Bölüm 874: Prenses Takası

avatar
4433 16

True Martial World - Bölüm 874: Prenses Takası


 

Bölüm 874: Prenses Takası

 

 

Luo Huo'er, Yi Yun'un yanında durdu ve gözleriyle ona işaret etti. Tam ona Yuan Qi Ses İletimi gönderecekti ki, İmparatoriçe Xuan hafiften ona baktı. Luo Huo'er ağzını kapattı ve daha fazla konuşmadı.

 

Yi Yun afalladı ve Luo Huo'er'e ardından da İmparatoriçe Xuan'a baktı. Kafası biraz karışmıştı. Bu afacan velet, İmparatoriçe Xuan'a şikayet etmiş ve onun adına intikam alacağını mı umut etmişti?

 

Dürüstçe dedi ki: "Düşük alemdeyken, kalıntıyla ilgili mesele sadece Majestelerinin sadık hizmetkarınıza yaptığı bir şakaydı. Ancak sadık hizmetkarınız prensese karşı düşüncesiz ve saldırgan davrandı. Sadık hizmetkarınız Majestelerinden af diliyor."

 

Bunu duyunca Luo Huo'er'in yüzü kızardı. İmparatoriçe Xuan ise Luo Huo'er'e baktı ve Yi Yun'a gülümseyerek dedi ki: "Huo'er'in söylediğiyse ona zorbalık ettiğindi. Neden şimdi kulağa tersi gibi geliyor?"

 

Ha!

 

Yi Yun şaşırdı. Küçük şeytanın prenses konumunu kullanıp, intikam peşinde olacağına inanmıştı. Lakin görünüşe göre işler öyle yürümemişti. Baştan beri zorbalık gören oydu. Fakat İmparatoriçe Xuan'ın söyleyişinden sanki Luo Huo'er galip gelmiş gibiydi.

 

Yi Yun, bir anlığına ne diyeceğini bilememişti. Kalıntının patlaması aslında ciddi bir şey değildi ama İmparatoriçe Xuan onun Luo Huo'er'in vücudunu gördüğünü öğrenirse, bu...

 

Yi Yun hafiften öksürdü ve bugün az konuşmasının kendisi için daha iyi olacağını hissetti. Sadece İmparatoriçe Xuan'ın dediğini dinlemek daha iyiydi.

 

Aslında bugün, balo bittikten sonra İmparatoriçe Xuan Luo Huo'er'e Yi Yun hakkında sorular sormuştu. Luo Huo'er, İmparatoriçe Xuan'ın böyle önemsiz şeyleri soracağını beklememişti. Utanç verici olaylara bir iki ekleme yapmış, tüm yükü Yi Yun'a atmıştı. Annesinin bu kadar acımasız olup, Yi Yun'u çağırmasını ve tam orada dediklerini çürütmesini hiç beklememişti.

 

Gerçekten de kızını en iyi bilen bir anneydi.

 

İmparatoriçe Xuan, merakla Yi Yun'u baştan aşağı süzdü. Kızının kraliyet başkentinde küçük bir şeytan olmaya alışık olduğunu biliyordu. Muhafızlar ve saray hizmetçileri hep Luo Huo'er'in elinden çekiyordu. Sadece Dong'er gibi bir hizmetçi ona zorbalık yapmanın bir zevki olmayacak kadar aptal olduğundan dolayı Luo Huo'er'e eşlik edebilirdi.

 

Ancak İmparatoriçe Xuan, düşük alem gibi ufak bir yerden birisinin Luo Huo'er'e acı çektireceğini beklemiyordu. Bunu bir anlığına eğlenceli bulmuştu.

 

Tabii bu onun fikrinde sadece çocukların oynayışıydı.

 

Bir kere çürütmesi yeterliydi, bu yüzden İmparatoriçe Xuan daha fazla üstelemedi. Onun yerine Yi Yun'a sordu: "Viskont malikanesinde yaşamaya alıştın mı?"

 

Konunun değişmesiyle Luo Huo'er rahat bir nefes aldı. İmparatoriçe Xuan vücudunun görüldüğünü bilirse Yi Yun'un taş kafalı cevaplarıyla gerçek ortaya çıktığında, kesinlikle kendini öldürürdü!

 

Yi Yun dedi ki: "Viskont malikanesi geniş ve rahat. Teşekkür ederim, Majesteleri."

 

"Tamam, güzel. Huo'er'in söylediği de doğru. Luo İlahi Salonu sınavları dahiler ve uzmanlarla dolu. Bir sürü hazırlık yapmalısın. Baloda dikkat çekmiş olsan da onun sadece Metruk Gök tekniği açısından olduğunu bilmelisin. İmparatoriçe Luo'nun tarafı, senin Luo İlahi Salonu sınavlarında ayağını kaydırmak için kendilerini hazırlıyorlar. Bu İmparatoriçe sana yalan söylemeyecek. Bu İmparatoriçenin tarafındaki üst seviye dahilerin sayısı, İmparatoriçe Luo'nunkinden çok az. Luo İlahi Salonu sınavları da, senin için kolay olmayacak!"

 

Yi Yun, İmparatoriçe Xuan'ın uyarısına başını salladı. Belli ki böyle bir şeyi öngürmüştü.

 

"Doğru, Bu İmparotoriçe seni buraya Fenghua Sarayı'nda kalman ve yetişim yapman için çağırmıştı. Buradaki yetişim yerleri Viskont malikanendekilerden çok daha iyi. Herhangi birini kullanabilirsin. Huo'er seninle olacaktır."

 

İmparatoriçe Xuan'ın bunu söylemesiyle Yi Yun bir şey düşündü ve sordu: "Majesteleri de Luo İlahi Salonu sınavlarına katılacak mı?"

 

Yi Yun, Luo Huo'er'in uygun yaşta olduğuna inanıyordu. Luo İlahi Salonu sınavlarına katılması mantıklıydı fakat İmparatoriçe Xuan'ın başını iki yana sallayıp: "Hayır, Huo'er, Beyaz Tilki klanına gidip orada kolektif eğitime ve sınavlara tabi tutulacak. Ve karşılığında Prenses Beyaz Tilki de Luo İlahi Salonu sınavları için kalıyor olacak."

 

İmparatoriçe Xuan'ın sözleri Yi Yun'u şaşırtmıştı.

 

Takas?

 

Luo klanı ve Beyaz Tilki klanı, prensesleri mi takas edecekti? Bu ne içindi? İki klanın ittifakı için bir ayin miydi?

 

Yi Yun biraz merak etmişti fakat İmparatoriçe Xuan'a doğrudan sormak kabaca olurdu. Ayrıca İmparatoriçe Xuan'ın yüzündeki bakıştan, bu fikri sevmediği belli oluyordu. Yüz ifadesindeki hafif değişiklik işi açık etmişti.

 

"Tamam, malikaneni Huo'er ayarlayacak. Artık gidebilirsin. Huo'er, etrafı tanısın diye Yi Yun'u al ve gezdir."

 

İmparatoriçe Xuan bunu söyledikten sonra elini salladı.

 

O anda Luo Huo'er hâlâ çok utanıyordu. İmparatoriçe Xuan'ın talimatlarını duyunca, rahat bir nefes aldı. Dilini dışarı çıkartıp, Yi Yun'un kıyafetinin kolunu çekiştirdi ve dedi ki: "Çabuk gidelim! İnsanları okumakta neden bu kadar iyisin? Neredeyse Bu Prenses'in kendisini utandırmasına neden oldun!"

 

Salonun dışında, Luo Huo'er dudaklarını büzüp mutsuzca konuştu.

 

Yi Yun ne diyeceğini bilememişti. Az önce n'oldu lan? Yalan söyleyen sendin ve tek yaptığım gerçeği söylemekti.

 

"Baştan diyorum. O kalıntı patlamasını unutacağız. Eğer o olay yayılırsa, Bu Prenses seni kellenden asar..." Luo Huo'er cümlesinin bu kısmına ulaştığında, yüzü kızarmış bir şekilde konuşuyordu. "Neyden bahsettiğimi biliyorsun, değil mi?"

 

Luo Huo'er, bunu sesli söylemeye utanıyordu fakat Yi Yun tahmin etmişti. Gülmemek için kendini zor tutuyordu. Yüzünde ciddi bir ifade olması için kendini zorlayıp dedi ki: "Bahsettiğin şeyi biliyorum. Onun hakkında konuşmayacağım."

 

"Hâlâ gülmeye utanmıyor musun?" Luo Huo'er bir nedenden dolayı ne yaptığını anlamış ve hemen tepesi atmıştı.

 

Yi Yun ona kederli bir bakış attı. Dudaklarını dahi oynatmadığına dair cennetlere yemin etti fakat Luo Huo'er gülmek istediğinden çoktan emindi.

 

"Bu Prenses seni uyarıyor. O olaydan hiç kimseye bahsedilmemeli. Hemen unutman en iyisi! Turnayı gözünden vurdun ve yine de gülmek mi istiyorsun? Bu Prenses'i sinirden öldüreceksin." Luo Huo'er öfkeyle konuştu.

 

"Gülmüyorum..." Yi Yun karşı çıktı. Gerçekten de gülmemişti.

 

"İçinden gülmeyi düşünüyorsun, o da sayılır." Luo Huo'er içini görmüş gibi büyük bir kesinlikle konuştu.

 

"… "

 

Yi Yun ne diyeceğini bilememişti. Luo Huo'er'i alt edemeyeceğini biliyordu, bu yüzden konuyu değiştirip sordu: "Prenses Mor Ruh, sana sormak istediğim bir şey var..."

 

"Bekle, bana Luo Huo'er dersen daha iyi olur. Olmadı, Huo'er de iyi olur. Prenses Mor Ruh çok garip geliyor."

 

"Uh... tamam. Huo'er, az önce İmparatoriçe Xuan, Beyaz Tilki klanının sınavlarına katılacağından bahsetti ve bu konuda biraz mutsuz görünüyordu. Neden?"

 

Yi Yun'un sorusuyla, Luo Huo'er'den yeni bir öfke patlaması geldi. Köpek dişlerini sürterken somurtup dedi ki: "Hepsi o cadı, İmparatoriçe Luo yüzünden. Oğlunun Prenses Beyaz Tilki'yle evlenmesini istiyor. Onunla evlenirse Kızıl Sema'nın konumu daha yüksek olacak. Kim bilir Beyaz Tilki klanı ne düşünüyordu; gittiler, bu isteği kabul ettiler!"

 

"Ancak Beyaz Tilki klanı görünüşte kabul etmeye hazır gibi görünse de prenseslerini Luo klanı sınavları için bırakmakta nasıl rahat olabilirler? Bu nedenle beni, Beyaz Tilki klanına göndermeyi teklif ettiler. Böylece bu takas, onları rahat ettirecek!"

 

"Anneme göre İmparatoriçe Luo'nun başka bir fikri var. Sadece Kızıl Sema'nın Prenses Beyaz Tilki'yle evlenmesini istemekle kalmıyor, ayrıca Bu Prenses'in klanlarındaki bazı tilki adamlarının ilgisini çekmesini istiyor. Zamanı geldiğinde, beni Beyaz Tilki klanında evlendirecek, ondan sonra da benim Kızıl Sema'yla taht için savaşacak niteliğim kalmayacak!"

 

Yi Yun bunu duyunca, gözlerini fal taşı gibi açıp baktı. Böylesi basit bir entrika da bu kadar çok gizli niyet vardı.

 

"O zaman Majesteleri bunu kabul etti mi?"

 

"Evet, Babam kabul etti. Luo klanı daha kendini toparlayamadı ve cidden müttefiklere ihtiyacı var. Ancak Bu Prensesi evlendirmeyi düşünüyorlarsa bu onların aptallığı olur. O tilki adamlar erkek oldukları halde kadınsı. Onları beğenmem ve ben kabul etmezsem Babam da beni zorlamaz!"

 

Yi Yun başını salladı. Ancak Beyaz Tilki klanının Luo Huo'er'in talibi olan bir prensi varsa İmparator Luo muhtemelen bilerek...

 

Eğer Kızıl Sema, Prenses Beyaz Tilki'yle evlenir ve Luo Huo'er de yeni Beyaz Tilki İmparatoruyla evlenirse iki klanın ittifakı kırılmaz olur.

 

Luo klanının, Obruktan gelen ve yirmi otuz yıl kadar önce Luo klanının kraliyet başkentine kadar saldırmış olan en büyük düşmanı, Heyula Fey Tarikatı'ndan ise daha fazla korkmalarına gerek kalmazdı.

 

Yi Yun, Luo Huo'er için biraz endişeliydi. Eğer bir şey gerçekten de klanın devamlılığını ilgilendiriyorsa bir baba imparatorun görevine karşı çıkamazdı. Yoksa nitelikli bir imparator olamazdı. Hadi onlar bir kenara, Luo Huo'er karşı koymakta başarılı olsa da İmparator Luo'nun kalbindeki yeri, bu olay yüzünden büyük ölçüde zarar görürdü. O zamanda tahta çıkması olasılık dışı olurdu.

 

İmparatoriçe Luo'nun entrikası basit görünüyordu fakat çok ölümcüldü. Muhtemelen İmparatoriçe Xuan'ın mutsuz görünmesinin nedeni buydu.

 

Yi Yun düşünürken Luo Huo'er'in bir sonraki cümlesi, neredeyse yere düşmesine neden oldu.

 

Luo Huo'er dedi ki: "Küçük Yun, diyorum ki Luo İlahi Salonu sınavlarında git, küçük beyaz tilkinin kalbini çal. Eğer Kızıl Sema'nın gelecek eşini çalarsan bu çok eğlenceli olur. Hehe!"

 

"Ne diyon la sen?" Yi Yun ne diyeceğini bilememişti. "Benim çoktan bir karım var."

 

"Oh! Evlendin mi? Bu o kadar da mühim değil. Fey ırkında, bir savaşçı çok eşli olabilir. Bu hiç de garip bir şey değil." Luo Huo'er umursamazca konuştu.

 

Yi Yun ona baktı ve daha fazla konuşmaya uğraşmadı. Ancak cidden Prenses Beyaz Tilki'nin kalbini çalarsa Kızıl Sema muhtemelen cinayet çığlıkları atardı. Bu sadece sevdiğini çalmaktan gelen bir nefret değil, ayrıca taht yolunu tehdit eden bir şeydi.

 

"Tch, sadece şaka yaptım. Ayrıca peşinden gitsen bile başarılı olamayabilirsin. O küçük beyaz tilkinin standartları çok yüksek. Seni gözüne bile takmayabilir. Hehe!" Luo Huo'er bunu söylediğinde güldü. Yi Yun'a vuracak bir şansı asla kaçırmazdı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr