Bölüm 377: Metruk Gök Tekniği Çay Partisi

avatar
9631 26

True Martial World - Bölüm 377: Metruk Gök Tekniği Çay Partisi


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 


“‘Metruk Gök Tekniği’ çay partisi mi?” Su Jie alay edercesine gülümsedi. “Buna katılmayı nasıl kaçırabilirim ki?”


Bir ‘Metruk Gök Tekniği’ çay partisi, aslında bir grup ihtiyarın bir araya geldiği ve yiyip içerken ‘Metruk Gök Tekniği’ni tartıştıkları bir etkinlikti. Kendi başarıları hakkında övünüp dururlardı.


Övünürken, tekniklerden bazılarını sergilemek de nadir değildi.


Başkalarının övgülerini kazanmak için en iyi tekniklerini sergilemek zorunda olduklarından bir yarışmadan farksız sayılmazdı.


Su Jie, Tian Yuan Dünyası’nın yaşlılarını iyi tanıyordu. Bir kez iltifat edildiğinde, hemen ‘Buna gerek yok.”, “Abartıyorsun.” “Bu ihtiyarın yaptığı bir şey yoktu.” tarzı sahte alçak gönüllükler gösterirlerdi.


Aslında bunların hepsi gülünç şeylerdi. Küçümsendiklerinde hemen öfkeden köpürürlerdi. Hemen harekete geçip meydan okurlardı.


Yani, bu kibirli ve kendini beğenmiş insanların söyledikleri tüm sahte tevazu sözlerini duymak insanın tüylerini öylesine diken diken ederdi ki; ter damlaları bile yere düşmezdi.


Bununla birlikte, Bin Elli Nine’nin bahsettiği ‘Metruk Gök Tekniği’ çay partisinin teması, övmek veya övünmek değildi.


Katılımcılar iki tarafa bölünecekti ve çay partisi boyunca birbirlerini kışkırtıp yeteneklerini göstereceklerdi.


Böyle çay partilerinde yeteneklerini sergileyenler, genellikle öğrenciler olurdu. Sonuçta ihtiyarlar, itibarlarının değerini bilirdi. Bir tekniği sergilerken bir yanlış yaparlarsa itibarlarına zeval gelirdi ve her zaman aksilikler olurdu.


Öğrencileri kaybederse sorun olmazdı.


Ama bu seferki çay partisi, öğrenciler arası rekabet olmayacaktı. Muhtemelen ihtiyarlar da becerilerini sergileyecekti.


Sonuçta Shen Tu Aşireti’nin teklifini kabul etmeye gönülsüz olan kıdemliler, onların ‘Metruk Gök Tekniği’ndeki gücünü görmek için bu fırsatı kullanacaklardı.


“Kendini çok yukarıda görme, aksi takdirde yüzün çirkinleşebilir!” Bin Elli Nine kol yenlerini düzeltip oradan ayrıldı.


Shen Tu Aşireti’nin diğer insanları da kendilerine güveniyordu. Yaşlı nesiller Su Jie’ye bakarken, genç nesiller de Yi Yun’a bakıyordu.


Su Jie’nin yanındaki bu çocuğun, onun öğrencisi olduğuna inanıyorlardı.


‘Metruk Gök Tekniği’ çay partisinde, yaşlı ustalar kesinlikle gösterinin yıldızları olacaktı, ama öğrenciler de göz kamaştırıcı olabilirdi. Sonuçta genç nesiller geleceği temsil ediyordu. ‘Metruk Gök Tekniği’nde olağanüstü yeteneğe sahip bir dahi, aşiret için kesinlikle paha biçilemez bir hazineydi.


Bin Elli Nine ve diğerleri ayrıldıktan sonra, Su Jie, Yi Yun’u konutuna götürdü. Su Jie, içeri girdikleri gibi başını çevirip dedi ki: “Sana söyleyeyim evlat. Lin Ailesi’nde kalma. Kötü şeyler olacak. Burada kalmaya devam edersen hayatını kaybedebilirsin. Bu yaşlı adam olayları takip etmek için bir süre Lin Ailesi’nde kalacak. Xintong buna razı olur ve Shen Tu Aşireti’nin orospu çocuğu, Xintong’u iyileştirebilirse, Xintong iyileşir iyileşmez ben de Lin Ailesi’ni terk edeceğim.”


Su Jie, Lin Ailesi’nden değildi, burada sadece konuktu. İstediği gibi gidip gelebilirdi ve Lin Ailesi buna mani olamazdı.


Lin Xintong evliliği kabul eder ve meridyenleri iyileşirse, o zaman harika olurdu.


Shen Tu Nantian ise, Lin Xintong güçlü olduğu sürece ona bir şey yapamazdı.


Üstelik Lin Xintong zayıf bir kadın değildi. Evlendiği ailenin evine yerleşse bile başına korkunç bir şey gelmezdi. Ve bir Büyük İmparatoriçe olduğunda, kendi kaderine kendisi yön verebilecekti.


Bu nedenle, Su Jie de buradan ayrılması gerektiğini düşünüyordu. Öğrencisinin parlak bir geleceği varsa, bunu tercih ettiği sürece mutlu olurdu.


“Evlat, bizim karşılaşmamız da bir çeşit kader. Tian Yuan Dünyası’nda birkaç eski dostum var. Senin için bir referans mektubu yazacağım. Onların yanına gidersen, muhtemelen seni kabul edeceklerdir.”


Su Jie bir sandalyeye oturdu ve kağıt kalem çıkardı.


Yi Yun, yaşlı adama baktı. Su Jie’nin saçları beyazdı ve sırtı da hafif kamburdu.


Su Jie’nin mektup yazarkenki hâlini arkadan izleyen Yi Yun, aniden bunun kalbine dokunduğunu hissetti. Bu yaşlı adam olmasaydı, muhtemelen Düşmüş Yıldız Kapısı’nda ölmüş olurdu. Ve şimdi, Su Jie onun için referanslar yazarak onu güvenli bir yere göndermeye çalışıyordu. Yi Yun, Mor Kristal’e sahip olup ona umut bağlamasaydı, kesinlikle ayrılırdı. Ve bu mektup da ona en çok yardımcı olacak şey olurdu.


Bu yaşlı adam, ona nazik davranıyordu.


“Kıdemli Su Jie.” dedi yumuşak bir sesle Yi Yun. “Bu küçüğünüz, görünümünü yüksek yetişim seviyeli insanlardan saklamak için bir alete veya beceriye sahip olup olmadığınızı merak ediyor…”


Yi Yun’un sorusu Su Jie’yi şaşırttı. Yazmayı bıraktı ve cevap verdi. “Tanınmaktan mı korkuyorsun? Dikkatli olmak iyi olsa da...pek önemli değil. Tian Yuan Dünyası çok büyüktür. Shen Tu Nantian, Tian Yuan Dünyası’na geldiğini bile bilmiyor, yani seni bulma olasılığı çok düşük. En fazla adını değiştirebilirsin.”


“Ayrılmak istemiyorum.” dedi Yi Yun başını sallayarak. “İki ay sonra yapılacak ‘Metruk Gök Tekniği’ çay partisine bir göz atmak istiyorum.”


“Oh? Ayrılmıyor musun?” Su Jie şaşırdı. “Lin Ailesi’nde kalman tehlikeli. Lin Ailesi, Shen Tu Aşireti’le henüz ittifak kurmuş olmasa da, gelecekte ne olacağını kim bilir ki?”


“Ayrıca, neden ‘Metruk Gök Tekniği’ çay partisine göz atmak istiyorsun? Bugün, o kocakarıya karşı öyle konuşmuş olsam da, aslında pek kendime güvenim yok.”


Su Jie başını sallarken iç geçirdi. “‘Metruk Gök Tekniği’ açısından, gerçekten de Lin Ailesi, Shen Tu Aşireti’nden daha kötü durumda. Dahası, bu kez Shen Tu Aşireti, Tian Yuan Dünyası’ndan pek çok Metruk Gök Ustası’nı davet etmiş. Muhtemelen iki ay sonra tüm gösteriyi çalacaklar!”


“Bu kadar önemli bir olay varken, kesinlikle Shen Tu Nantian da orada olacaktır. Düşmanının başarılı oluşunu görmek mi istiyorsun?"


Su Jie, kafası karışmış bir şekilde Yi Yun’a baktı. Yi Yun, mazoşist miydi? Öyleyse, olabildiğince çabuk kaçardı, zira gözler görmediği sürece bir sorun yok demekti.


Yi Yun cevap verdi: “‘Metruk Gök Tekniği’ çay partisine katılmak istediğim için kendimi gizlemeyi düşünüyordum. Hem...Kıdemli Su Jie, bana iki ay içinde ‘Metruk Gök Tekniği’ni öğretebilir misiniz?”


Ne?


Su Jie, inanmazlık içinde Yi Yun’a baktı.


“‘Metruk Gök Tekniği’ni öğrenmek mi istiyorsun? İki ay sonraki çay partisine katılmak için mi? Bana Shen Tu Aşireti’nin genç nesillerini ‘Metruk Gök Tekniği’ ile yenmek istediğini söyleme!”


Su Jie’nin nutku tutuldu. Bunun nedeni, bu sözleri söyleyen kişinin Yi Yun olmasıydı, ondan başka biri olsaydı, onun salak olduğunu düşünürdü.


Gerçi bu sözleri söyleyen Yi Yun olsa bile Su Jie onu anormal buluyordu. ‘Metruk Gök Tekniği’ bir gecede öğrenilebilecek bir şey değildi. Yi Yun uzun zamandır ‘Metruk Gök Tekniği’ne çalışmamıştı. ‘Metruk Gök Tekniği’ni son anda öğrenip nasıl çay partisine katılabilirdi ki? Shen Tu Aşireti’nin maskarası olmaz mıydı?


Yi Yun dedi ki: “Bu küçük daha önce, Tai Ah Kutsal Şehri’ndeyken ‘Metruk Gök Tekniği’ ile temasa geçmişti. Başlangıç aşamasında olduğum söylenebilir.”


“Ne kadar zamanlığına?” Su Jie, Yi Yun’a baktı. Dövüş sanatları çalışmaya başlayalı bile iki yıl olmamıştı. Bulut Çölü’nden ayrıldıktan sonra ‘Metruk Gök Tekniği’ öğrenmeye başlamış olsaydı bile ne yapabilirdi ki? Diğerleri tarafından vahşice yenilecekti.


“Birkaç ay...Büyük Usta Yuehua bana öğretmişti.” Yi Yun, birkaç ay olduğunu söylediğinden Su Jie’nin buna pek yanaşmayacağını düşünüp, ona güven vermek için, Büyük Usta Yuehua’nın adını verdi.


Ama Su Jie, Yi Yun’a delirmiş birine bakar gibi bakıyordu. “Velet, kaygıdan dolayı kafayı falan yedin de bu yaşlı adamla taşak mı geçiyorsun?”


“‘Metruk Gök Tekniği’yle temasa geçtiğine göre, ‘Metruk Gök Tekniği’nde üç büyük adım olduğunu biliyorsundur. İlk adım, Metruk Gücü çıkarmak. İkinci adım, Metruk Gücü mührünü kontrol etmek. Üçüncü adım da kalıntı oluşturmak.”


“Metruk Gücü çıkarmada zar zor idare eder olabilmek için birkaç yıl sıkı çalışmış olman gerek. Metruk Gücü çıkarmayı düzgün yapamazsan malzemeler israf olur. Metruk kemik kalıntısı da düzgün şekilde arıtılamaz.”


“Ardından Metruk Gücü mührünü kontrol etmek gelir. Binlerce el mühründen oluşan teknikler çok karmaşıktır. Farklı elementten Metruk Gücü, farklı el mührü teknikleri gerektirir. Dikkatli davranılmazsa çıkartılmış Metruk Gücü kolayca dağılır ve patlar.”


“Ben, 3000’den fazla el mührü tekniği biliyorum. Her birinin öğrenilmesi fazla pratik gerektirir. Ayrıca iyi bir idrak kabiliyeti de gerekir ve ne kadar iyi olursa olsun çalışmak için zaman!”


“Üçüncü aşama ise, kalıntı oluşturmaktır. İlk iki adımdan daha kolaydır. Ama sadece birazcık! Kalıntı oluşturmak için kullanılan binlerce teknik vardır. Yüzden fazlasını öğrenemezsen kendine Metruk Gök Ustası diyemezsin.”


Yi Yun tüm bunları biliyordu elbette. ‘Metruk Gök Tekniği’ için düzenli dersler almıştı.


Yi Yun’a göre, Metruk Gücü çıkarmak çok kolaydı. Mor Kristal’e sahipken, bunu Su Jie’den bile daha iyi yapabilirdi.


Problem, el mührü tekniklerindeydi.


Mor Kristal, enerjiyi dilediği gibi kontrol etmesine imkan verse de, Yi Yun’un idrak kabiliyetini arttıramazdı.


Mühürleri öğrenmek için zaman gerekliydi!


Yi Yun’un idrak kabiliyeti fazla olsa da, iki ay içinde, bir sürü el mührü tekniği öğrenemezdi! Yi Yun’un ‘Metruk Gök Tekniği’nde hızla ustalaşması için önündeki en büyük engel de buydu!

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44224 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr