True Martial World - Bölüm 732: Kar Nilüfer

---

 

Bölüm 732: Kar Nilüfer

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı ve Jiang Xiaorou arasındaki konuşmayı anlayabilen pek çok kişi yoktu, ama Metruk Irkının efsanevi kişilerinin konuşmalarından ne hakkında olduğu konusunda bir iki şey öğrenmişlerdi.

 

Konuştukları şey endişe vericiydi.

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı şu anda Tian Yuan Dünyası'nın en güçlü savaşçısıydı ve rakipsizdi. Yüce Kralları ot biçer gibi öldürüyordu. Eğer birisi Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın halefi olursa bu nelere yol açardı?

 

Sadece bu değil, Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı onlara yabancı olan bir yerden de bahsetmişti. On İki Semavi Cennet!

 

Efsanevi insan kişilerinin çok azı bu yerin kitaplarda geçtiğini görmüştü. Bu daha büyük, yüksek dövüş sanatlarıyla dolu bir dünyayı temsil ediyordu.

 

Ancak herkes Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın vahşi kişiliğiyle öğrenci almayı düşüneceğini sanmıyordu. Bahsettiği savaş ruhu büyük ihtimalle Jiang Xiaorou'yu sadece onun için savaşacak ve başka hiçbir şey düşünmeyecek bir silaha dönüştürmekti.

 

Diğer seçenek ise ölümdü. Ayrıca, bu Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın bizzat yürürlüğe koyacağı bir ölümdü.

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın baskısının önünde kim dehşete kapılmazdı ki?

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın aurası Jiang Xiaorou'nun derin bir nefes almasıyla büyüdü. Jiang Xiaorou'nun aurası da, arkasındaki Gök Tilkisi hayali görüntüsünün gökyüzüne yükselmesi ve Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yla aynı yüksekliğe ulaşmasıyla bir tık arttı.

 

Kutsal Ruh'un soğuk gözleri Jiang Xiaorou'nunkiyle aynıydı. Bu Kutsal Ruh'un şekillenmesi ve Jiang Xiaorou'nun iradesinin canlanıp onunla birleşmesiydi.

 

“Kanımı içmek istiyorsan gel bakalım!” Jiang Xiaorou'nun sesi dünya boyunca yankılanıp herkesin kulağına girdi!

 

“Hahahahaha!”

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı bir kahkaha kopardı. Sesi soğuk ve acımasızdı. Dünyayı sarsmış ve sürekli yankılanmıştı. Herkes kulak zarının acıdığını ve vücutlarındaki kanlarının sanki patlayacakmış gibi kaynadığını hissetti.

 

Efsanevi insan kişileri kalkanlarına daha çok Yuan Qi enjekte etmeye başladı, fakat korkunç baskının ancak küçük bir kısmına dayanabiliyorlardı. Onlar bile kahkaha yüzünden ürpermişti, ayrıca Yuan Qi'leri de bastırılmıştı.

 

Çok korkunçtu. Jiang Xiaorou ve Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın korkunç ivmesi dengesizce birbiriyle karşı karşıya geliyordu. Biri yerde, diğeriyse bulutlarda duruyordu. Auralarının çarpışması sanki boşluğu delecekmiş gibi sayısız şimşek parlamaları yaratıyordu.

 

“O zaman öl!” Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın öldürücü aurası yayıldı. Uyandığından beri iki küstah kişiyle karşılaşmıştı. Biri Yi Yun, diğeriyse Jiang Xiaorou'ydu.

 

Bu ikisinin arasında biri çirkin ve sinsice ona saldırıyor, diğeri kendisi için neyin iyi olduğunu bilmeyip kendini büyütüyor ve onu reddetme cesareti gösteriyordu.

 

Bu ikisini kesinlikle öldürecekti!

 

Kükremesiyle yer aniden sarsıldı. Metruk Irkının koruyucu düzeninin dışındaki dağlar yarılmaya, kayalar yuvarlanmaya başladı.

 

Kükreme sesi geldiği anda Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın kargısı aniden Jiang Xiaorou'ya doğru saplandı. Bir anda gökyüzündeki kan bulutu dalgalandı ve şiddetli bir rüzgar uludu, sanki yer ve gök bir araya sıkıştırılmış gibiydi.

 

Sadece sıradan bir kargıydı, fakat şu anda herkesin gözünde bu kargı sonsuz büyüklüğe ulaşmıştı. Sanki dünyada var olan tek şey oydu ve başlarının üzerlerinde geziniyordu.

 

Bırak karşı koyabilmeyi, kaçınamazken nasıl olacak da insanlar doğanın gücünden kurtulabilecekti?

 

İnsan Irkı dahileri böylesi etkileyici bir gücün altında istemsizce titredi. Şeytan Tanrı'nın kargısının kalan gücünün onları anında tuz buz edebileceğinden şüpheleri yoktu. Bedensiz kalırlar ve hatta ruhları bile ortaya çıkan fırtınada yok olabilirdi.

 

Efsanevi insan kişileri için bile bu çok kötüydü. Böyle güçlü bir Şeytan Tanrı'ya karşı güçlerini birleştirseler bile ne kadar değişiklik yapabilirlerdi?

 

Çok güçlüydü, onu yenmenin hiçbir yolu yoktu!

 

“Rooaaaarr!”

 

Gök Tilkisi'nın saldırısına karşılık Jiang Xiaorou'nun arkasındaki Gök Tilkisi Kutsal Ruh'u öfkeyle kükredi.

 

Görkemli ses dalgaları Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın kükremesini dağıttı!

 

O sırada, Jiang Xiaorou da kemik asasını kaldırdı ve nazikçe Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'ya savurdu.

 

Hareketleri çok zarif görünüyordu, fakat aynı zamanda arkasındaki Gök Tilkisi Kutsal Ruh'u altı kuyruğunu hareket ettirerek Metruk Güçleri topladı ve Kutsal Yaban'ın gücünü kullanarak Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın saldırısına karşılık verdi!

 

Boom! Boom! Boom!

 

Yer sarsıldı. Uzaktaki dağların tepeleri anında çöktü!

 

Bu güç gösterisinin en basit haliydi. Patlayan güç ve Jiang Xiaorou'nun zerafeti güçlü bir karşıtlık oluşturuyordu, fakat yine de garipçe bir araya geldiler.

 

“Bam!”

 

İki tarafın ilk çarpışmasından oluşan şok dalgası kalıntıları anında etraflarındaki yerin dümdüz olmasına neden oldu. Bir zamanlar dağlık olan bölgeleri şimdi zorla düzlüğe dönmüştü!

 

Dünyanın renkleri değişti!

 

Saldırı engellenmişti!

 

İnsanlar tepki verecek zaman bulamadan Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı kargısıyla ikinci kez vurdu.

 

Yer Gök Yuan Qi'si zaten son derece kaotikti ve korkunç enerji çarpışması da sonuç olarak uzayın kendisini bükmüştü.

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın ikinci saldırısı hala dünyayı yok edebilecek tam gücündeydi.

 

Savaş ilerledikçe cesaretine güvenen Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı yüksek sesle güldü.

 

Bedeni zaten yaralarla doluydu ve o yaralardan sürekli kan akıyordu.

 

Ancak akan kan saldırılarını zayıflatıyor ve yavaşlatıyor gibi gözükmüyordu. Aksine, onu daha da çılgınlaştırıyordu.

 

Yaraları daha iyileşmemişti ve tüm bunlar Yi Yun'un tacizleri ile sinsi saldırıları yüzündendi. Lakin sorun değildi, yaralı olsa bile Metruk Irkı ve Yi Yun'u yok etmek için yeter de artardı!

 

Bu düşük yaşam formlarının onun karşısında zorluk çıkarabilmesi imkansızdı!

 

Boom!

 

Gök Tilkisi Kutsal Ruh'u aniden ruhani bir hal aldı ve Jiang Xiaorou'nun yüzü soldu.

 

Kutsal Ruh daha fazla dayanamıyordu!

 

Metruk Irkı üyelerinin kalplerinin sıkıştığını hissettiler ve yüz ifadeleri değişti.

 

Kutsal Ruh normalde ağır yaralıydı. Zorla kendini uyandırmıştı ve kendini zar zor idame ettirebiliyordu.

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın yıkıcı saldırılarının altında eski yaraları açılmıştı ve çabucak sınırlarına ulaşmıştı.

 

Kutsal Ruh yaşlıydı. On milyonlarca yıl boyunca yaşamıştı ve üçüncü Semavi Felaketi geçiremediğinden ölüme yaklaşıyordu.

 

Efsanevi insan kişilerinin yürekleri hopladı.

 

Kutsal Ruh daha fazla dayanamıyor muydu?

 

“Yi Yun nerede? Yi Yun nereye gitti?” Birisi sordu.

 

Yi Yun'u büyük bir tehdit olarak düşünseler de İnsan Irkı Yi Yun'a güvenmeye alışmıştı. Mantıkları Yi Yun ortaya çıksa bile korkunç Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'ya karşı hiçbir şey yapamayacağını söylüyordu.

 

“Yi Yun birkaç gün önce Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yı aramaya gitti. Şimdi Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı burada ama Yi Yun daha dönmedi.” Efsanevi insan kişilerinden biri konuştu.

 

Önceden bu haberleri almışlardı.

 

Ne?

 

Yi Yun Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yı aramaya mı gitti? Ve Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı burdaysa o zaman Yi Yun başarısız mı olmuştu? Yoksa çoktan...

 

Daha fazla düşünmeye cesaret edemiyorlardı. Neden kendi başına Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yı aramaya gitmişti ki? Bu resmen ölüme koşmak değil miydi?

 

...

 

“Hahahaha!” Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı kahkahalarını durduramıyordu. Kutsal Ruh'un zayıfladığını hissedebiliyordu. Eğer bu devam ederse kısa bir sürede Jiang Xiaorou'yu öldürebilirdi.

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı Jiang Xiaorou'nun başına nişan aldı ve acımasızca bir kez daha sapladı.

 

“Geber!”

 

Ancak o sırada bir dizi uçan gölge parladı. Parlak ay kadar soğuk, açmakta olan bir kar nilüferi gibi şaşırtıcı bir kılıç ışını sessizce Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'ya saplandı.

 

Boom!

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı hemen bunu hissetti ve Jiang Xiaorou'ya doğru sapladığı kargısını geri çekti.

 

Ka Ka Ka!

 

Kargı o kişiye doğru gitmedi, fakat yakındaki bir kar nilüferine doğru vurdu.

 

Kar nilüferi kargıyla çarpıştı ve hemen açtı. Bir anda Ayaz Qi'si dışarı çıktı ve buz kristalleri çabucak kargıya yayıldı!