Bölüm 864: Güç Gösterisi

avatar
4280 17

True Martial World - Bölüm 864: Güç Gösterisi


 

Bölüm 864: Güç Gösterisi

 

Ran Xueyi ve Donglin Yu, eğer öyle dikkat çekici bir yere, özellikle de Luo Huo'er'in yanına otursalardı, sadece yerlerinin üçte birine otururlardı ve oturuşları da dimdik olurdu. Herhangi bir şey yememek için ellerinden geleni yaparlardı ve yeseler de çok az olurdu. Yerken dişlerini göstermez veya çiğneme sesi çıkartmazlardı. Eğer şarap içerlerse şarabı iki elleriyle tutar ve saygılı bir şekilde içerlerdi. Ayrıca, İmparatoriçe şarap bardağını tutmazsa onlar da dokunmazdı.

 

Lakin Yi Yun'a bakınca, o resmen yenilmezdi. Yemeği resmen ağzına tıkıyordu. En güzel görünen ve zengin Yuan Qi'si olan tüm yemekleri yiyordu. Şarap ise... Sanki çok yemek yiyip boğulmaktan korkmuş gibi içiyordu. Yerken içiyor, şarapla yiyecekleri aşağı gönderiyordu.

 

Bu cidden bir hödüğün özelliklerinin mükemmel sergilenişiydi.

 

Neyse ki İmparatoriçe Luo'nun kendine olan hakimiyeti iyiydi. Orada otururken, kuralları bilmeyen bir insan hödüğü olmasına rağmen bunu görmezden gelebiliyordu.

 

"Küçük Yun, sen aç bir hayaletin reenkarnasyonu musun? Neden o kadar hızlı yiyorsun?"

 

Luo Huo'er, Yi Yun'un hareketlerini komik bulmuş ve gülmek istiyordu. Lakin görünüşte, zarif ve lüks görünümünü koruyordu.

 

Luo Huo'er, bu tür etkinliklerden nefret ederdi. Çok sıkıcıydı ve sürekli görgü kurallarına dikkat etmeliydi. Yi Yun'la sohbet edip, kendini eğlendirmesi daha iyiydi.

 

"İmparatoriçe Luo bize de ikram ettiğine, senin baş düşmanın olduğuna ve bu ruhsal yiyecekler için bu kadar çaba sarf ettiğine göre sanırım yememde sakınca yok. Bir şey kaybedecek değilim ya." Yi Yun sanki onunmuş gibi ses iletimi gönderdi.

 

Ses tonundan İmparatoriçe Luo'ya ne saygı ne de korku beslediği belliydi.

 

"Hehe, onu iflas ettirecek kadar yiyebilirsen bu harika olur! Sana şimdiden söylüyorum, o yaşlı cadının, dünyanın annesi gibi göründüğüne bakma, aslında iliklerine kadar kötü biri."

 

Kraliyet sarayında Luo Huo'er, çeşitli yönlerden kısıtlanıyordu. Bu yüzden saçma sapan şeyler konuşmaya cesaret edemiyordu. Şimdi sonunda bir arkadaşıyla karşılaşmıştı. Bu yüzden Luo Huo'er'in konuşma şeklinde hiç insaf yoktu.

 

Luo Huo'er önceden İmparatoriçe Xuan'a, İmparatoriçe Luo'ya ve kendisine saygılı olan birçok kişi görmüştü. O kadar itaatkarlardı ki gözlerinin yerde bitmesini ve sırtlarının bir karides gibi eğilmesini istiyorlardı. Luo Huo'er, onun gibi kuralları umursamayan Yi Yun'u, sanki sırdaş bulmuş gibi eğlenceli biri olarak görüyordu.

 

Yi Yun ve Luo Huo'er, Yuan Qi Ses İletimleri ile sohbet ederken, balo pek uyum içinde geçmiyordu.

 

İmparatoriçe Xuan, İmparatoriçe Luo'nun bu baloyu yapmaktaki amacını çok iyi biliyordu. Gücünü sergilemek ve Luo İlahi Salonu sınavlarına katılacak genç elitlere Luo klanının gerçek annesinin kim olduğunu göstermek istemişti. Böylece, daha da çok genç elit İmparatoriçe Luo'nun klanına katılıp, İmparatoriçe Xuan'a sırtlarını çevirmeyi seçecekti.

 

"Genç Kız Kardeşim'in ailesinden bir sürü kişiyi, Luo klanı Luo İlahi Salonu sınavlarına katılması için getirdiğini duydum. Özellikle şu Xuan Junyue, şu anki Xuan ailesinin neslinde en iyisinin o olduğunu duydum. Neden sevgili yeğenimi de göremiyorum? Ona da bir davetiye gönderdiğimi hatırlıyorum." İmparatoriçe Luo, aniden İmparatoriçe Xuan'a sordu.

 

Sesi yüksek olmasa da herkes net bir şekilde duyabilmişti.

 

Xuan Junyue, Xuan ailesinin genç nesli arasında nüfuzlu biriydi. Ran Xueyi ve Donglin Yu'ya kıyasla itibarı daha üstündü. Kraliyet başkentinin dört büyük genç efendisinden biri olmamasının nedeni, Xuan ailesinin kraliyet başkentinin dışında bulunmasıydı.

 

İmparatoriçe Xuan gülümsedi ve dedi ki: "Junyue hâlâ inziva eğitiminde ve önümüzdeki birkaç gün boyunca dışarı çıkmayacak. Luo İlahi Salonu sınavları için hazırlık yapıyor."

 

İmparatoriçe Xuan, soruyu saptırmak için bir bahane buldu. Xuan Junyue'nin inziva eğitiminde olmadığı kesindi. Önceden Luo Huo'er'in sarayına gitmiş ve ona haberleri vermişti.

 

Ancak İmparatoriçe Xuan, Xuan Junyue'nin İmparatoriçe Luo tarafından yapılan baloya katılmasına izin vermezdi. Bunun nedeni İmparatoriçe Xuan'ın, İmparatoriçe Luo'nun baloda güç gösterisi yapmak istediğini çok iyi bilmesiydi ve büyük ihtimalle ilk kurbanı olarak Xuan Junyue'yi seçecekti.

 

Xuan Junyue, Xuan ailesinin en iyi dahisiydi ve onların can damarlarından biri olarak sayılıyordu. Eğer İmparatoriçe Luo, baloda Xuan Junyue'yi hedef alırsa İmparatoriçe Xuan'ın kampı, Xuan Junyue yenildiği takdirde büyük bir itibar kaybı yaşardı.

 

Luo İlahi Salonu sınavlarından önce herhangi bir şey kaybetmeyi kaldıramazdı.

 

Normal hallerinden zayıf görünmek ve savaştan kaçınmak doğrudan kaybetmekten iyiydi.

 

"İnziva eğitimi mi? Bence Kardeş Junyue'nin gelmemesinin nedeni korkmasıydı." O anda, yüksek bir ses salonda yankılandı.

 

Herkes telaşlı bir şekilde başını çevirip konuşan kişiye baktı. O kişi, Prenses Beyaz Tilki'nin bir alt seviyesinde oturuyordu.

 

O yer, neredeyse Ran Xueyi ve Donglin Yu'ya eşitti ve çok asil bir yer olarak sayılıyordu.

 

Masada iki kişi oturuyordu; biri erkek biri kadındı. Kadının bir çocuğunkine benzer minyon bir tipi vardı; erkek ise daha genç, kaslı ve iri yarıydı. Üstünde kırmızı bir savaş zırhı vardı ve sesi davula vuruyormuş gibi sertti.

 

Xuan Junyue'yle açık bir şekilde alay eden bu iri yarı gençti!

 

İmparatoriçe Xuan kaşlarını çattı. Sahip olduğu konumla, nasıl bir gencin bu baloda ona saygısızlık göstermesine izin verebilirdi?

 

Ancak İmparatoriçe Xuan, daha bir kelime edemeden, İmparatoriçe Luo ağzını açtı ve o kişiyi tersledi: "Luo Kui, İmparatoriçe Xuan'la konuşuyorum, senin araya girmene gerek yok!"

 

İmparatoriçe Luo'nun sesi sertti ve İmparatoriçe Xuan'dan daha hızlıydı. Sözleri Luo Kui'yi azarlıyor gibiydi fakat aslında İmparatoriçe Xuan'ın çenesini kapatmak içindi.

 

Ne de olsa azarlanınca etinden bir parça kaybetmiyordun. Hatta Luo Kui'nin söylediğinin İmparatoriçe Luo'nun ağzından çıkmış olması bile bir olasılıktı.

 

Ev sahibesi olarak bazı şeyleri söyleyemezdi. Pervasız ve atılgan bir gencin bu sözleri söylemesinde bir sorun yoktu. Lakin yine de İmparatoriçe Xuan'ın yüzüne vurmakta aynı etkiyi göstermişti.

 

Genç elitler hemen balonun başlangıcının kızgın ateş gibi olduğunu hissetti.

 

İmparatoriçe Xuan ve İmparatoriçe Luo cidden baş düşmanlardı. Bir baloda huzurlu bir şekilde bir arada durmaları nasıl mümkün olabilirdi?

 

Ancak İmparatoriçe Xuan hesapçı davranmış ve bilerek  Xuan Junyue'nin herhangi bir olumsuz sonuçtan kaçınmasını önlemek için baloya katılmasını engellemişti.

 

Bu akıllıca bir hareket olsa da İmparatoriçe Xuan resmen İmparatoriçe Luo'dan laf yemişti.

 

Yi Yun ağzını sildi ve Luo Kui'ye baktı. Yetişimi mükemmel Cennete Yükseliş Alemi'ndeydi.

 

Derin bir Yuan Qi temeli ve büyük bir kan bağı vardı. Gücü akıl almazdı.

 

Bu Yi Yun'un ona verdiği değerlendirmeydi.

 

"Şu bahsettikleri Xuan Junyue bu adamı dövemez mi?" Yi Yun, Luo Huo'er'e ses iletimiyle sordu.

 

Luo Huo'er homurdandı ve dedi ki: "Dövüp dövemeyeceği belli değil fakat annemle benim arkamdaki kişi sayısı az. En iyisi Xuan Junyue. Ancak İmparatoriçe Luo'nun tarafında daha çok kişi var. Şu gördüğün Luo Kui onlardan sadece biri. Eğer çarpışırsak, kesinlikle kaybederiz."

 

"Anladım." Yi Yun, iki yumruğun dört eli yenemeyeceği sözünü iyi biliyordu. Daha çok kişi olması hep avantajlıydı. İmparatoriçe Xuan ve Luo Huo'er'in temeli sonuçta çok zayıftı. "Bana İmparatoriçe Luo'nun bu baloyu kullanıp, Luo İlahi Salonu sınavlarına katılacak olan biz öğrencilere, onun kampına katılalım diye güç gösterisi yapacağını mı söylüyorsun?"

 

"Aynen. Cadı cidden hesaplamalarını yapmış!"

 

"Rekabet nasıl oluyor? Baloda öylece savaşamayız, değil mi?" Yi Yun'un biraz ilgisini çekmişti. Balo salonunun ortasında pek yer yoktu. Bu yüzden bir dövüş olursa balo salonu darmadağın olurdu.

 

"İlla öyle olacak değil. Diğer açılardan bir iki numara sergilemek, en iyi yeteneğini göstermek veya baloya biraz ilgi katabilecek şeyler yapmak olabilir. Eğer iş cidden dövüşe gelirse bu yakışıksız olur. Neden bana o büyük adamla dövüşmek istediğini söylemiyorsun?" Luo Huo'er sırıtarak sordu.

 

Lakin Yi Yun başını iki yana salladı: "Büyük adamı dövemeyebilirim."

 

Rakip, mükemmel Cennete Yükseliş Alemi'ndeydi; Yi Yun ise Cennete Yükseliş Alemi'nin başlangıç evresine daha yeni girmişti. Luo klanı kraliyet başkenti dahilerle doluydu. Yi Yun kendinden emin olsa da yetişim seviyesindeki bu kadar büyük farklılığı atlayıp, Luo klanının yoğurdun kaymağı olan genç elitlerinden birini yenebileceğinden emin değildi.

 

Luo Kui'nin ne numaraları olduğunu dahi bilmiyordu.

 

Karşı taraf hazırlıklı gelmişti ve bir hevesle bu işe girişip kavga çıkarırsa acıya katlanan o olabilirdi.

 

"Hehehe, bayağı sakinsin! Küçük Yun, Azure Dalga Dağı testlerinde birinci olduğunu biliyorum. Böylesi bir başarının olması için düşük alemde bazı ilginç şeyler olmuş olmalı, değil mi? Lakin kraliyet başkentindeki dahilere kıyasla, Ateş Bulutu Eyaleti ve Anka Kuşu Firminya Eyaleti'ninkiler bir hiç. Buradakilerin birçoğu sağlam! Ondan bir sürü küçük alem düşüksün ve dövmek mi istiyorsun? Zor! Hadi bunları geçtim, dövsen bile partnerleri var. Hepsini kendin mi döveceksin? Şu minyon kıza bak. İsmi Luo Xiaodie ve o da uğraşılmaması gerekenlerden biri!"

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr