Bölüm 704: Kutsal Ruh'un Koruması

Ne de olsa İnsan ırkı, Metruk ırkı değildi. Kutsal Yaban'da kalmalarıyla güçlü metruk hayvanlarla temas kurmaları kaçınılmazdı. Kutsal Yaban'ın ne kadar derinlerine giderlerse, o kadar güçlü metruk hayvanlarla karşılaşıyorlardı.

Bu koşullar altında Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı onları bulamasa bile büyük kayıplar vereceklerdi. Bu nedenle, birçok insan oluşumu yavaştan ıssız dağlarda toplanmaya başlamıştı ve burası da nihai hedefleriydi.

Fakat şimdi nihai hedefleri ölümcül bir tehlikeyle karşı karşıyaydı.

Önlerinde iki seçenek vardı.

Dövüşmek veya kaçmak!

Bu seçenekler salona taşındığında ortamda depresif bir hava oluşmuştu.

Dövüşmek, ölümüne dövüş anlamına geliyordu. Birçok kişinin cesareti yoktu, özellikle de ortada bir kazanma umudu yokken.

Kaçmaksa... Gidebilecekleri başka neresi kalmıştı?

Çoktan Kutsal Yaban'ın ıssız dağlarına gelmişlerdi. Metruk ırkının nüfuz bölgesinin ötesi ilkel metruk hayvanlarla doluydu. Oradan kaçmak hiç de kolay değildi!

Ayrıca, peşlerinde hala onları avlayan Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı vardı. Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın uzamsal yöntemleri var gibiydi. Tek kişi olsa da bir anda bir yerde belirebiliyor gibi gözüküyordu. Avladığı kişilerin hayatta kalması ise neredeyse imkansızdı.

“Majesteleri. Metruk ırkı ve Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı arasındaki savaşta bir şeye tanık olma şansım oldu. Merak ediyorum da, Metruk ırkının kutsal kemik sunağını aktif ederek kendi gücüyle Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'ya karşı koyan, ırkınızın devasa Gök Tilki'si hala dövüşebiliyor mu?”

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı Metruk ırkının ana karargahına saldırdığında, Metruk ırkından, Lin Ailesinden veya Tian Yuan Dünyası'ndan gelen diğer uzmanlardan hiçbiri Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'ya rakip olamamıştı.

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın karşısında taşa kafa atan yumurta gibilerdi.

Şüphesiz ki bir katliam gerçekleşecekti.

Dövüşecek hiç moralleri olmadan, akıllarındaki tek şey nasıl kaçacaklarını düşünmekti. Ve herkesin çaresiz kaldığı o anda devasa bir Gök Tilkisi belirmişti.

İnsanlar Gök Tilkisi'ni gördüklerinde ya paniğe kapılmış ya da çılgına dönmüştü.

Gök Tilkisi'nin göl kadar temiz devasa gözleri ve o gözlerde umursamazlık vardı.

Bedeni Yeri ve Göğü kaplıyordu. Altı Sel Ejderine benzer altı kuyruğu vardı ve hepsi ateş kadar kırmızıydı. Gökyüzünde sanki kükreyen kutsal alevler gibi sallanıyorlardı.

İnsan savaşçıların onun ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Metruk ırkı savaşçıları Gök Tilkisi'ni gördüğünde, Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın onlara saldırmasına ve canları tehlikede olmasına rağmen diz çöküp başlarını Gök Tilkisi'ne eğdi.

Gök Tilkisi Metruk ırkını koruyan Kutsal Ruh'tu.

Uzun yıllar önce, Jiang Xiaorou Metruk ırkına daha yeni girmişken büyük bir güç elde etmiş ve kan bağını uyandırarak yeni Metruk Kraliçe olmuştu. Bunun büyük bir kısmı, Jiang Xiaorou'nun kutsal kemik sunağındaki ayini tamamlaması ve Metruk ırkının Kutsal Ruh'unun kabulünü görmesine dayalıydı.

Metruk ırkının yetiştirdiği ve Ruh Mezarı'na girip Kanlı Ay'la savaşan genç dahi takımı bile “Gök Tilkisi” olarak biliniyordu.

Gök Tilkisi Metruk ırkının totemi ve sembolüydü.

Ancak Gök Tilkisi genelde Kutsal Yaban'da uyuyordu. İnsan uzmanlar bir kenara, birçok eski Metruk Kraliçe'si bile Gök Tilkisi'ni şahsen görmemişti.

Bir Metruk Kraliçe'nin Gök Tilkisi'ni görmesi ya şansıydı ya da Jiang Xiaorou gibi Gök Tilkisi'nin kabulünü görmesi yüzündendi.

İnsan ırkı Gök Tilkisi'nin varlığını bilmiyordu. Birçok Metruk ırkı üyesi için Gök Tilkisi neredeyse bir efsaneydi.

Gök Tilkisi gizemli ve güçlüydü. Metruk ırkını koruyor olsa da Metruk ırkının emirlerine amade değildi. Gök Tilkisi Metruk ırkı ve İnsan ırkı arasındaki savaşlarda hiç ortaya çıkmamıştı.

Metruk ırkı için Gök Tilkisi en ilkel Tanrı'ydı.

Aslında Gök Tilkisi'nin on milyonlarca yıl önce Azure Yang Lordu tarafından getirilip Tian Yuan Dünyası'nda bırakılan genç bir tilki olduğunu sadece Metruk Kraliçeleri biliyordu.

Bu Gök Tilkisi On İki Semavi Cennet'te Obruk olarak bilinen bir yerden geliyordu. Gençliğinde yaralanmışken Azure Yang Lordu tarafından kurtarılmıştı.

Ardından Azure Yang Lordu'yla bu dünyaya gelmişti. On milyonlarca yıl önceki savaşta Gök Tilkisi hala zayıftı ve savaşa katılmamıştı. Ardından Azure Yang Lordu'nun gidişiyle Gök Tilkisi Kutsal Yaban'da kalmıştı.

Metruk ırkını koruduğunu söylemektense, aslında Azure Yang Lordu'nun arkasında bıraktığı şeyi koruduğunu söylemek daha doğru olurdu.

Geçen on milyonlarca yıl boyunca sadece Azure Yang Lordu'na sadık olmuştu. Ancak trajik olan düşük bir alemde büyümüş olmasıydı. On İki Semavi Cennet'ten dünyevi özü ememiyordu ve Gök Tilkisi ırkının mirasından yoksundu. Bu da yaşam potansiyelinin sınırlarına asla ulaşamayacağı anlamına geliyordu.

Tıpkı, düşük alemde doğan ve dokuz Semavi Felaket'i atlatamayan Dokuz Yenidoğan gibiydi. Gök Tilkisi de benzer bir kadere sahipti.

Geçen yıllar onu çok yaşlandırmıştı.

Yaşamı Kutsal Yaban'da harcanmıştı. Bir ölümsüzün hayallerinin ötesinde olan Kutsal Yaban, Gök Tilkisi için küçük bir gölet gibiydi.

Gölette büyüyen kertenkeleden asla bir Ejderha olmazdı.

Gök Tilkisi, Kutsal Yaban'daki tüm metruk hayvanların Tanrı Ruhu'ydu. Tek yaptığı sessizce onları izlemekti. Anca Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı saldırdığında savaşa katılmıştı.

Metruk ırkının üyeleri için bile Gök Tilkisi'ni görmek bir ilkti.

Gücü şok ediciydi. Yer Gök Yuan Qi'sini kullanabiliyordu ve saldırdığı anda çalkantılı değişiklikler yaratıyordu.

Gök Tilkisi'nin gücüyle Metruk ırkı sadece Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yı geri çekilmeye zorlamamış, onu yaralamıştı!

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı ortaya çıkışından sonra ilk defa yaralanmıştı!

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrının geri çekilmesi, Metruk ırkı ve Lin Ailesinin kurtulmasına neden olmuştu. Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın ilk saldırısında bir sürü öğrenci ölmüştü. Klanlardaki elitlerin ve uzmanların çoğunluğu için ise ıssız dağlara geri çekilecek yeterli zaman oluşmuştu.

Geri çekilmelerinin nedeni Gök Tilkisi'nin yaralanmış olmasıydı...

Gök Tilkisi çok yaşlıydı.

Düşük bir alemdeyken güçleri ve yaşam süresi sınırlıydı. Geçen milyon yıllar boyunca hep uyuyordu ve yaşamı yavaş yavaş son buluyordu...

Sürekli uyusa bile uzun süre hayatta kalamazdı. Ve bu savaşta ortaya çıkışı yaşamının büyük bir kısmını harcamıştı.

Gök Tilkisi artık çok zayıftı. Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı püskürtülmüş olsa da eski Metruk Kraliçe'nin hisleri ona, Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın yavaşça gücünü geri kazanıp kısa bir süre içinde geri döneceğini söylüyordu.

“Irkımın Kutsal Ruh'unun ölümü yaklaşıyor, bu yüzden muhtemelen diğer savaşlara katılamayacak.”

Eski Metruk Kraliçe başını iki yana salladı. Sözleri, ayrıca umutlarını Gök Tilkisi'ne bağlayan insanların kalbini sıkıştırmıştı.

“Sırf ölüyor diye savaşa katılamaz mı? Ama bu zamanda...” Görkemli kişilerden biri cümlesinin yarısında durdu. Bir sürü kişinin yaşamını feda etmesiyle İnsan ve Metruk ırkının hayatta kalma umudunun tükendiğini ima ediyordu, Metruk ırkının da mümkünse bir şeyler feda etmesini istiyordu.

Efsanevi kişinin sözlerini duyunca eski Metruk Kraliçe hafiften kaşlarını çattı.

“Irkımın koruyucusu olan Kutsal Ruh, evcilleştirdiğimiz bir metruk hayvan değil. O bizim ırkımızın Tanrısı. Geçen on milyonlarca yıl boyunca ırkımızı izledi ve yeterince şey yaptı. Irkımın Tanrısı'nın kendisini feda etmesini sağlayacak yetkim yok. Bu konuyu bir daha açmaya gerek yok!”

Efsanevi kişinin sözleri eski Metruk Kraliçe'yi biraz kızdırmıştı.

Feda etmeyi söylemek kolaydı. Asıl amaç için kendini feda etmek zorunda kaldığında, çok az kişi bunu yapabilirdi.

“Eğer öyleyse o zaman tek çaremiz geri çekilmek...” dedi efsanevi kişi ve Jiang Xiaorou'ya düşünceli bir bakış attı. Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın saldırısı sırasında, kendine sakladığı küçük bir detay onu çok şaşırtmıştı.