Bölüm 565: Yüze Atılan Tokatlar

avatar
7900 22

True Martial World - Bölüm 565: Yüze Atılan Tokatlar


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 


Alevler yanmaya devam etti. Gongsun Yang, Lin Qing’in kılıcını tutmaya devam ederken, yüzünde rahat bir gülümseme vardı. Lin Qing’den on yaş büyüktü, yani o eşsiz bir dahi olmadıkça bu farkı kapatamazdı.


“Tsk, Qing Hanım pek iyi değil!”


Gongsun Yang kendini dizginlemeksizin güldü ve gücünü arttırarak yanan Yuan Qi’sini Lin Qing’in kılıcına soktu. Kılıç öylesine sert sarsılmaya başladı ki, Lin Qing neredeyse onu tutmaya devam edemeyecekti.


Dudaklarını ısırdı ve kılıcını tutabilmek için tüm gücünü kullandı. Kılıcının kalitesi iyi değildi ama çocukluğundan beri onu yanında taşıdığından manevi bir değeri vardı. Ama şimdi, ellerindeki kılıçta dayanılmaz bir ısı dalgasının yayıldığını hissederken gözleri bulutlanarak nemlenmişti.


Haksızlık!


Hayatında hiç bu kadar büyük bir haksızlık hissetmemişti!


Lin Ailesi’nin dağ girişinde birkaç Kıdemli’nin olduğunu biliyordu. Bu sahneyi görebiliyor olmalıydılar, ama ortaya çıkmamıştılar.


Bunun için suçlanamazlardı. Bunun nedeni, Li Ateşi Tarikatı ve birkaç başka oluşumun da bu bölgede Kıdemliler’e sahip olmasıydı. Lin Ailesi’nden bir Kıdemli ortaya çıkarsa, onlar da ortaya çıkardı. Savaşmaya başlarlarsa, acı çeken taraf Lin Ailesi olurdu.


Zorbalığa uğramak ve gücünün zorbalardan daha az olması, Lin Qing’i umutsuz hissettirdi!


Lin Qing’in arkasında duran Lin Ailesi öğrencileri buna daha fazla dayanamadı ve hamlelerini yapmaya hazırlandılar.


Gongsun Yang’ın yalakaları da elbette bunun dışında kalmayacaktı. Güç bakımından, Li Ateşi Tarikatı, Shen Tu Aşireti’nden de Lin Ailesi’nden de daha güçlüydü.


“Neden? Harekete mi geçiyorsunuz?” Gongsun Yang’ın dudaklarının köşeleri yukarı doğru kıvrıldı. Arkasındaki destekle, kendine güveniyordu. Ayrıca Lin Ailesi’nin de hareket edemeyeceğini biliyordu.


Bambu ormanının içinde, olay yerinden uzakta duran Yi Yun her şeyi görmüştü. Gözleri buz gibi oldu. Bir elini boyutlar arası yüzüğüne götürdü…


“Yi Yun, ne yapıyorsun?” Lin Xintong, Yi Yun’un hareketlerini görünce sesini ona iletti.


Yi Yun başını salladı. “Kanlı Ay’a karşı çıkmaya kararlı olduğumuza göre, eninde sonunda ortaya çıkmamız gerekiyor. Birkaç gün önce olup olmaması önemli değil.”


Lin Xintong derin bir nefes aldı. Lin Ailesi öğrencilerinin küçük dürüldüğünü görüp de nasıl rahat edebilirdi ki? Ama koşullar yüzünden harekete geçmesi olanak dışıydı.


Yine de Yi Yun’u uyardı: “Çok fazla sorun yaratıp Lin Ailesi’nin başına bela açma!”


“Merak etme. Kendimi biliyorum!” Yi Yun konuştuktan sonra ormandan fırladı.


Gizlenmiş Yi Yun, uzun ve inceydi. Sade bir görünüşe sahipti ve yüzü, insan kalabalığının ortasında bile kimsenin dikkatini çekmeyecek kadar sıradandı. Bambudan bir şapka takıyor, siyah bir gömlek giyiyordu ve bu da, ona gizemli bir hava veriyordu.


O anda, Lin Ailesi’nin dağ girişinde, bir gösteri için uygun ortam hazırlanmıştı. Yi Yun’un aniden ortaya çıkmasıyla herkes şaşırdı.


“Kimsin?” diye bağırdı Gongsun Yang. Yi Yun, Gongsun Yang’a bir bakış attı, ama sonrasında onu görmezden geldi.


Oh?


Gongsun Yang kaşlarını çattı. Uzun zamandır yüksek pozisyonunun zevkini sürmekteydi. Şimdi, Semavi Dao Birliği’ne eğitim için girme fırsatı bulmuştu ve bunun için kibirliydi. Böyle hor görülmek onu öfkelendirdi.


Bir anlığına, Lin Qing için işleri zorlaştırmayı unuttu. Lin Qing’i kontrol etmek, ona Savaş İttifakı tarafından verilen işin bir parçası değildi; bunu yapmaktaki amacı, Lin Ailesi’nin dahi bir kızını aşağılayarak Lin Ailesi’nin yüzüne bir tokat atmaktı.


Yi Yun oradaki herkese baktıktan sonra kayıtsızca konuştu: “Ben Güney Denizi’nden geliyorum. Güney Denizi’ndeki bir adada, sabre teknikleri çalışmaktaydım. Ustalaştıktan sonra, sabre yolunda bir uzman oldum. Bundan sonra da merkezi bölgelerdeki tüm elitleri yenerek Sabre Azizi unvanını almak için merkezi bölgelere geldim! Lin Ailesi’nin sabre tekniklerinin efsanevi olduğunu duyduğum için özel olarak onlara meydan okumak için buraya geldim!”


Bunları söylemesinin üzerine, Li Ateşi Tarikatı gençlerini geç, Lin Ailesi gençleri bile afalladı.


Bu adam kimdi? Çok tuhaf değil miydi? Sabre yolunda eşsiz olduğunu mu söylüyordu? Tek başına Tian Yuan Dünyası’nın tüm elitlerine meydan okumak mı istiyordu?


“Hahahahaha!”


Li Ateşi Tarikatı savaşçıları kahkahalarla gülmeye başladılar. Normal koşullar altında, böyle sözler söylemeye cesaret eden herkes aptal olurdu.


Özellikle de Güney Denizi’nden geldiğini söyleyen bu adam!


Güney Denizi nasıl bir yerdi? Aşılmaz Deniz’in güneyinde olan ve birkaç vahşi adadan oluşan ücra bir yerdi. Yer ve Gök Yuan Qi’si çok daha inceydi, bu yüzden hazine ve kaynak bakımından çok kıttı.


Öyle korkunç bir ortamda, nasıl bir dahi yetişebilirdi ki?


Bu aptal, muhtemelen o bölgelerdeki birkaç ufak kabileyi yendiği için yenilmez olduğunu düşünmüştü. Öyle bir durumdayken merkezi bölgelerdeki büyük aşiretlerin gücünü nasıl hayal edebilirdi ki?


“Neye gülüyorsunuz?” Yi Yun, Gongsun Yang’a baktı ve hor görerek konuştu. “Buraya dahilerine meydan okuyarak Lin Ailesi’ni dehşete düşürmeye geldim. Sen Lin Ailesi’nden gibi görünmüyorsun, o yüzden git de bir köşede saklan! Göz zevkimi bozuyorsun!”


Yi Yun bu sözleri söylerken, gözleri gururla parladı ve mağrur bir tavır takındı.


Uzaktaki Lin Xintong, Yi Yun’u gördükten sonra aniden gülmeye başladı.


Yi Yun kendini rolüne fazla kaptırmıştı. Yi Yun’un amacını biliyordu. Bu sözleri söylemesinin ve böyle bir tavır takınmasının nedeni, insanları Lin Ailesi’yle bir ilgisi olduğu konusunda şüphelendirmemek istemesiydi. Yoksa, Lin Ailesi’nin başına bir bela gelirdi.


Yi Yun’un alaylı sözlerini uyup, aşağılama içeren gözlerini görünce, Gongsun Yang daha fazla gülümseyemedi. Böyle hakaretlere nasıl dayanabilirdi ki?


“Sen kimsin? Benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edebilirsin? Kim olduğumu biliyor musun? Sen sadece Güney Denizi’nden bir dallamasın! Kim olduğumu sana söylesem bile anlayamazsın! Senin gibi birini öldürmek bile, benim gibi Semavi Dao Birliği’ne girebilmiş birine hakarettir! Ama ölmekte ısrarcıysan sana yardım ederim! Seni öldürmek istersem, yeryüzünde ve gökyüzünde hiç kimse seni kurtaramaz!”


Gongsun Yang konuştuktan sonra Lin Qing’in kılıcını bıraktı ve silah çekmeden Yi Yun’un yüzüne yumruk atmaya yeltendi!


Elleri ileri doğru giderken bir ısı dalgası yayıyor, kızılımsı alevlerle yanıyordu.


Bu saldırı bir insanın yüzüne vurduğunda, kişinin yüzü yanar, tanınmaz hâle gelirdi!


Ama Gongsun Yang’ın ‘Metal Eriten El’inin karşısında Yi Yun sadece küçümser bir gülümseme sergiledi. “Sen mi? Sabremi çekmeme bile layık değilsin!”


O da Gongsun Yang’a vurmak için yumruğunu uzattı. Hareketleri, kibirliden başka bir kelimeyle ifade edilemezdi.


Gongsun yang öfkeden gülmeye başladı. Bu dünyada böyle bir aptallık yapabilecek bir aptal olduğunu düşünmek bile inanılmazdı. ‘Metal Eriten El’, metal silahları bile eritebilirdi, doğrudan çıplak ete temas ederse kül hâline getirirdi.


“Alevlere dikkat et!”


Yi Yun’un kaçınmadığını görünce, Lin Qing aceleyle ses iletimini kullandı. Aniden ortaya çıkan bu adam deli gibi görünse de, neticede onu kurtarmıştı, bu yüzden Lin Qing de ona yardım etmek istiyordu.


Ama ses iletimi tamamen aktarılmadan önce Yi Yun’un eli ile Gongsun Yang’ınki çarpışmıştı bile!


“Ka-cha!”


Parmakları çarpıştı ve kırmızı alevler patladı. Altlarındaki toprak, ısıdan dolayı kuma dönüştü!


Yi Yun, Tanrı’ya Dönüşüm Kulesi’nde her gün Saf Yang havuzun içinde banyo yapan biriydi. Nasıl Gongsun Yang’ın ufak ateş yasalarına karşı koyamazdı ki?


Yi Yun, Gongsun Yang’ın elini kavradı ve sırıttı. “Böyle bir yetenekle mi artistlik yapıyorsun? Ne kadar güçlüsün merak ediyorum!”


Olayların ani değişimi, Gongsun Yang’ın gardını indirmesine sebep oldu. Yi Yun’un elinin alevlerden yanmasını beklemişti ama Yi Yun zarar görmemişti, aksine korkunç bir enerji ve kötü niyetli bir Yuan Qi eline doğru harekete geçmişti.


“Sen...sen…”


Bu enerji çok güçlüydü, eli kırılıyormuş gibi hissediyordu!


Gongsun Yang sözlerini bitirmeden önce, Yi Yun yakalamış olduğu bir yılanı fırlatıyormuş gibi sağ elini salladı.


“Çatırt!”


Kemik kırılma sesleriyle birlikte, Gongsun Yang korkunç bir çığlık attı. Yi Yun’un tuttuğu elindeki tüm eklemler kırılmış, kolu çıkmıştı. İçinde hiç güç kalmamıştı, öyle gevşekçe sallanıyordu!


Ve yine de Yi Yun ona merhamet göstermedi. Gongsun Yang’ın sallanan kolunu tutup küçük bir çocuğu çekermiş gibi onu kendine doğru çekti ve diğer eliyle Gongsun Yang’ın yüzüne tokat attı.


“Pa!”


Bu tokatla birlikte Gongsun Yang çığlık attı ve yere çöktü.


Yüzünün yarısı Yi Yun tarafından parçalanmıştı. Yüzünde, Yi Yun’un beş parmağının izi vardı!


Ama Yi Yun durmadı. Gongsun Yang’ı tekrar çekti ve elinin tersiyle bir tokat daha attı.


Bu tokat, Gongsun Yang’ın yüzünün diğer yarısına çarptı ve berrak bir ses herkesin kulaklarına ulaştı.


Gongsun Yang ağız dolusu kan kusarken dişlerinden birkaçı da yere döküldü!


“Sen...sen…” Gongsun Yang tokatlardan dolayı tamamen sersemlemişti. Yi Yun’a bir şeyler söylemeye çalışırken sesi titriyordu.


Ama o anda, Yi Yun tekrar elini kaldırdı…


“Bekle...dur…”


Gongsun Yang tekrar ağzını açtı ama Yi Yun’un tokadı ona vurmuştu bile, ardından Yi Yun ardı ardına tokatlar atmaya başladı.


“Pa! Pa! Pa! Pa!”


Yi Yun ardı ardına Gongsun Yang’ın her iki yanağına da tokat atarken berrak sesler çıkıyordu. Her tokat, Gongsun Yang’ın kafasını diğer yana çevirmesine sebep oluyor ve neticede kafası çıngırak gibi sallanıyordu.


Yüzünden durmaksızın kan akıyor, ağzından kıyılmış etle birlikte dişleri dökülüyordu!


Birkaç saniyenin ardından, Gongsun Yang’ın yüzü bakılamayacak hâle gelmişti. Derisi bile tokatlar yüzünden parçalanmış, soyulmuştu!


Lin Qing ve diğer Lin Ailesi öğrencileri, sonuna kadar açılmış gözlerle olanları izliyordu!


“Ne oluyor...lan öyle?”


Güney Denizi’nden gelen bu sabre ustası nasıl bir insandı? Nasıl bu kadar güçlü olabiliyordu?


Gongsun Yang böbürlenmekten hoşlandığından hiç utanmadan Yi Yun ve Lin Xintong’u yenebilecek kadar güçlü olduğunu söylemişti, ama öyle olsa bile, gerçekten de güç bakımından, Li Ateşi Tarikatı’nın en güçlü figürlerinden biriydi. Lin Ailesi’nde olsaydı, onun yaşında olup da onu yenebilecek çok az kişi çıkardı.


Nasıl nereden geldiği belli olmayan birinden bu kadar kötü sopa yiyebilirdi?


Üstelik o adam, dediği gibi sabresini bile çekmemişti! Gongsun Yang’ın ‘Metal Eriten El’iyle zorlanmadan başa çıkmış, onu küçük bir çocuk gibi çekerek tokat manyağı yapmıştı. Bu güç farkı, makul değildi!


Gongsun Yang’ı bu kadar kolay yarayabilen bir sabre ustası, sabre yolunda gerçekten de eşsiz olabilirdi. Tian Yuan Dünyası’nın tüm dahi elitlerine meydan okuma fikri abartıymış gibi görünmüyordu artık.


Bu durum, Lin Ailesi gençlerine, sokakta sıradan giysileri olan bir adamla çarpışmışlar, çarpıştıkları adam imparator olduğunu iddia etmiş ve kontrol ettiklerinde, onun gerçekten de bir imparator olduğu ortaya çıkmış gibi hissettirdi!


Güney Denizi’ndeki adalar böyle bir insan mı vardı?


Lin Ailesi öğrencileri çok şaşırdılar! Gongsun Yang’ın yalakaları ise, Yi Yun’un yarattığı korkudan dolayı donup kaldılar. Hiçbiri patronlarını kurtarmaya cesaret edemedi, patronlarının Yi Yun tarafından dövülüşünü izlemekten başka bir şey yapamadılar.


Yi Yun, Gongsun Yang’ı acımasızca tokatlayıp ölümün kıyısına kadar getirmişken, aniden uzaktan öfkeli bir ses duyuldu. “Dursana lan, rezil piç!”

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44346 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr