True Martial World - Bölüm 803: Niyet

---

 

Bölüm 803: Niyet

 

Yi Yun, zarif adama bakarken Peri Siyah Bambu gibi eğilip selam verdi.

 

"Selamlar prens."

 

Prens Pingnan, Yi Yun'a baktı ve pek bir şey düşünmeyip Peri Siyah Bambu'yla konuşmaya devam etti.

 

"Peri, bu kadar nazik olmana gerek yok.

Ateş Bulutu Eyaleti'ne gelecek kadar boş zamanım vardı, ben de  gelip seninle bir görüşeyim dedim.

Buradaki bambu şarabının kokusu çok güzel ve nadir bir gurme şarabı.

Sıradan kişiler tadına bile bakamıyor, bu yüzden merak ediyorum da benim gibi birinin bir yudum alma şansı olacak mı?"

 

Prens Pingnan gülümseyerek konuştu.

 

Peri Siyah Bambu'ya karşı tavrı çok mütevaziydi, bu da Yi Yun'u hafiften şaşırtmıştı.

 

Yerateş Salonu Kıdemlisi olarak, Peri Siyah Bambu'nun konumu doğal olarak Prens Pingnan'dan aşağıdaydı.

 

Bir prens tarafından böylesi yüksekte tutulmak yeteneğinin ne kadar etkileyici olduğunu gösteriyordu.

 

Yi Yun, Peri Siyah Bambu'nun oldukça kısa süre yetişim yaptığını ve Yerateş Salonu'nunda Kıdemli olalı fazla zaman olmadığını biliyordu.

 

Üst kademeler tarafından tanınınca gelecekte çabucak terfi alırdı.

 

Peri Siyah Bambu'nun parlak bir geleceği vardı yine de Kıdemli Gök Akrebi, Peri Siyah Bambu'yu hedef alma cesaretini gösteriyordu.

 

Bunun tek nedeni farklı taraflardan oluşlarıydı.

 

Dövüşmek kaderlerinde vardı.

 

Ayrıca Prens Kızıl Sema'nın tahtı aldığı gün, Peri Siyah Bambu'nun Luo klanındaki geleceği büyük ölçüde etkilenecekti.

 

Peri Siyah Bambu hafiften gülümsedi ve dedi ki: "Prens için çoktan hazırlandı."

 

"Güzel."

 

Prens Pingnan gülerek ellerini çırptı.

 

Öylesine sıradan konuşmuştu ki, gören prens olduğunu düşünmezdi.

 

Peri Siyah Bambu'yla konuşurken sanki eski bir arkadaşıyla konuşuyordu.

 

Peri Siyah Bambu ve Prens Pingnan konuşurken Prens Pingnan'ın arkasındaki ejderha kafalı kaplumbağa aniden altın bir parıltıyla parladı ve sonra devasa ejder kaplumbağası giderek küçülmeye başladı.

 

Şekli de değişti ve sonunda koyu altın cübbeli, orta yaşlı bir adama döndü.

 

Orta yaşlı adam güdük, güler yüzlü ve ağzının kenarlarında iki uzun ejderha bıyığı olan biriydi.

 

Ejderha kaplumbağasının taşıdığı ölümsüz dağı ise kaplumbağanın sırtından uçup yumruk boyutundaki büyülü bir hazineye dönüştü ve orta yaşlı güdük adamın vücuduna girdi.

 

Yi Yun bunu görünce derin bir nefes aldı.

 

Önce devasa bir ejderha kaplumbağası, bir adama dönüşmüş; sonra ölümsüz dağ, büyülü hazineye dönüşmüştü.

 

Eğer bunlardan biri Tian Yuan Dünyası'nda olsaydı resmen tanrısal şeyler olurlardı.

 

"Ejderha Amca, gel sen de şaraptan iç de beraber tadını çıkaralım."

 

Ejderha kaplumbağası, Prens Pingnan'ın bineği olsa da Prens Pingnan, 'Ejderha Amca"sına karşı çok saygılıydı.

 

"Haha, şarap içmek iyidir."

 

Orta yaşlı güdük adam Peri Siyah Bambu'yu sarayın içine doğru takip ederken konuştu.

 

Yi Yun ise yandan onları takip etti.

 

Ne Prens Pingnan ne de orta yaşlı güdük adam, Yi Yun'a hiç dikkat etmedi.

 

Bu anlaşılır bir şeydi.

 

Yi Yun'u sadece Peri Siyah Bambu'nun öğrencisi veya takipçisi olarak görüyorlardı.

 

Gerçekten de ikili onun kim olduğunu umursamıyordu.

 

...

 

Bir süre sonra Peri Siyah Bambu'nun bambu binasında, Prens Pingnan, orta yaşlı güdük adam ve Peri Siyah Bambu antik yuvarlak bir masanın etrafında oturuyordu.

 

Peri Siyah Bambu dikkatlice astların oturacağı pozisyonda dimdik bir şekilde oturdu.

 

Ancak, orta yaşlı güdük adam çoktan elinde tuttuğu şarabı yudumlamaya başlamıştı.

 

"Haha, tadı cidden çok iyi."

 

Orta yaşlı güdük adam gülerek şarabı övdü.

 

Yi Yun ise doğal olarak Peri Siyah Bambu'nun arkasında duruyor ve üçlünün konuşmalarını dinliyordu.

 

"Merak ediyorum da Majesteleri Pingnan, Siyah Bambu Sarayı'na neden geldi?"

 

Peri Siyah Bambu sordu.

 

Prens Pingnan boş zamanı olduğundan geldiğini söylemişti ama Siyah Bambu, onun konumuyla Ateş Bulutu Eyaleti'ne boş zamanı var diye kesinlikle gelmeyeceğini biliyordu. Çünkü yapacak çok işi vardı.

 

"Buraya Majesteleri İmparatoriçe Xuan'ın emriyle geldim."

 

Prens Pingnan bir ağız dolusu bambu şarabı içti ve yavaşça konuştu.

 

"Majesteleri İmparatoriçe Xuan mı?"

 

Peri Siyah Bambu bir anlığına duraksadı.

 

İmparatoriçe Xuan, Prenses Mor Ruh'u doğuran kadındı.

 

"Haha, benim de yapabileceğim pek bir şey yok.

Prenses Mor Ruh doğası gereği kaprisli.

Görünüşe göre tahta oturma niyetinde değil, bu yüzden en çok endişelenen Majesteleri İmparatoriçe Xuan."

 

Bir annenin değeri çocuğu tarafından belirlenirdi, bu yüzden İmparatoriçe Xuan iş Prenses Mor Ruh'un taht kavgasına geldiğinde doğal olarak endişeliydi.

 

Peri Siyah Bambu dedi ki: "Prenses Mor Ruh daha genç, bu yüzden güç çekişmesinin ilgisini çekmemesi normal sayılabilir.

İlerde Prenses Mor Ruh büyüdüğünde, doğal olarak olayları daha iyi anlayacaktır.

Konu açılmışken Majesteleri İmparatoriçe Xuan, ne kararnamesi verdi?"

 

"Ben kararnameden söz edemesem de Majesteleri İmparatoriçe Xuan'ın sıradaki Luo İlahi Salonu sınavlarına olan ilgisi büyük.

Seninde bildiğin gibi Luo klanımız obrukta bir savaş verdi ve Luo İlahi Salonu'ndaki birçok öğrencinin düşmesiyle büyük kayıplar aldı.

Şimdi Luo klanımızın yavaşça gücünü toparlayabilmek için büyük sayıda genç nesil yetiştirmesi gerekiyor.

Önümüzdeki bu Luo İlahi Salonu sınavlarında, Majesteleri İmparator Luo, İlahi Hazine Sarayı'ndan birkaç değerli kalıntı alıp güzel sonuçlar alan Luo klanı öğrencilerini ödüllendireceğine dair bir kutsal kararname verdi."

 

"Bildiğin gibi, Majesteleri tahtı bırakmak üzere ve Prenses Mor Ruh ile abim Kızıl Sema arasındaki taht savaşa giderek yoğunlaşıyor.

Majesteleri kararını çeşitli küçük detaylar üzerine verecek.

Ayrıca sıradaki Luo İlahi Salonu sınavları önemsiz bir şey değil.

Majesteleri bu kadar önem verdiğinden, Majesteleri İmparatoriçe Xuan da kaybetmek istemiyor."

 

"Demek öyle..." Peri Siyah Bambu anlamıştı.

 

Sıradaki Luo İlahi Salonu sınavlarında, İmparator Luo sınavı bizzat açıklamış ve hatta İlahi Hazine Sarayı'ndan hazineler teklif etmişti.

 

Bu görmezden gelinebilecek bir şey değildi.

 

İlahi Hazine Sarayı'na konulan her şey, en iyi hükümdar sınıfı eşyaların en iyisiydi.

 

Çeşitli eyaletlerden gelecek öğrenciler bir yana, İlahi Hazine Sarayı'ndaki kaynakların küçük bir kısmını kullanmak isteyen prens ve prenseslerin bile yeterince olağanüstü yetenekleri olması gerekiyordu.

 

Büyük savaştan sonra Luo klanı ağır kayıplar vermişti, bu yüzden Luo klanının birikmiş kaynaklarının bir kısmını kullanıp gücünü toparlamak mantıklıydı.

 

Bu gerçekten de Luo klanının genç nesli için yüz binlerce yılda bir gelebilecek bir fırsattı.

 

Eğer bu fırsatı yakalamayı başarırlarsa, gerçekten de büyük miktarda değerli kaynağın tadını çıkarabilir ve önlerinde parlak bir gelecek olabilirdi.

 

Prens Pingnan dedi ki: "Siyah Bambu, bildiğin gibi abim Kızıl Sema çoktan 3500 yaşına geldi.

Astları da yaklaşık 3000 yaşlarında.

Ve annesi, Majesteleri İmparatoriçe Luo, hareme Majesteleri İmparatoriçe Xuan'dan on binlerce yıl önce girdi.

Ayrıca Majesteleri İmparatoriçe Luo, bir Antikefey kan bağına sahip, bu yüzden onların tarafları da bayağı büyük.

Prenses Mor Ruh ise yeteneği abime eşit veya daha iyi olsa da, hâlâ çok genç.

Prenses Mor Ruh'un kendisinin gücü az ve hep Majesteleri İmparatoriçe Xuan'a güveniyor.

Önümüzdeki Luo İlahi Salonu sınavı gerçekten de abimin  gücünü göstermesi için kurulmuş bir sahne.

Eğer adamları sıralamadaki önemli yerleri kaparsa, Prenses Mor Ruh ve Majesteleri İmparatoriçe Xuan nedeni ne olursa olsun kötü gözükür.

Hatta bu Majesteleri İmparator Luo'nun bile kararını değiştirebilir."

 

Peri Siyah Bambu, Prens Pingnan'ın dediğine karşılık başını salladı ve dedi ki: "Majesteleri Pingnan, haklısınız.

Ancak önümüzdeki Luo İlahi Salonu sınavında, ben de kısıtlıyım ve pek bir işe yaramam.

Yapabileceğim tek şey kanatlarım altındaki öğrencileri yetiştirmek ve onları göndermek."

 

"Tamam, sen sadece elinden geleni yap.

Bu yolculuğumda, üç eyalete gittim ve son anlık bir kaktırmayla bazı kaynaklar getirdim.

Umarım biraz yardımcı olur.

Sİyah Bambu, söyle bana.

Ateş Bulutu Eyaleti'nde buna değecek kim var?"

 

Prens Pingnan şarap bardağını masaya koydu ve lafı dolandırmayı kesti.

 

....