True Martial World - Bölüm 315: Engerek'i Mağlup Etmek

---

 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 

 

Hum Hum Hum…

 

Toksik yeşil gaz, hayata geri dönmüş bir hayalet gibi acı sesler çıkarmaya başladı.

 

O kadar yoğundu ki, sanki yılan safrasından yapılmaydı. İnsanın burun deliklerini yakan bir çürük kokusu yayıyordu.

 

Hiss-

 

Kalp Delen Yılan Kuklası, ses çıkararak uçmaya başladı. Sessizce Yi Yun’a yaklaşırken koyu yeşil gözleri de ona kilitlendi. Bu toksik gaz, zehirli yılan kuklasını etkilemediği gibi bir de ona enerji sağlıyordu.

 

‘Görünüş Totemi’ uçabildiğinden zehirli yılan kuklası da uçma kabiliyetine sahipti.

 

Bu, bir görsel ikiz gibiydi. Bir kukla olsa da kendi yaşamına sahipti.

 

“Silah kullanmasan ne olacak ki sanki? Sabre de kullansan kör bir metal silah da kullansan, zehre karşı dayanamaz! Bu toksik alandaki her şeyin hakimi benim!”

 

Engerek alaycı bir şekilde gülmeye başladı. Elinde metal pençeyle hızla hareket etmeye başladı!

 

Sıradan bir savaşçı, zehirli ortamdayken koruyucu Yuan Qi’sini kullanarak zehrin etkileriyle başa çıkabilirdi.

 

Ama, böyle yaparsa, zehre dayanmak için Yuan Qi’sinin büyük bir kısmını kullanacağından Yuan Qi’si hızla tükenecekti ve ayrıca Engerek ile Kalp Delen Yılan kuklasının saldırılarına karşı savunmada kullanacağı Qi miktarı da azalacaktı.

 

Elbet bu sadece bir taraf için geçerliydi, diğer taraf tamamen özgürdü! Hatta bu toksik sis içindeyken, Engerek’in savaş gücü tavana çıkıyordu!

 

“Chi! Chi! Chi!”

 

Toksik sis ile temasa geçtiğinde, Yi Yun’un koruyucu Yuan Qi’si aşınmaya ve küçülmeye başladı.

 

Yi Yun sadece Mor Kan’ın zirvesindeydi, sahip olduğu Yuan Qi miktarı, Yuan Tesisi Âlemi’nde bulunan bir savaşçıdan çok daha düşüktü.

 

Birçok kişi Yi Yun için endişeliydi, ama Yang Haoran gibi Yi Yun’un bir iskelet hâline gelmesini görmeyi bekleyenler de vardı.

 

“Geber!”

 

Engerek ve Kalp Delen Yılan kuklası, iki farklı yöne ayrıldı. Toksik sisin içindeki Yi Yun’a, biri önden diğeri arkadan saldırdı!

 

“Shoo! Shoo! Shoo!”

 

Engerek’in onlarca ardıl görüntüsü ortaya çıktı; öyle ki, çoğu kişi asıl bedeninin nerede olduğunu söyleyemezdi. Kalp Delen Yılan’ın bedeni ise yıldırım gibi hızlı olduğundan bulanıklaşmıştı.

 

Ama bu saldırılar karşısında, Yi Yun’un zihni su gibi berraktı. Elindeki tuğlaya yoğun bir Yuan Qi toplamıştı.

 

“Weng-”

 

Yi Yun’un kalbindeki Mor Kristal titredi.

 

Sanki bir yanardağ patlaması yaşanmış gibiydi. Yi Yun’un bedeninden Saf Yang Qi patlayarak yayıldı.

 

‘Tai Ah Kutsal Tekniği’nin ikinci aşaması!

 

Saf Yang Qi, havada bir Tang Vadisi görüntüsü oluşturdu. Hayali vadinin içindeki yeşil ağaçlar ince bir sis tabakasıyla örtülmüştü!

 

Altın Karga türünün belgisini özümsedikten ve Saf Yang Kılıç Sarayı’nda on ay boyunca eğitim yaptıktan sonra, Yi Yun’un Tai Ah Kutsal Tekniği, eskisiyle kıyaslanamayacak bir hâle gelmişti!

 

Saf Yang alevleri ortaya çıkıp toksik sisin büyük kısmını yaktı!

 

Zehir yasaları, beş elementin yasalarıyla aynı seviyedeydi. Ama yüksek seviyeli Saf Yang alevleriyle değildi!

 

“Chi! Chi! Chi!”

 

Yi Yun’un ayağının altındaki mor volfram zemin bile erimiş, sıvı hâle gelmişti!

 

“Ha?”

 

Engerek paniğe kapıldı. Yi Yun’un Saf Yang yasalarında ulaştığı seviye ve oluşturduğu Saf Yang Alevler, kendisinin zehir yasalarındaki anlayışını aşıyordu!

 

Yetişim seviyelerinde büyük bir fark olsa da Yi Yun’un Saf Yang Alevleri hem Saf Yang Kılıç Sarayı’ndan geliyordu hem de Altın Karga türünden. Bu sebeple de kalitesi, Engerek’in Kalp Delen Yılan gibi metruk hayvanlardan elde ettiği zehirle kıyaslanabilir değildi.

 

Ve kalitedeki bu fark da, yetişim seviyeleri arasındaki açığı kapatıyor, hatta tersine çeviriyordu!

 

Yi Yun’un gözleri parladı ve bedenindeki Saf Yang Qi’yi metal tuğlasına aktardı! Metal tuğla, Saf Yang alevleriyle parlamaya ve yanmaya başladı!

 

Elindeki şey, artık sıradan bir metal tuğla değil, Saf Yang alevlerle kaplı bir tuğlaydı!

 

Engerek hâlâ hareket etmeye devam ederken nefesini tuttu. Yılanların hareketlerine benzer hareket tekniğini limitlerine kadar zorladı. Saf Yang alevleri kullansa da, Kalp Delen Yılan kuklasıyla birlikte saldırırsa hâlâ Yi Yun’u yenmek için bir şansı vardı!

 

Ama o sırada Yi Yun hareket etti. Mor Kristal’in enerji görüşünü açtı ve Engerek’in ardıl görüntüleri önünden kayboldu. Yi Yun da Engerek’in gerçek yerini görüp ona kilitlendi.

 

Yıldırım hızındaki Kalp Delen Yılan kuklası da Yi Yun’un enerji görüşünde saklanamazdı.

 

‘Zaman Farkındalığı’nın büyük başarı aşaması!

 

Sou!

 

Yi Yun’un bedeni anlaşılmaz bir şekilde kayboldu. Engerek bir ürperti hissederken soğuk terler dökmeye başladı. Düşünmeden pençesini arkaya doğru savurdu!

 

Aynı zamanda Yi Yun da Saf Yang alevlerle yanan tuğlasını sertçe aşağıya doğru savurmuştu!

 

‘Tai Ah Kutsal Tekniği’ni sınırlarına kadar zorlamasıyla savurduğu tuğla, ateşli hüzmeler oluşturdu.

 

“Ka-cha!”

 

Yi Yun’un yanan tuğlası, Engerek’in pençesine çarptı. Sıcak Saf Yang alevler pençeyi bükerken tuğla da momentumunu kaybetmedi. Metal tuğlayı ittikten sonra Engerek’in kafasına doğru ilerledi!

 

“Boom!”

 

Saf Yang enerji patlamasıyla birlikte Engerek’in koruyucu Yuan Qi’si cam gibi parçalandı. Kulaklarında bir çınlama hissetti. Görüşü altın sarısı bir parlaklıkla kaplanırken zihni boşaldı ve hiçbir şey göremez oldu.

 

Sahibi ciddi bir şekilde yaralandığında Kalp Delen Yılan ‘Görünüş Totemi’nin enerjisi de tükendi. Savaş gücünü kaybetti ve hızı yavaşladı. O sırada Yi Yun, yılanı kafasının üç inç arkasından yakaladı!

 

Bir elinde Kalp Delen Yılan’ı, diğerinde tuğlasını tutarken Engerek’in sallandığını gördü. Engerek çılgına dönmüştü. Yi Yun tereddüt etmeden ona tekrar vurmak için tuğlasını kaldırdı.

 

Engerek ayakta durup yalpalasa da hareketsiz bir hedeften farkı yoktu. Yi Yun tuğlasını, Engerek’in yüzünün sağ tarafına vurdu!

 

“Peng!”

 

Engerek havada topaç gibi dönmeye başladı, dönerken fışkıran kanlar da kırmızı bir sarmal yarattı. Birkaç kanlı diş bile fırlamıştı ağzından.

 

Yi Yun, Engerek yere düşecekken hızla ilerledi ve bir tuğla saldırısı daha yaptı.

 

Bu tuğla saldırısı da Engerek’in yüzünün sol tarafına çarptı. Havada topaç gibi dönen Engerek bu sefer tam tersi istikamete doğru dönmeye başladı.

 

Yüzü tamamen ezilmişti ve tekrar sarmal bir kan fışkırması yaşanmıştı.

 

Ardından Yi Yun elinde tuğlasıyla sıçradı ve vücudunu bükerek üçüncü ve diğerlerinden daha sert bir tuğla saldırısı yaptı.

 

Ka-cha!

 

Yi Yun’un saldırısı Engerek’in sırtına vurdu ve Engerek, omurga kırılması sesiyle sertçe yere çarptı!

 

Engerek tamamen sersemlemiş hâldeydi.

 

Ama Yi Yun daha fazla onunla ilgilenmedi. Elindeki Kalp Delen Yılan’ı yere attı. Engerek’in kontrolü olmadan, Kalp Delen Yılan savaş gücünü kaybetmişti. Yere fırlatıldıktan sonra öylece yayılıp kalmıştı.

 

Ardından, Yi Yun Kalp Delen Yılan’ın üçgen biçimli kafasını hedef alarak tuğlasıyla vurdu.

 

“Pfft!”

 

Kalp Delen Yılan’ın başı, kanlı bir et yığınına döndü. Ama kafası olmasa da, vücudu hâlâ çırpınıyordu.

 

Wen Yu ve diğerleri düellonun bu şekilde sonuçlanması üzerine tamamen sersemlemişlerdi. Akıllarında tek bir kelime dolaşıp duruyordu: Acımasız!

 

Yi Yun elinde tuğlayla, acımasız ve tuhaf bir şeytandı.

 

Ona karşı çıkan Sun Long ile Engerek’i birkaç tuğla saldırısıyla tanınmayacak bir hâle getirmişti!

 

Yi Yun, bir süre daha Kalp Delen Yılan ile ilgilendikten sonra, elinde tuğlasıyla Engerek’e doğru yürüdü.

 

Engerek hâlâ bayılmamıştı ama yüzünün her iki tarafındaki kemikler de görülebiliyordu. Gözlerine kan dolduğundan hiçbir şey göremiyordu ama Yi Yun’un ayak seslerini duyabiliyordu.

 

Ölümünün habercisi gibi duran bu ayak sesleri onu dehşete düşürüyordu.

 

Bu herif, bir şeytandı!

 

Her zaman başkalarına kötü davranmış olan Engerek, bu sefer kötü davranılan kişi olduğundan aklı başından uçmuştu. Korkusu, tahayyül edilemeyecek bir seviyeye ulaşmıştı.

 

“Yenilgiyi kabul ediyor musun?” Yi Yun’un sesi, kulaklarında çınladı.

 

Engerek, Yi Yun’un onu affetmesini istiyordu, ama çenesi parçalanmış olduğundan konuşamıyordu. Çabucak sesini Yuan Qi kullanarak Yi Yun’a iletti. “Du… Dur… Yenilgiyi kabul ediyorum…”

 

“Oh? Hâlâ kabul etmiyorsun demek?” Yi Yun, Engerek’in ses iletimini görmezden geldi. Yenilgiyi şahsen itiraf etmedikçe pes etmiş sayılmazdı nasılsa!

 

Yi Yun, metal tuğlasını havaya kaldırdı.

 

Engerek bundan dolayı çok korkmuştu. O tuğlayı kafasına vurursa ölecekti.

 

Burada ölmek istemiyordu.

 

“Dur… Dur! Ben… Sana zarar vermek isteyenlerin kim olduğunu söyleyeceğim!” Engerek ses iletimi ile yalvarmaya başladı.

 

“Oh?”

 

Yi Yun bu sözleri duyduktan sonra saldırısını yavaşlattı. “Konuş!”

 

“Pelerinlere sarınmış iki adamdı. Kendilerini giz… Gizliyorlardı. Ses… Seslerini de değiştirmişlerdi, ama… Birinin tek kolu vardı…”

 

Engerek, dün onlarla buluşan iki adamın özelliklerini Yuan Qi kullanarak kesik kesik de olsa aktardı.

 

Bu sözlerin ardından, Yi Yun’un ağzının köşeleri kıvrıldı.

 

Tek kol…

 

Yi Yun, ona düşmanlık besleyen tek kollu yetişimcinin kim olduğunu biliyordu elbet.

 

Diğer kişiden tam olarak emin olamasa da Li Hong veya Yang Yuefeng olduğunu tahmin etmesi zor değildi.

 

Yi Yun acımasız saldırısını durdurdu.

 

Yarışmanın kurallarına göre, başkalarını kasten öldüremezdi ve kasten sakat kalmasına da sebep olamazdı.

 

Engerek de karşı koyma yeteneğini kaybetmişti. Ona saldırmaya devam ederse kuralları çiğnemiş sayılmazdı ama onu öldüremezdi veya kalıcı olarak sakatlayamazdı.

 

Öldürür veya sakat bırakırsa, Yun Long Kutsal Krallığı buna seyirci kalmazdı. Tai Ah Kutsal Şehri’nin onu koruması da güçleşecekti.

 

Bu nedenle daha fazla saldırmamaya, olduğu gibi bırakmaya karar verdi.

 

“Sekizinci arena, kazanan Yi Yun! Rakip liderini mağlup ederek iki koltuk kazandı!”

 

Hakem olarak görevli yasa uygulayıcı savaşın sonucunu duyurdu.

 

Bu, ittifak koltuk yarışmasında sona eren ilk turdu. Ayrıca koltukların el değiştirdiği ilk turdu da.

 

Savaşın sonuçlanma hızının çok yüksek olduğu da abartı değildi!

 

Yi Yun sahneden inerken Wen Yu ve diğerleri hâlâ şaşkınlık içindeydi. Yaşananların bir rüya gibi olduğunu hissediyorlardı.

 

Yi Yun’un basit biri olmadığını biliyorlardı ama bu kadar güçlü olduğunu da bilmiyorlardı. Engerek’in işini bir tuğlayla bitirecek kadar!

 

Ve gösterdiği ‘Tai Ah Kutsal Tekniği’nin seviyesi, onları daha da şaşırtmıştı.