Bölüm 614: Çiçeksi Koku

avatar
7218 21

True Martial World - Bölüm 614: Çiçeksi Koku


Çiçeksi Koku

 

“N'oldu sana?”



Yi Yun Wei Chiwei'in düştüğü korkunç durumu görünce sordu.



Wei Chiwei boynuna dokundu. Boynunda daha kabuk bile bağlamamış sabre yarası vardı. “Orospu çocukları fena saldırdı!”



Maskeli adamın da dediği gibi Savaş İttifakı'nda orman kanunları geçerliydi. Güçlüler kral olurken zayıflar yok oluyordu.



Savaş İttifakı'nda üyelerin birbirine meydan okumasına izin veriliyordu. Kaybedenin maaşının bir kısmı kesilirken kazanan Savaş İttifakı'ndan ödüller alıyordu.



Ödüllerin varlığı yüzünden savaşçıların Savaş İttifakı'nda dövüşmesi normaldi.



Başarı gösteren kişilere güç sıralamasında yer veriliyordu ve normalden daha yüksek maaş alıyorlardı.



Bu tür kuralların önünde hayatta kalmak için çok güçlü olunması gerekiyordu. Bunun bir örneği Yi Yun'du.



Yoksa üyelerin kendilerini korumak için gruplar oluşturması gerekiyordu.



Semavi Kan Birliği ve birliğe katılmayan üyeler en büyük iki doğal oluşumun başını çekiyordu.



Şüphesiz ki Semavi Kan Birliği'nin gücü diğerlerinden daha büyüktü!



Bu nedenle Wei Chiwei gibi Semavi Kan Birliği'ne katılmayanlar acı dolu günler geçiriyordu.



Günlük dayak yiyorlardı ve bu dayaklarda hiç merhamet yoktu. Birilerinin görünür yerlerinde yara olması hiç de garip bir şey değildi.



Yi Yun gizlice başını iki yana salladı. Savaş İttifakı'ndaki ortam cidden kötüydü.



Sayısız kişiden gelen baskı ve gücün cazibesiyle Semavi Kan Birliği'ne katılanların sayısı artıyordu.



“Semavi Kan Birliği'ne katılmayı hiç düşünmedin mi? Ne de olsa sadece bir ruh anlaşması, seni ölüme gönderiyor değiller ya. Böyle bir şeyi kabul etmek zor olmamalı değil mi?”



Yi Yun öylesine sordu fakat Wei Chiwei başını iki yana salladı. “Ben sadece zorla bir şey yapmayı sevmiyorum. Eğer girmek isteseydim doğal olarak önceden girerdim, ama eğer istemezsem hiç kimse beni zorlayamaz. Mütevazı bir arka plandan geliyorum ve büyük bir aileyle başa çıkabilmemin imkanı yok. İntikamlarımı almak için dövüş sanatları öğreniyorum, böylece kendi kaderimi kendim yazabileyim. Eğer dövüş sanatları çalışıp güçlü olmak için diğerlerinin kölesi olacaksam... Ancak ve ancak bunun tersi olabilir.”



“Böyle bir dövüş sanatları yolunu takip edeceğime hiç yetişim yapmam daha iyi!”



“Eğer Semavi Dao Birliği'nde gerçekten de hayatta kalamayacaksam, o zaman çıkar giderim!”



Wei Chiwei genç yaştaydı ve yüzü çocuksu bir hava veriyordu. Ancak söylediği sözler hafiften Yi Yun'u şaşırtmıştı.



Yan evde yaşan bu genci daha önce fark etmemişti. Wei Chiwei'in böyle düşüncelerinin olacağıysa aklının ucundan bile geçmezdi.



Tam da söylediği gibi savaşçılar dövüş sanatlarını kendi kaderlerine kendileri karar vermek için öğreniyordu. Eğer hayatları dövüş sanatları öğrendikleri için kontrol edilecekse o zaman bu üzücü bir son olurdu.



“Hadi Karataş Sınavına gidelim.”



Yi Yun yavaşça konuştu. Wei Chiwei onda iyi bir izlenim bırakmıştı. Böylesi umut vadeden bir gencin Savaş İttifakı tarafından yok edilmesini istemiyordu.



“Tamam!”



Karataş Sınavını duyunca Wei Chiwei'nin gözleri parladı.



Karataş Sınavı Savaş İttifakı'nın en önemli sınavıydı. Savaşçılar için mükemmel bir fırsattı.



Karataş Sınavı her üç yılda bir yapılıyordu. Semavi Dao Birliği'nin kuruluşundan itibaren sadece iki kez yapılmıştı.



Savaş İttifakı her Karataş Sınavında bir sürü ödül bahşediyordu. Sınavın kendi fırsatlarıyla, birçok yetişimci bundan büyük fayda sağlıyordu.



Teknik açıdan daha üçüncü Karataş Sınavının zamanı gelmemişti, fakat bilinmeyen bir nedenden dolayı daha erkene alınmıştı.



Üstelik Savaş İttifakı'nın üst kademeleri, sınavın öncekilerden farklı olacağı haberini yaymıştı. Bu sınavın Savaş İttifakı gelecek ve geçmiş tarihindeki en özel sınav olacağı söylenebilirdi. Bu tahmin edilemeyecek bir seviyede olacaktı!



Üst kademelerdekilerin “tahmin edilemeyecek” kelimelerini kullanmasından ne kadar özel olacağı anlaşılabiliyordu.



Birçok kişi bu özel sınavı dört gözle bekliyordu.



Ve bunların arasına Yi Yun da dahildi.



Ancak onun ilgisini çeken ödüller değil, Savaş İttifakı'nın komplosuydu. Sadece araştırmalarını tamamlayarak Savaş İttifakı'nın arkasından sorun çıkaracak fırsat bulabilirdi.



Aklında bu fikirle Yi Yun başını kaldırıp Yüce Kılıç Dağı'nın zirvesine doğru baktı. Göklere yükselen dağda sanki yükselen bir Kan Qi'si vardı. Dağın zirvesi vahşilik ve öldürme niyetiyle doluydu…



Yi Yun yoldayken birçok Semavi Dao Birliği üyesiyle karşılaştı.



Herkes heyecanlı bir şekilde “tahmin edilemeyecek” Karataş Sınavının ne olabileceğini konuşuyordu. Onun yanı sıra, bazıları arada sırada son zamanlarda Tian Yuan Dünyası'nda olan büyük olaylardan bahsediyordu.



Ve o olaylar…



‘Yıkımın Kanı’ bir kez daha ebedi girdaptan dışarı çıkmıştı.



Yi Yun Büyük İmparatoriçe Gizemli Bölgesi'nden ilk çıktığında, Güney Denizi'ndeki Yükselen Beyaz Tarikatı'ndan birisine sormuştu. Onun da ‘Yıkım Kanı'ndan bahsettiğini hatırlıyordu.



Bu kanın devasa gözden gelen bir kan olduğundan şüpheleniyordu.



Önceden ortaya çıkan Yıkım Kanı'nın iki damlasını da Savaş İttifakı elde etmişti.



Ve şimdi, Savaş İttifakı Yıkım Kanı için oluşan rekabete katılmayacağına dair söz vermişti. Bu nedenle, Tian Yuan Dünyası'ndaki birçok aile kan yüzünden rekabete katılmıştı.



Üstelik, dışarı sadece üç damla Yıkım Kanı akmıştı. Çeşitli büyük oluşumlar kanı elde etmek için çılgına dönmüştü, sonuç olarak birçok kişi ölmüştü.



Ne de olsa, bu kan büyük ihtimalle Antik Tanrı kanıydı. Ne işe yarayacağını kim bilebilirdi ki? Belki de sadece tek bir damlasını emerek Büyük Eşsiz İmparator olabilirdin!



Yi Yun konuşmaları duyunca kaşlarını çattı.



Yıkım Kanı… Bu şey tam olarak neydi?



Ebedi girdabın içindeki Devasa Antik Şeytan gerçekten de kanayabiliyor muydu?



Eğer öyle bir şey emilirse ne olabileceği bilinmiyordu…



Yi Yun aklında bu düşüncelerle farkında olmadan Yüce Kılıç Dağı'ndaki büyük bir meydana geldi. Sınava katılacak tüm dahilerin önce burada toplanması zorunluydu.



Yi Yun ve Wei Chiwei geldiğinde meydan çoktan insanlarla doluydu.



Semavi Kan Birliği ve Semavi Dao Birliği üyelerinin arasındaki kesin bir ayrım vardı. İki grup da karşı karşıya duruyordu.



Semavi Kan Birliği üyeleri sıradan üyelere kıyasla çok daha fazlaydı, bu yüzden meydanın çoğunu kaplıyorlardı.



SIradan üyelerse küçük bir köşeye itilmişti. Uzun süredir Semavi Kan Birliği tarafından baskı gördükten sonra kendilerine olan güvenleri zarar görmüştü. Kaynak olsun, itibar olsun, Semavi Kan Birliği'yle rekabet etmeye cesaretleri yoktu ve cesaretleri olsa da karşı koyamayacakları da doğruydu.



“Şu Wei Chiwei değil mi? Aptal çocuk gelmiş bakın, hahaha!”



Yi Yun ve Wei Chiwei meydana ulaştıktan bir süre sonra etrafta alaycı bir gülüş yankılandı.



Sesi duyunca Wei Chiwei'in bakışları buz kesti ve başını çevirdi.



Onların biraz uzağında iki adam ve bir kadın duruyordu.



Adamlar iri yarıyken kadın minyondu.



Adamların birinde kalın, büyük bir sabre vardı. Sabresiyle Wei Chiwei'ye gösteriş yapıyordu.



“Evlat, bakışlarından öfkeli olduğun belli oluyor. Ne dersin? Bir dövüş daha ister misin?”



Sabreli adam alay eder gibi konuştu. Wei Chiwei'nin sesi bir anlığına titredi ve sonra boğazı düğümlendi. Onu yaralayan kişi bu adamdı. Güçleri hiçbir açıdan aynı seviyede değildi. Onunla bir kez daha dövüşmesi ağzının burnunun kırılmasına sebep olurdu.



Semavi Dao Birliği tam olarak böyleydi. Eğer zayıfsan yapabileceğin tek şey aşağılanmaya katlanmaktı.



O sırada Yi Yun arkasını döndü ve konuşan kişiye baktı.



Sabre taşıyan adam Wei Chiwei'yi aşağılamaya devam ederek ona baskı uygulayacaktı, fakat Yi Yun'u görünce yüz ifadesi çirkinleşti.



“Bu Jiang Yidao!”



“Gongsun Hong'u yenen herif.”



“Sıradan üyelerin lideri o değil miydi?”



Yi Yun lider olduğunu hiç söylememişti, ama Semavi Kan Birliği üyelerinden birini yendiğinden ve en güçlü, en yetenekli olduğundan doğal olarak Semavi Dao Bİrliği’nin sıradan üyelerinin arasında bir numaralı kişi olmuştu.



Jiang Yidao'yı kışkırtmaya cesaret edemiyorlardı. Bu kişi kibirli ve bayağı ünlüydü. Sadece Gongsun Hong değil, onlar da Göksel Savaş Şehri'nde neler olduğunu biliyordu. Semavi Kan Birliği'nden biri, yetişim seviyesini kısıtlamış ve Görünüş Totemi'ni kullanmayan Jiang Yidao'nun tek bir sabre saldırısına yenilmişti!



Yi Yun'un onları hedef almasından korktukları için birkaç kişi konuşmayı bırakıp geri çekildi.



Ancak, bu kişiler korku hissetse de bu tüm Semavi Kan Birliği üyelerinin korktuğu anlamına gelmiyordu.



Semavi Kan Birliği'nin kıdemli üyelerinden birkaçı Yi Yun'a gözlerinde aşağılamayla soğuk bir şekilde baktı.



Yi Yun çok güçlüydü, ama tek başınaydı. Semavi Kan Birliği'ne kıyasla bir hiçti.



Üstelik Semavi Kan Birliği'nin kıdemli üyeleri, güçleri konusunda kendilerine güveniyorlardı. Eğer Yi Yun'la dövüşürlerse kaybetmeyeceklerine inanıyorlardı.



“Bu Jiang Yidao daha kendisini neyin beklediğini bilmiyor.”



“Hmph, Savaş İttifakı'nda damgalanmamış dana gibi dolaştığı sürece bedelini ödeyecektir. Kendini ne sanıyor ki? O sadece biraz yeteneği olan bir çaylak. Savaş İttifakı'nın üst kademelerinin gözünde bir hiç!”



İnsanlar konuştuğu sırada meydanı aniden açıklanamaz bir his kaplamıştı. Bir anda hepsinin burun deliklerinden içeri güzel bir koku hücum etmişti...






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr