Bölüm 31: Kurtarma Romantizmi İnandırıcı Değil

avatar
2215 0

Upgrade Specialist in Another World - Bölüm 31: Kurtarma Romantizmi İnandırıcı Değil


 

Çeviri: 8deathkid8 Düzenleyen: Tiantuga

 

 

Ç.N: Bölüm adına ÇN düşeceğim hiç aklıma gelmezdi ya neyse. Bu Kurtarma Romantizmi( Rescue Romance) bir hikaye terimiymiş. Yani ‘bir erkek bir kızı kurtarır sonra sevgili olurlar’ temalı hikayelere deniyormuş.

 

Bai Yunfei, karşısındaki kadının Zanaat Okulu hakkında bilgi vereceğini söylediğini duyunca ve pür dikkat bir şekilde dinlemeye başladı.

 

Qiu Luliu, kendini bir öğretmen gibi hissetmişti. Hafifçe öksürdü ve konuşmasına başladı: “Zanaat Okulu’nun ana merkezi imparatorluğun kuzeyindeki Pingchuan Eyaleti’nin en yüksek dağı olan Chixia Dağı’nda bulunuyor.”

 

“Tıpkı Kader Okulu’nda olduğu gibi, bütün büyük okullar Zanaat Okulu’nu öfkelendirmekten kaçınıyorlar ve hatta bu okulla dostça ilişkiler kurabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunun tek bir sebebi var: Ruh eşyaları!"

 

“Doğal olarak, Zanaat Okulu bir şeyler üretmede iyi. Ruh Eşyaları sıradan ruh geliştiricileri için olağanüstü değerli şeyler, ama duyduğuma göre Zanaat Okulu’ndaki herkes en az bir ruh eşyasına sahipmiş. Sen de bilirsin ki güçlü bir ruh eşyasına sahip olmak bir ruh geliştiricisinin gücünü birkaç kat bile arttırabilir! Kıtadaki ünlü ruh eşyalarının birçoğu Zanaat Okulu’ndan geliyor. Cennetsel Ruh Okulu’nun müdürleri bile tarih boyunca, yani aynı zamanda imparatorlar, tarih boyunca hep özel olarak Zanaat Okulu’ndan istekte bulunmaları üzerine onlara has olarak yapılan ruh eşyalarını kullanmışlardır. Ve ruh geliştiricileri dünyasındaki büyük güçler ve birçok güçlü figür Zanaat Okulu’ndan kendileri için çok güçlü ruh eşyaları yapmasını o kadar çok istiyorlar ki okullarının en değerli malzemelerini teklif etmekte ya da bunu geri ödemek için kesinlikle bir şeyler yapacaklarına dair söz vermekte tereddüt etmiyorlar.”

 

“Kıtada elbette ruh eşyaları yapabilen başka güçler ve kişiler de var ama aynı kademedeki iki ruh eşyasını karşılaştırırsak Zanaat Okulu tarafından yapılan yine de biraz daha iyi oluyor. Ama Zanaat Okulu diğer insanlar için öyle sürekli ruh eşyası yapmıyor. Bunun öncelikli sebebi ruh eşyası yapmanın oldukça zor olması ve diğer sebebi de ruh eşyalarının fazla yaygınlaşmasını istemiyorlar. Elbette ‘yaygınlaşmak’ demek biraz abartılı olur ama belli bir açıdan bakarsak, Zanaat Okulu gerçekten de ruh geliştiricileri dünyasındaki düşük seviye ruh eşyalarının sayısını kontrol edebilir. Bu nedenle bu okulun ruh geliştiricileri dünyasındaki büyük güçlerin dayanak noktalarından biri olduğu söylenebilir.”

 

“Zanaat Okulu öğrenci alımı konusunda diğer okullardan daha katı kuralları olan bir okul. Sadece ruh özü ateş elementiyle uyumlu olan ruh geliştiricilerini kabul ediyor. Ve yine aldıkları kişinin okuldaki gizli özel zanaat yöntemini öğrenebilmesi için zanaatkârlık konusunda olağanüstü bir yeteneği olması gerekiyor. Yoksa en fazla sıradan zanaat yöntemlerini çalışan birer dış okul öğrencisi olurlar. Ama öyle bile olsa, Zanaat Okulu’nun herhangi bir öğrencisi dış dünyada tecrübe kazanmak için dağdan indiğinde, dış okul öğrencisi ya da iç okul öğrencisi olsun çok az kişi onları kızdırmaya cesaret edebilir. Çünkü önündeki bu nispeten zayıf görünümlü ruh geliştiricisinin vücudunda kaç tane ruh eşyası bulunduğunu bilemezsin. Yüksek seviye düşmanlarla savaşmak ve onları birçok ruh eşyası kullanarak öldürmek Zanaat Okulu öğrencileri için hiç de zor bir şey değil.”

 

Ç.N: Biraz açıklama yapayım bu dış öğrenci iç öğrenci olayı birçok novelda tarikat olaylarında var. Girenler önce Dış öğrenci oluyorlar sonra gelişip iç öğrenci felan oluyorlar. Biliyorsunuzdur zaten. Zanaat kelimesinin İngilizcesi ‘crafting’ bir şeyleri elinle yapmak, üretmek, manasında kullanılıyor. Minecraft gibi düşünün. Adamlar ruh eşyası craft ediyorlarmış. Zanaat dışında karşılayacak bir kelime bulamadığımdan böyle çevircem.

 

Bu kadar konuştuktan sonra Qiu Luliu biraz yorulmuş gözüküyordu. Biraz ara verdikten sonra gülerek tekrar konuştu: “Zanaat Okulu’nun genel durumu böyle. Öyleyse… Sen gidip bu okula katılmak istiyorsun, değil mi?”

 

“Oh? Nerden anladın?” Bai Yunfei onun sorusunu duyunca şaşırdı. Aslında az önce öğrendiği büyük miktarda bilgiyi hazmetmeye çalışıyordu.

 

“Zanaat Okulu’na büyük bir ilgi gösterdin. Eğer hala bunu tahmin edemeseydim ben koca kafalı aptal olurdum herhalde!” Qiu Luliu, sanki zekâsını küçümsediği için onu suçluyormuş gibi gücenmiş bir bakış attı.

 

Bai Yunfei tekrar kafasını indirip uzun bir süre sessizlik içinde düşüncelere daldı. Tam Qiu Luliu sabırsızlık içinde dürtmek istiyordu ki Yunfei kafasını kaldırdı ve bir elini yumruk yapıp diğer avcuna yerleştirerek kızlara dedi: “Bunları bana açıkladığınız için çok teşekkür ederim Bayan Qiu. Sanıyorum ki şehir çok yakında karmaşaya sürüklenecek. Benim hala yapmam gereken şeyler var. İkiniz de çabucak ayrılmalısınız.”

 

Görünüşe göre onun aniden ayrılmalarını önermesini beklemeyen Qiu Luliu, bir süre şaşkınlığa uğradı ve ardından dedi: “Evet, benim de okuluma dönmemin zamanı geldi. Bu sefer dışarıda tecrübe kazanırken, bu aşırı derecede yetenekli küçük kız kardeşi buldum. Yani oldukça yararlı bir yolculuk oldu. Ben de onu bir an önce okuluma götürüp ustama onun için aldığım bu iyi öğrenciyi göstermek istiyorum.”

 

Olayların bu şekilde geliştiği ortaya çıktı. Önceden Bai Yunfei, Chu Yuhe’nin Yeşil Söğüt Okulu’nun öğrencisi olmasına rağmen normal bir insanla aynı olmasını garip bulmuştu. Onun eğitiminin henüz başlamadığı ortaya çıktı. Ama beklenmedik bir şekilde, sıradan bir insanın gelişim yeteneği doğrudan test edilebilir miydi? Bunun önceden mümkün olduğunu düşünmemişti.

 

“Oh, güzel. Veda etme vaktimiz geldi! Gelecekte eğer bir fırsatım olursa umarım siz ikinizi tekrar görebilirim!” Bunu dedikten sonra Bai Yunfei arkasını döndü ve dışarıya çıkmak için dar sokaktan aşağı doğru yürüdü.

 

“Bekle… Bekle! Bayım, hala bize adınızı söylemediniz!” Chu Yuhe iki adım ileri fırladı ve Bai Yunfei’nin siluetine bağırdı. Qiu Luliu’nun arkasından onun gitmek üzere olduğunu görünce, aniden oldukça sabırsız olmuştu.

 

Bai Yunfei’nin bedeni hafifçe çevrildi ama arkasını dönmedi. Sağ elini kaldırdı ve arkaya doğru sallayarak dedi: “Ben Bai Yunfei. Bayan Yuhe, okulunuza döndükten sonra sıkı çalışmak zorundasınız. Böylece gelecekte kimse size kolayca saldıramaz!”

 

Bai Yunfei’nin siluetinin yavaş yavaş gözden kaybolduğunu gören Chu Yuhe büyülenmişti. Yüzünde soluk bir hüzün vardı.

 

Qiu Luliu onun yanına yürüdü, hafifçe kafasını okşadı ve gülerek dedi: “Sorun ne, küçük kız kardeş? Acaba bu adama âşık olmuş olabilir misin?”


“Hayır… Bu doğru değil! Saçma sapan konuşma lütfen, büyük kız kardeş…”
Chu Yuhe asi bir tavırla kafasını çevirdi ve kıpkırmızı bir yüzle açıkladı : “Sadece, sadece beni kurtardığı için ona minnettarım… O sırada o kötü adam yukarı çıkmak üzereydi ama sen hala beni kurtarmaya gelmemiştin. Kalbimde çoktan umutsuzluk filizlenmişti. Hatta namusumu korumak için kendimi öldürmeye bile hazırlanmıştım…”

 

Qiu Luliu’nun ifadesi dondu. Chu Yuhe’ye sarılıp onu bağrına bastı ve şefkat dolu bir yüzle dedi: “Üzgünüm. Bu benim hatam. Eğer senin burada kalman için ısrar edip kendi başıma Karaağaç Kalesi’nin yıkımını araştırmaya gitmeseydim, o insanlar tarafından kaçırılmış olmayacaktın. Sonunda da buraya çok geç geldim. Neyse ki iyisin. Yoksa hayatım boyunca pişmanlık duyardım.”

 

Chu Yuhe narin ve küçük yüzünü kaldırdı ve kafasını sallayıp dedi: “Hayır, senin suçun yok büyük kız kardeş. Senin caddede tek başıma yürümeye çıkmamamla ilgili tavsiyeni dinlemediğim için böyle oldu. Üstelik şu an da iyiyim öyle değil mi? Kendini suçlamana gerek yok, büyük kız kardeş…”

 

Bu sırada Bai Yunfei’nin ayrıldığı yöne bakmak için kafasını yana eğdi ve mırıldandı: “Neyse ki o ortaya çıktı. Neredeyse umutsuzluğa düşmüşken… Cennetten aşağı geldi ve tek başına üç ruh geliştiricisiyle savaştı…”

 

Onun ifadesini gören Qiu Luliu oldukça endişelenmişti. Onun vücudunu doğrulttu, iki elini omuzlarına koydu ve ciddi bir şekilde dedi: “Küçük kız kardeş, seni uyarmak zorundayım ki bu kurtarma romantizmi şeysine inanamazsın! Birçok genç aristokrat ve playboy ruh geliştiricileri kızları kandırıp kendilerine âşık etmek için bu hileyi kullanıyorlar.”

 

Bu sırada Chu Yuhe’nin yüzünde biraz gücenmiş bir ifadenin ortaya çıktığını görünce aceleyle devam etti: “Ee… Elbette Bai Yunfei’nin böyle bir insan olduğunu söylemiyorum. O gerçek bir kahraman, üstelik en başta düşündüğüm gibi karşılık bekleyen biri değil tam tersi oldukça kibar bir insan. Ama… O seni kurtardığını unutacağından sen de kesinlikle onu unutmalısın. Bu oldukça tehlikeli. Ona âşık olamazsın… Zaten onun ismini biliyorsun değil mi? Bai Yunfei, tıpkı gökyüzünde süzülen beyaz bir bulut gibi. Onu yanında kalmaya zorlayamazsın…”

 

“Neden bahsediyorsun büyük kız kardeş? Ben onu sevmiyorum… Çok fazla düşünüyorsun…” Chu Yuhe, Qiu Luliu tarafından bu şekilde uyarıldıktan sonra sıkılgan bir tavırla kendisini ifade etti.

 

“Ahh… Umarım öyledir. Her neyse, gelecekte büyük ihtimalle ikiniz bir daha karşılaşma şansına sahip olmayacaksınız böylece yavaşla onu unutacaksın.” Artık konuşmanın fayda vermeyeceğini bilen Qiu Luliu kafasını sallayarak iç çekti.

 

Chu Yuhe boş ara sokağa tekrar büyülenmiş bir şekilde baktı. Her ne kadar kalbinde ne hissettiğini kendisi de tam olarak söyleyemese de…

 

“Onu gerçekten de bir daha göremeyecek miyim…?”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44240 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr