Bölüm 663: Ruh Mezarı'ndan Çıkmak

avatar
5790 21

True Martial World - Bölüm 663: Ruh Mezarı'ndan Çıkmak


 

Bölüm 663: Ruh Mezarı'ndan Çıkmak

 

“Ruh anlaşması mı?”

 

Sheji ve Fengming'in içleri, Yi Yun'un şartlarını duyunca acıyla doldu. Semavi Dao Birliği üyelerini ruh anlaşması imzalamaya zorladıklarında kendilerinin ruh anlaşması imzalayacağı günün geleceğini asla beklememişlerdi.

 

Yi Yun'un ruh anlaşmasını çıkardığını görünce ikisinin de yüzü soldu. Ruh anlaşması çok şey istiyordu.

 

Semavi Kan Birliği üyelerinin imzaladığı ruh anlaşması onların Savaş İttifakı'na saldırmasını veya Savaş İttifakı'nın üst kademelerinin emirlerine karşı gelmelerini engelliyordu. Ve bu emirlerin kendi kısıtlamaları vardı, en azından hiç kimse doğrudan ölümüne gönderilmiyordu.

 

Ruh anlaşması imzalamak bazı maddi sonuçlara neden oluyordu, fakat bunlar yine de kabul edilebilirdi.

 

Ancak Yi Yun'un onlara verdiği ruh anlaşması onlardan köle olmalarını istemek gibiydi.

 

Büyük İmparatoriçe Gizemli Bölgesi'ndeyken Yi Yun Azure Yang Lordu'ndan büyük miraslar elde etmişti. Tanrı'ya Dönüşüm Kulesi'nin ikinci seviyesinde On İki Semavi Cennet'ten gelen büyük bir kitap koleksiyonu vardı.

 

Çeşitli mistik teknikler, yetişim teknikleri, hareket teknikleri ve Semavi Cennet teknikleri bulunmaktaydı.

 

Yi Yun'un kendini gizlemek için kullandığı “Yıldız Transferi Cennet Değişim Kitabı” da bu koleksiyondandı.

 

Yi Yun'un kullanmayı seçtiği ruh anlaşması da Tanrı'ya Dönüşüm Kulesi'nin ikinci seviyesindeki kütüphaneden geliyordu.

 

Azure Yang Lordu'nun koleksiyonundan gelen bu ruh anlaşmasıysa doğal olarak kolay kolay silinmiyordu. Bir kez imzalandığında Sheji ve Fengming'in düşüncelerinin izlenmesine ve Yi Yun'a zarar verecek herhangi bir düşüncenin oluşmasını önlemesine olanak sağlayacaktı. Düşündükleri an Yi Yun bundan haberdar olacaktı ve korkunç bir bedel ödemek zorunda kalacaklardı.

 

Ayrıca Yi Yun'un emirlerine karşı çıkmaları için herhangi bir çıkış yolları yoktu. Onlardan ölmelerini istese bile karşı koyamazlardı.

 

Böylesi şartlara sahip bir ruh anlaşması Sheji'yi sarsmıştı. İmzaladığı zaman Yi Yun'un kadın kölesi olacaktı.

 

“Ben... Ben...”

 

Sheji bunu kabul edemezdi. Savaşçı olarak bir gurur vardı, fakat Ruh Mezarı'nda ölüp bir daha gün ışığı görmeme düşüncesi onu rahatsız ediyordu. Bu da onu çaresiz bir ikileme düşürmüştü.

 

Sheji ve Fengming'in tepkisini görüce Yi Yun daha fazla üstelemedi ve şöyle dedi: “Size sadece bir şans vereceğim. Yirmi nefeslik bir sürede karar verebilirsiniz. Ondan sonra ya öleceksiniz ya da ruh anlaşmasını imzalayacaksınız. Benim için küçük bir değeriniz var, bu yüzden nefesimi harcamak istemiyorum.”

 

“Ben sadece başkalarının bana ihanet etmesini sevmiyorum. Bu ruh anlaşmasıyla size işkenceler edeceğimi düşünüyorsanız fazla kafa yormayı bırakın derim. Benim başıma sorun açacak değeriniz yok.”

 

“İlerde gücüm yeni bir seviyeye ulaştığında şu anki güçleriniz benim için önemsiz olacak, doğal olarak ben de sizi yanımda tutacak değilim. O zaman özgürlüğünüzü geri kazanabilirsiniz. Karar sizin. Ayrıca, on nefes çoktan geçti!”

 

Yi Yun çok hızlı konuştu, bu da Sheji ve Fengming'in kalp atışlarının hızlanmasına neden oldu.

 

Böylesi önemli bir karar için sadece yirmi nefeslik gibi bir zamanları vardı ve yarısı Yi Yun konuşurken geçmişti.

 

Nitekim Yi Yun onları öldürmek konusunun üzerinde pek durmadı. Onlara karar vermeleri için sadece yirmi nefes verdi, daha fazlası zaman kaybıydı ve buna değmezdi.

 

Yi Yun'un en son dediği ise Sheji ve Fengming'in tartışabileceği bir şey değildi. Yi Yun'un gücündeki büyümeye göre “…güçleriniz benim için önemsiz olacak.” dediği an pek uzakta değildi.

 

Sonunda ölüm tehdidiyle gelen baskının yardımıyla Fengming ve Sheji usulca ruh anlaşmasını imzaladı.

 

O anda vadi sallanmaya başladı ve büyük miktarda taşın dağlardan aşağı yuvarlanmasına neden oldu.

 

“Ne oldu?” Lin Xintong sordu.

 

Birçok İnsan ve Metruk ırkı savaşçısı paniklemişti.

 

Yi Yun etraftaki dengesiz şeytani Yin aurayı hissedince cevap verdi: “Yin Hayaletlerinin uyku mekânı Ruh Mezarı'nın çekirdeği. Kanlı Ay Ruh Mezarı'na bir düzen kurdu ve uyku bölgesi düzenin merkezinde. Az önce Yin Hayaletlerini yok ettiğimde düzenin çekirdeğinin yok olmasına ve büyük miktarda Yin Qi'sinin dışarı akın etmesine neden oldum. Bu da Ruh Mezarı'nda değişikliklere neden oldu. Buradan hemen çıkmalıyız, eğer hibernasyonda olan Zombi Krallar veya koruyucu hizmetkârlar uyanırsa işimiz yavan.”

 

Karataş Sınavları, Ruh Mezarı'ndaki Yin Qi en zayıf durumundayken, yani Zombi Krallar uyurken düzenlenmişti. Şimdi Yin Qi'nin yoğunlaşmasıyla uyuyan Zombi Krallar uyanabilirdi.

 

“Gidelim!” Yi Yun elini salladı.

 

İnsan savaşçılarının birçoğu daha kendine gelememişti. Yin Hayaletlerinin ruh denizlerini ele geçirmeye çalışmasından dolayı hala sersemlemiş bir durumdalardı. Ruhları hasar görmüştü ve son derece zayıf bir durumdaydı.

 

Savaşçılar fiziksel yaralara katlanabilirdi, fakat ruhsal yaralar korkunçtu.

 

Daha nefes almadan veya hap yutmadan kaçmak zorunda kalmışlardı. Bu, büyük aşiretlerden gelen kadın ve erkeklerin dayanmak zorunda olduğu çetin bir azaptı.

 

Ancak hiç kimse o anda ağzını açıp laf etmedi. En ufak bir saçmalamalarının bile Yi Yun tarafından terk edilmelerine yol açabileceğini biliyorlardı.

 

Eğer yaraları onları geride bırakır ve Yi Yun'a yetişemezlerse terk edilirlerdi.

 

Sırf Yi Yun'la önceki çatışmalarını düşünürsek, Yi Yun'un onlar kötü durumdayken canlarını almaması bile çok iyiydi. Nasıl olur da bir de şikâyetçi olabilirlerdi ki?

 

Ve o sırada Yi Yun'un kulaklarında zayıf bir ses yankılandı. “Be... Beni de al... Burada kalmak... İstemiyorum... Ben...”

 

Bu ses biraz tanıdık geliyordu, Yi Yun dönüp kimden geldiğine baktı. Büyük bir Ruh Kozası'ndan bir manevi ruh ateşinin uçarak çıktığını gördü.

 

Yi Yun onun Gongsun Hong'un manevi ruhu olduğunu anlamıştı.

 

Yi Yun Gongsun Hong'un bedenini tek bir saldırıda yok ettikten sonra Gongsun Hong'un ruhu Zhulong tarafından çıkartılmıştı. Zhulong Gongsun Hong'u bir Yin Hayaletine dönüştürmeyi planlamıştı, fakat Yaşam Çubuğu kırılınca fikrini değiştirip onu besin olarak Yin Hayaletlerine vermişti.

 

Şimdiyse Gongsun Hong'un ruhunun büyük bir kısmı Yin Hayaletlerince yenilmişti, fakat nasıl olmuşsa tamamen buharlaşmamıştı, bu da Yi Yun'u şaşırtmıştı.

 

Muhtemelen tüm nefretini tek bir düşünceye odaklamasıyla bu kadar çok dayanmıştı. Ne yazık ki, Gongsun Hong'un kalan ruhu Tanrının bile kurtarabileceği bir şey değildi. Eğer tam bir ruhu olsaydı Yin Hayaletine dönüştürülebilirdi, fakat şimdi Yin Hayaleti bile olamazdı.

 

Eskiden Li Ateş Tarikatı'nın dövüş müsabakalarında bir numaralı öğrenci olan bir dövüş sanatları dâhisi olarak önünde parlak bir gelecek vardı. On binlerce yıllık yaşam süresine sahip olup bir sürü cariyesiyle gücünün tadını çıkarabilirdi. Ancak hırslar nedeniyle oluşan, ne pahasına olursa olsun yukarı çıkmaya olan açgözlülüğü, onu berbat bir duruma düşürmüştü...

 

Bu aslında kendi başına açtığı bir felaketti.

 

“Gidelim!”

 

Yi Yun Gongsun Hong'u görmezden geldi ve emretti.

 

Tanrı'ya Dönüşüm Kulesi'nin saldırısı yüzünden açılan uzamsal delik hala duruyordu. Herkes Yi Yun'u takip etti ve Ruh Mezarı'nın dış taraflarına doğru ilerlediler.

 

Yi Yun Metruk Irkı savaşçılarına onunla iyi ilişkisi olan Wei Chiwei ve Chu kardeşler gibi kişilere iyi bakmasını söyledi.

 

Diğerleriyse, artık kendi başlarınaydı.

 

Ruh Mezarı'ndan çıkarken Yin Ruhlarından çeşitli saldırılara maruz kalmışlardı. Tabii ki de kondisyonlarının zirvesindeyken onlardan korkmazlardı, fakat şimdi ölürlerse yapabilecekleri tek şey kendi şanslarını suçlamaktı.

 

Ruh Mezarı'ndaki yollar labirent gibiydi, ama Yi Yun elde ettiği anılarla gruba önderlik etti.

 

Hatta bazen yeni bir yol açmak için kılıcını savuruyordu.

 

Yi Yun en önde tıpkı keskin ve önlenemez bir kılıcın ucu gibi yürüyordu. Yi Yun'un karşısına çıkan tüm Yin Ruhları ve Katil Hayaletler hiçliğe dönüyordu.

 

Engellerin birçoğuyla Yi Yun ilgilendiği için diğerlerinin üstündeki baskı biraz azalmıştı. Yoksa Semavi Kan Birliği üyelerinin bu kadar zayıf olmasıyla ölü sayısında inanılmaz rakamlar oluşurdu.

 

Bu koşullarda Yi Yun dört saat boyunca gruba önderlik etti. Kılıcını savurmasıyla pek dayanıklı olmayan bir uzamsal bariyeri kesti. Uzamsal bariyerden gelen güneş ışığı herkesin yüzünü aydınlattı.

 

Güneş ışığı zayıf olsa da dış dünyadaki güneşten geldiği su götürmez bir gerçekti.

 

Birçok kişinin gözleri dolmuştu.

 

Nihayet çıkmışlardı!

 

Herkes çaresizce uzamsal bariyerden dışarı akın etti. Dış dünyadaki taş kayalıklara dokundular. Karanlık gökyüzünü zar zor aydınlatan güneş ve kuzeyin soğuğu birçoğunun içini hasretle doldurmuştu.

 

Ruh Mezarı'na yaptıkları sefer acı vericiydi ve üzerlerine bir yük gibi oturmuştu. Hepsi ölümün kol gezdiği bu topraklarda can vereceklerini düşünmüştü. Dış dünyayı gördüklerinde bile bunun sadece bir illüzyon olduğunu sanmışlardı. Gerçek olduğunu fark edince ikinci bir yaşama şansı elde ettiklerini hissettiler.

 

Sonunda hayatta kalmışlardı...

 

Yoldaşlarından birçoğu Ruh Mezarı'nda kemiklere dönmüştü.

 

Karataş Sınavları'nda ne fırsatlar ne de ödüller vardı. Cennete yükselmesi gereken merdiven cehenneme inmişti. Hayatta kalmalarının tek nedeni güçleri değil şanslarıydı. Şanssız olanlar hırslarıyla beraber Ruh Mezarı'nda küle dönmüştü...









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr