, vay canına." Ye Xiu güldü.

"Numara yapma. Aslında emekli olmadın. Sadece zafer alamadığın için kovuldun değil mi?" Chen Guo söyledi.

Ye Xiu buna ne diyeceğini bilemedi.

"Alınma..." Chen Guo, sözlerinin onun yarasına tuz bastığını fark etti.

"Sorun değil." Ye Xiu iç çekti.

"Cesaretini kaybetme, 25, o kadar da büyük bir yaş değil. Çalışmaya devam edersen, belki oyunculuğa geri dönebilirsin." Chen Guo söyledi.

"Planım da bu yönde." Ye Xiu gülümsedi.

"O gün gerçekten gelirse, senden bir isteğim olacak." Chen Guo söyledi.

"Nedir?"

"İmza." Chen Guo söyledi.

"Neden o güne kadar bekliyorsun? Şimdi imzalayayım!"

"Utanmaz seni! Senin imzanı isteyen kim? Sadece idollerimden imza istemeni istiyorum senden." Chen Guo söyledi.

"Ne? Kim onlar?"

"Su Mucheng ve Ye Qiu. Ye Qiu biraz zor olabilir. Sanki insanlardan saklanıyor gibi." Chen Guo söyledi.

"Öyle mi?" Ye Xiu'nun yanaklarından yaş aktı. Ye Qiu, şu anda aslında onunla yüz yüzeydi.

"Evet. Neredeyse hiç gözükmüyor. Amatör olsan bile bu kadar ilgisiz olduğunu bilmiyordum. Bundan bile haberin yok mu?" Chen Guo söyledi.

"Biliyorum. Elbette biliyorum. Sana bir sır vereyim. Ben aslında Ye Qiu'yum." Ye Xiu söyledi.

"Gerçekten mi? O zaman ben de sana bir sır vereyim. Bende Su Mucheng'im." Chen Guo söyledi.

"Ben gerçekten Ye Qiu'yum." Ye Xiu bağırdı.

"Ben de gerçekten Su Mucheng'im diyorum." Chen Guo söyledi.

"Ama..."

"Neyse, bu kadar konuşma yeter. Hadi planını görelim!" Chen Guo elini salladı. Artık Ye Xiu'nun yavaş ve tembel tavrına kızmadı.

Ama kendi ekranına döndükten sonra şunu söylemeden edemedi. "Anlayamadığın bir şey olursa, bana sormaktan çekinme."

"Önce biraz araştırma yapmak istiyorum. Sadece nitelik ve yetenek için olan görevleri yapacağım. Ekipman ve deneyim ödülü olan diğer görevlere gelince, onları seviyeli zindanlarda yapmak daha hızlı olur." Ye Xiu söyledi.

"Evet. Bir veteran tam olarak böyle düşünmelidir. Tek tek bakmana gerek yok. Rehberin son sayfasına git!"

"Ne?" Ye Xiu son sayfaya gittiği anda yüzüne bir utanç dalgası çarptı. Bu el rehberi, on yılda fazla değişmemişti. Bu, oyuncuların güncelleyemediği bir konuydu. Nasıl kimse veteranların seçtiği görevleri çoktan ortaya dökmemişti? Şu anda bu türde bir stratejiye ihtiyacı vardı. Ye Xiu, görev almak için izlemesi gereken yolu incelerken, bir anda gözlerinden yaşlar süzüldü. Bir zamanlar acemi seviyesinde bir figürdü! Şimdiyse elindeki bu başlangıç rehberini okurken utanmaması mümkün müydü? 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44261 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr