Bölüm 54: Yeşim Söğüt Şehri’ne Varış; Klişe Bir Olay?

avatar
2196 0

Upgrade Specialist in Another World - Bölüm 54: Yeşim Söğüt Şehri’ne Varış; Klişe Bir Olay?


 

Çeviri: 8De4thTheKid8 Düzenleme: Tiantuga

 

 

“Öylece ayrıldı mı yani?”

Dağın tepesinde tek başına kalan Bai Yunfei, Ge Yiyun’un kaybolup gittiği yöne sersemlemiş bir şekilde baktı.

Etraf aniden kararınca, Bai Yunfei yerinden sıçradı. Kenarda süzülen ateş yavaş yavaş havada kayboluyordu.

“Neden hemen ayrıldı ki?... Bu tarz bir durumda, bana tekrar bazı ruh yetenekleri ya da ruh eşyaları vermesi gerekmez miydi? Ya da en azından ben Ruh Perisi alemine atılım yapana kadar benim gücümü yükseltmeme yardım etmek için enerjisini kullanmalı değil miydi?” Nasıl olduysa o anda beklenmedik bir şekilde Yunfei’nin kafasında bu düşünceler belirdi.

“Ee, nasıl bu kadar kibirli düşüncelerim olabilir…?” Bai Yunfei kendisine kızarak güldü. Daha sonra biraz dinlenmek için büyük bir ağaca tırmandı.

“Her neyse, bu gece kıdemli Ge Yiyun ile karşılaşmam bile zaten büyük bir şanstı. Yolculuğuma yarın devam edeyim ve olabildiğince hızlı bir şekilde Yeşim Söğüt  Şehri’ne ulaşayım…”

… … … …

Dağın eteğinde, Ge Yiyun elleri arkasında yavaşça yürüyordu. Görünüşte adımları oldukça yavaş olsa da garip bir şekilde her birkaç adımda birkaç yüz metre yol katediyordu.

“Onunla bir dahaki sefere bu kadar fazla ilişki kuramam. Şu ana kadar, yardımım ‘gerçek kaderin’ sınırları içerisindeydi. Eğer ona daha fazla yardım etseydim, korkarım beklenmedik bir şey olabilir. Dikkatli olsam iyi olur…” Ge Yiyun yürürken kendi kendine düşünüyordu, “Onun olağanüstü gelişim hızına gelince, kurcalamasam daha iyi olur. Sakladığı sır ne olursa olsun, bu benim Kader Okuluma bir zarar vermez…

“Onun yanında, bir de Li Chengfeng adlı biri var. Eğer söylediği şey doğruysa o zaman…” Ge Yiyun hafifçe kaşlarını çattı, “Ben Masmavi Bulut Eyaleti’ne geldiğimde, benim kader ruhum beklenmedik bir şekilde beni gelişim için bu kadar olağanüstü yetenekli birine yönlendirmedi… Ama bu aynı zamanda iyi bir şey. O çocuk hakkında ondan öğrendiklerime göre, bu durum kader ruhunun rehberliği sınırlarına girmiyor. Bu nedenle bu konuda daha fazla şey yapabilirim. Eğer öyleyse…"

ÇN=Bizim Chengfeng’i öğrencisi yapacak herhalde :D Yürü koçum. Yunfei’yi geçmen lazım ben senin ana karakter olmanı destekliyorum.

“Her neyse, benim Kader Okulumun gelecekteki felaketle yüzleşmesine yardımcı olabilecek bir şey olduğu sürece, kesinlikle onu elde etmek için hiçbir olasılığı görmezden gelmeyeceğim!”

… … … …

İki gün sonra öğle vakti, Bai Yunfei tekrar geniş bir yol gördüğünde neredeyse mutluluktan ağlayacaktı: Sonunda normal bir yola ulaşmıştı!

Artık kaybolması imkânsız olan bu yola ayak bastıktan sonra, Bai Yunfei içten içe oldukça sevinmişti. Yürürken etrafına baktı. Yolun kenarında kıvrılarak giden nehri ve sanki sonsuzmuş gibi görünen söğüt ağacı sıralarını görünce, içinden heyecanla düşündü: “Yeşim Söğüt Şehri demelerine şaşmamalı. Çok fazla söğüt ağacı var… Çok basit bir isimlendirme şekli. Burada çok fazla söğüt ağacı var o zaman buranın adı Yeşim Söğüt Şehri olsun. O zaman çok fazla çam ağacının olduğu bir yerin adı Yeşil Çam Şehri olmalı ve birçok kavak ağacının olduğu bir yer de Kavak Şehri olmalı… Böyle isim vermeye ne var sanki. Çok rahat isim verirsin her yere…”

ÇN= Ne diyo la bu değişik?

DN=Bende anlamadım saçmalıyor herhalde

İçinden bunları düşünürken, yavaşça şehre gitti. Elbette tekrar hasır şapkasını almış ve başına takmıştı: Her ne kadar henüz bu yerde bir tehlike sezmemiş olsa da yine de olabildiğince gözlerden uzak olması iyi olurdu.

Ancak geçen sefer Kartepe Şehrine girişiyle karşılaştırıldığında, belki Kartepe Şehri’nden kazasız belasız ayrıldığından, belki de bu şehir Masmavi Bulut Eyaleti’nin sınırına çok yakın olduğundan, bu sefer çok da gergin değildi. Bai Yunfei şu anda çevresindeki duruma dikkat etse de, bir yandan da etrafındaki bu manzaranın keyfini çıkartıyordu.

Şehre girdikten sonra, Bai Yunfei bu Yeşim Söğüt Şehri’nin ne kadar da refah seviyesi yüksek olduğunu görünce biraz şaşırmıştı. Geçen sefer Kartepe Şehri’ndeyken, yalnızca aceleyle dolaşabilmişti ve o zaman hava karanlıktı. Bu nedenle şu an olduğu gibi şehrin manzarasından keyif alacak durumda değildi. Bu yüzden bunun Bai Yunfei’nin büyük bir şehrin manzarasını gördüğü ilk sefer olduğu söylenebilirdi.

Caddeler o kadar genişti ki yan yana dört tane at arabası koşabilirdi. Caddelerin iki tarafında da bilhassa şaşaalı ve lüks görünen her türden iş dükkânı vardı. Hatta Bai Yunfei burada küçük caddelerde tezgâhlarda satılan şeylerin bile, Luoshi Şehri’nde sözde ‘büyük dükkân’ olan yerlerden aldığı şeylerden daha kaliteli olduğunu hissetti. Gelip giden insanların arasında, durmaksızın çeşitli sesler ve bağırışımalar duyuluyordu. Ama Yunfei’yi en çok enerjik hissettiren şey…

“Çok fazla güzel kadın var…” Bai Yunfei caddenin ortasında yarım dakika kadar büyülenmiş bir şekilde kalakaldıktan sonra sonunda heyecanlı bir şekilde iç geçirmeden edemedi.

ÇN=Bunu da kaybettik. Chu Feng gibi olmaz inşallah.

Nedense Bai Yunfei büyüleyici ve zarif güzelliklerin birbiri ardına caddede boy göstermeye başladığını hissetti. Onların makyaj malzemelerinin kokusu bile tüm caddeye yayılmıştı. Bu genç ve güzel kızlar, bazıları yalnız olarak bazıları da yanlarında biriyle caddede gezip dolaşıyorlardı. Konuştukları zaman ara sıra kristal berraklığında sesleri duyuluyordu.

Bai Yunfei’nin arsız bakışları altında, elinde sepetle yürüyen genç bir kız hafifçe utanarak hızlıca onun yanından geçip gitti. Onun figürünün kalabalığa karışmasını izleyen Bai Yunfei istemsizce iç çekti.

Ama daha sonra Yunfei’nin yüzündeki ifade aniden garip bir hal aldı. Bakışlarını kızlardan çekti ve uzun bir süre transa girdikten sonra zorla kafasını sallayarak mırıldandı, “Az önce bana ne oldu öyle? İmkânsız, geçmişte kesinlikle bu şekilde davranmazdım. Az önce o genç kızlarla karşılaşınca, beklenmedik bir şekilde sanki çok doğal bir şey yapıyormuşum gibi o kızlarla ilgili zihnimde saçma sapan düşüncelere kapıldım…”

ÇN=Tamamdır kaybetmemişiz, bizimkinin içine kaçan herif sapıkmış herhalde.

Yunfei zihnindeki anormallikler hakkında düşünürken, yavaşça şehir merkezine doğru yol aldı. Artık kadınların güzelliğinin keyfini çıkartmakla ilgilenmiyordu.

Oldukça lüks bir restoranda yemeğini yedikten sonra, Bai Yunfei bir gece dinlenip ardından ertesi gün yola çıkmadan önce, mağaza mağaza gezip alışveriş yapmak üzere caddelerde dolaşmaya devam etti.

Bir kuyumcu dükkânından çıkan Bai Yunfei, memnuniyet içinde elindeki uzaysal yüzüğe dokundu ve kendi kendine düşündü, “Her ne kadar oldukça pahalı olsalar da, hepsi ‘yüksek kalite’ mücevherler. Artık mücevher yükseltmesi olayını araştırmaya başlayabilirim…”

“Alçak herif, benim genç hanımıma dokunmaya nasıl cüret edersin!”

“Oh, genç bir hizmetçi kız olmana rağmen oldukça öfkelisin. Senin genç hanımına da hiçbir şey yapmadım. Sadece hasta görünüyordu bu yüzden onu doktora götürmek istedim. Nasıl benim gibi bir genç efendiye alçak herif dersin?”

Bai Yunfei kuyumcudan çıkar çıkmaz, genç bir kızın kızmasını ve bir adamın kibirli sesini duydu.

ÇN=Kuyumcudan çıkmamış mıydı bu ya?

DN=Ben kuyumcudan çıkarttım onu sorun yok.

Adımlarını durdurarak seslerin geldiği yöne baktı ve lüks bir şekilde giyinmiş oldukça kibirli bir ifadeye sahip bir gencin, ve dört tane koruma gibi görünen adamın, kuyumcunun sağ tarafındaki dar bir sokağın girişinde iki genç kızın yolunu kapattığını gördü.

Onların önünde, hizmetçi kıyafetleri giymiş genç bir kız vardı. Her ne kadar sayıca az olsalar da herhangi bir korku belirtisi göstermiyordu. Bunun yerine soğuk ve kızgın bir ifadeyle önündeki adamlara bakıyordu.

Onun arkasında, duvara dayanarak zorlukla ayakta durabilen açık mavi kıyafetler içinde genç bir kız duruyordu. Genç kız eğilmişti ve kafası da yere dönüktü. Uzun ve güzel saçları yüzünü kapatıyordu ve bu nedenle nasıl göründüğünü anlamak imkânsızdı. Hasta gibi görünüyordu ve çok acı çekiyormuş gibiydi.

“Saçmalık! Küçük hizmetçi kız, benim kibarlığımın değerini bilmemek gibi bir hata yapma. Ben ikinci genç efendi Long’um. Bu Yeşim Söğüt Şehri’nde başkalarına yardım etmemle iyi tanınırım. Görüyorsun ki senin genç hanımın o kadar hasta ki yürüyemiyor bile. Onu tedavi etmek için benim evime götürmeme izin versen iyi olur. Endişelenme, kesinlikle onu iyileştireceğim. Üstelik ona çok iyi muamele edeceğim…” O adam konuşurken, ses tonu biraz değişti. Sesinden ahlaksızlığı seziliyordu.

“Nerede olursa olsun, böyle beş para etmez zengin insanlar her zaman oluyor…” Bai Yunfei kaşlarını çattı ve zihninde kuşkuyla söylendi, “Ayrıca, neden bu bana oldukça tanıdık geliyor? Dilimin ucunda… ‘Yapmacık’? Bu ne demek şimdi?”

Önündeki adamların yaklaşmalarını önleyen hizmetçi kız, göz ucuyla endişeli bir şekilde arkasındaki genç hanımına baktı ve nefretle dedi, “Hıh! Sizi alçak herifler! Benim genç hanımıma herhangi bir şey yapmayı aklınızdan bile geçirmeyin! Eğer birdenbire hastalanmamış olsaydı, gücüyle kolaylıkla siz aşağılık herifleri yok ederdi! Durun size söyleyeyim, benim genç hanımım bir ruh…”

“Saçmalık! Bu sözlerle beni korkutmaya çalışma! İkiniz de oldukça yabancı görünüyorsunuz. Sanırım Yeşim Söğüt Şehri’ne eğlenmek için gelmişsinizdir doğru mu? Beni tanımamanıza şaşmamalı. Size söyleyeyim, Yeşim Söğüt Şehri’nde, Yeşim Söğüt Okulu bile Long ailesine biraz saygı göstermek zorunda!” O adam hizmetçi kızın konuşmasını böldü ve böbürlenmeye devam etti.

Hizmetçi kız inatçıydı ama artık biraz ürküyordu. Üstelik arkasındaki genç hanım hakkında da endişeleniyordu, bu nedenle yüz ifadesi oldukça endişeliydi ve birazcık gözleri dolmuştu…

Aslında etrafta işleriyle meşgul olan diğer insanlar da belli ki bu ikinci genç efendi Long’dan oldukça korktuklarından dolayı kaçıp gitmişlerdi.

“Pekâlâ, gevezeliği bırak hizmetçi kız. Acele edip senin genç hanımını iyileştirmem gerekiyor. Şimdi benimle gel!” O adam görünüşe göre sabrı tükenmişti. Hemen önündeki hizmetçi kızı kenara itip ardından adamlarına onu yakalamalarını ve kaçmasına izin vermemelerini emretmişti.

“Ha ha, korkma, genç hanım. Yalnızca seni evime götürmeme izin ver. Seni iyileştirmek için en iyi doktoru çağıracağım…” İkinci genç efendi Long, zarif açık mavi kıyafetler içindeki duvara dayanmış genç hanıma bakarken ‘arkadaşça’ bir tavırla dedi. Aynı anda kızın bileğini tutmak için elini uzattı.

Ama tam eli kıza dokunmak üzereyken, aniden başka bir el uzanıp onun kolunu kavradı ve adamın eli birazcık bile ileriye hareket edemedi.

“Oh?” İkinci genç efendi Long bir anlığına afallamıştı. Bakmak için kuşkuyla kafasını çevirdiğinde, sıradan gri kıyafetler ve kenarı yırtılmış hasır bir şapka giyen bir gencin kolunu tuttuğunu ve kendisine küçümsemeyle baktığını gördü.

“Sen de kimsin? Benim işime maydanoz olma!” Bir anlık şaşkınlıktan sonra, ikinci genç efendi Long hemen tepki verdi. Birinin onu durdurmaya cesaret edebileceğini hiç beklemiyordu!

Bai Yunfei’nin gözlerindeki küçümseme daha da arttı. Eliyle az bir miktar güç uygulayarak, onu direk bir kenara itti. İkinci genç efendi Long ilk bu adamın ona saldırmaya cesaret edebileceğini beklemediğinden, geriye doğru tökezlemeye başladı. Ancak astları ona yardım ettiği zaman dengesini geri kazanabildi.

“Sen! Sen çok küstahsın! Benim kim olduğumu bilmiyor musun? Benim babamın kim olduğunu bilmiyor musun? Benim babam Long Gang!! Sen şimdi beni kızdırmaya cüret ettin. Sana o kadar acı çektireceğim ki ölmeyi dileyeceksin!” İkinci genç efendi Long Bai Yunfei’ye gözlerini dikmiş bağırıyordu. Yüzü kıpkırmızı olmuştu.

“Bu sözler… Daha klişe olmayan bir şeyler söylesen olmaz mıydı?” Bai Yunfei oldukça küçümser bir şekilde ağzını kıvırdı ve alayla dedi.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr