Noah buranın oldukça lüks olduğunu düşündü. Annesinin evi buraya nazaran oldukça sadeydi. Bu sebeple burası onu biraz germişti.
Yine de hem düşüncelerden arınma amacıyla hem de mevcut gelişimini kontrol etmek için 'Durum..'
[Noah]
[Irk - İnsan, Vampir, ?????]
[Soy - Düşük Sınıf Vampir(Orta)]
[Ölümlü Diyar - Temel Oluşturma - Yedinci Kademe(Kan Arzulayan)]
[25 Karizma]
[Özel Yetenekler: Doğaüstü Sakinlik, Özümse(Kullanım dışı)]
[Köleler:
Julia - İnsan(Savaşçı Soyu)]
Ekran her zamanki gibiydi. Noah hazır boş vakti varken sisteme merak ettiklerini sormaya başladı.
"Sistem, Savaşçı Soyu ne demek? Ayrıca Karizmanın tam işlevini de açıklar mısın?"
Sistem yanıtladı.
[Savaşçı Soyu yüz bin insandan birinde görülür. Ender bir soy olup, insanüstü kan pompalayıp, iyileşme yetisine sahiptirler. Ayrıca vampirlerin favori köle türlerindendir.]
[Karizma, sizin vampir olarak cazibenizi belirleyen feromonun oranını sayısal olarak hesaplamanın bir yoludur. Soy gelişirken doğal olarak artacağı gibi sistemin verdiği görevler ile de feromon oranı arttırılabilir.]
Noah anlamış bir şekilde onayladı.
"Hmhm. Anladım. Peki soru işaretli kısım hakkında bir bilgi veya ipucu var mı?"
Duyguden eser bulunmayan sesiyle sistem yanıtladı.
[Kullanıcıya bunun hakkında verilecek bilgiler oldukça sınırlı. İlk olarak ırk hakkında herhangi bir bilgi verilmeyecek. Fakat sistem şunu belirtebilir ki kullanıcının bedeninde bulunan bir soy bu. Herhangi bir dış güçlerle hiç bir ilişkisi bulunmamaktadır.]
"Peki. Bu soyu nasıl uyandırabilirim ve bu soy gücümde artışa neden olur mu?"
[Herhangi bir soyu uyandırmak için çoğunlukla olumlu veya olumsuz herhangi bir duyguyu yoğun yaşamanız gerekmektedir. Soyun karakterine bağlı olarak bu herhangi bir duygu olabilir.
Örnek Bilgi: Anka ve Ejderha soyuna mensup birisi yoğun bir öfke yaşarsa veya gururuna büyük bir darbe yerse soyunu uyandırabilme ihtimali vardır.]
Bu bilgiler tahmin ettiğinden daha yüzeyseldi. Yine de hiç olmamasından iyiydi. Ancak…
'O zaman bu soyu umarım uyandırmam.' diye düşündü. Soyun ne olduğu önemsizdi. Bir insan en yoğun duyguyu sevdiklerine bir şey olursa yaşardı. Noah'ın ise sevip önemsediği iki kişi vardı. Bunlara bir şey olmasındansa soyunun hiç uyanmaması daha iyiydi.
Kısa bir nefes aldı. Sonrasında sorgulamaya devam etti.
"Pekala sistem. Vampir soyumu nasıl hızlıca yükseltirim? Ayrıca Kadim Vampir Tekniğininin seviyesi ne zaman yükselecek?"
Duygusuz bir sesten yanıt geldi.
[Vampir soyunuz kaliteli kanlar emilerek hızlı bir şekilde yükselebilir.]
[Kadim Vampir Tekniği, Manayı Hissetmeye ulaştığında seviye atlayacak.]
Kolay sorular bitmişti. Şimdi nedensizce güvendiği bu sistemin amacını sorgulama vaktiydi. Cevap vereceğine dair sıfır ümidi olmasına rağmen soruları dizdi.
"Anladım. Peki sistem neden bana yardım ediyorsun? Ben neyim ve daha da önemlisi neden ben?"
Sistemden yanıt gelmedi. Güldü ve 'En azından denedim.' diye düşündü.
"Peki sistem kan ihtiyacı için bir tavsiyen var mı?"
Sistem duygudan yoksun sesiyle yanıtladı.
[Kullanıcı mevcut yetişimi ile ancak daimi olarak kullanacağı bir kan kölesi alarak kan ihtiyacını daimi olarak tatmin edebilir. Sistemin tavsiyesi "Julia" isimli köleyi kullanmasıdır.]
Noah öksürdü. Fakat elbette ki sistemin böyle bir şey diyeceğini tahmin etmişti. Gerçekten de akla en yatkın senaryo buydu.
"Son bir soru. Sistem, o aşamalı görevin olayı ne? Ve daha da önemlisi neden beni o şeye zorladın?"
Sistem cevap vermedi. Fakat bunun yerine retinasında bir ifade belirdi.
[ ͡° ͜ʖ ͡°]
"..."
Bir şey söyleyemedi…
Aradan on dakika daha geçtikten sonra Yuen'in sesi duyuldu.
"Noah, banyoya gel. Bir temizlen."
Yuen'in dediğini duyan Noah biraz şaşırdı ama fazla düşünmeden onayladı. Baya kirlenmişti.
Yuen'in sesli yönlendirmeleri ile salondan çıktı ve merdivenden yukarı çıktı. Sonrasında biraz yürüdü ve sağ taraftaki kapıdan içeri girdi.
Banyo olarak anılamayacak geniş bir odaya çıktı. Rahat rahat beş veya altı kişinin banyo yapabileceği bir küvet vardı. Üstelik küvetin suyu doluydu ve su sıcaktı. Üzerinden buhar uçuyor ve hafif bir sis yaratıyordu.
Noah, Yuen'in tüm bunları onun için mi hazırladığını merak etti ve istemsizce kalbi ısındı.
Üzerini çıkarttı ve anadan doğma vücudu ile küvete girdi. Tüm kirlerden arındığını hissedip rahatladı.
O sırada çok hoş bir lavanta kokusu tüm banyoyu doldurdu.
"Oldukça rahatsın bakıyorum."
Yuen elinde bir havlu ile adım adım ilerledi ve havluyu bıraktı ve vücudu alenen ortaya çıktı.
"Ne, ne, ne yapıyorsun?"
Yuen'e bakmamak için kafasını hemen aşağı indirdi. Noah'ın bu tavrını gören Yuen gülerek yanıtladı.
"Banyo da ne yapılır ise onu tabiiki."
Yuen'in cevabı karşısında bir şey söyleyemedi ve onun güzel bacaklarının adım adım ilerleyip, küvete girdiğini izleyebildi anca.
Noah'ın utançla ona bakmayıp, gerildiğini görünce somurttu.
"Hey, bana bak."
Yuen yavaşça Noah'ın yanına kaydı. Noah'ın hemen dibindeydi. Göğüsleri ister istemez gözlerine çarpıyordu.
"Peka, Pekala."
Noah derin bir nefes aldı. Ve ona baktı. Gözleri garip bir ışıltı ile parlıyordu. Sanki bir beklentisi var gibiydi. Onu süzmeye devam etti. Su cam gibi berraktı. Yuen'in pembe göğüs uçları oldukça belirgindi. Göğüsleri oldukça dolgun gözüküyor ve kendine çekiyordu.
Noah ister istemez bakakaldı.
"Siz erkekler hepiniz sapıksınız, hıh."
Yuen böyle dese de bedeninin, Noah'ı etkilemesi karşısında ister istemez memnun oldu. Ne de olsa her kadının en temel isteği kocası olarak belledigi kişiyi tatmin etmek değil miydi?
Yine de tuhaf hissetmeden edemedi.
"Hey daha ne kadar bakmayı sürdüreceksin?"
Noah kendine geldiğinde iç çekti. 'Bu kız, kendi güzelliğini mi farkında değil, yoksa bana özellikle mi yapıyor?'
"Yuen."
"Efendim Noah?"
Noah sıkıntılı bir ifadeyle derin bir nefes aldı.
"Şu beşik kertmesi olayı hâlâ aklımı kurcalıyor. Benimle olmaktan memnun musun?"
Yuen sessiz kaldı. Sonrasında iyice küvete yayıldı ve tüm ciddiyeti ile yanıtladı.
"Hmm, hmm. İşin aslı seni gördüğüm de oldukça saf ve cahil bir çocuk olduğunu düşündüm. Sadece büyükler istiyor diye buna katlanmayı düşünmüştüm. Ancak sonraları senin diğer erkeklerden farklı olduğunu düşünmeye başladım. Çoğu erkek benim etrafımda sadece güzelliğim için dolanırken sen oldukça… doğalsın. Bu yüzden elimde olmadan sanırım… "
Sıcak bir şekilde gülümsedi.
"...Sanırım sana aşık oldum hihi."
Aşk garip bir kavramdı. Bunun üstüne nice şiirler yazıldı, nice imparatorluk bir aşk uğruna bölündü. Kimine göre aşk ansızın gelen bir duygu, kimine göre ise büyük bir sevgi sonucu oluşan bir histi.
Noah ise hiç bir deneyimi olmayan birisi olduğundan hangisi olduğunu bilmiyordu. Fakat kalbi davul gibi atıyor, kulakları da dahil olmak üzere yüzü domates gibi kızarmıştı.
İşin aslı o da ona karşı bir şeyler hissediyordu. Bunun tam olarak ne olduğunu tanımlaması mümkün değildi.
Oldukça kısa bir zamandır tanışıyorlar sayılırdı. 'Buna aşk denir mi?' Noah şahsen pek emin değildi.
Yine de, yine de hissettiğine emin olduğu tek bir şey vardı.
"Sanırım, eh, bende seni seviyor olabilirim. Bilmiyorum, nasıl demem gerektiğini. Sana karşı boş değilim. Bunu zaten dediklerimden anlamışsındır..."
Yanına yaklaştı. İkisi yüz yüzeydi. Ani yaklaşmasından dolayı kalkan kadifemsi kaşları, şok içinde açılıp kırpışan mavi gözleri," o" şeklinde açılmış pembe dudakları ile Noah elinde olmadan yakınlaşıp daha da incelemek istedi.
"...Fakat emin olduğum bir şey var. Seni herkesten daha çok arzuluyorum…"
Yuen'in dudakları, Noah'ın dudakları ile birleşti.
"Mmm~!"
Dudakları ayrıldıklarında ikisi de nefes nefeseydi. Noah'ın gözleri çakmak gibi yanıyordu. Yuen'in yanakları pembeleşmiş, ağır ağır soluyordu.
"İşte, işte bunu… bunu beklemiyordum…"
"He… he… Bunu bende yapmayı beklemiyordum… Sadece kalbimin sesini dinledim…"
Yine de devam edemedi. Hem anın büyüsünü bozmamak için hem de Noah, Yuen ile evlendikten sonra birlikte olmayı tercih ederdi.
Yuen de benzer düşünüyor olacak ki bir şey demedi. Fakat kışkırtıcı bir şekilde dudaklarını yavaşça yaladı.
"Ehe… bekleyeceğim…"
Noah biraz çekildi ve sessizce banyo yapmaya başladılar. Arada bir sohbet etseler de Noah özellikle bakışlarını kaçırdı. Utandığından değildi. Sadece ona bakarken kontrolünü kaybetmekten korkuyordu.
…
O sıralar da tarikatın içindeki bir odada yaşlılar, Tarikat Efendisinin önünde egildiler. Odanın içinde çok az kimsenin tanıdığı yaşlılardan tutun da herkesin bildiği genelde ön planda olan yaşlılar dahil tüm yaşlılar bulunmaktaydı.
"Tarikat Efendisine saygılarımızı sunarız!"
Tarikat Efendisi kalkmaları için elini salladı. Yüzü oldukça sertti. Kaşları çatılı, etrafa gergin bir hava yayıyordu.
"Kalkabilirsiniz. Neden çağırdığımı merak ediyorsunuzdur herhalde. Oldukça kısa geçeceğim. Yaşlı Lia sağolsun ki diğerlerinden katlarca önden bir şekilde Vampir baskını olduğunu öğrendik. Bir şeyden eminiz ki bu köy saldırı iyi bir şeyin habercisi değil. Bir kaç yere haberci saldım ve öğrendim ki savaş hattında kayıp vermeye başlamışız. Büyük Yaşlılar ile bu konuyu konuştuk ve inisiyatif alıp hazırlanmaya karar verdik. Birazdan isimlerini söyleyeceğim iç saha müritleri ve dış saha yaşlıları bu görev için öncü olacaklar."
Tarikat Efendisi derin bir nefes aldı. Nefes alışı gergin havayı biraz yumuşattı.
"Emrimi iletin. Violet, Dinorah, Hikari, Youto ve Yui. Dış saha yaşlılarından ise Yaşlı Lia, Yaşlı Luo, Yaşlı Duo, Yaşlı Yi, Yaşlı Lua ve Yaşlı Dong, bu isimler zorunlu olarak savaşa desteğe gidecekler. Üç gün süreniz var. Hazırlığınızı yapın. Bahsettiğim yerin konumunu topladığınızda gelecek haberci size tarif edecek."
Seçilen her iç saha müridi şüphesiz aşırı güçlüydü. Her biri en azından bir gerçek muride eşit güce sahipti. Dış saha yaşlıları ise zaten bahsedilmeye gerek yoktu. Her birinin Yaşlı olarak secilmeleri güçlerindendi. Bu da demekti ki…
Tarikat Efendisi her şeyi ile destek veriyordu!
İsmi söylenen yaşlılar saygı ile eğilip çekildi. Her biri kendi hazırlıklarını yapacaktı. Diğer yaşlılar ise Tarikat Efendisi aksi bir emir vermediği sürece ismi söylenenlere bildiri yapacaktı.
Kimse henüz bilmese de bu karar verilebilecek belki de en büyük hataydı ve bu hata tüm tarikatı etkileyecek bir hataydı.
Tarikat Efendisi Tarikatın ana gücü sayılabilecek büyük bir güç yollamasına rağmen hala huzursuz hissettiyordu. 'Yakında büyük olaylar olacak. Umarım Tarikat sağ çıkar.'
Tüm bunlar olurken;
Noah ve Yuen biraz utanç verici,çoğunlukla rahatlatıcı bir banyo macerasının ardından salona oturup yetişim yapmaya başlamışlardı.
Noah, Yuen'den hapların birazını almıştı ve onları özümsüyordu şu an.
Haplardan birini ağzına aldı. Küçük bir şeker gibiydi. Direkt aldı ve yuttu.
Aldığı haptaki mana hızla dantianını doldururken kan enerjisi kısmı küçülmesin diye Kan Özünden ihtiyacı olan kanı akıttı.
Kan Özü oluşturduğundan beri emilen kan, Kan Özüne gidip kendi kendine yavaşça rafine olup kan enerjisine dönüşüyordu. İşlem yavaş olduğundan ve dönüşen kanın çoğunluğu yakıt olarak tüketildiğinden bu pek belli olmuyordu. Fakat bu özellik sayesinde Noah için bu işlem oldukça kolay geçti. Tek yapması gereken biraz odak vermekti.
Dengeli bir şekilde gelişirken Noah yavaşça hapları tüketmeye devam etti.
Bir, iki, üç, dört… Tüketim tek kelimeyle aşırı hızlıydı.
Noah sebebini bilmese de oldukça rahat bir şekilde yetişim yapabiliyordu. Tüm bu haplar onun için şekerleme gibiydi.
Oldukça hızlı bir tüketimin sonunda elli hapı da tüketti. Tabii tüm bunları yaparken bilinçsizce emdiği havada ki mananın da etkisiyle atılım yaptı.
Mana ve kan enerjisi ahenk içinde dans ederek dantianından çıkıp çevresine yeni bir kap oluşturmaya başladı. Bu seferki diğerinden de sağlamdı.
Temel Oluşturma Sekizinci Kademe olmuştu.
Yuen de o sırada gelişim yapıyordu. Normal şartlar da gelişim yaparken on hap sınır olarak kabul edilirdi. Bunun sebebi eğer aşırı fazla tüketilir ise safsızlıkların gelişim yolunu tıkayıp darboğaza sebebiyet vermesiydi.
Bunun bilincinde olan Yuen bir tane hapı ağzına atarken yavaşça manayı özümsemeye başladı.
O sırada Noah kademe atladıktan sonra garip bir şekilde dantianında bir tür yük biriktiğini hissetti. Bu yük onu aşağı çekiyor gibiydi.
Bu yük, safsızlıktı.
Noah bu yükten nasıl kurtulacağını düşünürken sistem yine ona yardımcı oldu.
[Uyarı! Kullanıcı haddinden fazla hap kullandığı için fazla safsızlık birikti. Fakat bu biriken safsızlıklar arıtılabilir.]
[Safsızlık arıtılsın mı?]
[Evet/Hayır]
Bu şekilde Noah için canavarca bir gelişim yolunun kapısı aralanmıştı.
Tabii ki düşünmeden direkt onayladı. Safsızlıklardan kurtulma fırsatı varken reddetmesi aptallık olurdu.
Sonrasında kısmi olarak vücudunun kontrolünü yitirdiğini hissetti. Daha doğrusu tam olarak kontrol kaybı değil de sanki başka bir uzvu kontrolü ele almış gibi garip bir histi.
Dantianında biriken safsızlıklar renksiz, tanımlanması zor kirliliklerdi. Bunlar fazla hap tüketmenin etkisi ile oluşurdu.
Neyse ki Noah'ın safsızlıkları yeniydi de kurtulabilirdi.
Dantianının içindeki kan enerjisi ve mana üçüncü bir kuvvet tarafından zorla yönlendirilmeye başladı. İki enerji yavaş yavaş dönmeye başladı. Hiç bir çatışma sergilemiyordu bu enerjiler. Sanki ortak bir amaçları varmış gibiydi.
Enerjiler yavaşça hızlandı ve renksiz safsızlıklar açığa çıktı.
Noah bilmese de bu safsızlıkların yanında emdiği kanlardan gelenlerde vardı.
Devamında Noah'ın kavrayamadığı garip bir olay oldu. Safsızlıklar enerjiye dönüşmeye başladı!
Ne olduğunu anlamak için tüm odağını verdi. Enerjinin her hareketini dikkatle incelemeye başladı ve aradan göz açıp kapayıncaya kadar beş dakika geçti ve tatlı bir sürpriz ile karşılaştı.
[Arıtma hakkında bilginiz yükseldi.]
Bu yazının hemen ardından Noah Temel Oluşturmanın sonuna ulaştı...
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..