Bölüm 549: Mühürlü Dünya

avatar
8159 26

True Martial World - Bölüm 549: Mühürlü Dünya


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 


Jian Qingyang yenildi. Birbiri ardına rakiplerini mağlup ederek bir yenilmezlik serisi elde eden göklerin oğlunun aldığı övgüler ve saygınlık, yenildiği an kaybolurdu. İnsanların, “Jian Qingyang o kadar da iyi değildi.” gibi şeyler söylemesi kaçınılmazdı.


Hayatı boyunca hiçbir şey başaramamış kişi, başarı kazandığında kahraman ilan edilir, diğerlerinin övgüsünü alırdı.


Ama zaten zirvede olan en iyi kahramanlar, mağlup edildikten ve küçük düşürüldükten sonra alaylarla karşılaşırdı.


İnsanlar bir kaybedenin zaferini kutlamaya alışkındı, ama bir kazananın başarısızlığına tahammül edemezlerdi.


Dahası, Jian Qingyang’ın yenilgisi çok trajik olmuştu. Fey Irkı’na yenilmişti ve beraberinde İnsan Irkı’nın şerefini de kaybetmişti.


Jian Qingyang yaralı bedeniyle savaş alanından uzaklaştı. Böyle bir fiyasko neticesinde, başarısızlığını kendi hayatıyla telafi etse dahi yaşadığı küçük düşmeyi telafi edemezdi.


Azure Yang Lordu pozisyonunu ve şerefini kaybetmişti. Ağır yaralanmış ve meridyenlerinin çoğu yok edilmişti. Yetişim seviyesi çok sert bir düşüş göstermiş ve en çok sevdiği kadının ihanetine katlanmak zorunda kalmıştı…


Jian Qingyang hayatının dibini görmüştü.


Büyük Qian İmparatorluğu’nun Kutsal İmparatoru olsa da bir daha asla oraya dönmedi.


Ayrıldı ve tek başına dolaşmaya başladı.


Geçmişte hepsine iyilikler yaptığı geniş bir arkadaş çevresi vardı.


Yetiştirme teknikleri, iksirler, araziler, yetişim mağaraları...Sayısız hazine vermişti, ama Jian Qingyang’ın büyük talihsizliğinin ardından, geçmişteki arkadaşları ona yabancılaştılar…


Her ne kadar bu arkadaşlar Jian Qingyang için endişeli olduklarını söylüyorlarsa da, ellerini hiçbir taşın altına sokmayacaklarını belirten fıldır fıldır dönen gözleri ve aynı şeyleri tekrarlayan dilleri, Jian Qingyang’a ayrılma zamanının geldiğini fark ettirmişti.


Başkalarına saygı gösterip iyilikler yaparken karşılık beklememişti. Dahası, ona yardım edemezlerdi.


Ama insan doğasındaki dönekliğin böyle bir noktaya ulaşacağını hiç beklememişti.


Jian Qingyang bu konuda üzülmedi, iç çekmekten başka bir şey yapmadı…


Belki hayatı çok kolay, çok düzgün olmuştu. O kadar ki, ihtişamın ortasında yolunu kaybetmişti. Belki de çok ciddi bir başarısızlık yaşadığı zaman o puslu rüyalardan silkinerek uyanacaktı.


Meditasyon yapmak ve kendini iyileştirmek için sessiz bir yer buldu. Yaraları o kadar ağırdı ki, Dao temelinde bile kırıklar ortaya çıkmıştı. Kırık Dao temelini ve meridyenlerini iyileştirmeyi başarması on yıllar aldı. Ama gücünü eski hâline getirmekte başarısız oldu.


Bu kadar ilerleyebilmesine neden olan şeyi hatırladı, Subatan’ı!


Subatan o kadar uzun süredir varlığını devam ettiriyordu ki, artık hakkındakiler efsanelerden öteye gidemezdi. Efsaneler ise, Subatan’ın gerçekte parçalanmış bir evren olduğunu söylerdi.


Ata Tanrılar’ın katledilmesinin ardında kalan kırık bir dünyaydı.


Çok genişti; o kadar genişti ki, On İki Semavi Cennet’in hepsine uzanıyordu.


Subatan’da, uzay-zaman kaos içindeydi. En güçlü figürler bile oranın derinliklerinde kolayca kaybolabilirdi.


Ama yine de On İki Semavi Cennet’te çok büyük ve çok gizemli olan Subatan gizemli bölgesini keşfetmeye çalışan birçok savaşçı vardı. İlkel çağlardan beri, Subatan’ın ölümsüz mağaralarını açmaya çalışan pek çok münzevi figür olmuştu. Ve Subatan’ın garip ortamında, dünyevi özü özümseyerek gelişip beslenen birçok hazine vardı.


Bu nedenle Subatan’a girerek fırsatlar elde etmek çok kolaydı.


Daha önce, Jian Qingyang da orada kaybolduğunda ‘Yang Tanrısı Kılavuzu’nu, ‘Dokuz Cehennem’in Kutsal Kitabı’nı ve kılıç ucunu bulmuştu.


Jian Qingyang, gözden kaçırmış olabileceği fırsatları elde etmeyi umarak Subatan’a tekrar girdi.


Ama hiç düşünmediği bir şey gerçekleşti ve o bölgedeki kaotik uzay içinde kayboldu.


Daha önce gizemli bölgeden çıkabilmişti, ama şimdi burayı yöneten yasalar değiştiğinden çıkış yolunu bulamadı!


Subatan’ın içinde kaybolmak çok tehlikeliydi. Antik çağlardan beri, On İki Semavi Cennet’in sayısız efsanevi figürü Subatan’ın içinde kaybolmuş, sıkışmış ve ölmüştü!


Jian Qingyang da benzer bir sorunla karşı karşıyaydı, ama umutsuzluğa kapılmadı. Yaşadığı inişlerin ve çıkışların ardından, Jian Qingyang’ın tutumu, geçmiştekinden tamamen farklıydı.


Kaotik uzaydan bir çıkış aradı, ama bir tane bile bulamadı. Ama onu şaşırtan bir şey buldu.


O, mühürlenmiş bir dünyaydı.


Ve bu dünya...Tian Yuan Kıtası’nı içeren dünyaydı!


Yi Yun bu noktaya kadar Jian Qingyang’ın iradesini takip ediyordu. Ama o an Jian Qingyang o dünyanın girişinden geçti ve bir nedenden dolayı, Yi Yun’un uzun rüyası aniden sona erdi ve Yi Yun sessizliğinden uyandı!


Derin nefesler aldı. Vücudu terlerle kaplıyken kafasına korkunç bir baş ağrısı saplandı.


Bu rüya çok uzundu. O kadar uzundu ki, Jian Qingyang’ın yaşamını yaşıyormuş gibi hissetti!


Yang Tanrısı Kılavuzu’...’Dokuz Cehennem’in Kutsal Kitabı’...Bu iki yüce gizemli teknik eksik kılavuzları, Jian Qingyang tarafından Subatan’da elde edilmişti. Daha sonra da ‘Büyük İmparatoriçe’nin Bilgeliği’ni yaratacak olan Büyük İmparatoriçe’ye verilecekti.


Ve o paslı kılıç ucu!


Yi Yun, Jian Qingyang’ın elde ettiği kılıç ucunun, Saf Yang Kılıç Sarayı Sahibi’nin kırık kılıcının diğer yarısı olduğunu hemen anlamıştı!


Kılıç iki parçaya bölünmüştü. O, kabza kısmını elde ederken, Jian Qingyang da diğer yarısını elde etmişti.


Yi Yun farkına varmadan boyutlar arası yüzüğündeki kırık kılıcı çıkardı. Tanrıların kanıyla lekelenmiş gibi, pas, kılıcı kaplamıştı.


Bu kılıç oldukça gizemliydi. Jian Qingyang kırık kılıcı elde ettikten sonra Tian Yuan Dünyası’yla karşılaşmış ve oraya girmişti. Bunun bir tesadüf olmadığı açıktı.


Ama Yi Yun, Tian Yuan Dünyası’nın Subatan’ın içinde mühürlü olmasına, kırk yıl düşünse ihtimal vermezdi.


Büyük bir dünya bu şekilde mühürlenebilir miydi?


Yi Yun’un, bu dünyayı mühürleyen kişi hakkında hiçbir fikri yoktu. Saf Yang Kılıç Sarayı Sahibi…


Saf Yang Kılıç Sarayı Sahibi’yse, kırık kılıcının diğer yarısını bu mühürlenmiş dünyada bırakması hiç şaşırtıcı olmazdı.


Bu durum, aynı zamanda Jian Qingyang’ın Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’nin birinci seviyesindeki düzen diskinde gördüğü saldırısında, Saf Yang Kılıç Sarayı Sahibi’nin saldırısında olan cazibenin olmasına da açıklık getiriyordu.


Kırık kılıcın varlığından dolayıydı, kılıcın parçasını bulduğundan her iki saldırıda da aynı havanın olması doğaldı.


Bu da, Yi Yun’un, Jian Qingyang’ın kılıç hareketini anlamaya çalışırken başarılı olmasını kolaylaştırmıştı.


“Azure Yang Lordu kesinlikle trajik bir hayat yaşamış…”


Yi Yun başını salladı. Yi Yun, Azure Yang Lordu’nun hayatını deneyimlerken, yaşadığı ihaneti de, Sha Hongxue tarafından yenilmesini de hissetmişti. Onun kör talihi ve umutsuzluğu, zayıf iradeli birinin intihar etmesi için yeterliydi.


Ama Azure Yang Lordu bunların hepsine katlanmıştı. Sadece bu da değil, iyileşmesinden onlarca yıl sonra bir aydınlanma yaşayarak pervasız karakterini geri kazanmıştı.


Böyle kahramanlar nadirdi.


Ama yine de, Azure Yang Lordu’nun yaşadığı süre boyunca kurtulamayacağı bir saplantısı vardı. Bai Yueyin’in ihanetinin nedenini bilme isteği...

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44330 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr