Çeviri: bebebiskuvisi

Kütüphane, Tai Ah Kutsal Şehri’nin kuzeydoğu köşesinde bulunuyordu. Merkezi İlahi Kule’ye ya da Kutsal Yaban Göksel Salonu’na kıyasla kütüphane binası daha sıradandı.

Oraya vardığında yan yana duran siyah taştan binaları gördü. Her siyah bina, yedi kat uzunluğundaydı.

“İşte burası. Arka taraftaki binalar daha değerli kitaplar içeriyor. Hatta bazı binalara girmek için onur puanı gerekiyor. Gerçi o binalar yetişim teknikleri kitaplarını bulunduruyor. Sadece bilgi edinmek istiyorsan az bir miktar ejder runu yeterli olur.”

Zhao Qingcheng, Yi Yun’u kütüphanenin girişine kadar getirmişti. Yi Yun, kütüphaneciye aradığı bilgiyi nerede bulabileceğini sorduktan sonra üçüncü siyah binaya doğru yürüdü.

Kütüphanenin içi nizami sıralanmış eski kitap rafları ile doluydu.

Raflarda her türden eski kitaplar vardı. Bazıları kağıttandı, bazıları hayvan derisinden, hatta metalden olanlar bile vardı.

Eski kitaplar dışında, çeşit çeşit yeşim parşömenler ve daha sıradan parşömenler vardı. Avuç büyüklüğündeki bir yeşim parşömen, içinde inanılmaz değerlerde bilgiler barındırırdı.

Çok geçmeden Yi Yun aradığı kitabı buldu.

“Kutsal Yaban Antolojisi!” Bu kitap, kutsal yabandaki tüm hazineleri tanıtmak üzere yazılmış bir kitaptı.

Kitap tuğla kadar kalındı. Her sayfası, ‘Kutsal Yaban’ kitabına benziyordu. İçinde ayrı bir dünya vardı ve onu okuyabilmek için ruhani enerji kullanılması gerekiyordu. İçinde inanılmaz çok bilgi barındırıyordu.

Her sayfa farklı bir hazineyi tanıtıyordu!

Yi Yun içindekiler kısmını taradı. ‘Kutsal Yaban Antolojisi’ne yazılacak kadar değerli olan nesneler, bilgeleri veya hükümdarları ilgilendirecek nesnelerdi.

Metruk hayvanların hepsi, kral seviye ve üstüydü, ayrıca ilk türlerden metruk hayvanlar da vardı.

Kitaptaki bitkilerin en kötüsü Cennet sınıfı veya ilkel bitkilerdi.

Yi Yun içindekileri tararken, Tai Ah Kutsal Şehri’nin ilk şehir lordunun öldürdüğü kimera ile ilgili bir başlık bile gördü!

“Oh? Kimera!” Yi Yun bir süre durakladı. Bu kimera, ilk türler arasında en güçlülerinden biriydi. İlk tür bitkinin enerjisi de kimeranınki kadar saftı ama onunki kadar çok değildi.

Kimeranın dağları dümdüz etme, denizleri ters yüz etme yeteneği vardı, ki bunlar bir bitkinin yapabileceği şeyler değildi.

Yi Yun taramaya devam etti ve kitaba kaydedilmiş bitkilerin her birini dikkatle inceledi.

Gece yarısından sabaha karşıya kadar dikkatle incelemeyi sürdürdü. Yüzden fazla bitkiyi inceledikten sonra karşılaştığı ilk türü saptadı!

“Yang Cennet Mor Ginsengi! Bu olmalı!”

Yi Yun bitki dağındayken Mor Kristal’in sağladığı görüşü kullandığında Yang Cennet Mor Ginsengi’nin şeklini görmüştü. Şekli çubuğa benziyordu ve bir ayak uzunluğunda olup bilek kalınlığındaydı. ‘Kutsal Yaban Antolojisi’ kitabındaki tarife birebir uyuyordu.

Ve Yang Cennet Mor Ginsengi Yer ve Gök Yuan Qi’sini kontrol ederek illüzyonlar oluşturabiliyordu. Yang Cennet Mor Ginsengi’ni yakalamaya çalışan insanlar onun illüzyonlarına yakalanıyor ve gerçek ile illüzyon arasında ayrım yapamayacak hâle geliyorlardı.

Dahası Yang Cennet Mor Ginsengi, Yang nitelikli bir varlıktı ve kendi yetişimi için Yang Qi’ye sahip nesneleri yemeyi seviyordu.

Bu da, Yang Cennet Mor Ginsengi’nin, Yang Kan Çiçeği’ni yiyecek bir besin olarak yetiştirdiği anlamına geliyordu.

Yi Yun tüm bu bilgiler ışığında gizemli bitkinin, çok büyük ihtimalle Yang Cennet Mor Ginsengi olduğunu tasdik etmişti.

‘Kutsal Yaban Antolojisi’ kitabında Yang Cennet Mor Ginsengi’nin huyları, zayıflıkları, yetenekleri ve bitkinin nerede kullanıldığına dair bilgiler vardı.

Yang Cennet Mor Ginsengi toprak nitelikli bir bitkiydi ve tünel açma konusunda uzmandı. Çabucak yere girebilir ve inanılmaz bir hızla tüneller oluşturabilirdi!

Ama Yang Cennet Mor Ginsengi’nin korktuğu şeyler de vardı. Yıldırım ve ateşten korkuyordu.

Yıldırım, onu geçici olarak felç edebilirdi ve ateş de yakabilirdi.

“Yıldırım ve ateş…” Yi Yun düşüncelere daldı. Yang Cennet Mor Ginsengi’ni yakalamak için onu bu zayıflıklarından vurmak zorundaydı.

Ama bu bitki çok hızlıydı. Yi Yun’un yaklaşması gerekecekti, ki bu da kolay olmayacaktı!

Yi Yun diğer savaşçılarla kıyaslandığında daha hızlı olabilirdi ama bu bitki kesinlikle Yi Yun’dan daha hızlıydı.

Bin Ordu Kılıcı ile ona atılırsa Yang Cennet Mor Ginsengi durumu fark edecek ve kaçacaktı!

Hız…

Onun hızına nasıl ulşabilirim?

Yi Yun ilk önce bu problemi çözmeliydi!

Bir gecede hızını arttırması mümkün değildi!

Bu kadar kısa sürede, hareket yeteneklerini Yang Cennet Mor Ginsengi’ni yakalayabileceği noktaya kadar geliştirmesi mümkün değildi. Öyleyse bu problemi nasıl çözmeliydi?

Derinlemesine düşündüğünde aklına bir fikir geldi.

Yang Cennet Mor Ginsengi’nden daha yavaş olabilirdi ama saldırısını ona denk getirebildiği sürece bu sorunu aşabilirdi.

Çok zor olsa da mümkündü.

Bir savaşçının saldırı hızı, her zaman hareket hızından daha yüksek olurdu.

Bazı devasa ilkel hayvanlar yavaş hareket ederdi ama saldırı hızları korkutucu olurdu. Herkese korku salmalarının temel nedeni buydu zaten.

Üstelik saldırı hızını arttırmak, hareket hızını arttırmaktan daha kolaydı.

Yi Yun bu saldırıyı en iyi nasıl yapacağını düşündüğünde bunu yay ve okla yapması gerektiğine kanaat getirdi!

Yi Yun’un Yang Cennet Mor Ginsengi’ne yaklaşma ihtimali yoktu. Onun en fazla otuz metre yakınına kadar yaklaşabileceğini tahmin ediyordu. Daha fazla yaklaşırsa, Yang Cennet Mor Ginsengi ona karşı tedbirli davranırdı.

Otuz metre uzaktayken, ona atılıp kılıçla kesecek kadar hızlı olamazdı ama bir ok kullanacak olursa bunu başarabilirdi!

Yang Cennet Mor Ginsengi’ni tek atışla vurmaya çalışmak zor olsa da yine de bir umut vardı!

Rüzgar Kovalayan Okları ve Tai Cang Yayı’nı kullanarak en şiddetli saldırısını yapabilirdi.

“Tai Cang Yayı...Sonunda o yayı kullanmanın zamanı geldi!”

General Yan daha önce Tai Cang Yayı’nı, Cang Eyaleti’nde bulunan münzevi bir aşiretin yaptığını söylemişti. O, Zhang ailesi tarafından yapılmış bir hazineydi!

Münzevi aşiret ne demekti? Yi Yun daha önce ne anlama geldiğini bilmiyor, onlar sıradan aşiretler sanıyordu. Ne kadar büyük oldukları hakkında belirsiz bazı fikirlere sahipti sadece.

Ama Keltoş Qin’in onlar hakkında yaptığı bilgilendirmeden sonra münzevi aşiretlerin köklü tarihlerini öğrenmişti. Onlar, toprakları fethetmek için Tai Ah Kutsal İmparatorluğu’nun kurucu imparatoruna eşlik eden birinci sınıf ailelerdi. Kraliyet ailesiyle karmaşık bir ilişkileri vardı ve mirasları da kraliyet ailesi ile yarışabilecek düzeydeydi!

Mor volfram duvarı yedi kez delen ‘Qiuniu’ lakaplı adam, bir münzevi aşirettendi.

Böyle bir aşiretin yapmış olduğu yay, kesinlikle olağanüstü olurdu.

Bin Ordu Kılıcı ile Tai Cang Yayı’nı aldıktan sonra önceliği Bin Ordu Kılıcı’na vermişti. Sonuçta diğer savaşçılarla dövüşürken yakın dövüş silahları kullanılıyordu. Yayın önceliği ise askeri bir silah olarak kullanılmasındaydı.

Yi Yun geçtiğimiz günlerde birkaç kez Tai Cang Yayı’nı kullanmayı denemişti. Muhteşem bir okçuluk yeteneğine sahip olmasa da, sahip olduğu ruhani enerji, görüş ve kasları üzerindeki mutlak hakimiyet ile kendi dengi savaşçıları aşıyordu. Yüz feet uzaktaki bir hedefi vurmak basit bir işti. Dahası, Yi Yun, Yang Cennet Mor Ginsengi’nin otuz metre yakınına ulaşmayı planlıyordu!

Yi Yun Rüzgar Kovalayan Ok ile otuz metreden bir söğüt yaprağını kesin olarak vurabilirdi.

“Yay kullanacağım!” Yi Yun’un gözleri parladı. İlk türden bir bitkiyi yakalama düşüncesi kanını kaynatıyordu!