Bölüm 21: Gün Çoktan Aydı

avatar
1306 25

The King’s Avatar - Bölüm 21: Gün Çoktan Aydı


Bölüm 21: Gün Çoktan Aydı

Ye Xiu bunu kararlı şekilde reddetti, bu durumda Seven Fields ve diğerleri de mutlu şekilde kabul etti. Hepsi eski dostlardı, bu nedenle eşyaları eşit şekilde dağıttılar. Örümcek Zehri parayla satılacaktı. Kimin seçtiği önemli değildi. Para eşit şekilde bölünecekti. Kestane Botu, sıradan mavi ekipmandı, bu nedenle herkes onu boş verdi. İşin sonunda Sunset Clouds, onu mükemmel 100 puan ile verdi. Maun Taçi ise gelecekteki sınıflara göre ya Sunset Clouds ya Sleeping Moon'a gidecekti. Sunset Clouds, Kestane Botu'nu almıştı. Değeri, Maun Taçi ile kıyaslanamamasına rağmen, bundan mutlu şekilde vazgeçti. Sleeping Moon, heyecan ve garip bir duyguyla Maun Taçi'yi kavradı.

Birinci Örümcek Mağarası'nı bitirmişlerdi ve şimdi Kral Örümcek ölmüştü, bu ikisi onlara çok deneyim vermişti. Lord Grim çoktan 12 seviyeye yükselmişti, Seven Fields ve diğerleriyse bu zindandan sonra kesinlikle seviye atlayacaklardı. Normal patronu öldürmek onlar için çok kolaydı ve bunu hızla dağıttılar.

Sleeping Moon zindanı tamamladıktan sonra tekrar çelişkiye girdi. Başta bu turdan sonra gruptan çıkmayı düşünmüştü ama Maun Taçi'yi yeni almıştı. Bu ekipmanı aldıktan sonra ayrılmak hiç iyi görünmeyecekti. 'Gidersem... Hiç iyi olmaz; gitmezsem de, Seven Fields çoktan gitmemi söylemişti, şimdi gitmezsem yüzlerine bakacak durumum kalmayacak.'

Neyse ki Seven Fields iyi bir arkadaş olduğundan ona seslendi. Zindanda söyledikleri sadece bir şakadan ibaret gibi görünüyordu. İşler böylece sona erdi. Lord Grim'in liderliğinde grup tekrar Örümcek Mağarası'na girdi.

Sleeping Moon gibi, Blue River ve Mavi Dere loncası da çatışmış ve hüzünlenmişti. Örümcek Mağarası'nı ilk bitiren grup olamamışlardı. Üç gizli patrondan ikisi çoktan gitmişti. Bu onların zindana dördüncü girişiydi. Ancak hiçbiriyle karşılaşmamışlardı. Acılarını bastırmaya çalışırken bir sistem duyurusu daha çıktı. Örümcek Mağarası'ndaki üç gizli patrondan sonuncusu Savaşçı Örümcek öldürülmüştü.

Savaşçı Örümcek’i ilk öldüren kişiler, üç büyük loncadan biri olan Ot Bahçesi'nden geliyordu. Önceki gizli patron, diğer büyük lonca Zalim Hırs'tan gelenler tarafından öldürülmüştü. Bu durumda üç büyük lonca eşit şekilde ilerliyor gibi görünebilirdi ama şu anda Lord Grim denen oyuncu bu rolü çalmıştı. Lord Grim şu anda en çok ilk öldürme rekorunu üç kez ile elinde bulunduruyordu. Ayrıca grubu, 10 seviyeye ilk ulaşanların liderlik tablosunda iki yeri ele geçirmişti. Bu, Mavi Dere loncasının itibarını kaybetmesine neden oldu.

Gizli patron mevzusunda, onlara denk gelemedikleri için sadece kötü şanslarına söverek geçiştirebilirlerdi. Ama ilk zindan temizlemede 10 saniye muhabbetini düşündüklerinde kan kusacak gibi oldular.

İlk öldürmelerin hepsi gitmişti. Blue River ve arkadaşları çaresizliğe düşmüştü.

"Bu Lord Grim nereden geliyor? O köydekilere haber salın." Blue River biraz endişeli şekilde söyledi.

Onları çok kötü bir duruma sokan Ye Xiu ise aslında çok mutluydu. Zindana tekrar tekrar girdiği sırada çok meşguldü. Onuncu sunucunun açılışı, bu şekilde yoğun ve aceleyle geçti. Bazı insanlar mutluyken, bazıları endişeliydi.

Chen Guo uykusundan uyandığında saat çoktan 11 olmuştu, neredeyse öğlen olacaktı. Genelde disiplinli birisiydi ve nadiren bu kadar uyurdu. Ancak dün onuncu sunucunun açılış günüydü. O adamın peşinden giderken ve heyecanla izlerken çok geç uyumuştu. Chen Guo saate baktı ve sekiz saat uyuduğunu gördü. Bunu sorun etmedi, önce gerildikten sonra yataktan çıktı.

Chen Guo, internet kafede yaşıyordu. Daha doğrusu Ye Xiu ile aynı alanda, ikinci kattaki küçük odada uyuyordu.

Yeni gelen Ye Xiu'ya kıyasla Chen Guo, bu ortama çok daha aşinaydı. Mutlu İnternet Kafe'de büyümüş, yemek yemiş, uyumuş ve burada çalışmıştı. Öğrencilik döneminde herkes gibi eve dönmek yerine internet kafede sıkışmıştı. Aslında burada bir yanlış anlaşılma vardı.

Mutlu İnternet Kafe onun eviydi. Chen Guo'nun burası hakkında, küçüklüğünden beri derin bir izlenimi vardı. Ailesi de böyle olduğu için bu internet kafeyi ailesiymiş gibi özenle yönetiyordu. İnternet kafe son derece küçükken, Chen Guo da çok küçüktü. Bugünlerde evi son derece büyümüştü ama ailesinden sadece o kalmıştı.

Üniversiteye giriş sınavının olduğu sene, babası aniden kalp rahatsızlığından vefat etmişti.

Chen Guo'nun annesi yoktu, en azından onu tanımıyordu. Babasının cenazesinin ardından, aile yakınları internet kafeye ne olacağını konuşmuştu. Chen Guo ile ne yapacaklarını konuştukları sırada, Chen Guo hiç düşünmeden üniversiteye kabul edilme bildirimini bir kenara atarak internet kafeyi devralmıştı. Arkadaşları ve ailesi ona şaşkınlık içerisinde bakmıştı. Babasına benziyordu, internet kafeyi yönetmeye ve ev ile ilgilenmeye devam etti.

Bir anda aradan dokuz yıl geçmişti.

Şu anda Chen Guo'nun kendine rahat bir yaşam sunacak kadar parası vardı ama böyle düşünceleri asla olmamıştı. İnternet kafede yaşamaktan son derece mutluydu. İnternet kafede hep sakin ve kendinde hissetmişti. Belki de aradığı aile duygusu buydu. Sadece tek başına olmasına rağmen asla yalnız hissetmemişti.

"Bugün hava güzel!" Pencerenin yanında dururken dışarıyı seyretti. Gümüş beyaz dünya, gün ışığıyla daha bir göz kamaştırıcı görünüyordu.

"Babam da bu, gün ışığının içinde olmalı!" Chen Guo kendi kendine şaka yaptı. Babasıyla olan resmini alarak pencerenin pervazına koydu.

Kıyafetlerini giyip yüzünü yıkadıktan sonra büyülü ve mutlu bir şekilde oturma odasından çıktı. Deponun kapısının çoktan açık olduğunu görünce kafasını kapıdan içeri soktu ama Ye Xiu'yu göremedi.

"Nereye gitti?" Chen Guo mırıldandı.

Chen Guo kapıyı açarak hemen internet kafeye girdi. İnternet kafe, Glory'nin onuncu sunucusunun açılmasıyla ağzına kadar doluydu. Gece vardiyası çalışanları gittikten sonra hemen gündüz vardiyasındakiler işe başlamıştı. Her ekranda Glory'nin sahneleri dönüyordu. Herkes kulaklıklarını takmış, içinde bulunduğu duruma göre mikrofonlarına gülüyor veya öfke kusuyordu.

Chen Guo merdivenlerden inerek resepsiyona geldi. Küçük danışman kıza Ye Xiu'nun nerede olduğunu sordu.

Küçük kız, sigara içilen alanı gösterdi.

"Hâlâ oynuyor mu?" Chen Guo dehşet içinde söyledi. Hızla oraya doğru yürüdü.

Sigara alanı, tamamen kirli siyah duman ile doluydu. Ye Xiu, ana felaket bölgesinin ortasında duruyordu. Chen Guo gözlerini kısarak dumanı uzaklaştırmaya çalıştı. Hemen Ye Xiu'nun yanına gelerek kulaklıklarını kaldırdı. "Hâlâ oyun oynuyorsun! Delirdin mi sen?"

Ye Xiu ışık hızıyla ona dönerek başını salladı ve şunu yledi. "Günaydın." Hemen geri dönerek pat pat sesleriyle klavyeye basmaya devam etti.

Chen Guo gözlerini ekrana çevirdi. "Örümcek Mağarası!"

"Evet."

"Kaç seviyesin?"

"17."

Chen Guo şaşırdı. Dikkatle ekrana baktığında Lord Grim'in deneyim barını gördü. Bar neredeyse dolmuştu. Bu zindandan sonra 18 seviye olacaktı.

Şu anda saatin 12 olmasına hâlâ 20 dakika vardı. 12 saatte 18 seviye olmak yeni bir rekor olmalıydı. Sistem duyurusu, bu tür istatistikleri tutmamasına rağmen forumdaki çoğu oyuncu, ne kadar hızlı olduğunu göstermek için böyle sayıları bildirirdi.

Chen Guo tekrar baktığında Ye Xiu'nun grup arkadaşını gördü.

Sleeping Moon mu? Chen Guo birden bu ismi daha önce duyduğunu hissetti. Dikkatli düşününce hemen hatırladı.

"Bu dün sana iftira atan kişi değil mi?" Chen Guo, grup listesindeki Sleeping Moon'u işaret etti.

"Evet!"

"O zaman neden onunla gruptasın?" Chen Guo bu durumu anlayamadı.

"Bu iftirası yüzünden hiçbir gruba giremedim." Ye Xiu söyledi.

"Sana nedenini soran oldu mu!" Chen Guo öfkelendi.

"Yetişkin biri olarak onun bu iftirasına kızacak değilim ya?" Ye Xiu güldü.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr