Bölüm 710: Uzun Zamandır Beklenen Sıcaklık

Tian Yuan Dünyası'nın Lin Ailesi mi? Lin Xintong?

“Demek Lin Xintong sensin... Adını duymuştum!” Yang Qingyun aniden konuştu.

Lin Xintong'u hiç görmese de, on yıl önce Tai Ah Kutsal Krallığı'ını ziyaret ettiğini biliyordu. Ayrıca, Tai Ah Kutsal Krallığı'nın üst kademelerinin arasında bayağı bir kargaşa çıkarmıştı.

Son derece yetenekliydi ve olağanüstü bir havası vardı. O Bilge seviyesindeki bir Metruk Gök Ustası'nın öğrencisiydi, bu yüzden tabii ki insanların dikkatini çekmişti.

Her şeyi vardı, yetenek, görünüş, tavır ve konum. Böylesi mükemmel bir kız doğal olarak Tai Ah Kutsal Krallığı'nın prenslerinin peşinden koşmasına neden olmuştu.

Hepsi Lin Xintong'a aşık olmuştu. Kutsal Krallığın Veliaht Prensi bile Lin Xintong'la evlenmek ve onun kendisi için Veliaht Prensesi olmasını istemişti.

Ancak o zamanlarda Tai Ah Kutsal Krallığı'nın prensleri Lin Xintong'un sadece Bilge'nin öğrencisi olduğunu biliyordu. Lin Xintong'un aslında Tian Yuan Dünyası'nın Lin Ailesinden geldiğini bilmiyorlardı.

Cang Yan ve Jian Ge uzun zamandır yaşıyordu, bu yüzden Tian Yuan Dünyası'nın oluşumları hakkında genel bir fikre sahipti. Lin Ailesini daha önce duymuşlardı. Onlar Tian Yuan Dünyası'ndaki en iyi oluşumlardan biriydi.

Lin Xintong'un Lin Ailesinden olmasından ve görünüşünden, Lin Aşiretinin genç neslinin elitlerinden biri olduğu belli oluyordu. Bundan da anlaşılabileceği gibi Lin Xintong doğal olarak Tai Ah Kutsal Krallığı'nın prenslerinin layık olabileceği biri değildi. Yani o zamanlarda peşinden koşmaları rezillikten başka bir şey değildi.

Ama şimdi Lin Xintong Yi Yun'un yanındaydı. İlişkilerine bakılırsa, Dao çifti olmasalar bile iyi bir gelecekleri olduğu görünüyordu!

Sırf bunu düşünmek bile Cang Yan ve Jian Ge'nin dört gözle beklemesine neden olmuştu. İlişkilerini sormaya cesaret edemiyorlardı ve tek istekleri Yi Yun'un en kısa sürede Lin Xintong'la birlikte olmasıydı.

Böylece Yi Yun Lin Ailesine girerdi. Bu onun kaderindeki şans olurdu. Lin Ailesinin yıllarca biriktirdiği miras ve kaynaklar Yi Yun'un gelişimi için çok yararlı olabilirdi.

“Demek Lin Hanım… Qingyun, Lin Hanımın şanını uzun zaman önce duydu. Bugün size görünce, siz hakkında anlatılanların onda birinin bile gerçek olmadığını anladım.”

Yang Qingyun için Lin Xintong çok şaşırtıcı biriydi. Tabii ki bunun nedeni geçen on yıl gibi bir süre içinde Lin Xintong'un tamamen yeniden doğmuş olmasıydı. Tai Ah Kutsal Krallığı'nı gezerkenki haline kıyasla, şimdiki Lin Xintong yavaşça doğuştan kesik meridyenlerini geri bağlıyordu ve Antik Büyük İmparatoriçe'nin cazibesine sahipti.

Zamanında Lin Xintong'un peşinden ne prensler koşmuştu, ama hiçbiri onun kalbini kazananın Bulut Çölü'nden gelen Yi Yun gibi bir çömez olacağını hayal etmezdi.

Lin Xintong'un sözlerle arası pek iyi değildi, bu yüzden Yang Qingyun'un övgüsüne karşılık sadece gülümsedi ve hiçbir şey demedi.

“Bu Lin Xintong gerçekten de...” Jian Ge ve Tai Ah Kutsal Şehri Şehir Lordu birbirine baktı. Lin Xintong'un yetişim seviyesini göremeseler de sırf aurasının dalgalanması bile çok korkunçtu. Böylesi eşsiz bir kadının gücü ve öngörülemez bir yeteneği vardı. Tian Yuan Dünyası'nın büyük bir aşiretinden geldiğine şüphe yoktu.

Artık Tian Yuan Dünyası'nın büyük oluşumlarının hayal ettiklerinden daha güçlü olduğunu hissediyorlardı. Lin Xintong gibi bir genç bile onların endişelenmesine neden oluyordu.

Bir süre sonra Yi Yun konuştu: “Kıdemli Cang Yan, Şehir Lordu, bu genç Metruk Irkının kampına gitmek istiyor. Merak ediyorum da kıdemlilerim bu gence eşlik edebilir mi?”

Cang Yan ve yoldaşlarıyla olan eski zamanları anımsayınca Yi Yun daha da rahat hissetti. Görünüşe göre Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın ikinci saldırısı daha gerçekleşmemişti. Yoksa, tavırları bu kadar rahat olmazdı.

Cang Yan'ın yolu göstermesiyle Yi Yun'un kendi başına aramasına gerek kalmadı, böylece Jiang Xiaorou'yla daha kısa bir sürede görüşebilecekti.

“Oh? Metruk Irkının kampına hiç gitmedin mi? Tamam, ben seni götürürüm.”

Cang Yan, Yi Yun'un Lin Ailesiyle gittiğini ve ıssız dağların dış taraflarında yaşadığını düşünmüştü, bu yüzden bu da ona garip gelmemişti.

Cang Yan yoldayken Yi Yun'la tekrar birleşince o kadar mutlu olmuştu ki, sanki sarhoş biri gibiydi. Yuan Qi Ses İletimini kullanarak sürekli Yi Yun'la sohbet ediyordu.

“Evlat, Lin Ailesine girerek iyi iş çıkarmışsın. Bu yaşlı adam Tai Ah Kutsal Krallığı'ndayken Lin Ailesini duymuştu. Onlar cidden büyük bir aşiret.”

“Lin Ailesine girmek senin için nadir bir fırsat. İyi yetişim yapıp bu fırsata sıkıca tutunmalısın. Gelecekte, göklere yükselip Cennete Yükseliş Alemi'ne ulaşacaksın. Bu Tai Ah Kutsal Şehri'ndeki halinden çok daha iyi.”

“Ayrıca yanındaki o güzellikle hemen evlensen iyi edersin. Kollarında hem bir güzellik olacak hem de binlerce yıllık mücadelen azalacak!”

Cang Yan'ın ses iletimi duracak gibi gözükmüyordu. Yi Yun gülse mi, ağlasa mı bilmiyordu. Ancak ihtiyar Cang'ın nasihatlarını duyunca uzun zamandır hissetmediği bir sıcaklığı hissetti.

İhtiyar hala eskisi gibiydi. Yi Yun on yıl öncesine geri dönmüş gibi hissetti. İhtiyar Cang kılıç ve sabre mezarındayken, ayrıca kütüphanede mistik teknik seçerken ona dikkat etmesi gereken bir sürü şey söylerdi.

Şimdi düşününce o hisler değer verdiği anılarıydı.

Bu nedenle, ihtiyar Cang ne kadar konuşursa konuşsun Yi Yun sessizce dinliyordu. Bazen başını sallıyor bazen de birkaç kelime ediyordu.

“Kıdemlim, sen rahat ol. Doğal olarak yetişimimi hiç aksatmayacağım. Ayrıca, şu anki gücüm çok hızlı gelişiyor. Eğer ne seviyede olduğumu görseydin çok şaşırırdın.”

Yi Yun'un seslerini duyunca Cang Yan yüksek sesle güldü. “Evlat, ne zaman bana büyük bir sürpriz yapmadığın oldu ki. Gücünün hızlıca arttığını biliyorum, hem hızlıysa ne olmuş ki? Bu yaşlı adam zihnen çoktan hazırlandı, hiç keyiflenme. Hahaha!”

İster Yi Yun'un yetişim için kılıç ve sabre mezarına girişi, ister Kutsal Yaban'a gittiği eğitimden geri dönüşü, isterse de Yun Long Kutsal Krallığı savaşının sonucu olsun hepsi Cang Yan'ı o zamanlarda şok etmişti. Bu nedenle, Cang Yan Yi Yun'un gücünün hızla artışına çoktan alışmıştı. Bu sefer Yi Yun'un olgunlaştığını görmeyi o da umut ediyordu.

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın saldırması büyük bir talihsizlikti. Yi Yun'un gelişim çevresi pek iyi değildi, hatta Lin Ailesinin şu anki durumu da o kadar iyi değildi. Eğer bu felaketten sağ çıkabilirlerse Yi Yun'un yolu sınırsız olacaktı. İlerde kesinlikle Tian Yuan Dünyası'nda fırtınalar yaratacak biri olacaktı.

Tüm yol boyunca sohbet ede ede Metruk Irkının kampına ulaştılar.

Yi Yun uzaktan derin dağlarda gezinen İlkel Gerçek Ruhları ve İlkel Türleri görebiliyordu. Devasa metruk hayvanlar Yerin ve Göğün arasında duruyordu. Arada bir insanın kulağına gök gürültüsü gibi gelen derin bir inleme sesi çıkartıyorlardı.

Toplantı salonunu çevreleyen meydanda toplanmış binlerce Metruk Irkı elit savaşçısı vardı. Savaşın yaklaşmasıyla bu elit savaşçılar gökyüzündeki bulutları dağıtabilecek görünmez bir güç alanı oluşturmuştu.

Bunu görünce Yi Yun'un gözleri parladı. Ne iyi askerler ama...

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'ya karşı olan savaş Yi Yun ve Lin Xintong'un tek başlarına halledebileceği bir şey değildi. Diğerlerinin gücüne de ihtiyacı vardı.

Yi Yun Mor Kristal'in enerji görüşüyle toplantı salonuna bakınca, içerde kim olduğunu tek bir bakışla görmüştü.

Xiaorou Abla!

Yi Yun her şeyin yolunda olduğunu düşünse de, ancak Jiang Xiaorou'yu toplantı salonunun ortasında, üstünde kırmızı bir elbise, elinde kemik asa ve yüzünde hafif bir solgunlukla iyi bir halde görünce rahatlayabilmişti.

Xiaorou Abla güvendeydi. Harika.

Yi Yun mutlu olmuş bir şekilde toplantı salonuna doğru yürümeye başladı.

Yi Yun'un hareketleri Tai Ah Kutsal Şehri Şehir Lordu'nu şaşırtmıştı. “Yi Yun, salona mı gireceksin? Metruk Irkının üst kademeleri ve İnsan Irkının temsilcileri içeride toplantı yapıyor. Bu yüzden giremeyebilirsin.”

Geçen toplantıda, Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yla nasıl başa çıkacaklarını konuşmuşlardı, bu yüzden diğer aşiretlerin dahileri ve Yuan Açılış Alemi savaşçıları da davet edilmişti. Ama ikinci toplantı savaşmak veya kaçmak üzerineydi. Bu yüzden toplantıya katılım koşulları daha da sıkılaşmıştı. Tai Ah Kutsal Şehri Şehir Lordu bile toplantıya katılamamıştı.

Yi Yun konuştu: “Sorun yok.”

Konuşurken Yi Yun çoktan toplantı salonunun önündeki meydana ulaşmıştı.