Bölüm 79: Seçmelerin Elçisinin Varışı

avatar
9577 31

True Martial World - Bölüm 79: Seçmelerin Elçisinin Varışı


 

Çeviri: bebebiskuvisi

 

Yi Yun, kabile üyelerinin ve Lian Chengyu’nun yardakçılarının yorumlarını önemsemedi. Kendisine karşı kötü niyetli iftiralar atıldığını düşündüğü hâlde ona karşı bir hareket yapmamasına şaşırdı. Bunun sebebi ne olabilir?

 

Lian Chengyu bir hamle yapmasa bile Yao Yuan hâlâ oradaydı!

 

Yi Yun, Lian Chengyu’nun herhangi bir harekette bulunmamasının sebebini anlayamadı, insanların endişelerini ise görmezden geldi.

 

Aslında Lian Chengyu’nun bugün harekete geçmemesi Yi Yun için daha uygundu. Gücü kısa süre içerisinde katlanarak artmıştı, yani bir süre sonra Lian Chengyu’yu geçecekti. Savaşma zamanı geldiğinde Lian Chengyu’dan korkması için bir neden yoktu, şüphesiz Yi Yun kazanacaktı. Yao Yuan karışsa bile Yi Yun’un korkacak bir şeyi olmazdı!

 

Yi Yun’un bugün burada görünmesinin nedeni, sadece Krallık Seçmeleri’ne katılacak grupta bir yer edinmekti. Bu amacına ulaşması yeterliydi.

 

“Genç Efendi Lian, Lian kabilesini zenginleştirmek için sana katılmamı söyledin. Öyleyse, benim Krallık Seçmeleri’ne katılmamı mı planlıyorsun?” Yi Yun soluk bir gülümsemeyle birlikte sordu. Lian Chengyu kaşlarını çattı. Hiçbir sebep yokken onu alenen reddetmenin mantıklı olmadığını biliyordu. Jin Long Wei ertesi gün burada olacaktı ve Yi Yun kabilenin önünde gücünü kanıtlamıştı.

 

Jin Long Wei’nin Krallık Seçmeleri’ni yapma amacı güçlü olanı seçmekti, güçlü olanı veya potansiyel sahibi olanı aralarına alacaklardı. Gücünü Jin Long Wei Elçisi’nin önünde sergilediği an kesinlikle Yi Yun’un katılımını kabul ederlerdi. Lian Chengyu Krallık Seçmeleri’ne kimin katılacağını seçme gücüne sahip değildi, çünkü seçmeler Lian kabilesi tarafından organize edilmiyordu.

 

“Tabii ki! Ama gelişim dönemin kısa sürdü. Ufkunu genişletebilmen için Krallık Seçmeleri’ne katılmana izin veriyorum. Bu deneyimle gelecekte gelişmemize yardım edeceksin.”

 

“Krallık Seçmeleri’nin ne kadar zor olduğunu bilmiyor olabilirsin. Bin mile yayılan bir bölge içindeki tüm kabilelerden sadece yirmi kişi seçilecek! Bu yirmi kişinin dörtte üçü, bölgedeki en büyük kabile olan Tao kabilesinden gelecek!”

 

Tao kabilesinin insanları ve kaynakları vardı; Lian Chengyu, Donmuş Piton’un metruk kemiklerini de Tao kabilesinden almıştı!

 

Kaynaklarının yanı sıra Tao kabilesinin eğitimi de seçkindi. Tao kabilesindeki genç kuşağın elitleri, orta, ileri ve hatta zirve seviyelerdeki Mor Kan Savaşçıların vesayeti altındaydı. Yetişim teknikleri mirasına dahi sahiptiler. Küçük bir kabile, Tao kabilesiyle nasıl rekabet edebilirdi?

 

Dolayısıyla sadece yirmi kişilik bir kontenjanda küçük kabileler için ayrılan yer yalnızca üç veya dört kişilikti! Düzinelerce küçük kabileden üç veya dört kişilik bir yer seçmek acınacak bir orandı!

 

Lian Chengyu devam etti: “Tao kabilesi bir dev, nüfusu Lian kabilemizden yüzlerce kat büyük! Tao kabilesinin genç elitlerinden bazıları Mor Kan Âlemi’ne ulaştı bile! Özellikle Tao kabilesinin üç genç ustası, onlar daha da ünlüler! Küçük bir kabilede doğmuş biri için onlarla rekabet etmek imkansızdır. Krallık Seçmeleri’ne gelince, Qi Gatherer Âlemi’nde değilsen, unutabilirsin.”

 

Mor Kan’a girmekte başarısız olmuş Lian Chengyu bile çok fazla baskıyla karşılaşıyordu.

 

Ölümlü Kan’dayken Mor Kan’a rakip olmak imkansızdı. Sadece Ölümlü Kan Âlemi’ndeki insanlarla karşılaşabilirdi. Ve Ölümlü Kan’ın beşinci seviyesine ulaşmak sıradan bir giriş biletiydi.

 

“Seçmeleri geçtiğimde sana yardımcı olacağım. Ne kadar çok şey başarırsan kabile için o kadar iyi olur.” Lian Chengyu bunu söylerken fazlasıyla gönülsüzdü. Aslında Yi Yun’un Krallık Seçmeleri’ne katılmasını istemiyordu, çünkü seçmeler sırasında Yi Yun’a saldırabilmesinin yolu yoktu.

 

Ayrıca Yi Yun’un gelişimi çok hızlıydı, gücünü şanslı bir nesneden elde etmiş olsa bile, gelişimi o kadar hızlıydı ki Lian Chengyu’yu dahi endişelendiriyordu. Lian Chengyu kontrol edemediği noktalarda bulunan şeyleri sevmiyordu. Yi Yun’u mümkün olduğunca kısa sürede ortadan kaldırmak istiyordu, özellikle de beklemediği bir zamanda. Yi Yun’un hayatını koruyan nesne hakkında hâlâ endişeliydi.

 

Yi Yun’u öldürmek, hazinenin ona ait olacağı anlamına geliyordu!

 

“O zaman geldiğinde, Genç Efendi Lian’ın ‘rehberliği’ için teşekkür edeceğim!” Yi Yun ‘rehberlik’ kelimesine büyük bir alay yükleyerek vurgu yaptı.

 

“Ama Genç Efendi Lian, iyi görünmüyorsun. Kötü mü hissediyorsun?” Yi Yun bunu söylerken birkaç adım öne çıktı.

 

Lian Chengyu alarma geçti. Yi Yun yaralandığından şüphelenmişti!

 

“Eğitmen Yao!” Diye bağırdı Lian Chengyu öfkeyle.

 

Yao Yuan iç çekti ve Yi Yun’un kulaklarına sessizce kelimeleri iletti. “Küçük kardeş, bugün seninle savaşmayacağım. Çünkü genç bir savaşçı olarak sana saygı duyuyorum, bu kadar geçimsiz olmak zorunda mısın?”

 

Yao Yuan’ın sözleri Yi Yun’u durdurdu. Kelimeleri nasıl sessizce ileteceğini bilmiyordu, bu yüzden sadece Yao Yuan’a baktı ve yumruklarını birleştirdi.

 

ÇN: Saygı ifadesi olarak yapılan sanırım. Hani bir el yere dik hâlde açık şekilde dururken, diğer el yumruk hâlinde açık avuç içinin tam ortasında.

 

Yao Yuan’ın hiç hamle yapmamasının nedeni buydu. Yao Yuan, Lian kabilesinin yöneticilerinden biri olsa da güçlü bir mertlik(delikanlılık) anlayışı vardı ve Lian Chengyu’nun adi eylemlerinde rol oynamamıştı.

 

“Eğitmen Yao haklı, küçük ben teşekkürlerimi sunarım. Küçük ben, Eğitmen Yao’ya bir insan olarak çok saygı duyuyorum. Küçük ben ilk ayrılan olacağım. Yarın öğlen görüşmek üzere!”

 

Yi Yun’un Yao Yuan’a olan sözleri kibardı. Aslında Yao Yuan, Yi Yun’un ilk ustasıydı. Yi Yun gizlice öğrenmiş olsa da, ona en temel yetişim tekniği olan Ejderha Kaburgası Kaplan Kemik Yumruğu’nu öğretmişti.

 

Yi Yun bu sözleri söyledikten sonra kalabalığın arasından çıktı ve Lian kabilesinin Bitki Dağı’na yöneldi.

 

Jiang Xiaorou’nun güvenliği hakkında endişeleniyordu, bu yüzden ağaç evin yerini belli etmedi. Bitki Dağı’ndaki uçurumdan Doğu Nehri’ne atlamayı planladı. Böylece kimse nerede kaldığını tahmin edemezdi.

 

 

Ertesi sabah, Yi Yun meditasyonunu bitirdiği gibi gözlerini açtı.

 

Sonunda o gün gelmişti. Bugün Jin Long Wei Elçisi onları Krallık Seçmeleri’ne götürmek için Lian kabilesine gelecekti!

 

“Yun-er, elinden geleni yap ama sakın aşırıya kaçma. Hâlâ gençsin ve önünde çok uzun bir zaman var. Geleceğimiz gittikçe daha iyi bir hâle gelecek, bu yüzden düşünmeden bir şey yapma, dürtülerine uyarak hareket etmeye gelince…”

 

“Anladım, Xiaorou Abla.”

 

Yi Yun’un ayrılacağı günü bilen Jiang Xiaorou, ona tavsiyeler vermekteydi. Bu cesaret veren sözleri duyan Yi Yun konuştu: “Xiaorou Abla, birkaç gün burada kalman gerek. Senin için yemekler hazırladım. Etrafta dolaşma.”

 

Yi Yun, Krallık Seçmeleri için Tao kabilesine giderken Jiang Xiaorou’yu da götüremeyeceğini düşünmüştü. O sadece önemsiz bir adaydı ve Jin Long Wei’nin bineklerinden birine binmek zorundaydı. Beraberinde birini getirmesi olanaksızdı.

 

Neyse ki Lian kabilesinin dağının diğer tarafı fazlasıyla genişti. Jiang Xiaorou’yu saklamak kolaydı. Ayrıca Lian Chengyu da Krallık Seçmeleri’ne katılmak için kabileden ayrılacaktı, bu sebeple kendini biraz sakinleştirebildi. Jiang Xiaorou kendi isteğiyle açığa çıkmadığı sürece, o dağda hiçbir hayvan da yaşamadığından güvende olacaktı.

 

Yi Yun, ablasını korumak için son bir önlem olarak yaşlı adam Su’nun vermiş olduğu koruyucu tılsımı Jiang Xiaorou’ya verdi. Tuvalet kağıdına benzeyen, yırtık pırtık sarı kağıt şimdiye dek Yi Yun tarafından tutulmuştu. Sahip olduğu tek umut yaşlı adam Su’nun kendisine eşek şakası yapmamış olmasıydı.

 

Savunma amaçlı bir eşya kullanarak şaka yapmak, yaşlı aptal için bile çok aşağılıkça olurdu.

 

Bundan sonra Yi Yun ayrıldı. Çevik bir antilop gibi büyük bir hızla Lian kabilesine ilerledi!

 

Yi Yun, Lian kabilesine geldiğinde, Jin Long Wei Elçisi’ni karşılamak için tüm yöneticiler dışarı çıkmıştı.

 

Jin Long Wei Elçisi tam öğle vaktinde geldi.

 

Solgun siyah bir deriye sahip kocaman bir adamdı. Standart bir Jin Long Wei bineği sürerek saygın bir edayla Lian kabilesine vardı.

 

“Krallık Seçmelerine kimler katılacak?”

 

Elçi’nin sözleri, çarpıcı bir fısıltı olmakla birlikte kısa ve hoştu.

 

Yi Yun ve Lian Chengyu’nun da dahil olduğu on kişi ileri çıktı.

 

“Binin!” Elçi elini salladı ve doğrudan konuya girdi. Bunun üzerine on aday elçinin bineğine bindi.

 

Binek boylu poslu olsa da üzerinde on kişi varken fazlasıyla sıkışık gözüktü. Jin Long Wei Elçisi hayvanın geniş sırtına otururken kalanlar da yanlarına hemen hemen omuz omuza oturdular.

 

Elbette, savaşçı hazırlama kampının sekiz üyesi tarafından Lian Chengyu’ya daha fazla alan bırakıldı. Yalaka olarak, efendilerinin daha rahat olmasını sağlamaları gerekliydi. Bir uşağın görevi buydu sonuçta.

 

Bu kısıtlı alanda Lian Chengyu bu kadar geniş bir alana sahipken doğal olarak Yi Yun’un alanı daralmıştı. İki adamın ortasında sıkışmıştı, ama Yi Yun bu durumdan rahatsız değildi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr