Bölüm 875: Tilki Burada

İmparatoriçe Xuan'ın sarayı olarak Fenghua Sarayı, yetişim konusunda viskont malikanesinden çok daha iyiydi. Resmen Luo klanı kraliyet başkentindeki en iyi yetişim yerlerinden biriydi.

Yi Yun, birkaç gün boyunca Fenghua Sarayı'nda huzur içinde yetişim yaptı. Gündelik gereksinimleri, İmparatoriçe Xuan'ın ona gönderdiği saray hizmetçileri tarafından ayarlanmıştı. Luo Huo'er'le beraber yetişim yapıyordu ve zaman zaman dövüşüyorlardı. Zaman çok çabuk geçti.

Bugün Fenghua Sarayı'nın tepesindeki gökyüzü, aniden incimsi vızıltı sesleriyle inledi. Kulağa uzak ama melodik gibi geliyordu. Yetişim bölgesindeki saray hizmetçileri bile başlarını kaldırıp bakmadan edemedi.

Göz açıp kapayıncaya kadar manolya bulutlarından birkaç beyaz kurdele düştü ve yeri gökyüzüne bağladı. Dokuz cennetten bir saray iniyormuş gibi beyaz ışıklar saçtı.

Kurdelelerde de bir dizi kişi duruyordu. Onlara liderlik eden kişinin, yere kadar inen beyaz saçları vardı ve tilki kürkü cübbesinin altında ipeksi kıyafetler giyiyordu. Arkasındaysa birkaç güçlü adam vardı. Diğer kişiler, pembe üst ve mavi etek giymiş güzellerdi. İncimsi sesler, başlarındaki takıların rüzgarlarla çınlaması sonucunda oluşmuştu.

Ortaya çıkan bu kişiler, cennetlerde yaşayan ölümsüzlere benziyordu. Gözleri için ziyafet ve sıradan kişiler için göz kamaştırıcıydılar. Ayak sesleri duyan herkes istemsizce en büyük zevke kapılmış gibi hissediyordu.

Yi Yun bir anlığına sesi duyduktan sonra zihnini temizledi ve kendine geldi.

"Bunlar kim? Fenghua Sarayı'nın tepesinde uçma izinleri var mı?" Yi Yun sordu.

"Genç Efendi, onlar Beyaz Tilki klanından." Saray hizmetçilerinden biri cevapladı.

Beyaz Tilki klanından? Fenghua Sarayı'nın tepesinde uçabilmeleri şaşırtıcıydı. Sıradan soyluların kraliyet sarayına yaklaşırken yere inmesi ve ayakları üzerinde girmesi gerekirdi.

Beyaz Tilki klanının seferi manolya bulutlarından yol açmış, yanlarındaki ilahi müzikle onları tanrılar gibi göstermişti. Bu Luo klanı için çok farklıydı. Luo klanı kraliyet ailesi ne zaman sefere çıksa genelde Antik Fey kan bağı olan otoriter bir bineğe binmeyi seçerlerdi. Gösterişle dolu olsa da belirli bir zerafetten yoksun olurdu.

"Oldukça zarif." dedi, Yi Yun.

Manolya bulutları ve kurdelelerin, ruh kruvazörüne benzer bir şey olduğunu biliyordu. Ancak onların fiyatı çok daha yüksekti. Takılar ise üstlerine işlenmiş mistik düzenler olmalıydı.

Yi Yun, baloda tanıştığı Prenses Beyaz Tilki'yi hatırladı. O olamaz, değil mi?

Beyaz kurdeleler gökyüzünden Fenghua Sarayı'na indi ve bir süre sonra ön salondan bir saray hizmetçisi gelip dedi ki: "Genç Efendi Yi, Majesteleri ve Ekselansları sizi davet ediyor."

"Hemen geliyorum." Yi Yun yetişim kıyafetlerini değiştirdi ve saray hizmetçisini ön salona kadar takip etti.

Yi Yun içeri girince önceden kurdelelerde duran bir düzine kadar kızı gördü.

Kızların yüzleri şeftali çiçekleri gibiydi ve hepsi uzundu. Neredeyse aynı görünüyorlardı, dikkatli bir seçimden çıktıkları belliydi.

Yi Yun, arkalarında sallanan tilki kuyruklarıyla büyüleyici gözlerini fark etti. Gerçekten de tilki klanından kızlardı.

Salonun ana koltuğundaysa İmparatoriçe Xuan oturuyordu. Onun biraz aşağısında, soldaysa Luo Huo'er ve sağda tilki kürkü giyen beyaz saçlı biri vardı.

Yi Yun bu kişinin görünüşüne bakınca afalladı. Bu kişinin beyaz saçları, gümüşümsü bir ışıkla parıldıyordu ve başından aşağı yayılmıştı.

Erkek olduğu belliydi fakat görünüşü bir kadınınkinden daha zarifti. Kaşlarının ortasında üç parlak kırmızı nokta vardı, ona kadınımsı bir dokunuş katıyordu fakat etrafa bir ejderi andıran, erkeksi bir aura yayıyordu. Kaotik zamanlarda yaşamış saygıdeğer biri olduğu belliydi.

"Nasıl ama, Küçük Yun? Şaşırdın mı? Bu baştan çıkarıcı bir erkek tilki." O anda Luo Huo'er'in ses iletimi, Yi Yun'un kulaklarında yankılandı.

Yi Yun, Luo Huo'er'in sözlerini duyunca neredeyse kahkahayı patlatacaktı. Neyse ki çay içmiyordu, yoksa ağzındakini püskürtmüş olurdu.

Luo Huo'er'in ses tonundan, beyaz saçlı genç konusunda memnun olmadığı belliydi.

O anda, İmparatoriçe Xuan konuştu: "Üçüncü Prens, bu Yi Yun. Yi Yun, bu Beyaz Tilki klanının Üçüncü Prensi. Luo klanımızın kraliyet başkentini ziyaret etmek için özellikle geldi. Balodaki performansı kulağına çalınmış ve seninle görüşmek istemiş. Üçüncü Prens de yetenekleri takdir eden bir kişidir."

"Majesteleri, bana sadece Bai Yueqing diyebilirsiniz." dedi, Bai Yueqing. Sesi kulağa hoş geliyordu ama biraz da kadınsıydı. İmparatoriçe Xuan'a gülümsedikten sonra Yi Yun'a baktı.

Beyaz Tilki klanının Üçüncü Prensi baktığı anda, Yi Yun baştan aşağı süzülüyormuş gibi hissetti.

Bu his çok zayıftı. Yi Yun'un Mor Kristali olmasa neredeyse tespit edilemezdi.

Yi Yun hafiften kaşlarını çattı.

Daha yeni tanışmışken baştan aşağı süzmek. Bai Yueqing tespit edemeyeceğinden emin miydi?

Yi Yun'un kaşlarını çatışını görünce Bai Yueqing'in ince gözleri hafiften kısıldı ve yüzünde bir gülümseme oluşur gibi oldu. Buna cidden cilveli bir bakış denebilirdi.

"Xu'er'den Yi Yun'un oldukça ilginç biri olduğunu duydum ve onun nasıl biri olduğunu merak ediyordum. Lakin bugün tanışınca, doğal olarak onun Prens Kızıl Sema gibi bir mücevherle kıyaslanamayacağını anladım. Prens Kızıl Sema'nın adamı Luo Mo'ya kıyaslasak bile çok aşağıda kalıyor. Yetişim seviyesi, güç ve temel bakımından özellikle de vücudunun yaşam gücü bakımından Fey ırkından çok aşağıda."

"Ancak Xu'er nadiren abartır. Balodaki durumu açıkladığından, görünüşe göre doğruymuş. Ancak yetmiş iki giriş hareketini, üçüncü sınıf 'sıra dışı' bir kalıntı arıtmak için kendi başına değiştirmiş olması uzak bir ihtimal. Yi Yun, muhtemelen yetmiş iki hareketin etkileyici değiştirilmiş bir versiyonuyla karşılaştı ve balo için böyle şaşırtıcı bir performans sergilemek amacıyla özellikle hazırladı. Yoksa neden giriş hareketlerinde rekabete gerek vardı ki ?"

Bai Yueqing çabucak bir sonuca vardı. Bu dünyada böyle bir seviyede dahi olduğuna inanmıyordu. Yi Yun'un zekice bir numara veya başka yöntemler kullanmış olması muhtemeldi.

Prenses Beyaz Tilki'nin, iki taraf ittifak kurabilsin diye Luo klanına gittikten sonra Prens Kızıl Sema'yla evlenmesini umut ediyordu. Gelecekte, Bai Yueqing tahta çıktığında sonuç olarak gücü dengede olurdu. Beyaz Tilki klanının itibarı artar ve nüfuzu da genişlerdi.

Ancak Prenses Beyaz Tilki, Yi Yun'u gördükten sonra Prens Kızıl Sema'yı açıklaması biraz sıkıcı kalmıştı ve aksine daha çok Yi Yun hakkında konuşmuştu.

Hatta Prenses Mor Ruh ve Yi Yun'un eski tanıdıkları gibi göründüğünden ve üstelik iyi bir ilişkileri varmış gibi durduğundan bahsetmişti. Balodayken Yi Yun, Prenses Mor Ruh'un yanına oturmuştu ve karşısında da Prenses Beyaz Tilki vardı.

Bu, Bai Yueqing'i bayağı mutsuz etmişti.

Bu nedenle Fenghua Sarayı'na geldiği anda Yi Yun'la görüşmek istemişti. Ancak Yi Yun'la görüştüğünde biraz hayal kırıklığına uğramıştı. Onda Beyaz Tilki Cennet Gözü vardı, bu yüzden Yi Yun'un yetişim seviyesini ve gücünü tek bakışta söyleyebiliyordu. Yi Yun, Metruk Gök tekniğinde yetenekli olsa bile Cennete Yükseliş Alemi'nin başlangıç evrelerinde onun için kayda değer değildi.

Ayrıca arka plan ve konum bakımından Yi Yun ondan kötüydü. Eğer Yi Yun'u aşktaki rakibi olarak görürse bu konumunu lekelerdi. Luo Huo'er'in Yi Yun'a aşık olacağına kesinlikle inanmıyordu.

Luo Huo'er'in masum tavrından, erkek kız ilişkileri hakkında pek düşünmediğine inanıyordu. Birisinin onu duygulandırması ihtimal dışıydı. Bu nedenle bu konudaki hisleri, yavaşça büyütürse en iyisi olurdu.

Bai Yueqing, bu düşünceler aklından geçtikten sonra gülümsedi.

"Demek Yi Yun sensin. Performasın bayağı iyi." Bai Yueqing hafiften başını salladı, sesi ılık bir bahar rüzgarı gibiydi.

"Bu baştan çıkarıcı erkek tilkinin cidden götü kalkmış. Kendini ne sanıyor ki? Kadınlar için cennetin hediyesi olduğunu düşünüyordur herhalde. Küçük Yun'un onun değerlendirmesine ihtiyacı var mı ki?" Luo Huo'er yanaklarını şişirdi ve etrafındakilere sesini iletmeye başladı.

Yi Yun bunu duyduğunda gülme isteğini bastırdı ve sessiz kaldı.