Bölüm 145: Düzeni Başlat

avatar
9572 32

True Martial World - Bölüm 145: Düzeni Başlat


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: bezald35

   


Yi Yun derin düşünceler içerisindeyken yedigen düzenin içerisinde duran kırmızı giyinmiş genç bir adam gördü.


Gencin yaşı on dört civarındaydı ve lüks giysilerinden sıradan biri olmadığı anlaşılabiliyordu.


“Düzeni başlat, hareket kabiliyetimi deneyeceğim!” Genç, kendinden oldukça emindi. “Donmuş Metal Kan Topları düzeni, onuncu zorluk seviyesinde başlasın!”


Genç adam bu sözleri söylemeyi bitirdiği an yanındaki birkaç genç gülmeye başladı. “Hahaha, Genç Efendi Jichang onuncu zorluk seviyesinden başlayacak kadar cesaret sahibi!”


“Donmuş Metal Kan Topları düzeni tehlikelidir, dikkatsiz davranırsan kemiklerini kırabilirsin!”


Konuşmaları bittiği gibi düzen parlamaya başladı.


Yedigen alanın yanında taş bir platform vardı. Taş platformun içinde kırmızı kristallerden sıralar vardı. Sıra ilerledikçe kristallerin rengi koyulaşıyordu ve sıranın en sonundaki kristal kan kırmızısıydı.


Toplam üç sıra vardı ve her bir sırada on kristalden toplam otuz kristal yapıyordu.


Onuncu zorluk seviyesinden başlanıldığından on kırmızı kristal parladı.


Bu zorluk seviyesinde, Donmuş Metal Kan Topları’ndan on tanesinin saldırılarına karşı savaşçının tepkileri test ediliyordu. Genç Efendi Jichang henüz on dört yaşındaydı, ama söylendiği gibi kahramanlar da delikanlılardan çıkardı zaten!


Düzenin harekete geçirilmesiyle beraber Donmuş Metal Kan Topları inanılmaz bir hızda uçuşmaya başladı!


Her kan incisi, ardında soluk kızılımsı bir bulanıklık bırakıyordu. Çok hızlı hareket ederek rastgele çizgiler oluşturuyorlardı ki, bu da göz kamaştırıcı bir sahneydi!


Genç derin bir nefes aldı ve düzenin içine girdi!


Düzenin içinde çevik bir leopar gibi hareket etmeye başladı. O kadar çevikti ki on kan incisi elbiselerine bile dokunamıyordu.


Düzenin içinde geçirdiği on beş dakikanın ardından yavaşça gücü tükenmeye başladı.


Ve kırmızı gömlekli genç bunun ardından sağ salim düzeni terk etti.


Yüzü birazcık kızarmıştı ama görülüyordu ki kalan gücü azımsanacak bir miktarda değildi.


“Jing Eyaleti’nin Sunan Seçmeleri’nde üçüncü olan Genç Efendi Jichang’dan beklendiği gibi çok güçlü!”


“Elbette! Güney seçmeleri güçlü ailelerin üyeleriyle doluydu. Genç Efendi Jichang’ın üçüncü sırayı kapması bile onun gücünün göstergesi. Bence Genç Efendi Jichang Krallık Şövalyesi yapılmalı!”


Jing Eyaleti genç efendilerinden birkaçı diğerlerini taklit ederek birbirlerini övdü. Onlar Jing Eyaleti’nin genç efendileriydiler, yani birbirlerini övmeleri anlaşılmayacak bir husus değildi.


Yaşları on üç ile on beş arasında değişiyordu. Büyük aşiret çocuklarının pek azı on beş yaşını geçtikten sonra Jin Long Wei’ye katılırdı.


Gençliklerinin başlarındayken cesur ve canlı oldukları söylenebilirdi. Dünyanın merkezinde olduklarını düşündükleri dönemdeydiler sonuçta.


“Birkaçınız denemek ister mi?”


Genç efendilerden birkaçı yakınlardaki diğer gençlere doğru baktı.


Baktıkları gençlerin sağlam yapıları, mat ve kaba ciltleri ve hayvan kürkünden giysileri vardı. En başından beri ağızlarını hiç açmamışlar, bir köşede sessizce durmuşlardı. Güçsüz görünüyorlardı.


Yaşları daha büyüktü. En küçükleri bile on yedi yaşındaydı. Çoğu yirmi yaşından büyüktü.


Onlar, engin yabandan gelen savaşçılardı.


Engin yabanın savaşçılarının kullanabilecekleri kaynakları yoktu. Bu nedenle yetişim hızları, Jing Eyaleti’nin büyük aşiretlerinden gelen genç efendiler ile kıyaslanamazdı. Üstelik Tai Ah Kutsal Krallığı Krallık Seçmeleri’ni engin yabanda neredeyse hiç yapmadığından yaşı büyük olanlarda seçmelere girmiş ve nihayetinde seçilenlerin çoğu on altı yaşının üstünde Jin Long Wei’ye katılabilmişti.


Örneğin, Hu Ya on sekiz yaşındaydı.


Bir savaşçı için genç olmak bir avantajdı.


Herkes aynı seviyede ve denk güçte olduğundan on dört yaşında bir çocuk bile on sekiz yaşındaki birini küçümseyebilirdi.


Engin yabanın savaşçıları Jin Long Wei kampına birkaç gün önce gelmişlerdi.


Bu birkaç günde de Jin Eyaleti’nin genç efendileri tarafından dışlanmışlardı.


Bu asil çocuklar, Jing Eyaleti’nin Genç Efendileri Grubu adında bir grup oluşturmuştu. Sayıları gibi güçleri de çoktu. Doğal olarak engin yabandan gelen Jin Long Wei üyelerinden daha yüksek bir pozisyonda olduklarını düşünüyorlardı.


İkamet yerleri seçilirken bu çocuklar en iyi yerleri seçmiş, engin yabanın çocuklarına kıyıları köşeleri bırakmıştılar.


Kemik kalıntıları dağıtılırken bu çocuklar çoğunu almış, engin yabanın çocuklarına pek azını bırakmıştılar.


Yemek salonundaki yemeklerde bile bu çocuklar yüksek enerji içeren pahalı etleri almış, düşük kaliteli etleri engin yabanın çocuklarına bırakmıştılar.


General Yan’ı ziyaretleri sırasında da bu çocuklar hemen Gök Gürültüsü Davulu ile Donmuş Metal Kan Topları düzeninin başına toplanmış ve eğitim için düzene girmiş, engin yabanın çocuklarını kenara itmişlerdi.


Doğrusu Jing Eyaleti’nin Genç Efendileri Grubu’nun gücünü gören engin yabanın çocukları onların güçlerini onaylamak zorunda kalmıştı ama bu durum onlardan korktukları anlamına gelmiyordu.


Engin yaban gibi çocuklarının içinde de bir vahşilik vardı!


Engin yabanda sert koşullar altında büyümüştüler, bu nedenle yenilgiyi kolayca kabul edemezlerdi. Böyle kışkırtılırlarken buna dayanmaya nasıl devam edebilirlerdi ki? Bronz tenli bir genç öne çıktı.


On yedi yaşlarında, zayıf bir gençti. Bakışları yere düşen yıldırımlar gibiydi.


Engin yabandan gelen bir kurtmuş gibi hissettiriyordu. “Ben, Kara Kaya kabilesinden Heisha. Bana meydan okumak istiyorsan kabul edeceğim!”


“Hehe! Meydan okuma mı?” Birkaç genç efendi bu sözler üzerine gülmeye başladı. “Size meydan okumuyoruz. Bizle yarışabilecek niteliklere sahip değilsiniz ne de olsa. Bu sadece bir oyun!”


Genç efendilerin kibirli sözleri, Heisha’nın alnındaki damarın belirginleşmesine neden oldu!


Oyun mu?


“Pekala, sizinle oynayacağım!”


Heisha’nın sahneye çıkma kararı anlık bir gaza gelme değildi. Kara Kaya kabilesi içinde en güçlü kişi olmayabilirdi ama en hızlı kişiydi!


Kabilesindeki lakabı Kara Yıldırım idi.


Karşılaşma Gök Gürültüsü Davulu’nda olsaydı kazanmayı başaramazdı ama Donmuş Metal Kan Topları düzeninde kendine güveniyordu!


“Çık bakalım!” Genç Efendi Jichang, Heisha’nın gözlerine tiksintiyle bakarken konuştu. “Beraber çıkalım, böylesi daha adil olur!”


Genç Efendi Jichang konuştuktan sonra gözlerinin köşesiyle Yi Yun’a baktı.


Bakışları bir anlıktı ama Yi Yun keskin duyularıyla onu fark etmişti. Yi Yun, onun engin yabandan bir Krallık Şövalyesi’nin çıkabileceğine inanmadığını anladı, engin yabanın çocuklarını kışkırtması da bu yüzdendi.


Tai Ah Kutsal Krallığı’nda statüye büyük bir önem verilirdi. Yi Yun engin yabandan olmasına rağmen bir Krallık Şövalyesi olarak, büyük bir aşiretten gelen Genç Efendi Jichang’den daha yüksek bir statüye sahipti.


Genç Efendi Jichang de diğer genç efendiler de Yi Yun’u alenen kışkırtamazlardı. Kavga ederler de bir soruşturma başlatılırsa, onların yerlerini bilmeden soruna sebep oldukları kolayca kanıtlanırdı.


Bu yüzden Yi Yun’a laf atmaya, onun önünde saygısız davranmaya cesaret edemiyorlardı ama kızgınlıklarından da kurtulamıyorlardı. Bundan dolayı engin yabanın savaşçılarına saldırarak onlara karşı üstünlük kurmaya çalışıyorlardı. Düşünceleri genel olarak bu şekildeydi.


Büyük aşiretlerden gelen genç efendiler, engin yabandan gelen birkaç vahşinin onların şöhretlerini gölgelemesine nasıl izin verebilirdi? Seçmelerdeki şiddetli savaşlardan sonra bile Krallık Şövalyesi unvanını kazanamamıştılar. Peki Yi Yun’u farklı kılan ne?


“Onuncu zorluk seviyesi çok sıkıcı, sence de öyle değil mi?” Heisha ve Genç Efendi Jichang düzenin ortasına geldiğinde Genç Efendi Jichang ansızın bu sözleri sarf etti.


Heisha’nın kaşları çatıldı. Genç Efendi Jichang’ın daha önce her şeyini göstermediğini fark etti. Daha fazlasını yapabilecek denli güçlüydü!


Önce rakibinin çekinmesini önlemek amacıyla zayıf görünmüştü ki, mücadele için onu yemledikten sonra zorluk seviyesini arttırmak rakibini bir çırpıda yenmenin yollarından biriydi!


Heisha, Jichang’ın aklından geçenleri anladı ama düzene girdikten sonra geri çekilmesinin imkanı kalmamıştı. Jichang zorluğu arttıracak olsa bile bunu kabul etmek zorundaydı!


Onu çıkmaza sokmadan önce zayıfmış gibi davranmak, ne de basit bir numara!


Basit bir hile olsa bile Jichang’ın on dört yaşında olduğu da hesaba katıldığında, böyle entrikacı olması sıra dışıydı!


Büyük aşiretlerin genç efendileri gerçekten de sıradan insanlardan farklıydı!


Heisha derin bir nefes alırken zayıf yüzünde savaşçı ruhunun alevlendiğinin işaretleri göründü.


Jichang biraz yorgundu ama hareket kabiliyeti konusunda kendine güveniyordu.


Tamam bakalım, hadi kapışalım!


“On birinci zorluk seviyesi, başlasın!” Genç Efendi Jichang önemsiz bir olaymış gibi elini salladı.


Jing Eyaleti genç efendilerinden biri düzenin kontrol panelinin başındaydı. Gülerek, “Genç Efendi Jichang, yeterince zorlanmazsan söyle de biraz daha arttırayım.” dedi.


Bunu söylerken on birinci kristale bastı!


“Shoo! Shoo! Shoo!”


On bir Donmuş Metal Kan Topu uğuldayarak uçuşmaya başladı. On birinci seviye zorlukta, onuncu seviyeye göre fazladan bir top daha vardı ve ayrıca topların hızları da daha yüksekti.


Bu aşırı hız, Donmuş Metal Kan Topları’nın keskin bir ıslık sesi çıkarmasına neden oluyordu.


Jichang ve Heisha aynı anda hareket etmeye başladı!


Her ikisi de son derece hızlıydı, gölgeleri arkalarında kalıyordu. İnsanların onları gölgelerden ayırt etmesi zordu!


Yi Yun, platformun yan tarafından onları izledi. Her hareketlerini açıkça görebiliyordu. Ağır çekimde hareket ediyorlarmış gibiydi.


“Jin Long Wei elitleri olabildiklerine göre elbette yeteneksiz olmayacaklardı.” Konuşan kişi, Yi Yun’un yanındaki Hu Ya idi. Yolculukları boyunca çok nadir konuşmuştu.


Yi Yun başıyla onayladı. “Evet, Heisha çok hızlı, hatta Jichang’den biraz daha hızlı. Onun yeteneği bu olmalı.”


“Ama ne yazık ki, Heisha çok fazla gereksiz hareket yapıyor. Bu nedenle kaçma hareketlerinin verimi %40’dan daha az. Jichang’ın verimliliği ise %60-%70 civarında. Bu, ondan biraz daha hızlı olmasıyla telafi edilemeyecek kadar büyük bir fark.”


Yi Yun sözlerini yeni bitirmişti ki Jichang birden bağırdı. “On ikinci zorluk seviyesine yükseltin!”


Genç Efendi Jichang yüksek hızda kaçınırken bile konuşabiliyor, dikkatinin dağılmasını göze alabiliyordu. Konuştuktan sonra küstahça güldü.


“Tamamdır!” Düzenin kontrol panelinin önündeki genç, on ikinci kristale basmadan önce haince güldü!


On ikinci zorluk seviyesi!


Donmuş Metal Kan Topları’nın ıslık seslerinin sıklığı arttı. Bir topun daha eklenmesiyle birlikte Jichang da Heisha da büyük bir baskı altında kaldı.


Hesiha’nın alnında terler belirmeye başladı!

 

O sırada meydanın girişinde iri yarı, orta yaşlı bir adam belirdi. Yüzünde bir gülümsemeyle Donmuş Metal Kan Topları düzeninin içindeki sahneyi ilgiyle izlemeye başladı...

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr