Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

Yi Yun lav havuzunda oturdu ve Yuan Qi’sini bedeninde dolaştırırken avucunda tuttuğu Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi düzen diskine topladı. Yuan Qi’sini durmaksızın düzen diskine aktarıyordu.

Bir anda düzen diskinden fazlasıyla muhteşem görünen, göz kamaştırıcı ışıklar yayıldı.

Lin Xintong yan tarafta sessizce bekleyerek olan biteni izliyordu.

Kutsal ışığın yarattığı aydınlığın içinde banyo yapan genç, Tanrılar’ın Oğlu gibi görünüyordu.

Lin Xintong bu sahneyi izlerken karışık duygular içindeydi. Bulut Çölü’nde karşılaştığı o sıradan gencin bu kadar çok şey başaracağını kim tahmin edebilirdi ki? Lin Xintong’a yeni bir hayat ve muazzam bir fırsat vermişti.

Belki de o ve Yi Yun’un, antik Büyük İmparatoriçe ve Azure Yang Lordu tarafından geride bırakılan tüm mirasları almaları kaderlerine yazılmıştı.

Miraslarını alarak onların yerine getirilememiş arzularını da almışlardı ama...Lin Xintong, onların hayatlarını yeniden yaşamayacaklarına inanıyordu.

Kutsal ışık, tam on beş dakika boyunca kaybolmadı. Yi Yun’un boynundaki damarlar hafif çıkıntı yapmaya başladığında alnı da ter içinde kalmıştı.

Merkezi düzen diskini sahiplenmek için çok miktarda enerji gerekiyordu. Neyse ki, Yi Yun’un zihinsel gücü, kendi seviyesindeki savaşçılardan çok daha güçlüydü. Enerjisinin %90 kadarını tükettikten sonra düzen diskini sahiplenmeyi başardı.

Düzen diski bir ışık akıntısına dönüşerek Yi Yun’un Dantianı’na girip kayboldu.

Bedenindeki merkezi düzen diskiyle, Yi Yun Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’ndeki her değişikliği hissedebilir duruma geldi. Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi, onun bir parçası olmuş gibiydi.

Ne harika bir his!

Yi Yun hoş bir sürpriz yaşadı. Dilerse Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’ne yavaşça güç verip onu uçurabileceğini biliyordu.

Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi artık onun büyülü hazinesiydi!

Yi Yun gözlerini açtığında artık Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’nde tam kontrol sahibiydi. Kulenin şu anki durumunu da biliyordu.

Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’nin kendisi, ebedi bir sığınaktı!

Güçlü bir figürün yaşayıp yetişim yapabileceği bir yerdi. Aynı zamanda uzun mesafeler arasında yolculuk yapabilecek ruhani bir gemi olarak da kullanılabilirdi. Hatta uçsuz bucaksız uzay boyu seyahat edip, diğer dünyalara ulaşmak bile mümkündü!

Bu iki özelliği dışında, Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi düşmanlara karşı büyülü bir silah olarak da kullanılabilirdi!

Bu kule şeklindeki silahın en yaygın öldürme şekli, düşmanları bastırarak öldürmekti!

Düşmanın üzerine düşüp onu mühürleyen bir silahla, herkes bastırılabilirdi!

Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’ni kullanan Azure Yang Lordu seviyesinde bir figürse, tek seferde binlerce eşsiz uzmanı mühürleyebilir, milyarlarca ölümlüyü öldürebilirdi!

Ve Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi, düşmanı içine aldığı sürece, onlarla uğraşmanın yüzlerce farklı yolu olurdu!

Zira Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’nin içinde bir sürü büyük düzen vardı; örneğin, öldürme düzenleri, illüzyon düzenleri, tuzak düzenleri ve zaman düzenleri…

İsteğe bağlı olarak, düşmanları hapsetmek, öldürmek ve arıtmak için kullanılabilirlerdi.

Daha önce, Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi'nin Ruhu zaman düzenini etkinleştirerek, Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’ne sızan iki Kanlı Ay üyesini zombiye çevirmişti. Tanrıların Mezarı’ndaki Yıkım Gözü’yle uğraşmak zorunda olmasaydı, Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’ne o Kanlı Ay üyelerini öldürecek kadar güç vermesi onun için parkta yürümek kadar kolay olurdu.

Ama Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi, Yi Yun’un gücünü fazlasıyla aşan bir hazineydi. Çok fazla büyük düzen vardı, ama Yi Yun onların çok azını kullanabilirdi. Kullanabildiklerinden birini kullanması için de olağanüstü bir güç aktarımı yapmak zorundaydı ki, bu da mevcut Yuan Qi’sinin neredeyse tamamı ediyordu.

Yi Yun’un şu an için tek yapabileceği, Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’ni uçurarak onu hareketli bir kaleye dönüştürmekti.

Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’ne uzayda yol aldırarak farklı dünyalara gitmek ise, onun için şu anda imkansızdı.

Yine de, Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi onun gücünü büyük ölçüde arttırabilecek bir hazineydi. Ve zaman geçtikçe Yi Yun gücünü arttıracak, Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’nden daha efektif olarak yararlanabilecekti!

“Xintong, tüm Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’ni keşfettik ve antik Büyük İmparatoriçe’yle Azure Yang Lordu’nun miraslarını aldık. Ayrılma vaktimiz geldi.” Yi Yun, Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’nin merkezi düzen diskini sahiplendikten sonra bunları söyledi.

“Evet, ayrılma zamanı geldi. Altı yıldır buradayız zaten. Dışarıda durumun nasıl olduğunu merak ediyorum…”

Bu sözleri söylerken, Lin Xintong’un gözlerinde hafif bir endişe görülebilirdi.

Yıllar boyu, kalbi her türlü duyguyla doluydu.

Lin Ailesi için endişeleniyordu. Yi Yun birkaç düzenleme yapıp Lin Ailesi’nin güven içinde geri çekilmesini sağlamış, onlarla ilişkilerini kestiklerini duyurup tüm oluşumların heveslerini kursaklarında bırakmış olsa da, Lin Xintong Lin Ailesi için çok endişeleniyordu.

Ayrıca Tanrıların Mezarı’nda mühürlü olan antik varlık hakkında da endişeliydi. Son birkaç yılda bir değişiklik olup olmadığını merak ediyordu.

Yıllar önce, yedi Şeytan Müridi, ‘Kanlı Ay’ isminde bir organizasyon kurup onu büyük bir oluşuma dönüştürmüştü.

Azure Yang Lordu ve antik Büyük İmparatoriçe, Metruk Irk’la ittifak kurup ‘Kanlı Ay’ı yok etmiş olsa da, Lin Xintong ‘Kanlı Ay’ın tamamen yok edilmediğini, sadece bir süreliğine uykuya dalıp yeraltına çekildiğini biliyordu.

Milyonlarca yılın ardından, ‘Kanlı Ay’ın şimdiki durumunu hayal etmek zordu.

Lin Xintong tüm bunlardan ötürü Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’nden dışarı çıkmak istiyordu.

Çıkmaya hazır olmalarına rağmen, hâlâ son hazırlıklarını yapmaları gerekiyordu.

Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’nin üçüncü seviyesinde, birçok yetiştirme tekniği ve gizemli teknik vardı.

Daha önceki kural, her yetişimcinin iki yetiştirme tekniği seçmesine yönelikti. Yi Yun ‘On Bin Hayvan Totemi’ gizemli tekniğiyle ‘Altın Karga Güneş Değişimi’ hareket tekniğini seçmişti.

Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’nin üçüncü seviyesinde depolanmış teknikler, Azure Yang Lordu ile antik Büyük İmparatoriçe tarafından toplanmıştı. Onların büyük kısmı da Yang Tanrısı Semavi Cenneti’nden gelmişti!

Azure Yang Lordu, gizemli bölgeleri keşfetmesinin yanında, Yang Tanrısı Semavi Cenneti’nde düşmanlarını öldürüp ganimet olarak birçok yetiştirme tekniği almıştı.

Bu yetiştirme teknikleri, Yang Tanrısı Semavi Cenneti’ndeki büyük tarikatların çekirdek miraslarıydı.

Antik gizemli bölgelerden gelen antik kılavuzlar da vardı. Her ne kadar değerleri ‘Yang Tanrısı Kılavuzu’ ve ‘Dokuz Cehennem’in Kutsal Kitabı’na erişemese de, Yang Tanrısı Semavi Cenneti’ndeki birçok savaşçıyı çıldırtacak şeylerdi.

Yetiştirme teknikleri arasında, bazıları daha az değerli olsa da, hepsinin kendine has etkileri vardı. Azure Yang Lordu bile, Saf Yang yasalara odaklanmış olmasına rağmen enerjisini tamamlamak için içlerinden birkaçını öğrenmişti.

Şimdi, Yi Yun ile Lin Xintong da, bu yetiştirme tekniklerinden birkaçını öğrenerek son hazırlıklarını yapıyordu.

Yi Yun ile Lin Xintong kitaplığı uzun bir süre taradıktan sonra, Yi Yun nihayet bir yeşim kayış aldı. Bu yeşim kayışın ismi, ‘Yıldız Transferi Cennet Değişim Kitabı’ydı!

Sadece ismine bakan biri, yıldızları toplayıp Güneş’i değiştirecekmiş gibi duran bu ismi oldukça otoriter bulabilirdi!

Ama işin aslı şuydu ki, bu teknik, kişinin savaş yeteneğini arttıran ya da kişinin yetişim seviyesini sağlamlaştırıp yasalar hakkında içgörü kazanmasını sağlayan bir teknik değildi.

Bu, tamamlayıcı bir gizemli teknikti sadece. Tek olayı, kişinin görünüşünü ve kendine özgü alametleriyle aurasını değiştirmekti. Hepsini değiştirebilir ve başkasının kişiyi tanımasını önleyebilirdi.

Bu bir gizlenme tekniğiydi!

Yıldızlarla göklerin yörüngelerini bile değiştirebilirdi ki, bu da, bu gizemli tekniğin ne kadar güçlü olduğunu kanıtlıyordu!

Kişi, bu gizlenme tekniğini kullanan kişiden birkaç âlem yukarıda olsa bile onu tanıyamazdı.

Yi Yun ile Lin Xintong, henüz kendilerini açık edemezlerdi. Bu sebepten, dışarı çıkmadan önce, ilk iş olarak kendilerine gizli birer kimlik yaratmaları gerekiyordu.

Yani, ‘Yıldız Transferi Cennet Değişim Kitabı’nı öğrenmeleri bir zorunluluktu!