Bölüm 387: Düşmanların Buluşması

avatar
9621 25

True Martial World - Bölüm 387: Düşmanların Buluşması


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 


Tian Hua Zirvesi, Lin Ailesi’nin Yeşim Ruh Dağları’nın on sekiz ana zirvesinden biriydi. Çay partisi, Tian Hua Zirvesi’ndeki, Tian Hua Bahçesi’nde yapılacaktı.


Yeşim Bambu Zirvesi’ndeki Yeşim Bambu Ormanı’na kıyasla, Tian Hua Zirvesi’ndeki bahçe büyülü bitkilerle doluydu. Ayrıca enerji toplama düzenleri sayesinde de Tian Hua Bahçesi’ndeki Yer ve Gök Yuan Qi’si çok yoğundu.


Tian Hua Bahçesi’nde her sabah ince bir dağ sisi olurdu ve zengin Yer ve Gök Yuan Qi’sinin bu sisle karışmasından dolayı, bundan derin bir nefes almak bile kişinin tüm gözeneklerini açar, onu rahatlatırdı.


Tian Hua Bahçesi’nin iç kesimlerinde içinde berrak su bulunan bir göl vardı. Gölün yüzeyinde de yeşil bir bina. Binanın önünde bir meydan ve meydanın çevresinde de yeşimden yapılma çardaklar vardı. Burası çay partisinin yapılacağı yerdi.


“Sen Kıdemli Erkek Kardeş Yun musun?”


Lin Qing onun yanına gelip şaşkınlıkla maskesine bakarken sordu.


Sormasının nedeni de, çay partisi için koltukların düzenlenmiş olmasıydı. Yi Yun, Tian Hua Bahçesi’ne geldiğinde bir karşılama görevlisi tarafından karşılanmıştı. İçeri girmek için de, daha önceden onun için hazırlanmış kimlik belgesini göstermek zorunda kalmıştı.


Yi Yun, Lin Qing’e başını salladı ve asıl sesini kullandı. “Benim.”


“Neden bir maske takıyorsunuz?” Yi Yun’un dağınıklığını temizlemek zorunda kaldığı için, Yi Yun’u gördükten sonra Lin Qing’in suratı asılmıştı. Yi Yun ise, çay partisinde rahat rahat takılırken bir maske bile takıyordu.


Yi Yun’un maskesi, gümüşi beyaz renkteydi. Gözlerin olduğu kısımda, iki kan kırmızısı çizgi vardı. İlk bakışta korkunç görünüyordu. Metruk Gök Ustaları arasında, gizemli davranmaktan hoşlanan ve maskeler takan bazı insanlar vardı. Bilerek gizemli davranıyorlardı ama aslında, yetenekleri o kadar da iyi değildi.


O sırada Yi Yun, Shen Tu Aşireti hava aracının göl kıyısına indiğini gördü. Hava aracından pek çok Metruk Gök Ustası ve öğrencisi çıktı. Gökkuşağı Köprüsü'nden geçerek gölün ortasındaki meydana geldiler.


Ardından hepsi koltuklarına yöneldi. Savaşçıların dünyasında, bir hiyerarşik sistem vardı. Onur koltuklarının bulunduğu merkeze yakın oturanlar, çeşitli büyük aşiretlerin önemli figürleri ve her yerden gelen Metruk Gök Ustaları’nın en iyileriydi. Dış bölgelerde oturanlar ise, orta hâlli aşiretlerin gençleri ile, Metruk Gök Ustaları’nın öğrencileriydi.


Yi Yun da doğal olarak dış kısımda oturuyordu. Tam da koltuğuna oturmak üzereyken, Yi Yun’un adımları yavaşladı ve hareketleri durdu. Göl kıyısındaki hava gemisinden yeşil kıyafetli bir adamın inişini gördü. Daha Gökkuşağı Köprüsü'ne bile adım atmadan insanlar etrafında toplanmıştı.


Adam elinde bir yelpaze tutuyordu ve kafasında bir saç bandı vardı. Yeşil kıyafetleri fazlasıyla basitti ama, birçok kişi tarafından etrafı çevrilmiş olduğundan önemli biri olduğu açıktı. Hareketleri gösteriş yapıyormuş gibi hissettirmiyordu, aksine zarif ve çekiciydi. Onu görenleri rahatlatıyordu.


Shen Tu Nantian!


Yi Yun’un gözleri parladı.


Shen Tu Nantian, şu an ilk tanıştığı kişiden farklıymış gibi görünüyordu. İlk tanıştığı zaman, Shen Tu Nantian mütevazı bir bilgin gibi görünüyordu.


Jiang Xiaorou’nun kimliği ortaya çıkana kadar da vahşi tarafını ortaya çıkarmamıştı.


“Genç Efendi Nantian, buraya gelmeniz zor olmuş olmalı!”


Gökkuşağı Köprüsü'nde Lin Ailesi’nin birkaç yöneticisi, Shen Tu Nantian ve önemli figürleri karşıladı. Shen Tu Nantian, Shen Tu Aşireti’nin başıydı ve muhtemelen Lin Ailesi’nin de damadı olacaktı.


“Genç Efendi Nantian, bu taraftan lütfen.” Lin Ailesi yöneticisi çok kibardı. Lin Xintong’un meridyenleri iyileşirse, Lin Xintong dilediği takdirde Lin Ailesi’nin yönetimini eline alacaktı. Lin Xintong’un nişanlısı olarak, Shen Tu Nantian’ın statüsü de fazlasıyla artacaktı. Bu yüzden elinden gelen her şeyi yaparak ona iyi muamele etmeliydi.


“Peki, teşekkürler.” Shen Tu Nantian sıcak bir gülümseme ve nazik sözlerle karşılık verdi.


Shen Tu Nantian yavaş yavaş yürüdü. Arkasında Shen Tu Aşireti’nin en iyi Metruk Gök Ustası çıraklarından üçü vardı. Hepsi gençti ve itibarları azdı. Ama Shen Tu Nantian’ı onur koltuklarına kadar izlediler. İlk sıraya değil, birkaç sıra arkaya otursalar da, o koltuklar sadece dış taraftaki kıdemlilerin oturabileceği koltuklardı.


Karşılamadan sorumlu yönetici, onların oraya oturmasına biraz bozuldu. Lin Ailesi genç nesli, Lin Xintong dışında, tamamen dış koltuklarda oturuyordu. Sadece Lin Xintong onur koltuklarına oturabilmişti.


“Bu üçü…?” Yönetici, onların oraya oturmasının münasip olmayacağını uygun bir dille anlatmak için kelimeleri seçmeye çalışırken beceriksizce sordu.


Shen Tu Nantian önemsemeden konuştu. “Onlar, Tian Yuan Dünyası genç nesilleri arasındaki en olağanüstü Metruk Gök Ustaları’dır. Shen Tu Feng ve Shen Tu Hai, Shen Tu Aşiretim’denken, Song Ziyue Song Ailesi’ndendir.”


Shen Tu Nantian’ın bahsettiği Song Ailesi, Shen Tu Aşireti ile ittifak kurmuş bir aşiretti. Güç bakımından Shen Tu Aşireti’nden biraz daha zayıf olsalar da Tian Yuan Dünyası’ndaki en güçlü aşiretlerden biriydiler.


Shen Tu Aşireti, Shen Tu Nantian’ın ev sahibi olmasına izin vermiş olduğundan karşılamadan sorumlu yönetici daha fazla konuşmamaya karar verdi.


“Shen Tu Aşireti çok kibirli.”


Lin Ailesi tarafındaki birkaç genç çırak bunu fark etti. Onlarla aynı seviyede bulunan Shen Tu Aşireti gençleri açık açık merkeze yakın koltuklara oturuyordu. Buna karşılık Lin Ailesi gençleri, göl merkezinin çevresindeki yerlere oturuyordu.


Bu çay partisi, aslında Shen Tu Aşireti ve Lin Ailesi Metruk Gök Ustaları arasında bir yarışmaydı, ancak daha yarışma başlamadan Shen Tu Aşireti kabalıklarıyla onları sindirmişti. Lin Ailesi gençleri bunu nasıl kabul edebilirdi ki?


“Shen Tu Aşireti’nden gelen dallamalar kendilerini kodamanmış gibi görüyor gerçekten de!”


Yi Yun ve Lin Qing’in yanında oturan bir Lin Ailesi genci sövdü. Onun ismi Lin Yuan’dı. Soyadı Sun olan orta yaşlı adamın bir diğer öğrencisiydi.


Lin Yuan, Yi Yun’dan biraz daha büyüktü. Lin Ailesi yakında Shen Tu Aşireti’yle evlilik bağı kuracakmış gibi görünse de Lin Yuan, Shen Tu Aşireti’nden hoşlanmıyordu. Shen Tu Aşireti’nin eylemlerini kabul edilebilir bulmuyordu.


“Genç kız kardeş, bekle ve gör. Çay partisi başladığında bu dallamalara gücün ne olduğunu göstereceğim!”


Lin Yuan, Lin Qing ile konuşurken kendi göğsüne vurdu. Kendisinden birkaç yıl daha genç olan bu uzaktan kuzenini seviyordu. Onun önünde kendini göstermek ve onu kendine hayran bıraktırmak istiyordu.


Küçük Lin Qing de kıdemlisine çokça güveniyormuş gibi başını şiddetle salladı.


Lin Qing’in yanında duran 14-15 yaşlarında bir çocuk da lafa girdi. “Haha, Kıdemli Erkek Kardeş Lin kesinlikle muhteşemliğini gösterecek ve Shen Tu Aşireti dallamalarına derslerini verecek.”


Bu gençler arasında, Lin Yuan’ın statüsü çok yüksekti. Bu grubun lideri sayılabilirdi.


Lin Yuan, Lin Qing ve Yi Yun’un oturduğu küçük çardağa, Akşam Esintisi Çardağı deniyordu. Lin Ailesi’nin 13-16 yaşları arasındaki ‘Metruk Gök Tekniği’ acemilerinin beşte biri Akşam Esintisi Çardağı’na oturmuştu.


‘Metruk Gök Tekniği’ne çalışmak için uzun bir süre gerekliydi. Acemiler için, aynı yaş grubundaki gençlerin yetenekleri de benzer olarak kabul edilirdi.


13-16 yaşlarındaki ‘Metruk Gök Tekniği’ acemilerinin standartları oldukça kısıtlıydı. Akşam Esintisi Çardağı’ndaki gençlerin en büyüğü olan Lin Yuan, çardaktaki herkesin kıdemli erkek kardeşiydi. ‘Metruk Gök Tekniği’nde kötü olan diğer gençler de Lin Yuan’ı liderleri olarak görüyordu. Yani Lin Yuan’ın ‘Metruk Gök Tekniği’nde bir dahi olduğu falan yoktu.


Lin Yuan rolünü nasıl oynayacağını biliyordu ve savaş stratejisine karar vermek için gençleri çabucak bir araya topladı. Shen Tu Aşireti’nin hafife alınamayacak rakipler olduğunun farkındaydı.


O sırada, ‘Metruk Gök Tekniği’ çay partisi resmen başladı.


Bir çay partisi olarak isimlendirildiğinden elbette çay da vardı. Herkese, iyi bir ruh çayı demliği ile beraber her türlü hamur işi de servis edildi.


Çayda ve hamur işlerinde kullanılan malzemelerin tümü hazineydi ve değerleri de aşikârdı.


Onur koltuklarındakilere servis edilen çay ve hamur işlerinin kalitesi daha da yüksekti. Bu şeyler, normalde sadece Lin Ailesi’nin belirlediği aile katkı puanlarıyla alınabilirdi. Bu da Lin Ailesi gençlerini mutsuz hissettirdi. Böyle iyi şeyler, Shen Tu köpeklerine servis ediliyordu.


Yi Yun önündeki çay fincanını gördüğünde çayın, erimiş kehribar kadar berrak olduğunu fark etti. Çayın kokusu yenileyiciydi. Mor Kristal’in enerji görüşünde, yoğun ışık noktaları açıkça görülebiliyordu. Işık noktalarının hepsi de Saf Yuan Qi’dendi.


Bu sadece sıradan gençlerin içtiği çaydı ve çay partisinde servis edilen en düşük kalite çay olarak kabul ediliyordu.


Öyle olsa bile bu çay fincanı Yi Yun’u şok etti. Tai Ah Kutsal Krallığı’nda, bu seviyede bir çay, muhtemelen sadece Kraliyet Sarayı’nda bulunabilirdi.


Tian Yuan Dünyası gerçekten çok zengindi. En iyi kaynaklar, Tai Ah Kutsal Krallığı’ndan daha büyük topraklar, daha iyi aşiret kaynakları ile gelenekleri; tüm bu imkanların bir araya gelmesi, buradaki genç elitlerin, Tai Ah Kutsal Krallığı’ndakilerden bir âlem veya bir âlemden de fazla güçlü olmalarına neden oluyordu.


Bu da Yi Yun’un iç geçirmesine neden oldu. Midesini bile dolduramadığı sefil Bulut Çölü’nden Tai Ah Kutsal Krallığı’na; oradan da, Tian Yuan Dünyası’na gelmişti. Dünyanın kaynaklar bakımından en zıt yerlerine şahit olmuştu.


Önceki hayatındaki gibi...Araçların bile geçemeyeceği fakir dağlık bölgelerin en zenginleri, muhtemelen Şanghay’daki sıradan bir insanın %1’i kadar bile zengin değildi.


Yi Yun bunu düşünürken, gölün üstündeki köprüde beyaz bir figürün ortaya çıktığını fark etti. Yi Yun’u heyecan bastı. Lin Xintong gelmişti!

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr