Eğitmen Isabel'in sözlerinin ardından Ovour yeşil şişeyi ağzına dikledi ve kokusu gibi tadı da bayat suya benzeyen iksiri içti.

Meridyen Kıran iksiri ne yapacağını biliyormuşcasına enerji kanalına girdi ve rastgele bir şekilde meridyenleri aşındırmaya başladı.

Ovour ise hızlıca tepki göstererek kontrolü eline aldı ve Meridyen Kıran iksirini daniana bağlı 6. köprü üzerinde bulunan ilk meridyene yönlendirdi.

Daha öncede öz suyunu tüketerek bu meridyeni zorlamıştı ve sonucunda geri tepmesine maruz kalmıştı, fakat bu sefer ki farklı olacağı için kendini tutmadan o meridyene atıldı.

Ve bir yandan da doğa enerjisi özümsemeye başladı.

'Bu his daha önce evimin bahçesinde hissettiğimden daha farklı, doğa enerjisi her yerde ve çok yoğun bir baskısı var.'

Bu düşüncesi tamamen doğruydu.

Vahşi doğada bulunan enerji miktarı nüfusun çok olduğu şehirlere oranla aşırı fazlaydı ve bu fazlalık daha saf enerjiyi meydana getiriyordu, aynı zamanda tükettiği iksir sayesinde enerjiye karşı yatkınlığı daha da artarak hızlanmasını sağlamıştı.

Önceden doğa enerjisi yağmur gibi üzerine çökerken şimdi ise bir nehirden akarcasına Ovour'a akıyordu.

Ve bu doğa enerjisi akımı gözle görünmese bile Ovour o akıntıyı çok iyi bir şekilde hissediyordu ve arada elini uzatıp tutmaya çalışsa bile sadece elini havada savuruyormuş gibi görünüyordu. Aslında o enerji akımını hissettiği yere uzanıyordu.

Tabi aynı durum diğerleri içinde geçerliydi.

Bazıları çoktan 3 meridyenini açmış ve enerji akıntılarını Ovour'dan bile daha iyi hissediyorlardı ve Özellikle de Kaynak Vücut Aleminin 6. Seviyesine ulaşan kısa sarı saçları, kahve rengi gözleri ve yuvarlak yüz hatları ile sevimli duran Roksi adında ki kız gurup içinde enerji özümsemeye en yatkın olandı.

Geri kalanı ise çok mükemmel olmasa bile fenada sayılmazdı.

"Her şey eğitim programına göre ilerliyor, 4 saat fiziksel antrenman, 6 saat doğa enerjisi özümseme ve 12 saat savaş eğitimi alacaklar. Gün sonunda ne hale gelebilecekleri onların dayanıklılığına bağlı." Dedi Isabel.

"Ve daha ilk gün eğitimi, bundan sonra her gün aynı geçecek." Diye ekledi Arser

O ikisinin görevi tamda buydu onları aralıksız eğitmek.

Fakat bu eğitimin ne kadar süreceğini onlarda bilmediği için ileride olacaklar konusunda hiçbir fikirleri yoktu, bu onların görevi olsa bile hala insandılar ve başka ihtiyaçları, arzuları vardı.

Fakat bir gurup çocuk ile 2 kadın koca ormanda yapabilecekleri pek bir şey yoktu.

Bu yüzden zihinlerinde ki tek düşünce şimdilik Ovour ve diğerlerini en iyi şekilde eğitmekti.

Ve zaman öylece geçti.

Ovour'un gözleri hala kapalıydı ve doğa enerjisi özümsemeye devam ediyordu.

Meridyen Kıran iksirinin etkisi büyük ölçüde azalmış olmasına rağmen hala açmaya çalıştığı meridyeni açamamıştı ve bu yüzden farklı bir hedefe yöneldi.

Şu anada Temel Vücut Aleminin 4. Seviyesinin zirvesindeydi ve çok kısa bir süre sonra bu seviyeyi geçecekti.

Temel Vücut Alemi dantianı 10 katmana bölmüştü, Ovour ise yakında 5. katmana vararak bu alemin orta kısmına ulaşacaktı ve kalan 5 katmanı da geçince Temel Vücut Aleminin zirvesine yerleşecekti.

Daha sonra ise alem atılımı için hazırlık yaparak Kaynak Vücut Alemine geçmeyi deneyecekti.

Fakat şimdiki hedefi Temel Vücut Aleminin 5. Seviyesiydi.

Artık neredeyse 3 saatlik sürenin sınırlarına gelmiştiler ve bir çoğu meditasyon yapmayı bırakmıştı, 21 kişi içerisinde sadece 8 kişi meditasyona devam ediyordu.

Ve Ovour'da sınırına dayanmıştı.

Nefes alışverişi düzensizleşirken, vücut ısısı ve kalbi hızlanmaya başladı, şu anada vücudu inanılmaz bir ter atıyordu.

Tabi bu durumu Eğitmen Arser ve Isabel fark etmişti fakat son ana kadar müdahale etmeyeceklerdi.

Çünkü bu gibi durumlar bir savaşçı için dönüm noktalarından biriydi. Özellikle de seviye ve alem geçişlerinde duraksamalar sakatlığa ve içsel sıkıntılara yol açabiliyordu.

Yinede onu yakından takip ediyorlardı.

Ovour için ise durum pek hoş sayılmazdı, vücudu titremeye başlamış tüm kanı çekilmişcesine cildi beyazlaşırken damarları belirginleşmişti.

Fakat hala doğa enerjisini özümsemeye devam ediyordu.

Taki o hisse kapılana kadar.

Bir anda 5 duyusunu hissedemedi ve kendini garip bir boşlukta akıntıya kapılmış gibi hissediyordu ve çok kısa bir süre sonra her şey normale dönmüştü.

Temel Vücut Aleminin 5. Seviyesine ulaşmıştı.

Asaley'in ona bakarak bir şeyler söylediğini çok net algılamıştı, hatta yüzünün her ayrıntısını daha net görür olmuştu ve burnuna gelen kokulara karşı da hissiyatı artmıştı.

Bir süre bu halde kalmasının ardından yavaşça normal haline geliyordu.

Ve artık 3 saatlik süre dolmuşken en son gözlerini açan Roksi ile meditasyon eğitimi bitmiş oldu.

Bu 3 saatlik meditasyon sırasında 17 kişi seviye atlarken geri kalanı ise akşam ki meditasyon sırasında sınırlarını aşacaklarını düşünüyorlardı.

Tabi bunun yanında sorusu olan kişiler de Eğitmen Arser'e ve Isabe'le sorarak cevap alıyorlardı.

Zamanın sorunsuzca akması ile birlikte güneş mutlak konumuna yerleşmiş, beyaz bulutlar gökyüzünü kaplamıştı.

'Sanırım bu gün fırtına yok.' Ovour ana çadırdan çıktığı gibi düşündüğü ilk şeydi.

Ana çadırdan ayrılma sebebi ise Eğitmen Arser'in vereceği savaş eğitimiydi.

"Daha hızlı hareket edin 3 saatlik uyuşukluğunuzu üzerinizden atmanız lazım." Eğitmen Arser'in sözleri Ovour'un kulağına gelmişti.

Kısa bir süre sonra herkes ana çadırdan çıkıp vücudunu esnetmeye başladı.

"Pekala savaş eğitimi için etrafımda bir daire oluşturun." Demesinin ardından Ovour ve diğerleri Eğitmen Arser'i merkez alarak büyük bir daire oluşturdular.

Eğitmen Arser her şeyin hazır olduğundan emin olunca sözlerine başladı.

"Şu andan itibaren sizlere nasıl savaşacağınızı ve nasıl hayatta kalacağınızı öğreteceğim.

Savaş eğitiminiz temelde 2 kısımdan oluşacaktır, çıplak el savaş eğitimi ve soğuk metal savaş eğitimi şeklinde olacak. Isabel gibi uzun bir konuşma yapamayacağım fakat yeri geldiğinde teorik eğitim alacaksınız. Fakat önceliğimiz pratik eğitim olacak.

Şu anda güneş en tepede yerini aldı yani batana kadar savaş eğitiminiz devam edecek, şimdi ise çıplak el savaş eğitimi ile başlayabiliriz." Dedi ve Ovour'a baktı.

O da üzerine sabitlenen bakışları fark etmişti ve düşünmeye bile fırsatı olmadan Arser tarafından çağrılmıştı.

Ovour, Eğitmen Arser'in birkaç adım karşısında durdu.

"Hepiniz beni iyi izleyin." Dedi ve ekledi, "Ovour saldır bana." Bu kısa cümlenin ardından sağ yumruğunu hazırladı ve bir anda saldırıya geçti.

Eğitmen Arser ise sabit duruyordu ve aralarında ki mesafe kısalınca Eğitmen Arser, Ovour'un sağ yumruğuna karşı olarak sol topuğunun üzerinde yarım bir dönüş gerçekleştirerek onu ensesinden yakaladı.

Her şey birkaç saniyede gerçekleşip bitmişti, fakat son bulmamıştı.

Ovour birkaç kez daha Eğitmen Arser'e saldırı yapmıştı ve her seferinde ona dokunamamıştı bile.

Bir süre sonra Ovour'la olan mücadelesi son buldu.

"Şimdi kendinize bir rakip seçerek sırayla birbirinize saldıracak ve sadece ayak hamleleri yaparak savuşturacaksınız, ikinci bir eğitim söyleyene kadar bu böyle devam edecek." Sözlerinin ardından herkes eğitim partnerini seçmek için harekete geçti ve hızlıca bitti.

Eğitmen Arser onları düz sıraya sokarak başlamalarını söyledi, böylece onların arasında gezinip gerektiğinde bazı talimatlar veriyordu.

"Yumruk atarken koli dirsek ve bilek aynı hizada olmalı...

Ayaklarınız sabit kalmasın hareket edin...

Omuzlarınızı, dirseklerinizi ve dizlerinizi kullanın...

Daha esnek, daha hızlı olun..."

Gibi tavsiyeler vererek onları yönlendiriyordu.

Tabi Ovour ise Eğitmen Arser'in sözlerini anlayamayacak kadar acı çekiyordu.

Tek kaldığı için Eğitmen Isabel ile eşleşmek zorunda kalmıştı ve yaklaşık 2 saat boyunca yerden yere çarpılıp durmuştu.

20 kişi kendilerine denk olacak şekilde eşleşmişken Ovour için ise aynısı söylenemezdi, hatta onun için üzülenler bile vardı ve bunların en başında Ashley geliyordu.

"Pekala bu kadar yeter toplanın."

Bu sesi duydukları anda yumruklarını indirmişlerdi.

Ovour ise yere oturmuş ve matarasından su içiyordu, ardından çıkardığı kurutulmuş et parçasından büyük ısırıklar alarak mideye indirdi.

"Ovour sıkı çalışmaya devam et."

Diyen Eğitmen Isabel'de ayrıldıktan sonra onun yanına Ashley geldi.

"Epey hırpalanmışsın."

"Biraz öyle odu."

Bu kısa konuşmanın ardından sessizce dinlendiler.