Bölüm 591: On Katını Ödetmek

avatar
7095 22

True Martial World - Bölüm 591: On Katını Ödetmek


True Martial World 591 - On Katını Ödetmek



Konuyu örtbas etmenin hiçbir yolu olmadığını bildiğinden, Yi Yun böyle şeyler yapmak için uğraşmadı. Hiç kimseden korkmadan dükkânın dışına çıkmaktan başka bir şey yapamazdı.



Kimse Yi Yun’u rahatsız edemeyecek olsa da, Ah Ni ile Ah Yu çok güçsüzdü. Li Ateşi Tarikatı’nın cennet seviye dükkânından uzmanlarla savaşmaya başlarsa, muhtemelen kardeşler de bundan etkilenirdi. Özellikle de bir ölümlü olan Ah Yu, çok zayıftı.



Yi Yun elini sallayarak Ah Yu ve Ah Niu’yu kapsayacak bir Yuan Qi dalgası oluşturdu.



Ardından dükkânın çıkış kapısını tekmeleyerek dışarı çıktı.



Kapı açıldığı anda, sokaktaki pek çok kişinin kafası oraya doğru çevrildi.



Bir süre önce Li Ateşi Tarikatı’nın dükkânı kapatılmıştı ve sokaktaki birçok savaşçı dükkânda garip bir şeylerin olduğunu fark etmişti.



Üstelik, Li Ateşi Tarikatı’yla savaşacak cesarete sahip kişinin ne tür biri olduğunu merak ediyorlardı.



Şimdi, birinin dükkânın dışına çıktığını gören orada oyalanan kalabalık, dükkânın içine baktı.



Bu insanlara göre, Li Ateşi Tarikatı Dükkânı’nda sorun çıkarmaya cesaret eden kişi bir ceset olacaktı.



Ama kapıya baktıklarında hepsi afalladı.



Dükkânın içi tam bir karmaşa içindeydi. Yarı ölü gibi yerde yatan ondan fazla insan vardı. Ve hepsinin de giysilerinde Li Ateşi Tarikatı amblemi işlenmişti. Raflar ve raflardaki eşyalar yerlere saçılmıştı.



Tüm bunları heybetli bir şekilde dükkânın dışına çıkan genç yapmış gibi görünüyordu!



Bu adam kimdi?



Savaşçılara bakan kalabalığın hepsi şok oldu.



Li Ateşi Tarikatı dükkânın kapılarını kapattıktan sonra hepsi yok mu olmuştu?



Yürüyerek dışarı çıkan genç adam, Li Ateşi Tarikatı’nın işlettiği bir dükkânda sorun çıkarmaya cesaret etmiş olduğu hâlde, yine de göğsünü gere gere yürüyebiliyor muydu?



Böyle bir şey yapacak adamın kaç kilo billuru olurdu?



Yi Yun izleyen kalabalığı görmezden gelirken uzun adımlarla yürüdü. Yi Yun’un adımları hızlı değildi ama bacaklarının arasındaki boşluk kısalmış gibiydi. Birkaç kısa adımda, kalabalıktan birkaç sokak uzaklaşıp gözden kaybolmuştu.



O anda, dükkandan başka bir figür çıkarak koşmaya başladı.



Kahraman, bekle… Bekle! Beni arkada bırakma!” Ah Yu’nun kuzeni, dehşete düşmüş gibi bakarak konuştu. Göz yaşları akıyordu.



Şimdi, aşırı derecede korkmuştu! Zira Yi Yun, tüm Li Ateşi Tarikatı’nı gücendirmişti!



Li Ateşi Tarikatı devasa bir varlıktı. Yi Yun tarafından dövülen insanlar, Li Ateşi Tarikatı’nda fazla bir yer tutmayan ufaklıklardı, bu yüzden Yi Yun’un onları yenmesi büyük bir olay değildi.



Bu çerezleri dövdükten sonra, bir Li Ateşi Tarikatı Kıdemlisi olan bitene bakmaya gelirse ne olacaktı?



Ah Yu’nun kuzeni, ne olacağını hayal edemeyecek kadar çok korkmuştu. Artık, güvenebileceği tek kişi Yi Yun’du.



Yi Yun’un onu görmezden gelip sadece Ah Niu ve Ah Yu’yu yanına almasını hiç beklememişti.



Bu nedenle altına işemiş bir durumda ve göz yaşları içinde onların peşine düşmekten başka hiçbir şey yapamazdı…



Yi Yun kardeşleri oradan çıkardı ve şehrin güney bölgesindeki büyük bir hana götürdü.



Bu hanın adı Altı Kılıç Hanı’ydı ve Tian Yuan Dünyası’ndak Altı Kılıç İttifakı tarafından açılmıştı.



Altı Kılıç İttifakı, uzun bir tarihi olan köklü bir ittifaktı. Kılıç sanatları kullanan altı tarikat tarafından kurulmuştu.



Altı Kılıç İttifakı, Savaş İttifakı kadar güçlü değildi. Özellikle, son yıllarda Savaş ittifakı gittikçe daha fala güçlenirken yavaş yavaş bu dünyanın kontrolünü ellerine geçirmişlerdi ve kimse onlara karşı çıkmaya cesaret edememişti.



Bu nedenle Altı Kılıç İttifakı’nın boyun eğmekten başka yapabileceği bir şey yoktu.



Altı Kılıç İttifakı’nın Savaş İttifakı’yla rekabet edebilmesi imkansız olsa da, Savaş İttifakı ‘Dünyayı fethetmek için erdemi kullan’ düsturuna sahipken, Altı Kılıç İttifakı gibi oluşumlarla çatışmaması imkansızdı.



Yi Yun mağrur bir şekilde Altı Kılıç İttifakı Hanı’na girdi ve iki yüksek seviye oda kiraladı.



Bir gecenin maliyeti üç alt seviye kalıntıydı ve bu, Ah Niu ile Ah Yu’nun kalbinin sıkışmasına neden oldu.



Ah Niu’nun yetişim yöntemi düşük seviyeli kalıntıları kullanmaktı. Şimdiye kadar bir tane bile alt seviye kalıntı kullanmamıştı, ama şimdi...Handa bir gece için üç tanesi harcanmışken nasıl içine oturmazdı?



Büyük Kardeş Jiang, burada kalmamıza izin mi vereceksin?



Ah Yu, Yi Yun’un niyetini fark etti. Yi Yun’un Li Ateşi Tarikatı Dükkânı’nı yok ettikten sonra, çabucak Göksel Savaş Şehri’nden ayrılacağını düşünmüştü.



Ama Yi Yun’un böyle bir niyeti yoktu, aksine Göksel Savaş Şehri’nde bir oda tutmuştu.



Li Ateşi Tarikatı’ndan insanların onun için geleceklerini düşünmüyor muydu?



Kahraman, kahraman! Neden hâlâ buradasın? Başımız büyük belada, kaçmamız lazım!



Ah Yu’nun kuzeni nefes nefese bir şekilde Yi Yun’u yakalamayı başarmıştı. Terlerle kaplıydı ve çok yorulmuştu. Yi Yun’un Altı Kılıç Hanı’nda kalmaya hazırlandığını görünce tamamen afallamıştı.



Kaçmıyorsa, burada durup ölümü bekleyecek mi demekti?



Elbette, Yi Yun’un karşısında hayatı bir saman parçası gibiyken böyle bir şey söylemeye cesaret edemedi. Sıcak bir tuğlanın üzerinde gezinen karıncalar gibiydi, ne yapacağını bilemiyordu.



Yi Yun, rüzgarın götürdüğü yere giden bu dönek kuzene cevap vermeye tenezzül etmedi.



Kaçmak mı? Bu, suçlamaları kabul etmek demekti.



Kardeşler yanındayken, Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’ne gitmedikçe şehirden kaçsa bile kovalanacaklardı. Neden Altı Kılıç İttifakı’nın hanında kalmayacaktı ki? En azından burayı yok etmeye cesaret edemezlerdi. Bundan dolayı Yi Yun pek umursamıyordu. Ah Niu ve Ah Yu’nun handa kalması daha güvenliydi.



Yi Yun, bir saatten daha kısa bir sürede, Li Ateşi Tarikatı’ndan insanların onu aramaya geleceklerini tahmin ediyordu.



Kendi bölgelerinde ezildikten sonra, Li Ateşi Tarikatı bu derece aşağılamaya nasıl katlanabilirdi ki?





Yi Yun hatalı değildi. İnsan seviyeli dükkânda sorun çıktıktan sonra, ana dükkân kısa sürede konuyu öğrenmişti!



Li Ateşi Tarikatı’nın ilk tepkisi, şaşkınlık olmuştu. Burası Göksel Savaş Şehri’ydi. Li Ateşi Tarikatı’nın dükkânında karışıklık çıkartmaya, hatta dükkânı yok etmeye cesaret eden biri mi vardı? Bu herif deli miydi?



Li Ateşi Tarikatı, çabucak yok edilmiş insan seviye dükkâna bir grup adamı yolladı. Dükkândaki fena durumu görünce yüzleri çarpıldı.



Sadece dükkâna zarar verilmemişti, içindeki insanlar da sakatlanmıştı!



Li Ateşi Tarikatı’nın itibarı, sokaktaki sıradan insanların ayakları altına düşmüştü!



Ruh denizleri yok edilmiş! Hepsi geri zekalılara dönüştürülmüş! Hâlâ bilinçli olan tek kişi de sakatlanmış!” Li Ateşi Tarikatı’nın soruşturmadan sorumlu muhafızı, araştırmasının ardından ciddi bir sesle konuştu.



Burası şehir merkezi alanı. Her yerde insanlar var. Gündüz vakti bunu yapabildiklerine göre, muazzam bir cesaretleri varmış!” Bir başka Li Ateşi Tarikatı muhafızı konuştu.



Buz gibi bakışlarıyla, sakatlanmış uzun yüzlü adama baktı. “Ne oldu? Neden birileri sorun çıkarttı? Bu hınç nasıl meydana geldi? Kaç kişiydiler?



Uzun yüzlü adam rahat nefes alamıyordu. Li Ateşi Tarikatı’ndan insanların buraya geldiklerini görünce duygularının kabarmasına ve göz yaşlarının akmasına engel olamadı.



İnsanlar, umutsuzluk zamanlarında hayat kurtarıcı bir ışık gördüklerinde duyguları çöküşün kıyısında olurdu.



Kur… Kurtar beni.” Uzun yüzlü adam güç bela konuştu. Kanlı ellerinden birini kullanarak adamın pantolonunu tuttu. Muazzam bir umutla muhafıza baktı ve titreyen bir sesle konuştu: “Dantianım’daki Yuan Qi… Dağılmak üzere... Kurtar beni…



Uzun yüzlü adam, tarikatın ona meridyenlerini iyileştirebilecek ve yırtılmış kaslarını düzeltebilecek bazı ilahi ilaçlar vermesini diliyordu. Orijinal gücüne geri dönemese de olurdu. Gücünün bir parçasını geri kazanması yeterliydi.



Uzun yüzlü adamın isteğini duyduktan sonra, muhafızlar küçümseyici bakışlar attılar.



Sakatlanmış olmasına rağmen hâlâ Yuan Qi’sini korumak ve iyileşmek istiyordu, öyle mi?



Çok saftı!



Onu kurtarmak imkansız değildi elbette, ama çok büyük miktarda cennetsel hazineye mal olurdu. Bu, Li Ateşi Tarikatı’nın bile içini sızlatacak kadar büyük bir bedeldi.



Sadece iş yapan ve geleceği olmayan birini geç, çekirdek öğrencilerden birini kurtarmak bile böyle bir bedele değmezdi!



Ama orada sadece Li Ateşi Tarikatı üyeleri yoktu, izleyen insanlar da vardı. Büyük bir tarikatın soğukluğunu yansıtamazlardı, yoksa kalpsizlikle eleştirilirlerdi!



İki muhafız kısık sesle birkaç yatıştırıcı söz söyledi: “Elbette yaralarını iyileştireceğiz. Şimdi, bize neler olduğunu anlat. Li Ateşi Tarikatı’na dokunmaya cesaret edene, on katını ödeteceğiz!



Muhafızlardan biri bu sözleri söylerken, gözlerinde buz gibi öldürme niyeti parladı!



Kimse Li Ateşi Tarikatı’na dokunmaya cesaret edemezdi. Onlar, Tian Yuan Dünyası’ndaki hiç kimsenin saldırmaya cesaret edemeyeceği bir süper oluşumlardı. Dahası, Savaş İttifakı’yla iyi ilişkilere ve onların desteğine sahiplerdi, yani onlara dokunmaya cesaret edenler, yok olmaya hazır olmalıydılar!










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44302 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr