Bölüm 221: Liu Yuxing

avatar
9579 34

True Martial World - Bölüm 221: Liu Yuxing


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: bezald35

 

 


Çaylak sıralama yarışmasının ilk günü sona erdi.


Yi Yun toplam beş savaş yapmış ve hepsini kolayca kazanmıştı!


Diğer yedi maç ise, rakiplerinin havlu atmasıyla sonuçlanmıştı.


Yi Yun’un rezil oluşunu görmeyi bekleyenler, hayatlarındaki en büyük sürprizlerden birini yaşamıştı. Hongdao Birliği, artık Yi Yun’a karşı öfkeli değildi. Tüm birlik böylesine maskara olmuşken nasıl öfkeli olabilirlerdi ki?


Ve daha önce Yi Yun’un kurbanlık koyun olduğunu düşünüp ondan ısırık almak istedikleri halde Hongdao Birliği tarafından engellenenler, Yi Yun’a bulaşamadıkları için kendilerini çok şanslı hissediyorlardı.


Hongdao Birliği’ne karşı, zamanında onları durdurduğu ve ateş çukuruna düşmelerini engellediği için minnetle doluydular. Aksi hâlde, bu hayat dersini bir tuğla yardımıyla almak zorunda kalacaklardı.


Kurallara göre, yarışmanın ilk gününün sonunda kaybedenler, kazananlara ejder runlarını ödemek zorundaydılar.


Dört Belalı Lord da dahil, on Hongdao Birliği üyesi, ejder runlarını Yi Yun’a teslim etmek için sıraya girdi.


Genellikle sıraya girdiklerinde bu, kaynak, yetişim alanı saati veya başka iyi bir şey almak için olurdu. Hatta kızarmış hamur almak veya banyo yapmak için de sıraya girerlerdi ama şimdi, bir başkasına ejder runu vermek için sıraya girmişlerdi.


Ve bu ejder runları, eşyalarını rehin bırakmalarının bedeliydi.


Nasıl hissettikleri açıktı.


Yi Yun nişanını tutuyor ve kendine doğru uçan ejder runu yığınlarına mest olmuşçasına bakıyordu.


Sevinçle gülerken dedi ki: “Cömertsiniz, siz çocuklar çok cömertsiniz. Cömertliğiniz için hepinize çok teşekkür ederim. Biliyor musunuz, yeni gelen çaylaklardan biri olduğum için işler hiç kolay değil ama hepiniz harcamam için bana ejder runları vermeye geldiniz. Çok minnettarım!”


Yi Yun’un sözlerini duyan Hongdao Birliği üyelerinin kalpleri sıkıştı; öyle ki, neredeyse kan kusacaklardı.


Yi Yun, gerçekten de yeni gelen biri olduğu için işlerin kolay olmadığını mı söylüyor?


Onun zenginliği, çaylakları geç, ikinci ve üçüncü yılında olanların çoğundan bile daha yüksek!


Yi Yun’un parlak gülümsemesini gördüklerinde onu yumruklamak istediler, ama ne yazık ki...onu yenemezlerdi.


“Boyutlar arası yüzüğü de unutma…”


Yi Yun, Dört Belalı Lord’dan Şişman’ın yüzüğünü vermediğini görünce onu da vermesi gerektiğini hatırlattı.


Şişman ağzını çarpıttı. Elindeki yeşil boyutlar arası yüzüğüne baktı ve elleri titreyerek onu çıkardı.


Bu yüzük, on ikinci doğum gününde ailesi tarafından verilmiş bir hediyeydi.


Tai Ah Kutsal Krallığı’nda on ikinci, on beşinci ve yirminci doğum günleri bir erkeğin en önemli doğum günleri sayılırdı ve bu günlere ayrıca önem verilirdi.


On iki yaş, bir çocuğun çocuksuluktan kurtulduğu yaştı ve aile büyükleri tarafından armağanlarla kutsanırdı. On beş yaş, bir çocuğun kızlarla ilişkiye girebileceği yaş sayılırdı. Yirmi yaş ise, yetişkin olmanın resmi şartı sayılırdı.


Şişman’ın bu yüzüğü on ikinci yaşında aldığı ve bu kutsama hediyesini vermekte zorlandığı açıktı.


Aşiretine geri döndüğünde büyükleri bunu öğrenirse onu azarlarlardı.


Ama Tai Ah Kutsal Şehri’nin işleyişi böyleydi. Kurallara göre, kişi yenilgisinin bedelini ödemek zorundaydı.


“Dört...Dört yüzüğü birden mi takacaksın?”


Dört Belalı Lord’dan Cılız huysuz bir şekilde sordu.


“Elbette, hepsini birden takabilirim. Kim yapamayacağımı söylüyor? Bir elime sekiz tane bile takabilirim. İki parmağa dört yüzük takmakta ne var?”


Bunları söyledikten sonra sol elinin orta ve yüzük parmağını kaldırarak ikisine de ikişer tane yüzük geçirdi. Ve gülümsemeye başladı.


Nihayet boyutlar arası yüzüklere sahip olmuştu. Metruk hayvan avlamak için kutsal yabana gittiğinde rahat edecekti.


#60 bitki dağına ise, tekrar gitmeyeceğini düşünüyordu.


Yi Yun’un iki parmağına dört yüzük geçirdiğini gören Cılız yutkunup sessizce ona baktı.


Yi Yun, sayelerinde zengin olmuştu. Birçok kişi Yi Yun’un arkasından kıskançlıkla bakıyordu.


Zhou Kui, Song Zijun ve Keltoş Qin’in birliğindeki diğerleri dillerini yutmuş gibiydiler. Yi Yun’un bir günlük kazancı onların bir yıllık kazancından fazlaydı.


Ve Yi Yun hakkındaki endişelerinin yersizliğinin farkına varmışlardı.


“Ah! Böyle olacağını daha önce bilseydim daha fazla bahse girerdim! Yi Yun’un on raunddan fazla dayanacağına sadece elli ejder runu yatırdım…”


Zhou Kui pişmandı. Elli ejder runu küçük bir miktar değildi ve bahse girerken, on round çok olduğu için epey endişelenmişti.


Ama Yi Yun kılıcını bile kullanmadan on round kazanmıştı. Yazık olmuştu. Daha önce böyle olacağını bilseydi, bahse tüm mal varlığını yatırırdı!



Gece, Tai Ah Kutsal Şehri’nin yüksek kalite konutları arasında ferah ve aydınlık bir evde...


Bir kukla hayvan, tozları silerek yerde yuvarlanıyordu.


Bu kukla, başkentteki bazı aileler tarafından yerleri silmek için kullanılıyordu. Elbette, Tai Ah Kutsal Şehri yetişimcilere böyle eşyalar vermezdi. Ama büyük aşiretlerin bazı çocukları evlerini silmek için böyle eşyalar getirirdi.


“Oh? Yarın Yi Yun’a meydan okumamı mı istiyorsun?”


Odada, kadınsı bir genç yatağına yaslanmış uçan bir hançerle oynuyordu.


Efemine gencin yanında zalim bir yüzü olan hafif tombul bir genç oturuyordu. Bu adam, Hongdao Birliği Başkanı Li Hong idi!


“Evet! Kardeş Liu, çaylaklar arasında altıncı sıradasın. Hareket tekniklerin de mükemmel. Başkentte Liu Yuxing’in ünlü ismini bilmeyen yok.”


Li Hong’un yapmak istediği basitti. Kurallara göre, çaylak yarışmasında birisi bir günde en fazla on iki maç yapabilirdi. Bu, yarışmacıların tamamen tükenmesini engellese de güçlerini azaltırdı.


Ama dövüşmeden kazanan Yi Yun için ilave karşılaşmalara vesile olabilirdi.


Li Hong, Yi Yun’u yenmesi için Liu Yuxing’i sahneye çıkarmaya çalışıyordu. Yi Yun’un galibiyet serisinin sonunu getirmesinin yolu buydu.


En azından Hongdao Birliği’nin bahis havuzu oluşturarak uğradığı zararları kurtarabilirdi. Bunu yapmazsa, Yi Yun’a elli bin ejder runu vermek zorunda kalacaktı.


Bu kayıp, Li Hong’un tırnaklarının etinden ayrılmasıyla aynı şeydi.


“Haha, Kardeş Hong, Hongdao Birliği’nde Yi Yun’u durdurabilecek kimse yok mu?”


Li Hong başını yana salladı. “İkinci yıllarında olanların çoğu Yi Yun’u yenebilir ama çaylaklar arasında yok…”


Sonuçta Hongdao Birliği, üç-dört yıl önce kurulmuş Luohuo Birliği gibi büyük bir birlik değildi. Temeli hâlâ sağlam değildi ve çaylaklar arasında en iyileri genellikle daha büyük birliklere katılıyorlardı. Bu birlikler onlara daha fazla fayda sağlayabiliyordu, oysa Li Hong’un vadettiği faydalar birkaç yıl sonrası içindi.


Bu nedenle de, Li Hong çaylaklar arasında ilk yirmi sırayı kapanların hiçbirini birliğine katamamıştı. Qiuniu ve Chu Xiaoran gibi bazıları da hiçbir birliğe üye olmuyor, yalnız takılıyordu.


Liu Yuxing’in sırası altıydı. Li Hong’un Yi Yun’a karşı ona başvurmasının nedeni de, birbirlerini uzun zamandır tanımaları ve birbirlerini arkadaş olarak görmeleriydi.


Li Hong, Qiuniu ve Chu Xiaoran ile hiç temas kurmamıştı. Onların fiyatını ödeyemeyebilirdi ve ikisi de Yi Yun’un önünde yer alıyordu, yani Yi Yun’a meydan okumayı kabul etseler bile Yi Yun onları reddedebilirdi.


“Kardeş Hong, arkadaşız ama bazı şeyleri netleştirmeliyiz. Yi Yun henüz silahını kullanmadı ve silahını kullanmadan bile Dört Belalı Lord’u tek hamle ile yenebildi. Bu, yetenekli olduğu anlamına geliyor!”


“Şimdiye kadar sergilediği güç benim için bir problem değil ama belki de gizlediği güç miktarı çok fazladır, olamaz mı?”


“Dünya Onur Listesi’nde ilk beş bine ulaşmayı planlıyorum. Yi Yun oraya ulaşamaz. Ve ona meydan okusam bile kazanacağım sıra 10,003. Bunun bana hiç faydası yok!”


“Ben Dük’ün evinde doğdum, o Bulut Çölü’nde. Kaybedecek hiçbir şeyi yok. Kazansam bile insanlar bunun normal olduğunu söyleyecek, hatta Yi Yun’un itibarı bile artabilir. Sonuçta Dük’ün evinden gelen birinin meydan okuyacağı kadar güçlü olduğunu söyleyebilir.”


Liu Yuxing yavaşça söyledi. O, başkentten gelen Dört Belalı Lord gibi serserilerden tamamen farklı biriydi. Kendini çok beğeniyordu. Normal koşullar altında, neden Bulut Çölü’nden gelen bir çocuğa meydan okuyacaktı ki?


Onun gibi asil bir öğrencinin köylü bir hödükle mücadele etmesi, kendi statüsünü düşürmesi anlamına geliyordu.


“Yi Yun’a karşı kazanırsan, sana ödül olarak üç bin ejder runu vereceğim!”


Li Hong, Liu Yuxing’in neden tüm bu sebepleri sıraladığını biliyordu. Bir miktar ödeme almak için Yi Yun’u abartmıştı.


Liu Yuxing, Li Hong’un teklifini duyunca güldü. “Kardeş Hong gerçekten anlayışlı. Ama üç bin çok az. Sekiz bin son teklifim, kabul et ya da etme!”


Lui Yuxing’in bu saçma pazarlığı Li Hong’u öfkelendirdi. “Sekiz bin mi? Sadece bir kere dövüşeceksin ve sekiz bin mi istiyorsun?”


Liu Yuxing güçlüydü ama sekiz bin ejder runu da çok fazlaydı. Liu Yuxing de diğer çaylaklar gibi ejder runu kazanmakta zorlanıyordu.


“Heh! Yi Yun sekiz raund daha kazanırsa elli bin ödemek zorunda kalacaksın. Ben sadece sekiz bin istiyorum. Bunun neresi mantıksız.”


Liu Yuxing, Li Hong’un yarasını deşmiş ve zalimce bir fiyat belirlemişti.


Li Hong dişlerini sıkıp dedi ki: “Pekala...sekiz bin, ama sadece kazanırsan.”


“Emin olabilirsin!” Liu Yuxing güldü ve yatağından kalktı. “Bulut Çölü’nden gelen çocuk sadece bir grup serseriyi dövdü, ben ona karşı nasıl kaybedebilirim?”


Dört Belalı Lord ve Hongdao Birliği’nin diğer üyelerinin sıraları yüzlerde yer alıyordu. Onlarla altıncı sırada olan Liu Yuxing arasındaki fark gerçekten çok büyüktü.


Liu Yuxing’in bu kadar kendine güvenmesinin nedeni buydu!

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr