Çevirmen: Çıngıraklı

Düzenleyici: Mesut Gürbüz

Ran Yu'nun sonu, Siyah Rüzgar Vadisi testini yarıda bırakmak olmuştu.

Ranyi Balığı kan bağının ağır hasar görmesiyle ve Ran Yu'nun ağır yaralar almasıyla dövüş gücünün büyük bir bölümünü kaybetmişti. Bırakmayı seçmişti, zaten bırakmasa bile yedinci seviyenin lafı dahi olmazdı. Ancak Cang Mang'ın yardımıyla altıncı seviyede rahatça durabilmişti.

Ve Ran Yu'nun üçüncü veya dördüncü seviyeye yetişim yapmak için dönmesi anlamsızdı. Ayrıca Ran Yu, bunu yapmanın utancına dayanamazdı.

Ancak Ran Yu düştüğünde, bırak Azure Dalga Dağı eğitimine devam etmesini, Luo İlahi Salonu sınavlarına dahi katılamazdı.

Bu ciddi yaralarla diğerleri onu arada bırakırdı, bu yüzden katılmanın ne anlamı vardı ki?

Hatta Ran Yu'nun yaşamının çoğunun harap olduğu bile söylenebilirdi.

Herkes, Ran Yu'nun yüzünde soluk bir ifadeyle taşındığını görmüştü. Artık altıncı seviyede sağlamca oturan Yi Yun'a bakınca ürpermeden edemediler. Birçoğu, Yi Yun'un onları kibarca 'kurtarması' için ona yaklaşıp iyi niyetlerini iletmeyi düşündü.

Ancak neredeyse hepsi, içten içe Yi Yun'un şimdilik büyük bir başarının tadını çıkardığını biliyordu. Yani Xushui Ran klanını tamamen kızdırmak akıllıca olmazdı.

Yi Yun'un gelecekteki büyüyüşü tehlikelerle dolu olacaktı...

Yi Yun sonunda yedinci seviyede oturmayı seçmişti. Yedinci seviyede birkaç kez saldırıya uğradıktan sonra hayvan şekli almış Kan Ejderi'nin kan enerjisi dahi ondan kaçınmaya başlamıştı. Bu uğursuz yıldızı kışkırtacak kadar kim aptaldı ki?

Yi Yun'un önünde mühürlü yaşam gücü girdabı vardı. Aracı Ruh Kan Yılanı içindeki son nefesiydi.

Vücudunda barınan Soysuz Kan Ejderi aurası çok değerliydi fakat şimdi gerçekten de ufak bir yılan olmuştu.

Aracı Ruh Kan Yılanı'nın çoktan zekası oluşmuştu. Yi Yun'un Yuan Qi'sinin üstüne kilitlendiğini görünce hemen mücadele etmeye başladı.

Yi Yun'un gözlerinin odaklanmasıyla Yuan Qi bir ağa dönüştü ve Aracı Ruh Kan Yılanı'nı içinde tuzağa düşürdü.

"Tıs!" Aracı Ruh Kan Yılanı'nın tıslayarak çığlık atmasıyla vücudu kırmızı bir sise dönüp, göz açıp kapayıncaya kadar Yi Yun'un vücuduna girdi.

Aracı Ruh Kan Yılanı siyah kan gazından oluşmuş özdü. Yi Yun, onu meridyenlerine yöneltti ve güçlendirmek için saf Yang bedenini kullandı.

Boom!

Yi Yun hemen büyük ölçüde enerjinin vücuduna girdiğini hissetti.

Tüm kemikleri bir anda çatlama sesleri çıkarmaya başlamıştı.

Aracı Ruh Kan Yılanı, Siyah Rüzgar Vadisi'ndeki en büyük fırsattı. Yi Yun'un daha önce yediği tüm kalıntılardan çok daha güçlüydü.

Yi Yun zihnini sakinleştirdi ve eski yerine etrafında dolanan yaşam gücü girdabıyla oturdu.

Yi Yun, Aracı Ruh Kan Yılanı'nın gücünü tam burada tamamen emmeyi planlıyordu. Cang Mang, onu, Xushui Ran klanının intikamı konusunda dikkatli olması için uyarmıştı. Ancak Yi Yun, Xushui Ran klanından korkmuyordu çünkü Luo klanında istediklerini yapamazlardı. Onlar intikam almadan değerini kanıtladığı sürece her şey sorunsuz kalırdı.

Boom! Boom! Boom! Yi Yun'un vücudundaki enerji etrafında dalgalanıyordu.

Yi Yun'un yedinci seviyedeki Aracı Ruh Kan Yılanı'nı yediğini görünce Luo Tian ve diğerlerinin yüzünde karmaşık ifadeler oluştu.

"Bu Yi Yun cidden azimli! Aracı Ruh Kan Yılanı'nı yiyerek şimdiki gücü tekrar artacak. Bunu yaparak, Xushui Ran klanı Aracı Ruh Kan Yılanı'na göz dikemeyecek." Luo Tian kendi kendine düşündü.

Sessizce Yi Yun'dan uzakta bir yere geçti ve siyah gazları yemeye başladı.

Onunla aynı seçimi yapan bir diğer kişiyse Gu Luo'ydu.

Aracı Ruh Kan Yılanı çoktan Yi Yun'un ellerindeydi fakat daha eğitimini bitirmeyen birçok öğrenci vardı.

Verilen zamanın yarısının geçmesiyle, hala beşinci seviyeye ulaşamayan bir kaç kişi vardı ve hatta dördüncü seviyeye dahi ulaşamayanlar vardı.

Luo Fengling yedinci seviyedeki Yi Yun'a bakarken derin bir nefes aldı ve kararlı bir bakışla beşinci seviyeye doğru uçtu. Kılıcını çekip birkaç siyah hayalet gölge kesti. Beşinci seviyede rahatça durmaya çalıştı fakat hala çok zordu...

"Genç Erkek Kardeş Yi Yun ile rekabet etmemin bir yolu olmasa da, en azından kendimi aşmalıyım." Luo Fengling aralıksız çalışıyordu. Azure Dalga Dağı'na eğitim için geldikten sonra  yetişim zamanının çok kısa olduğunu fark etti. Luo İlahi Salonu sınavlarına katılan öğrencilere kıyasla hala dezavantajlıydı.

Ancak Yi Yun, ondan daha da dezavantajlıydı. Yetişim zamanı çok kısa olsa da, yine de tecrübe, kıdemli öğrencileri ayakları altına almayı başarmıştı. Farkında olmadan Luo Fengling, Yi Yun'u idolü olarak görmeye başlamıştı.

...

Xushui Ran klanı.

On Bin Fey Semavi Cennet'teki birkaç büyük aşiretten biri olarak Xushui Ran klanının kendi uçan bir kıtası vardı.

Tüm kıta göllerle doluydu. Ortadaki en büyük göl, bir deniz kadar genişti. Bu göl diğer sisle kaplı göllerden farklıydı çünkü gökyüzüne kadar yükselen büyük dalgaları vardı. Gölün suyu mürekkep kadar siyahtı. Yetersiz yetişim seviyesi olan savaşçılar, dev dalgalara kapılıp giderdi.

Siyah gölün ortasında köşklerle dolu büyük bir ada vardı. İşte orası Xushui Ran klanının konağının olduğu yerdi.

"Şaooo!"

Devasa bir yırtıcı kuş konağın önüne indi ve kuşun tepesinde biri belirdi.

"Aşağı gel!" O kişi kırklı yaşlarında görenen orta yaşlı bir adamdı. Yüzünde iç karartıcı bir ifade vardı ve iyi bir havada gibi görünmüyordu.

Ardından kuştan genç görünümlü bir adam indi. Yere indiğinde boğuk bir inleme sesi çıkardı ve neredeyse yere kapaklandı.

Orta yaşlı adam hemen kaşlarını çattı ve dedi ki: "Düzgünce ayakta dahi duramıyor musun?"

"Hayır, düzgünce duruyorum, Dördüncü Amca!" Ran Yu fısıldadı fakat dudaklarını ısırıp tırnaklarını avcunun dibine batırdı.

''Yi Yun!

Müsrif köpekten farksız oluşunun tüm nedeni Yi Yun'du.''

Xushui Ran klanına dönmüştü ve yataktan zar zor çıkabilmesi on gününü almıştı. Orta yaşlı bir adam olarak daha ayakta doğru düzgün duramadığı cidden doğruydu. Bineğin tepesinden, o kadar yükseklikten zıplamak en azından zar zor yapabileceği bir şeydi.

"Geri dön ve iyice iyileş." Orta yaşlı adam, Ran Yu'ya baktı ve iç çekerek konuştu.

Ran yu aniden başını kaldırdı ve gözlerinde bir bakış parladı. "Dördüncü amca... ama yaralarım..."

"Aile yaralarını çoktan biliyor." Orta yaşlı adam başını iki yana salladı.

Orta yaşlı adamın yüz ifadesini görünce Ran Yu'nun kalbi boşluğa düştü. Nefesinin kesildiğini hissedince başını eğdi. "Aile benden... vazgeçmeyi mi planlıyor?"

"Vazgeçmek çok ciddi olur fakat ailenin hazineler veya Antikefey kemiği kullanıp seni iyileştirmesini istersen bu imkansız. Gelecekte, sadece aşirette kal. Güneybatıdaki arazinin işlerine bakacaksın."

''İşlerine mi bakacağım?''

Ran Yu'nun kalbi boşluğa düştü, sanki son nefesi de ondan alınmış gibiydi. Xushui Ran klanında, sadece geleceği olmayan kişiler araziye bakmak için gönderilirdi. Onlara resmen yetişime devam etmek için gelecek verilmezdi.

Ran Yu, zamanında aşiretin en iyi dahilerinden biriydi. Sadece en üstteki birkaç kişi dışında en iyisiydi. Lakin şimdi ailenin arazilerine bakacak kadar düşmüştü.

"Dördüncü Amca, ben..."

"Yeter! Yarın senin için bazı haplar ve kalıntılar hazırlayacağım. Daha fazla konuşmana gerek yok. Bir insana zarar vermeye çalıştın fakat sonun Ranyi Balığı kan bağının sakatlanması oldu... O kişi, bir Yerateş Salonu öğrencisiydi, sadece otuz yıl yetişim yapmış biri. Hatta düşük bir alemden gelmişti. Yaptığın şey, Xushui Ran klanına utanç getirdi. Aşiretin kan bağını yenileyeceğini mi sanıyorsun? Ran Yu, testlerde beni cidden büyük bir hayal kırıklığına uğrattın."

Orta yaşlı adamın sesi sertleşti ve Ran Yu kalbi umutsuzlukla dolmuş bir şekilde üzgün hissetti.

Dövüş yolunun sonuna gelmiş olabileceğini biliyordu. Gelecekte pek bir şey yapması mümkün değildi. Aşiret resmen onu terk etmişti.

Dördüncü amcası ona daha düşkün olan kıdemlilerden biriydi fakat onun bile bunları söylemesi...

"Ran Yu, huzur içinde iyileş. Düşük alemden gelen o insan ise onu hatırlayacağım. Seni cezalandırmakta sorun yoktu fakat Ranyi Balığı kan bağını yok edecek kadar ileri gitmek. Ne zamandan beri aşağılık bir insan Xushui Ran klanımızın kan bağını yok edebilir oldu? Bu Xushui Ran klanının yüzüne resmen bir tokat!"

Bunu söyleyince orta yaşlı adamın gözlerinde soğuk bir ışın parladı.

Ran Yu öfkeli bir şekilde yumruklarını titreyene kadar sıktı. Gözleri çoktan kanlanmıştı.

Orta yaşlı adam dedi ki: "Şimdi dön. Bu konu burada kapanmayacak. Sana kesinlikle bir cevap vereceğim."