Vigor - Pilot Bölüm
"Biri yardım etsin" yanan bir binanın, camından genç kadın yüksek sesle bağırıyordu. Spree Kasabasının sakinleri, aval aval bakmaktan başka bir şey de yapamıyordu. Polis kuvvetleri etrafı sarı şeritlerle sarmaktan başka hiçbir şey yapmıyordu. Bundan bir kaç ay önce yeni başkan olmuş bir adam, kendince makul sebeplerden dolayı itfaiye ve polis kuvvetlerin çoğunu işten çıkarmıştı.
"Zavallı kadın" ellerinde çekirdeklerle birlikte kadının nasıl yandığını penceresinden izliyordu yaşlı bir kadın, hemen yan pencereden de "Ah yok mu bir kurtaracak şu kadını" diyordu diğer yaşlı bir kadın. Lakin kimsenin de bu kadını kurtarmaya niyeti yoktu. "Aman geçen haberlerde görmediniz mi? Bunun gibi yanan bir binaya bir bebeği kurtarmak için beş kişi girmişti, beşide yanarak ölmüştü. O olaydan sonra kimsenin götü yemez aman be" dedi yaşlı kadınların hemen üstündeki pencereden çekirdeğini çitleyen diğer bir yaşlı kadın.
-"Hey baksanıza yine birisinin evi yanıyor." dedi gözlüklü bir liseli öğrencisi.-"Kasabanın diğer ucunda da bir bina alevlere boğulmuş. " telefonundan haberleri okuyan diğer çocuk dedi.-"Öyleyse şu kadına yardım edelim." diğerlerinden farklı olarak, bu çocuk heyecandan yerinde duramıyordu.-"Yine mi, bu kediyi ağaçtan kurtarmaya benzemez"-"Gerçi onu da kurtaramamıştı, kıç üstü yere yapışmıştı" alaylı bir ses tonuyla telefonunu cebine soktu. -"Çocuklar umrumda değil, beni bu yapan şey bu. Birilerini zor durumda kurtarmak..."-"Bunun için canını mı tehlikeye atacaksın, saçmalamayı bırak." diğer gözlüklü. "Clark haklı, canını boşuna tehlikeye atıyorsun".
İki arkadaşı onu durdurmak istese de, bundan vazgeçme niyeti olmadığı gözlerinden belli oluyordu.
"Üzgünüm çocuklar, bundan yıllar önce gölde boğulmakta olan bir kadını kurtarmıştım. O günden beri, birilerini zor durumda kurtardığım zaman kendimi kendim gibi hissediyorum. O zamanlar insan olduğumu hissedebiliyorum"
"Dostum bu çok saçma bir düşünce, değil mi Bruce" dedi Clark."Etrafta eminim kurtaracak kediler vardır, hadi bunu es geç Ellis" dedi Bruce.
Ellis'in şimdiden ayakları titremeye başlamıştı, titreyen ellini sallayarak "Yarın okulda görüşürüz çocuklar" dedikten sonra sırtındaki çantayı bir kenara fırlatmış hızla yanan evin içine doğru girmişti. "Hey bekle--" dedi iki çocuk hep bir ağızdan.
Evin içine girer girmez, etraftaki duman yüzünden öksürüklere boğulmuştu. "Ah bu belki de iyi bir fikir değildi" düşüncesi tüm bedenine yayılmış ve kapıdan çıkma hissi şimdiden kuvvetlenmişti. "O kadının bana ihtiyacı var, aynı göldeki kadın gibi. Bunun için geri adım atamam." içine büyük bir güven duygusu kaplayan genç Ellis, hızla merdivenlerden yukarıya doğru çıkmıştı. Kadının kısılan sesinin geldiği tarafa doğru yürüdü. Kadın pencereden kafasını çıkarmış bir şekilde bağırmaya devam ediyorken, Ellis kadını omzundan tutarak kendi kafasını dışarıya doğru çıkarmıştı "Öhö öhö merhaba hanımefendi sizi kurtarmaya geldim" dumandan gözleriini kıp kırmızı olmuştu Ellis'in. "Daha ayakta zor duruyorsun, nasıl beni kurtarabilirsin çocuk" diyen kadın, şaşırmış bir şekilde karşısındaki gence bakıyordu. Ellis'in gözleri bir anlığına karalmıştı ve gözlerini tekrar açtığında, Clark'ın sırtında olduğunu fark etti. Bruce ve Clark da yanan eve girmişti.. Ama önlerindeki kapının üstüne tahtalar yığılmıştı ve çıkışı kapatmıştı. "Lanet olsun" diye bağırdı Bruce... Etraflarındaki alev iyice hiddetlenmişti ve tahtalardan bir kaçı bruce ve kadının olduğu yere doğru düşmüş ve evinin sallanması ile birlikte clark dengesini kaybedip Ellis ile yere düşmüştü. Dumanın etkisiyle birlikte herkes bağılmıştı. "Ben ne yaptım böyle, benim yüzümden Clark ve Bruce..."
Ellis karşısındaki beyaz ışığı baka kalmıştı. "Yüce Asper, seni avatarı olarak seçti." gelen sesle birlikte, Ellis düzgün bir şekilde nefes alıp verebilmeye başlamıştı. Aniden gelen enerji ile Clarkı ve diğerlerini kaldırmış ve onlarla birlikte dışarıya doğru çıkmıştı. Olay yerinin hemen yanındaki ambulans, onları hastaneye kaldırmıştı.