True Martial World - Bölüm 271: Yi Yun'un Puanı

---

 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 

 

“Usta…” İki öğrenci garip ifadelerle birbirine baktı. “Bu sınav parşömenleri...Tai Ah Kutsal Şehri yetişimcileri tarafından dolduruldu, değil mi?”

 

“Elbette öyle!” Yuehua meraklandı. “Bir sorun mu var?”

 

Yuehua’nın cevabı, iki öğrencisini daha da şaşırttı. “Usta, bence kendiniz bakmanız daha iyi. Çok garip bir sınav parşömeni var…”

 

“Garip mi?”

 

Yuehua biraz şaşırdı. Sınıfındaki yetişimciler arasından kimse gözüne çarpmamıştı. Luo Huo’er dışında, Yang Yuefeng gibi kabul edilebilir sayılabilecek birkaç kişi daha vardı sadece.

 

Ve bu kabul edilebilir, sadece Tai Ah Kutsal Şehri standartlarında bir kabul edilebilirdi. Tai Ah Kutsal Şehri’ne beş yüz yılda bir milyon seçkin yetişimci gelmişti ve bu seçkinlerin hepsi yavaş yavaş da olsa tarihe gömülmüştü.

 

Yuehua, iki öğrencisini sınav belgelerini değerlendirdikleri odaya kadar izledi.

 

Sınav parşömenleri yığınından bir tanesi ayrı tutulmuştu.

 

Bu parşömen değerlendirilmiş olsa da üzerine puan yazılmamıştı.

 

“Bu parşömen…” dedi kızlardan biri. Bu parşömenin puanını hesaplamışlardı zaten.

 

Sadece hesapladıkları puanı yazmaya cesaret edemeyecek kadar absürt bulmuşlardı.

 

“Oh?” Yuehua parşömeni aldı ve zihinsel gücüyle taradı. Önce basit olanı, yani üç enerji deposunu inceledi.

 

%45 doluydu!

 

Luo Huo’er’e kıyasla çok bir şey değildi. Ama Tai Ah Kutsal Şehri’nin standartlarına göre kesinlikle en iyisiydi.

 

%45 doluluğun puanı 151 idi!

 

“Zar zor iyi sayılır.” Böyle düşündü Yuehua. Bu orandan sorunu anlayamamıştı. Sonra enerji kontrolüne, 182 ince run yoluna baktı.

 

Onlardan yayılan altın ışığı gördüğünde garipliği hissetmeye başlamıştı. Çabucak taramak için zihinsel gücünü kullanmaktan vazgeçti. Luo Huo’er’inkini kontrol ederken yaptığı gibi her run yolunu dikkatlice kontrol etmeye başladı.

 

“Mükemmel, mükemmel, mükemmel…”

 

Sınav kağıdının sahibinin yöntemlerini analiz ettiğinde ifadesi daha da ciddileşti. Bu kişinin enerji kontrolündeki hassasiyeti şaşırtıcıydı kesinlikle.

 

“Luo Huo’er’den kötü değil!”

 

Yuehua çok şaşırdı. Enerji kontrolü, yeteneğe bağlı olan enerji çıkarma miktarından çok çok daha önemliydi.

 

Bu kişi, bir dereceye dek Luo Huo’er’e denk olsa bile bu inanılmaz şaşırtıcı olurdu!

 

“Tai Ah Kutsal Şehri’nde aynı anda iki korkunç dahi ortaya çıkmış…”

 

Yuehua incelemesine devam ederken kendi kendine mırıldandı. “Mükemmel, mükemmel ve yine mükemmel!”

 

Yüzüncü run yoluna kadar mükemmeldi!

 

Ardından, 110, 120, 130!

 

130. runa kadar mükemmelce doldurulmuştu ki, bu da Yuehua’yı şaşkınlığa uğrattı.

 

Başta bu parşömen sahibinin zor zor Luo Huo’er’i yakalayabileceğini düşünüyordu, Luo Huo’er’i geçmesini hiç beklememişti!

 

Luo Huo’er’in ilk kusuru 126. run yolundan sonraydı.

 

Ama bu kişi hâlâ mükemmelliğini koruyordu.

 

140, 150…

 

Yuehua şaşkınlıktan küçük dilini yuttu!

 

Nefes alış verişi yavaş yavaş hızlandı. Gözünü bile kırpmadan sınav parşömenine bakıyordu!

 

Toplam puanı bir an önce öğrenmek istese de hızı yavaş yavaş azaldı.

 

Her run yolunu daha da titizce inceliyordu.

 

170’e varmış olsa da mükemmellik hâlâ bozulmamıştı.

 

Olabilir mi…

 

Yuehua’nın ifadesinden buna inanamadığı belli oluyordu.

 

180, 181, 182…

 

182 run yolunun hepsi de mükemmeldi!

 

Tam puan!

 

Yuehua boş gözlerle bakmaya başladı. Sakinleşmesi biraz zaman aldı.

 

Bu sınavı kasten Luo Huo’er’i zorlayacak biçimde hazırlamıştı. Diğer tüm katılımcıların kesinlikle sızlanacağı bir sınavdı. Ama yine de yetişimcilerden biri enerji kontrolünden tam puan almayı başarmıştı.

 

Sonunda iki öğrencisinin neden öylesine garip ifadelerle onu görmeye geldiğini anladı. Bu, kesinlikle bir öğrencinin sınav parşömeni gibi görünmüyordu, bundan ziyade cevap anahtarı gibiydi!

 

Enerji kontrolünden 364 puan, enerji çıkarımından 151 puan!

 

Toplam 515 puan yapıyordu!

 

Luo Huo’er sadece 494 puan alabilmişti ama bu kişi 515 puan almıştı!

 

Kesinlikle absürt bir puandı!

 

Peki bu canavar kimdi?

 

Yuehua derin bir nefes aldı ve parşömeni çevirdi. Sınav katılımcılarının ismi parşömenin arkasına yazılmıştı.

 

Tüm gördüğü iki kelimeydi: Yi Yun!

 

Yi Yun mu?

 

Yi Yun da kim?

 

Yuehua çaylak sıralama yarışmasıyla hiç ilgilenmemişti, yani bu ismi duymamış olması doğaldı.

 

“Yi Yun’un kim olduğunu araştırın!” dedi Yuehua öğrencilerine. Tai Ah Kutsal Şehri’nde bir insanı araştırmak kolaydı. Sonuçta Tai Ah Kutsal Şehri’ne gelen herkes bir kimlik belgesi alıyordu.

 

Çok geçmeden Yi Yun’un ayrıntıları Yuehua’nın eline ulaştı ve Yuehua onun resmini gördü.

 

Ve resmi gördüğünde afallayıp kaldı.

 

O mu? Nasıl o olabilir?

 

Yi Yun’un, keten kıyafetler giyen genç olduğu aklının ucundan bile geçmemişti.

 

Yuehua herkese bir metruk kemik kalıntısı arıtmasını söylediğinde, o genç, aptal gibi öylece durmuştu. Neden hiçbir şey yapmadığını sorduğunda ise, bunun nedeninin 'Metruk Gök Tekniği’ni bilmemesi olduğunu söylemişti.

 

'Metruk Gök Tekniği’ni bilmemesine rağmen sınavından 515 almayı başarmıştı!

 

Şakaya bak!

 

Enerji çıkarımı 'Metruk Gök Tekniği’nin temeli olsa da ve bunu yapmak için 'Metruk Gök Tekniği’ni bilmek pek gerekmese de, hem yeteneğe sahip olmayı hem de enerji çıkarma yöntemlerini bilmeyi gerektirirdi.

 

Teorik olarak, 'Metruk Gök Tekniği’ni bilmeyenler de enerji çıkarımında iyi olabilirlerdi…

 

Ama bu, sadece teoriydi. Pratiğe bakarsak, bu mükemmelliğe sahip olmak için alıştırma yapmak gerekirdi.

 

Daha önce hiç enerji çıkarmayı denemediği hâlde, ilk seferinde böyle bir seviyeye ulaşmak saçmalıktan başka bir şey değildi!

 

Kesinlikle olağanüstüydü!

 

Bu çocuk, 'Metruk Gök Tekniği’ni bilmediğini söylerken beni kandırıyor muydu? Ama yalan söylemesinin amacı neydi ki?

 

Yuehua, Yi Yun’un sınav parşömenini sıkı sıkı kavrarken Yi Yun’un bilgilerini okudu. Yi Yun’un gerçekten de Bulut Çölü’ndeki ufak bir kabileden geldiğini gördü.

 

Bulut Çölü’ndeki ufak bir kabileden gelen birinin arka planı olamazdı. Onlar, sıradan insanlardan bile daha kötü sayılırdı. Metruk Gök Ustaları, onlar için tanrılar gibiydi. Bir Metruk Gök Ustası bile görememeleri oldukça doğal bir şeydi.

 

Diğer bir deyişle, Yi Yun 'Metruk Gök Tekniği’ni bilmediğini söylerken büyük ihtimalle doğruyu söylüyordu…

 

'Metruk Gök Tekniği’ni bilmeyen birinin böyle bir başarı kazanması…

 

Yuehua kendi kendine mırıldandı. Bir rüyanın içindeymiş gibiydi.